Son Güncelleme: Pazar 29.04.2018
Sürücüsüz araçlar 2050’de her yerde
Otonom araçlar için tüm ulaşım altyapılarının değişeceğini aktaran UTAS Müdürü Prof. Dr. Nejat Tuncay, “2030’da pazarın 1.5 trilyon doları aşması beklenirken öncelikle konvoy sürüşü, toplu taşıma, yük taşıma gibi çerçevelerde tam otonomluk hedefleniyor. 2050’de ise tamamen sürücüsüz araçlar yollarda olacak” açıklamasını yaptı
Okan Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi bünyesindeki Ulaştırma Teknolojileri ve Akıllı Otomotiv Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde (UTAS) çalışmalarına başlanan 'Otonom Araç Geliştirme Projesi'ni, çalışmalarını ve yol haritasını Okan Üniversitesi Ulaştırma Teknolojileri ve Akıllı Otomotiv Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (UTAS) Müdürü Prof. Dr. Nejat Tuncay'a sorduk.
Amerikan Otomotiv Mühendisliği Derneği otonom araçlar için 5 seviye tanımladı. Birinci ve ikinci seviyede sürücünün tam sorumluluğu var ve sistemler sürücüye destek iken, üçüncü ve dördüncü seviyede sürücüsüz ama bir sorun halinde sürücüye sorumluluğu aktarabilen sistemler öngörülmekte. Beşinci seviye araçların trafiğe çıkması 2050'li yıllarda olacak. 2020'lerde trafik sıkışıklığında sürücü desteği, 2025'lerde konvoy sürüş ve kent içi sürüş desteği gibi uygulamaların yaşama geçmesi bekleniyor.
Farklı otonomluk düzeylerinde güvenlik en öncelikli konu. Zaman planlaması hem araçlar hem de onları destekleyecek yol, çevre, işaret, gibi altyapılar ile sağlanacak güvenlik önlemlerinin gelişmesi dikkate alınarak ortaya konuluyor. Bu araçların güvenlikleri garanti edilmeden araçlar piyasaya çıkamayacak.
Bu otonom araçların seviyesine göre değişiyor. 2016'da yayınlanan bir raporda 2030'da pazarın 1.5 trilyon dolara çıkabileceği belirtilmekte ve regülasyonlar oluştuğu takdirde, araçların yüzde 15'inin dördüncü seviye otonom araçlar olabileceği belirtilmekte.
Otonom araç çalışmalarında, teknoloji üreticilerinin yanı sıra belediyeler, kamu hizmeti sağlayıcıları ve sigorta kuruluşları birlikte çalışıyor. Farklı otonomluk düzeyleri için tanımlanmış sigorta mevzuatı hazır olmadan sürücüsüz araçların trafiğe çıkmaları söz konusu değil. Sigorta mevzuatı açısından bugün üzerinde en çok durulan konu, kaza anında sorumluluğun nasıl paylaşılacağıdır.
Belki ilk aşamalarda akıllı ve çevreci araçların maliyetleri eskilerinden daha yüksek olabilir, ancak hedeflenen yaşam tarzı dönüşümü, maliyetlerde de düşüşe bağlı olarak gerçekleşecektir.
Otonom araçların geliştirilmesinde belirleyici olacak etik kurallar ve karar öncelikleri de bugün dünyanın üzerinde çalıştığı konular arasında. İnsan yaşamı, insan yararı gibi öncelikler bu çerçevede çok net, tartışmasız ve uygulamaya yönelik biçimde tanımlanarak teknolojik altyapılarla birlikte yaşama geçirilmekte. Otonom araçlar, trafik kurallarına tam olarak uyacakları için kararsızlık oluşamayacak ve kazalar çok azalacaktır.
Günümüzde öncelik kazanmış olan bilgi güvenliği, otonom araçlar için de gündemde. Araçların denetiminde, araçlar arası ve araçlar ile altyapı arasındaki tüm iletişim ve etkileşimlerde bilgi güvenliği, olmazsa olmaz bir koşul olarak sağlanmak durumundadır. Yalnız siber saldırılar değil, iletişim hataları, altyapı arızaları vb tüm istenmeyen durumlarda öncelik, insan yaşamı ve insan yararı olarak gündemdedir.
Bu konu, yalnızca sigorta şirketlerince değil, tüm hizmet sunucuları, düzenleyici ve denetleyici kamu kuruluşları ve tüketici kuruluşlarınca çok ciddi ele alınıyor. Elektronik donanım, yazılım, sensör ve haberleşme sistemlerinde arıza oluştuğunda ya da yol güvenliğini tehlikeye düşüren aksamalar gözlemlendiğinde veya siber saldırıya maruz kalındığında araç kendisini emniyetli bölgeye çekecektir. Buna rağmen bir kaza olduğunda, aracın kara kutusu ve yol elektronik altyapı sağlayıcısının kayıtları incelenerek bunun neden oluştuğu ortaya çıkartılacaktır.
