Editörün seçtiği 10 köşe yazısından...

KILIÇDAROĞLU KÜFRETMEDEN KONUŞUNCA NEDEN İLGİ UYANDIRMIYOR!

Kılıçdaroğlu ara sıra küfür etmeden de konuşabiliyor ama o zaman pek ilgi uyandıramıyor. Örneğin geçen gün "devrim yapacağız" dedi, basın amigoları bile üstünde durmadılar. "Alta yatırıp üstüne çıkacağız" deseydi onlardan alkış alacaktı. Bu devrim, dördüncü devrimmiş. Nelermiş o devrimler, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat falan mı? Yok yahu, onlar "asker kanadının" marifetleri. Kılıçdaroğlu'nun sözünü ettiği devrimler, askerlikle uzaktan yakından asla ilgisi bulunmayan sivil Mustafa Kemal Paşa ve sivil İsmet Paşa'nın devrimleri. Birinci devrim, cumhuriyetin ilanı. Kılıçdaroğlu, "cumhuriyeti CHP ilan etti" diyor. Muhalif mebusların mecliste bulunmadıkları, muhalefet liderlerinin Ankara dışında oldukları bir gecenin sabahı. (O sıralar, tuhaftır, memlekette muhalefet bile vardı.)
İkinci devrim, İsmet Paşa'nın çok partili hayata geçmesiymiş. Paşa Nasrettin Hoca gibi maşallah, eşeği 1925'te kaybediyor, 1945'te buluyor.
İnönü'nün 1945 yılında çok partili hayata geçmesi devrim oluyorsa, 1925 yılında çok partili hayatı ortadan kaldırmasına ne diyeceğiz, karşıdevrim mi? Yok yahu, karşıdevrim 1950 yılında DP'nin halk oyuyla iktidar gelmesi değil miydi? Üçüncü devrim, Ecevit. Ecevit'in "ortanın solu" politikasıymış. Acaba o da CHP'den ayrılarak DSP adıyla bir "rakip parti" kurunca ve halka "CHP'ye acımayın" deyince karşıdevrimciler safına mı katılmış?
Dördüncüsünü Kılıçdaroğlu yapacakmış. Özgürlük ve demokrasi devrimi. Çünkü şu anda memlekette ne özgürlük varmış ne de demokrasi. Türkiye, küfür edenlerin, çete kuranların, ateş açanların cezalandırıldığı antidemokratik bir ülkeymiş. Zaten iktidarı da halk seçmemiş, uzaylılar uçan daireden zembille indirmişler. Kılıçdaroğlu "CHP bu ülkenin pusulasıdır" diyor, sen pusulayı şaşırıyorsun. Adamları iktidardan bir gönderiyorsun, 66 sene getirmiyorsun! Mehmet Ali Aybar, 1965 seçimleri öncesi yaptığı o ünlü radyo konuşmalarında (dün gibi kulağımdadır), halka serzenişte bulunmuş, "ama sen de gidiyorsun gidiyorsun oyunu hep zenginlerin partilerine veriyorsun ey halkım" demişti... Nâzım Hikmet de küsüyor, "kabahatın çoğu senin canım kardeşim" diyordu ya... Niçin böyle yapıyorsun aziz halkım? Niçin bürokrasiyi üzüyorsun, ayıp değil mi? Bak, adamlar lutfetmişler, parti kurmana bile izin vermişler, daha ne istiyorsun? Parti kur dediysek, iktidara getir mi dedik?

Engin Ardıç/Sabah

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.