Perşembe 28.01.2016 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 28.01.2016 22:20

Davutoğlu soruları cevapladı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kanal 7'de yayınlanan İskele Sancak Özel programında önemli açıklamalar yaptı.

Başbakan Davutoğlu, "İskele Sancak Başbakan Özel" programında Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. "Türkiye, Cenevre görüşmelerinin başlangıcı ve katılım noktasında istediğini elde etti mi?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Zorlu bir süreç, yüzbinlerce kaybedilen insanın, milyonlarca mültecinin olduğu çok büyük, derinleşmiş bir krizden bahsediyoruz. Türkiye olarak en başından itibaren ilkeli bir tavır sergiledik. Önce sistem çökmesin, devlet yapısı dağılmasın diye Suriye rejimini ikna etmeye çalıştık. Halkına karşı savaş yapmaması için. Daha sonra Suriye rejimi kendi halkına zulmetmeye başladığında ve mülteciler Türkiye'ye doğru akın akın gelmeye başladığında bu sefer, 'ılımlı bir muhalefetin varlığı ile belli bir aşamada bir barış sürecinin önünü açabilir miyiz' diye bu muhalefetin ılımlı bir çizgide kalması, iyi organize olması için çaba sarf ettik. Daha sonraki aşamalarda baskı ve zulüm arttıkça ortaya çıkan terör tehditlerine karşı da Türkiye'nin güvenliğini temin edecek adımlar atmakta da tereddüt etmedik. Bugüne kadar da gelindi" yanıtını verdi.
TÜRKİYE'Yİ TEMSİL EDECEK İSİM BELLİ OLDU
Suriye'de toplumun çok derinden fay hatlarıyla kırılan bir toplum oluştuğunu belirten Davutoğlu, "Bunun en büyük vebali Esad rejimine sonra bu zulme sessiz kalan uluslararası toplumun ve nihayet bu boşlukla birlikte ortaya çıkan ve Esad rejimi kadar barbarca cinayetler işleyen DEAŞ gibi terör örgütlerinin, PYD ve YPG gibi kendi bulunduğu bölgelerde etnik kıyım yapacak şekilde Kürt Suriyelilere de baskı yapan organize gruplarındır" dedi.

BM'DEN SURİYE HALKINA MESAJ
MASADA KİMLER OLMALI?
Uzun zamandan beri "Masada kimler olmalı?" sorusuna yanıt arandığını anlatan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bütün bu formatı şekillendiren Cenevre-1 görüşmesini 2012 Haziran'ında Cenevre'de yapmıştık. Çok zorlu bir süreçti. Orada Dışişleri Bakanı olarak ülkemizi temsil etmiştim. Hillary Clinton, Lavrov ve bütün diğer şeylerle zorlu bir çerçeve oluşmuştu. Bu çerçeve şu esasa dayanıyordu: Bir geçiş süreci olsun. Bu geçiş süreci esnasında iki tarafın da kabul edebileceği isimlerden müteşekkil bir geçiş hükümeti kurulsun ve bütün otorite bu geçiş hükümetine devredilsin. Tabi bu Esad'ın gücünü de bu geçiş hükümetine devredeceği bir model öngörüyordu. 2012'den bu yana 3.5 yıl geçti ve 2014 Şubat'ında gene Cenevre'de bir araya gelindi, orada da netice alınamadı. Çünkü rejim bütün bu süreci kendi zulmünün devamı, hükümranlığının devamı için bir araç olarak kullanıyor, gerçek bir müzakereye girmiyor. Şimdi de değişik kanallardan gelen bilgilere baktığımızda rejimin, böyle bir Cenevre mutabakatı çerçevesinde bir adım atacağına dair kesin bir yaklaşımı yok. Bu arada ortaya çıkan bazı grupların burada nasıl yer alacağı... PYD, YPG bunlardan biri. DEAŞ bizim için bir terör örgütü zaten masanın dışında, herkes öyle görüyor fakat biz YPG ve PYD'yi de bir terör örgütü olarak gördüğümüz için masada olmaması konusundaki ilkesel tutumumuzu sergiledik ve önemli bir netice elde ettik."
KATİL ESAD VE RUSYA YAMADİ'YE SALDIRDI
"YPG VE PYD'YE DAVETİYE GİTMEDİ"
"Terör örgütü PYD ve YPG'ye davet gitmediğini" kesin bir dille ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin tutumu kesinlikle Suriyeli Kürt kardeşlerimize karşı değildir. Nitekim Irak'ta Kürt kardeşlerimizi temsil ettiğine inandığımız Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin yöneticileri ile Sayın Barzani ile çok yakın işbirliği içindeyiz. Dolayısıyla bizim herhangi bir etnik gruba karşı hele hele ülkesinde en fazla Kürt nüfus barındıran bir ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtlerin menfaatine karşı Irak, Suriye ve İran'da, herhangi bir yerde tavır alması söz konusu değildir. Aksine Kuzey Irak'ta bir problem olduğunda hem Kürt kardeşlerimiz Türkiye'ye sığınmışlardır hem de bugün bütün imkanlarımızla onlara destek oluyoruz. Karşı çıktığımız husus, PKK ile doğrudan organik bağa sahip olan YPG ve PYD yani YPG silahlı kanadı, PYD de siyasi kanadı."
"Karşı çıkmamız, mutlak bir karşı çıkış değildi başta" diyen Davutoğlu, "2013 yazında Türkiye'deki çözüm süreci bağlamında 'bütün silahlı unsurlar Türkiye'den çıkacak' taahhüdü yapıldığında görüşmeler de sürdü. O zaman PKK'nın bütün silahlı unsurlarını Türkiye'den çıkarıp Türkiye'de bir daha silahlı mücadeleye girmeyeceği taahhüdü vardı. Dolayısıyla PYD'ye de yaklaşımımız aynı değildi. Ama zamanla özellikle 2014 baharından itibaren PYD, PKK ve YPG'nin tutumunda bir değişim gözlendi. O da Suriye'deki konjonktür, DEAŞ'a karşı mücadele için YPG'yi elverişli bir unsur olarak görmeye mütemayil bir ortam doğurduğu için bazı ülkeler nezdinde, başta ABD... Açıkçası PYD, YPG ve PKK, bu durumu fırsata çevirip netice almaya ve Türkiye'yi de hedef almaya başladılar" şeklinde konuştu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.