BU SEKTÖRDE 'TRENİ KAÇIRMAMA' ÇABAMIZ VAR
Belli kısıtlı uygulamaların halen kullanılan araçlara eklenmesi düşünülebilir. Ancak daha ileri otonomluk düzeylerinde, tüm araç yapısının ve işleyişinin yeni teknolojilerle uyumlu olarak üretilmiş olması gerekecek.
Ülkemizde bu konu henüz araştırma safhasında iken dünyada hem tedarik sanayisinde hem de ana otomotiv üreticilerinin tümünde çalışmalar birbirine paralel olarak ilerlemektedir. Ford 2021 yılında dördüncü seviye tam otonom aracı piyasaya çıkartacağını deklare etmiştir. Ana üreticiler yenilikçi girişim firmaları ile çalışarak, onları bünyelerine katarak bu konuda hızlanmaya ve fark yaratmaya çalışmaktadır.
AB, ABD, Japonya, Çin, İsveç bu bölgeler ve ülkeler arasında sayılabilir. AB içinde Almanya en güçlü yatırım ve gelişmelerin yaşandığı ülke olarak öne çıkıyor. Avrupa'daki araştırma projeleri bu konuya sadece 2016-2017 yılları arasında 114 milyon avroluk kaynak ayırdı. 2000 yılından beri bu alanda 40'ın üstünde araştırma projesine kaynak aktarıldı. Türkiye'de de bu alanda çalışmalar yürütülüyor. Biz Okan Üniversitesi olarak çeşitli ulusal ve uluslararası projelerin yanı sıra, geçtiğimiz yıl içinde kabul edilen, yaklaşık 40 milyon TL düzeyinde iki AB Katılım Öncesi Destek (IPA II) Projesi'nin birinde yürütücü, birinde ortak olarak yer alıyoruz. Aynı zamanda İstanbul Kalkınma Ajansı desteği, TAYSAD, TESID ve YASAD ortaklığı ile kurduğumuz "Akıllı ve Haberleşen Araçlar Kümesi ve Mükemmeliyet Merkezimiz" var ve bu konudaki ülkemizin en ileri laboratuvarına sahibiz. Yalnızca üniversiteler değil, üretici firmalardan ve sivil toplum kuruluşlarından da bu alanda yoğun çalışanlar olduğu görülüyor. Bu sektörde 'treni kaçırmamak' yönünde ciddi çabalarımız var.
SON KONTROL İNSANDA OLACAK
Dünya çapında yürütülen bütün çalışmalar, bu senaryoların olasılığını sıfıra indirmeyi hedefliyor. Çok geniş kabul gören zaman planlarında da zaten otonomluk düzeyinin yavaş ve güvenli biçimde artırılması hedefleniyor. Zaman zaman uçak kazalarının meydana gelmesinin bu alandaki gelişmeleri engellemediğini hatırlamalıyız.
Bütün robot teknolojilerinde, insan denetiminin yitirilmemesi, son ve asıl denetimin insanlar elinde ve etik çerçevelerle uyumlu olarak korunması ilkesi benimsenmektedir. Bu teknolojik çalışmalar da bu ilkeye uyumlu olarak yürütüldüğünde, herhangi bir akıllı sistemin, kontrolü insana devredebilmesinin koşulları açıkça tanımlanmış olmalıdır. Bunun yanında, birçok elektronik donanım ve yazılım arızası, gelişmiş arıza tanı ve tamir yöntemleriyle kendi kendine onarılabilecektir.
Sensörler, görsel veriyle, radar ve lazer (LIDAR) teknolojileriyle, ayrıca ses, sıcaklık gibi birçok farklı türde veriyle çalışıyor. Birçok noktada, tek kaynaktan değil, çok kaynaktan veri toplanarak güvenlik düzeyi artırılıyor.
EN SON HABERLER
- 1 Bakanlık 673 firmaya dahilde işleme izni verdi
- 2 Akaryakıtta tek fiyat dönemi başlıyor! Tarih belli oldu
- 3 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TİM Başkanı Mustafa Gültepe ile görüştü
- 4 Bakan Şimşek'ten enflasyon mesajı! O tarihi işaret etti: Tek haneye düşecek
- 5 Ankara'da işletmelere yönelik vergi denetimi yapıldı
- 6 Uzmanlar kredi notu artışını değerlendirdi
- 7 Enflasyonda tüketim harcamalarının rolü büyük
- 8 Bakan Kacır: Askeri insansız hava aracı üretiminde dünya lideriyiz
- 9 İlk evini alacak 2.894 vatandaş için kuralar çekildi
- 10 Bakan Uraloğlu rakamlarla açıkladı! Avrasya Tüneli'nden rekor geçiş: Günlük...