Türkiye krizsiz ve istikrarlı büyüme patikasına girdi

Son 30 yılda özellikle küreselleşme olgusuyla ekonomik gelişimin daha da hız kazandığını belirten Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya, "Bu dönemde ihracatın desteklenmesi yönünde atılan adımlar, kamunun ekonomideki payının azaltılması, esnek kur uygulamasına geçilmesi, yabancı sermaye girişine yönelik adımlar gibi önceki dönemden farklı uygulamalar, sonraki 20 yılda da makroekonomik göstergeler açısından tabii ki etkili oldu" dedi.

DİNAMİK BİR EKONOMİ
90'larda bazı yıllarda yüzde 9'lara varan büyüme rakamları ancak neredeyse her 3-4 yılda bir meydana gelen krizlerle, Türkiye ekonomisinin yeterince sağlıklı büyümediğini kaydeden Özkaya, "Ancak her şeye rağmen Türkiye'nin çok dinamik ve yeni şartlara çabuk adapte olan bir ekonomik yapısı olduğu da gerçek. Bu sayede, 2001 kriz sonrası dönemde sağlanan politik istikrar ve kararlı şekilde uygulanan isabetli ekonomi politikaları ile Türkiye 2008'de başlayan global krize kadar yüksek büyüme gösterdi. Kriz sonrası dönemde 2010, 2011 yıllarında iyi büyüme rakamları elde edildi. 2011 yılında uygulanmaya başlanan ve hem iç hem dış talebin katkısıyla dengeli büyüme hedeflenen ekonomik program sayesinde Türkiye daha mütevazi büyüme rakamlarına rağmen krizsiz ve istikrarlı bir büyüme patikasına girmiş bulunuyor" diye konuştu.
VERİMSİZ BANKALAR ELENDİ
Türkiye'nin bu sürecin sonunda dünyanın en büyük 17. ekonomisi konumuna geldiğinin altını çizen Özkaya, "Son 10 yılda GSMH'miz üç katı büyüklüğe ulaşarak 820 milyar dolara ulaştı. Bankacılık özelinde de benzer bir dayanıklılık ve güçlenme görüyoruz. 2001 krizinden sonra gelen yeniden yapılandırma dönemi süreci, verimsiz bankaları elemiş ve bugün yarıya yakını yabancı sermaye sahipli 52 bankadan oluşan güçlü bir sistem bırakmıştır. Gelinen noktada, 2001 krizinden sonra oluşturulan sağlam regülasyonların ve düzenleyici otoritenin rolü inkâr edilemez. Bu dayanıklılık sayesinde sektör global ekonomide yaşanan dalgalanmalar ve krizlerden de minimal derecede etkilendi" dedi.
2 TRİLYONLUK AKTİF
Türkiye'de dünyanın en iyi regüle edilen ve en güçlü bankacılık sistemlerinden biri olduğuna dikkat çeken Özkaya, "2 trilyona yakın bir aktif büyüklüğüne ulaşması ve çift haneli büyüme rakamlarıyla da Türkiye'nin geçtiğimiz on yılda gösterdiği gelişmeye paralel olarak iyi bir noktaya gelindiğini söyleyebiliriz. Bunda teknolojinin gelişmesinin ve ülkemizdeki bankalar tarafından da benimsenmesinin rolü büyük. Teknoloji, daha önce fiziksel olarak ulaşamadığınız kişi ve kurumlara hizmet götürme olanağı sağlıyor" diye konuştu.
48 ŞUBE 500 BİN MÜŞTERİ
Bankacılık sektöründe teknojinin önemini, kendi bankalarını örnek vererek açıklayan Özkaya, "Biz Odeabank olarak Direkt Bankacılık tarafında tüm kanallarda aynı kullanıcı deneyimini farklı segmentteki müşterilere sunan bir yapıyı hayata geçirdik. 2015 yılında hizmete giren mobil bankacılık aplikasyonumuz ilk ay 25 bin kişi tarafından indirildi ve 4 milyon TL işlem hacmine ulaştı. Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek ATM'den çek kabul etmeye de başladık. 2014 yılı sonunda 48 şube sayımızla 500.000 müşteriye ulaşmamız teknoloji sayesinde olduğu kadar bizim de teknolojiyi verimli kullanmamız sayesinde oldu" dedi. Özkaya bu yıl bankacılık sektöründe yüzde 16'lık bir büyüme beklendiğini ifade etti.