Rıfat Özbek’in “Yeni bir yıldız doğdu” demesi inanılmazdı

HAKAN YILDIRIM
Moda tasarımcısı olmak küçükken hayalini kurduğum bir şey değildi aslına bakarsanız. Hatta bu kelimenin anlamını ve içeriğini çocukken çok iyi anladığımı da söyleyemem. Modayla ilgilenmeye ve bir tasarımcı olmaya lise çağlarımda karar verdim. O yıllarda pek de geçerli olmayan bir meslekti ve terzilik kadar kutsal görünen bir iş de değildi üstelik. Ancak yurtdışında Yves Saint Laurent, Helmut Lang, John Galliano gibi isimler vardı ve ben de onlar gibi tasarımlarımla konuşulmak istiyordum.
Lisenin ardından güzel sanatlar fakültesi sınavına girdim. Üniversitede okurken tüm boş zamanlarımı staj yaparak geçiriyordum, daha çok çalışıp daha çok tecrübe edinmek tek hedefimdi. İTKİB Genç Tasarımcılar Yarışması'na katılmak ve yarışmayı kazanmak hayatımı değiştirdi diyebilirim.
İTKİB ile çeşitli organizasyonlarda koleksiyonlarımı gösterme şansı yakaladım. Bir tasarımcı olarak çalıştığım ilk yer Penyelüx'tü. Orası benim için tam bir okul oldu. Kumaşla, baskıyla ilgili pek çok şeyi orada öğrendim. 1998 yılında İTKİB ile yeniden yollarım kesişti ve işimle ilgili ikinci büyük dönüm noktasını yaşadım.
BÜYÜK MORAL OLDU
Baş mankenin Linda Evangelista'nın olduğu Bosna Hersek yararına yapılan defilede koleksiyonum sergilendi. Defileye katılan Rıfat Özbek'in benim için "Yeni bir yıldız doğdu" demesi inanılmazdı. Cemil İpekçi'nin benimle yaptığı konuşma ve her seminerinde benden bahsediyor olması, ilk gençliğimin aklıma kazınan en önemli anılarından oldu.
90'ların sonu, ülkemizde moda tasarımcısı kelimesinin telaffuz edilmediği bir dönemdi. O dönemde büyümek, kendi şirketimi kurmak için çabalıyordum.
Yıldırım Mayruk, Hayri Akduman, Cemil İpekçi, Sadık Kızılağaç ve Hakan Elyaban ülkemizde ismi geçen tasarımcılardı ancak biz Bahar Korçan'la birlikte başka bir nesil olarak modada boy göstermeye başladık.
Yaptığım kapsül koleksiyonlar çok ilgi görüyordu. 2001'de Maçka'da ilk atölyemi açtım. Ünlü markalarla yaklaşık altı sezon süren işbirliğinin ardından uluslararası moda arenasına çıkma kararımla birlikte Hakaan adlı kendi markama yoğunlaştım.
Istanbul Fashion Days için hazırladığım 'Milad' koleksiyonumla İngiltere'deki Moda Konseyi'ne başvurdum. Ve moda haftasının resmi takvimine kabul edildim. 2009 kış koleksiyonumla LFW'de defile yapmak gerçekten tüm beklediğim yıllara değdi. Bir gecede herkes beni yazıyordu, koleksiyonumu konuşuyordu. Londra'da koleksiyon sergileme konusunda beni en çok cesaretlendiren Mert Alaş olmuştur.
EN PRESTİJLİ ÖDÜL
Defilenin hemen ardından dünyada 21 noktada koleksiyonumun satışa sunulmuş olması inanılmazdı. Her şey müthişti benim için. Londra başarısının ardından 2010'da moda dünyasının en prestijli ödülü olarak kabul edilen ANDAM'ı kazandım.
Çok iyi moda dergileriyle röportajlar yapıyordum, koleksiyonum bir sürü moda dergisinde stylistler tarafından kullanıyor, popüler isimler kıyafetlerimi giyiyordu; J. Lo, Madonna, Lady Gaga vs vs.
Paris defileleri 2013-2014 kış koleksiyonuna kadar devam etti. DHL Exported programında birinci seçilmemin ardından Londra Moda Haftası'yla yeniden geri döndüm Londra'ya.
Şimdi iki sezondur onun tadını çıkarıyorum. Yeniden dünyada satmaya başlamış olmak çok keyifli.
İstanbul'da Beymen'de satıyorum koleksiyonlarımı. Özel siparişler dikmeye devam ediyorum. Maçka'daki yerimizde aynı zamanda hazır ürünler satıyoruz. Section Mode Unique isimli spor line'ım da bana ayrı bir keyif veriyor. Bir de size son bir sürpriz, mobilya koleksiyonu tasarladım onun üretilmesini aşkla bekliyorum.
Hakan Yıldırım, 2009'da Londra Moda Haftası'nda koleksiyon tanıtmasıyla dünya moda arenasına adımını attı. Ardından Fransa'nın prestijli moda ödülü ANDAM'ı kazanan Yıldırım, 2013-2014 sonbahar-kış sezonuna kadar koleksiyonlarını Hakaan ismiyle Paris Moda Haftası'nda tanıttı. Tasarımcı, iki sezondur H by Hakaan Yıldırım ismiyle koleksiyonlarını Londra Moda Haftası'nda sergiliyor.