Depremde eşini ve 2 çocuğunu kaybeden 47 yaşındaki Ayten Çilingir, büyük afetle birlikte yapayalnız kaldı. Cep telefonundan kendisini aradığımızda "Benim hiç arayanım yok. Aylar sonra ilk defa telefonum çaldı. Nasıl mutlu oldum sesinizi duymakla bilemezsiniz. Buyurun sizi evime bekliyorum" diyerek bizi çağırdı ve deprem felaketinden sonra yalnızlığa sürüklenen acı dolu öyküsünü anlattı. Kendini budanmış ama bir daha yeşermemiş ağaçlara benzeten Ayten Çilingir, "Benim 2 oğlum vardı. Mutlu bir yuvam. Deprem hepsini benden aldı. Geriye şu küçük anahtarlıktaki oğlumun belli belirsiz fotoğrafı kaldı. Deprem bütün dallarımı kopardı. 10 yıl geçti ama bu budanmış yürek, bir daha hiç yeşermedi" diyor. Ayten Çilingir, eşi ve 2 çocuğuyla İzmit'te oturuyordu. Kardeşinin doğumunda yalnız bırakmamak için Sakarya'ya misafir gelmişti. Gözleri uzaklara dalıyor, yüreği 10 yıl önceye gidiyor Ayten Çilingir'in ve duraksayarak acı geçmişini anlatmaya başlıyor:
BEN DE ÖLSEYDİM KEŞKE "
Küçük oğlum benimle gelmek istedi. Kapıya kadar koştu. 'Anne ben de geleyim' dedi. Ben 'yavrum 2-3 gün kalıp, döneceğim. Sen babanla kal' dedim. Nereden bileyim büyük felaketin geldiğini? Sakarya'ya geldikten bir gün sonra gece felaketi yaşadık. Ben kurtulmuştum. Her yer yerlebir. Sabah gün ışıdı. Bir öğrendim ki deprem sadece Sakarya'yı değil, İzmit'i de yıkıp geçmiş. Oğullarım 16 yaşındaki Aytaç, 11 yaşındaki Cüneyt, eşim enkaz altında kalmışlar. Kötü kader, belki yanımda olsalar, ölmeyeceklerdi. Belki de burada hepimiz ölecektik. Ben de ölseydim keşke. Çocuklarımın, eşimin ölümü karşısında öyle bir kriz yaşadım ki aklımı kaybettim sandım. Ailem, evim her şeyim gitti. Ben de öldüm o dakika. Yaşıyorsam, bedenim yaşıyor ben değil. Zaman ilaçtır diyorlar. Zaman bir şeyi çözmüyor. Yüreğimde aynı yangın devam ediyor." Ayten Çilingir'in oğlundan kalan tek fotoğraf, anahtarlıktaki belli belirsiz fotoğraf acının fotoğrafı gibi. Ayten Çilingir, "Bakmayın öyle. Oğlumdan geriye sadece bu fotoğraf var. Deprem sadece ailemi değil. Anılarımı bile aldı. Bütün fotoğraflarımız enkazın altında kaldı. Oğullarımı ve mutlu yuvamı sadece kafamda canlı tutabiliyorum. Ama onu da yitirmek üzereyim" diyor.