Telefon kayıtlarının tek başına delil oluşturmayacağına karar veren Yargıtay, kapalı yer araması için de "arama konusu, toplumun genel sağlığını ilgilendirse de, hakim kararı olmadan yapılan aramada elde edilen delillere göre mahkumiyet kararı verilemez" görüşünü savundu. Sahte rakı iddialarının yoğunlaştığı dönemde ihbar üzerine İstanbul Kayışdağı'ndaki bir işyerine polis tarafından baskın yapıldı. Baskından önce, suç konusu Anayasa'daki "genel sağlığın korunmasını" ilgilendirdiği için hakim kararı beklenmedi. Aramada, sahte rakı üretildiğini gösteren deliller bulundu. Kadıköy 4'üncü Asliye Ceza, işyeri sahibi Eyyup Kahreman hakkında mahkumiyet kararı verdi. Ancak karar Yargıtay 7'nci Ceza Dairesi'nce bozuldu. "Suç konusunun genel sağlık" olmasının "kapalı yerde, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde savcılık izni olmadan arama yapılamayacağı" ilkesinin istisnası olamayacağı ve elde edilen bulguların delil sayılamayacağı vurgusunu yapan Daire, "Hukuk devleti, vatandaşına her an gözaltına alınabileceği, sorgulanabileceği, evinde, işyerinde arama yapılabileceği endişesini yaşatmamalıdır" dedi. Daire kararı, 1'e karşı 4 oyla aldı.
BİR ÜYE MUHALİF KALDI
Muhalif üye Orhan Koçak, sanığın topluma verdiği zarar ile güvenlik görevlilerinin sanığa ait hakları ihlal ederek verdiği zarar karşılaştırıldığında, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin yargılamada da delil olarak kabul edilmesi gerektiğini savundu. Yargıtay'ın kararını yorumlayan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok "Hukukun genel ilkelerini uygulamazsak, bu bizi polis devletine doğru götürür. Genel olarak Yargıtay'ın kararına katılıyorum" dedi. Hukukçu Prof. Dr. Ali Ülkü Azrak ise "Güvenlik görevlilerinin hakim kararı alması gerekirdi. Ancak karşı oydaki mütalaanın da yabana atılmaması gerekir. Bu açıdan bakıldığında zor bir dava" değerlendirmesini yaptı.