Reel sektörü desteklemek esas vazifemiz

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) 66. Genel kurul Toplantısı'nın açılışında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "2023'te bütün sıkıntılı küresel finansal koşullara rağmen yüzde 4.5 civarında büyüme öngörüyoruz" dedi. Bankacılık sektörünün 2000'li yılları başından itibaren geçirdiği yapısal dönüşüm ve iyi yönetim sayesinde yakaladığı güçlü ivmeyle Türkiye'nin büyüme performansına çok önemli katkılarda bulunduğunu söyleyen Şimşek, birçok iç ve dış şok karşısında dayanıklılığını ispatladığını vurguladı. Bakan Şimşek "Para politikasında başlattığımız sadeleşme ve sıkılaşma adımları devam edecek. Seçim sonrası azalan siyasi belirsizlik, para ve maliye politikasında attığımız adımlar ekonomiye ilişkin beklentileri olumlu etkilemeye başladı. Risk pirimimiz 700 bazdan 400 baz civarına geriledi" dedi. İhracatın desteklenmesinin büyük önem taşıdığına işaret eden Şimşek, şunları kaydetti: "Kamu bankalarının ihracat ve yatırımların finansmanıyla ticari kredilerde çok büyük bir rol üstlendi. Özel bankaların geride kalmasının sebeplerini iyi biliyoruz. Özellerin sadece tüketici kredilerine odaklandığı dönem artık geride kalmalı. Bunun şartları ortadan kalktı. Bu sürdürülebilir değil. Artık haklı bir gerekçeleri de kalmadı. Reel sektörü desteklemek esas vazifemiz. Reel sektör yatırım, istihdam, üretim ve ihracat çerçevesinde önceliklendirilecek. Sürdürülebilir yüksek büyümenin devamı için reel sektörün finansmana kesintisiz erişimi olmazsa olmazdır." Şimşek, bankacılık sektörünü tedirgin eden negatif net faiz marjı döneminin geride kaldığını söyledi.

SIKILAŞTIRMAYA DEVAM
Bakan Şimşek, Türk ekonomisinde yeniden dengeleme ihtiyacının çok açık olduğunu belirterek, "Politika çerçevemizi bu yeniden dengelenme ihtiyacına göre şekillendiriyoruz. Ekonomi politikamızda şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik, uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimizdir. Bu temel ilkeler çerçevesinde politikamızı şekillendiriyoruz" diye konuştu. Teşebbüs hürriyetini, serbest kambiyo rejimini, dalgalı kur sistemini, dışa açık ve kurala dayalı ekonomi ilkelerini benimseyen bir sistem anlayışı içerisinde ilerleyeceklerini altını çizen Şimşek, "Kısa vadede önceliğimiz tabii ki makro finansal istikrarın kalıcı bir şekilde tesis edilmesi ve öngörülebilirliğin artırılmasıdır. Para, maliye ve kredi politikalarımızı bu hedefleri sağlayacak şekilde oluşturuyoruz, şekillendiriyoruz. Finansal istikrarımızı güçlendirmek ve piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artırmak için para politikasında başlattığımız sadeleşme ve sıkılaşma adımları devam edecektir. Para ve maliye politikalarını eşgüdüm içerisinde yürütmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.


GELECEĞE İNANARAK YATIRIMLARIMIZI BÜYÜTÜYORUZ
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Alpaslan Çakar ise konuşmasında bankacılık sektörünün Türkiye'nin gücüne ve geleceğine inanarak yatırımlarını büyüttüğünü belirtti. Çakar, "Paydaşlarımızla ekonomik büyümeden güç almaya ve gücümüzü üretim, yatırım, istihdam ve ihracat artışını destekleyerek, büyümenin ve refah artışının sürdürülmesinde kullanmaya devam ediyoruz. İstikrarın sağlıklı ve kalıcı olarak tesisini, şoklara karşı direncin artırılmasına yönelik ekonomi politikalarını değerli buluyor ve destekliyoruz" dedi. Çakar, dünya ekonomisi için 2022'nin oldukça zorlu geçtiğini aktararak, salgın sonrasında yaşanan güçlü toparlanmanın getirdiği olumlu havanın kısa sürede değiştiğini, küresel büyümede, ticaret hacminde risklerin ve belirsizliğin arttığı bir döneme girildiğini söyledi.
EN BÜYÜK PAY IMALATTA
Enerji, emtia ve tarım fiyatlarındaki hızlı tırmanmanın yukarı yönlü olan enflasyona ivme kazandırdığına işaret eden Çakar, uluslararası ekonomik ve siyasi alandaki gelişmelerin Türkiye ekonomisinin performansını da etkilediğini, sert ve ters yönde esen rüzgâra rağmen büyümeyi sürdürebildiklerini kaydetti. 2022'de para ve kredi politikasına ilişkin çok sayıda düzenleme yapıldığını belirten Çakar, "Bankacılık sektörü hem ekonomi politikasını hassasiyetle destekledi hem de bilançosunu yönetti. 2023 Haziran itibarıyla sektörün bilanço büyüklüğü 19 trilyon TL olup, bilançonun milli gelire oranı yüzde 100. Kur korumalı mevduatın etkisiyle TL'nin payı aktifte yüzde 59, pasifte ise yüzde 56 olarak gerçekleşti. Krediler 10 trilyon TL, menkul kıymetler portföyü ise 3.2 trilyon TL seviyesindedir" dedi. Çakar, ticari krediler içinde en büyük payın yüzde 29 ile imalat sanayiinde olduğuna dikkati çekti.
YÜZDE 4.5 BÜYÜME
FINANSAL piyasalarda risk yönetimini güçlendireceklerini vurgulayan Şimşek, "Karbon piyasasını kuracağız. Merkez Bankası ürünlerinin katılım finansa uyumunu sağlayacağız. Katılım esaslı sigortacılığın gelişmesi için ilave adımlar atacağız. Rreel ekonomiyi desteklemek için önümüzdeki dönemde yurt dışı finansman imkânlarını daha güçlü bir şekilde değerlendirmesini bekliyoruz" dedi. Küresel anlamda parasal sıkılaştırma döngüsünün sonuna yaklaşıyor olmalarını olumlu olarak değerlendiren Şimşek, şöyle devam etti: "2024'ün ikinci yarısından itibaren küresel finansal koşullarda daha destekleyici bir ortamla karşı karşıya kalırız. Ülkemize baktığımız zaman büyüme performansımız oldukça güçlü seyretmeye devam ediyor. 2023'te bütün bu sıkıntılı küresel finansal koşullara rağmen yüzde 4.5 civarında bir büyüme öngörüyoruz" şeklinde konuştu.