'Cehennemden gelen kayınvalide' olarak biliniyor! Bu kadın yaptıklarıyla tüm kayınvalideleri arkasında bırakacak..

1904 yılında Kansas Missouri'de dünyaya gelen Elizabeth Duncan'ın, dehşet veren bir yaşama sebep olacağını kimse tahmin edememişti. Oğluna olan aşırı düşkünlüğü, kesinlikle onu hiç kimseyle paylaşmak istememesi sebebiyle inanılmaz bir eyleme imza attı. Duncan, gelinini ve daha doğmamış torununu öldürmek için kiralık katil tutarak, gelinin yaşamına son verdi. Çok sevdiği oğlunu paylaşamayan kadın, 30 yaşına kadar kendisiyle yaşayan oğlunun 'gizlice' evlendiğini duyunca adeta yıkılır ve yaşadığı öfkeyle canice planlar yapmaya başlamıştı. Kaynaklara göre; Elizabeth Duncan 10 veya 12 evlilik yapmıştı ve 'bunco' adı verilen bir zar oyununda çok ustaydı. Bu yeteneğini ise erkekleri dolandırmak için kullanıyordu. Frankie adını verdiği oğlu 1950'lerde Santa Barbara'da savunma avukatıydı ve oğlunun yanından bir an olsun ayrılmıyordu. Oğlunun tüm davalarına, duruşmalarına katılıyordu. Elizabeth Duncan, 'en sevdiği' oğlu olarak kabul edilen Frank'in başka kadınlarla asla yan yana dahi gelmesini istemiyordu. Frank, 1957'de Olga Kupczyk adında Kanadalı genç bir hemşireyle ciddi bir ilişkiye başladığında, Duncan bunu kabul etmemişti. Bir arkadaşına, Olga'nın oğluyla çıkmaya 'uygun olmadığını', bir 'yabancı'dan bahsetmeye bile gerek olmadığını söyledi. Duruşmasında Bayan Duncan'ın bir tanıdığı durumu şöyle özetledi: 'Frank'in kendisiyle kalmasını ve kimseyle evlenmemesini istediğini birçok kez anlattı. Eğer diğer kadınlarla birlikte olursa bunu oldukça nahoş hale getireceğini söyledi.' Frank ve Olga'nın ilişkisi ciddileştiğinde, Duncan hemen oğlunun kız arkadaşına karşı şiddet eğilimleri göstermeye başladı. Elizabeth eski erkek arkadaşından Olga'yı 'dövmesini' istedi ve bunu reddedince, onu telefonla taciz etmeye başladı. Olga'yı Frank'ten ayrılmaya ikna etmek için o kadar sık aradı ki genç hemşire ev telefon numarasını değiştirdi. Daha sonra Bayan Duncan çalıştığı hastaneye telefon etmeye başladı ve o kadar çok tacize maruz kalıyordu ki, Olga çalıştığı ameliyathaneden sık sık gözyaşları içinde kaçıyordu. Oğluyla Olga arasındaki evlilik, Elizabeth Duncan'ın kabul etmeyeceği bir şeydi. Olga hamile kalınca çift gizlice evlendi. Frank düğün gecesini bile eşinin yanında değil, annesinin yanında geçirmek zorunda kaldı. Duncan evliliği öğrendiğinde hemen bunu feshetmeye yönelik adımlar attı. Önce tatlı dille Olga'nın dairesine girdi ve ev sahibesinin onu tahliye etmesini sağlamaya çalıştı. Daha sonra Frank'in bilgisi dışında yerel bir gazetede oğlunun yeni karısının borçlarından sorumlu olmayacağını duyuran bir ilan yayınladı. Elizabeth gelininden kurtulamayacağını anladığında, inanılmaz planlar yapmaya başladı. Bayan Short adında seksen yaşındaki en yakın arkadaşından Olga'nın dairesinde saklanmasını, boynuna bir ip atmasını, onu dolaba asmasını ve ardından