Dersimli kızların öyküsü
1938 yılının Dersim'i bugünün Tunceli'sinde yaşanan olayların ardından ailelerinden koparılan kız çocuklarının izini süren yazar ve yönetmen Nezahat Gündoğan çarpıcı öykülere ulaşmış. Gündoğan bu öyküleri belgesel yapıyor


Köken olarak Dersimliyim. Hep 1938 ve sonrasına dair trajik hikâyeleri dinleyerek büyüdüm. Yaşadığımız ülkede insanların yazılmayan tarihlerine karşı bir duyarlılığım var. Dersim tarihi üzerine bir çalışma yapıyorum yaklaşık üç senedir. Ancak benim filmimde esas üzerinde durduğum bu tarihsel süreci başlı başına ortaya kurmak değil, bir arka planı anlatmak. Üzerinde asıl durduğum konu 1938'de katledilenler, sürgüne gönderilenlerin yaşadıkları dramları dışında bir de o dönem çocukların yaşadığı dramlar. O dönem aileleri öldürülen ya da ailelerinden zorla alınan çocuklar. Özellikle de kız çocukları. Bunları anlatmak istiyorum.

Kayıp değiller aslında. Araştırmamda bu çıktı ortaya. Hepsi o dönemde devlet tarafından kayda alınmış ve kaybolduğu sanılan o çocukların özellikle rütbeli asker ailelerinin yanlarına evlatlık olarak verildiği çıktı ortaya. Ben bu belgesel için yola çıkarken bunun birkaç çocukla sınırlı olduğunu sanıyordum. Ancak gördüm ki birkaç değil, onlarca çocuk. Belki de yüzlerce...

O çocuklar hangi askerin himayesine verilmiş ise dönemin yetkili kurumları bunu kayda geçirmiş demek istiyorum. Çok enteresan bununla ilgili bir belgeye bile ulaştık. Dersimli İsmail Koç, o katliamdan 3 yıl sonra yani 1941'de hem kendi kızı hem de kardeşinin kızının izini sürmek için yola çıktığında, yetkili makamlara başvurduğunda kendisine bir belge veriliyor. Dönemin Salihli Kaymakamı imzasıyla İsmail Koç'a yazılı olarak deniliyor ki; "Aradığınız kızlar Yarbay Münip Yılmaztürk'ün nezaretindedir."

Sonrası çok tuhaf. İsmail Koç, yanında bir güvenlik görevlisi ile birlikte o yarbayın evine gidiyor. İstanbul Bebek'teki. Yarbayın eşi, "Eşim evde değil. Şu an müsait değilim. 3 gün sonra gelin" diyor. 3 gün sonra gittiğinde ise kafası kazıtılmış, başka iki kız çocuğu çıkarılıyor karşısına. "Bunlar benim aradıklarım değil" diyor. Yarbayın eşi ise, "Bizdekiler bunlar" deyip, kapıyı kapatıyor. Dersimli İsmail daha sonra yine iz sürmeye çalışıyor ama muvaffak olamıyor. İşte belgeselin ana konusu da bu bulunamayan iki amca kızı ile bulunan bir başka amca kızlarının öyküsünü tüm dramıyla gözler önüne seriyor.

Bunlardan biri Samsun'da bir asker aileye evlatlık verilmiş. Aklı eriyor olan bitene. 10 yıl sonra ailesini bulmak için yola çıkıyor ve buluyor onları. Diğeri ise şu anda Adıyaman'da yaşıyor. O da ailesini 65 yıl sonra buluyor. Filmde ve daha sonra kitaba dönüşecek bu öyküleri onların ağzından çok daha detaylı öğreneceksiniz. İnanılmaz dramlar var bu öykülerde.
Evet. Ne yazık ki sadece kız çocukları. Bu bir devlet politikası çünkü. Röportaj yaptığım bir kadına, "Niye sizi evlatlık verdiler?" diye sorduğumda, "Hükümet kararıydı bu" dedi. Benim üzerimde durduğum en önemli konulardan biri bu.
37-38'de neler yaşandığı bir parçası olarak dedim ya çeşitli projeler geliştirildi. Şimdi o süreçte "Ulus yaratma da, dil ve kültür birliği yaratma da" önemli konulardan biri de özellikle kız çocuklarının yetiştirilmesiydi. Evlatlık olarak kızlar verilmiş. Verilemeyenler için de Elazığ'da Sıdıka Avar adlı bir öğretmenin öncülüğünde bir kız enstitüsü kurulmuş. Kız çocukları oraya gönderilip bunlara Türk kültürü öğretiliyor. Avar kendini misyoner bir Türk öğretmeni olarak tanımlıyor. Tek amacı da Türk dilini ve kültürünü o bölgedeki kızlara aşılamak ve öğretmek.
DERSİMLİ İSMAİL KOÇ'A VERİLEN EVLATLIK BELGESİ
1938 olaylarından 3 yıl sonra kızının ve yeğeninin izini süren İsmail Koç'a dönemin Salihli Kaymakamı Necati Vardar tarafından verilen yazıda aynen şöyle deniliyor: Kazamızın tatarislam köyüne yerleştirilen tunçeli göçmenlerinden hüseyin oğlu İsmail koçun İstanbul da bulunan yarbay münip yılmaz türkün nezdinde bulunduğu anlaşılan kız çocuklarını alıp gelmek üzere Dahiliye vekaletinin emirlerine atfen Manisa valiliğinin emniyet müdürlüğünün ifadesine 1/2/941 gün ve 3/1 D.41/137 sayılı emirleri mucibince mazereti tahakkuk etmiş bulunmasından İstanbul ve Zonguldağa gidip gelmek üzere 15 gün mezuniyet verilmiş olduğuna dair vesikadır. 5/2/941
YILLAR SONRA AİLELERİNE KAVUŞTULAR
Huriye ve Fatma (solda) amca torunları. Aynı köyde dünyaya geldiler. Çocukluklarının ilk yılları birlikte geçti. 1938 harekâtıyla ailelerinden ve köklerinden koparıldı. Harekâtı yönetenler tarafından Huriye Samsun'da, Fatma ise Malatya'da rütbeli askerlere "evlatlık" verildi. Huriye 10 yıl, Fatma ise 65 yıl sonra ailesine kavuşabildi.
EN SON HABERLER
- 1 Başkan Erdoğan, Yeni Zelanda Başbakanı Luxon onuruna yemek verdi
- 2 Başkan Erdoğan'dan Bülent Uygun'a taziye telefonu
- 3 Anayasa Mahkemesi’nin 63. kuruluş yıldönümü Dolmabahçe Sarayı’nda kutlandı
- 4 CHP'nin olağanüstü kurultayının iptali talebiyle açılan davalar birleştirildi!
- 5 Başkan Erdoğan'dan Çanakkale mesajı
- 6 Başkan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin 63. yılı törenine katıldı
- 7 CHP’nin şaibeli Kurultay soruşturmasında belediye başkanı ifade verdi
- 8 İBB'deki yolsuzluk soruşturmasında tutuklanmıştı! Bıçakçı'dan flaş itiraf: Bağdatlı'yı Yunanistan'a ben götürdüm
- 9 Sırrı Süreyya Önder'in kardeşi Ali Önder: "Durumunun kötüye gitmemesi bizi umutlandırıyor"
- 10 İBB yolsuzluk soruşturmasında avukata tutuklama talebi