Felaketin katmerlisine bak. Bu kız da katliam kurbanı ama katliamdan hala haberi yok. Anası babası ölmüş haberi yok. Kaç tane abisi ablası gitti hâlâ bilmiyor. Olay anında ağır yaralanmış, gözünü daha dün sabah açmış hastane yatağında. Çok kişi misafir olarak bulunuyordu o evde biliyorsunuz. Nişan töreni için konuk gelmişler orada kıyıma uğramışlardı. Oysa bu kız konuk falan da değildi. O kendi baba evinde vurulup düştü.
KONUŞMA İZNİ
Adı Hediye. Yaşı 16. Babası Cemil Çelebi. Yani evin de, nişan töreninin de sahibi, ailenin yaşça en büyüğü, köyün en zengini ve eski muhtarı. Yani gelin gidecek Sevgi Kız'ın da babası. İşte hâlâ yaşama savaşı veren bu genç kız, damatla beraber canını yitiren Sevgi'nin küçük kız kardeşi. Şimdi Diyarbakır'da Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yoğun bakımında yatıyor. Doktorlar ölümcül yaralar aldığını, genç vücudunun direndiğini söylüyor ama yaşam garantisi veremiyorlar yine de. Biraz konuşabilir miyim acep diyorum doktorlara. Sadece 5 dakika, diyorlar.
- Kızım evladım geçmiş olsun.
- Sağ ol abey.
- İnşallah iyileşeceksin. Allah korumuş seni yine de bak.
- Kurban olam rabbime.
- Hatırladıkların ne?
- Hepsimiz toplaşmıştık. Eniştemgil (ölen damat) hediye kahve getirmişti bize. Onu yapmak için mutfağa girdim. Cezveyi bulmak için eğildiğim sıra silahlar atıldı içeriden. Korktum, teröriz bastı bizi deyip musluğun altındaki boş dolaba girdim hemen. Bir yanma hissettim sırtımdan aşağıya. Vurulmuşum, düşmüşüm. Sabah gözümü açtığımda anlattılar. 4-5 gündür burada yatarmışım.
- Burada iyi bakıyorlar sana. İyileşeceksin.
- Annem heç gelmiyor babam abeylerim ablalarım heç gelmiyor. Sabahtan beri ailemden kimse gelmiyor. Niye gelip görmüyorlar beni?
Bu sözleri durunca hemşirelerden bazıları kendilerini güç tutarak dışarı fırlıyor. Orada ağlıyorlar kızın kadersizliğine. Bu yavrucağa kim nasıl söyleyebilir, kahredici haberi kim verebilir? "Annen baban ve kardeşlerin bir daha hiç gelemeyecek, hepsi öldü öldürüldü" gerçeğini kim açıklayabilir kim?..