iskeleden atmasını istedi. Kızının arkadaşı Barbara Jean Reed'den Olga'nın yüzüne asit sıkmasını, bir battaniyeyle kloroform yapıp onu uçurumdan atmasını istedi. Frank'in davasına baktığı suçlulardan birinin 19 yaşındaki karısına, Olga'nın kafatasını parçalaması, onu küvete koyması ve üzerini kül suyuyla kaplaması için 1.500 dolar teklif etti. Bayan Duncan, ilk iki kutu sodayı alması için kadına 5 dolar bile verdi. Bütün bu teklifler kibarca reddedilince Bayan Duncan denemeye devam etti. Onun ısrarı, Frank'in hüküm giymiş müşterilerinden bir başkasının karısının, Elizabeth'i söz verdiği 6000 dolar karşılığında Olga'yı öldürmeye hazır iki eski mahkumla tanıştırmasıyla meyvesini verdi. Adamlar cinayet için Bayan Duncan'dan yalnızca 335 dolar alabildiler ama işi bitirdiler. 17 Kasım 1958 gece yarısı, kocası Frank annesinin evinde televizyon izliyordu. Fakat kiralık katiller Frank'in eşinin yanına gittiler ve Frank'in baygın halde bulunmasıyla ilgili bir hikaye anlatarak Olga Kupczyk'i dairesinden çıkardılar. Olga, kocasına yardım etmek için dışarıdaki adamları takip etti ve kaçırıldı, kafasına tabancayla vuruldu ve zorla bir arabaya bindirildi. Olga kendisini ve çocuğunu hayatta tutmak için çaresizce mücadele etti ama sonunda o kadar çok darbe aldı ki tabanca kafasının üzerinden kırıldı. Olga ertesi gün hastaneye gelmeyince arkadaşları ve iş arkadaşları hemen kayınvalidesini işaret ettiler. Bayan Duncan'ın Olga'ya yönelik kamuoyu önünde yaptığı çok sayıda tehdit göz önüne alındığında, polisin suçlu tarafları tespit etmesi uzun sürmedi. Kiralık katiller olan Moya ve Baldonado suç dehaları değildi, Olga'nın ortadan kaybolduğu gece kanlar içinde görüldüler. Üstelik cinayet gecesi ödünç aldıkları arabayı iade ettiklerinde arka koltuğu yırtılmış ve yanmıştı. Kurumuş kan da aracı lekelemişti. Yedi aylık hamile kadın, dövülmüş, boğularak öldürülmüş ve sonunda elle kazılmış sığ bir mezara gömülmüştü. Haftalar sonra, evlilik yüzüğü hâlâ parmağındayken bulundu. İki katil polis tarafından yakalanıp kaderlerinin farkına vardıklarında, adamlar ölüm cezasından kaçmak içinhemen itirafta bulundular. Moya ve Baldonado, bunu Bayan Elizabeth Duncan'ın emriyle yaptıklarını söylediler. Kaliforniya mahkemesi üçünün de suçluluğunu doğruladı ve suçun korkunç doğası göz önüne alındığında, her biri ölüm cezasına çarptırıldı. Belki de Bayan Duncan'ın suçluluğundan emin olmayan tek kişi onun sadık oğlu Frank'ti ve o da sadece 'Annem ve Olga asla anlaşamadılar' gibi oldukça basit bir yorumda bulunmakla yetindi. Elizabeth Duncan 'akıl sağlığının yerinde olmaması' nedeniyle suçsuz olduğu yönündeki savunmasını sonuna kadar kararlılıkla sürdürdü. Fakat aldığı cezaya rağmen, idam edilmeye götürülürken bile yaptığı şeyden asla pişman olmadığını söylemişti.

'Cehennemden gelen kayınvalide' olarak biliniyor! Bu kadın yaptıklarıyla tüm kayınvalideleri arkasında bırakacak..

EN SON GALERİLER