Pazar 27.09.2009 00:00
Son Güncelleme: Pazar 27.09.2009 13:38

Erdoğan İran yolcusu

Başbakan Erdoğan, ABD temaslarıyla ilgili olarak The Plaza Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Erdoğan, ''ABD Başkanı Obama ile yaptığınız görüşmede neler konuşuldu? Demokratik açılım gündeme geldi mi?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Aralık ayında gerçekleştireceğimiz görüşmenin gündemini şimdiden konuşursak o çok erken olur, doğru da olmaz. Özellikle Sayın Obama ile yaptığımız görüşmede Ermenistan'la ilgili devam eden görüşmelerle ilgili kısa bir karşılıklı değerlendirmemiz oldu. Bölgesel konuları, başta Ortadoğu olmak üzere görüşme imkanımız oldu. Bunların içinde Irak, malum en önemli konu. Bir diğer konu; bundan önceki hükümetle müşterek bir kararımız olmuştu. Terör örgütüne karşı bir kararımız olmuştu. Terör örgütüne karşı ortak düşman ilan etme olayı ve bu sürecin devamına yönelik görüşmelerimiz olmuştu. Aynı şekilde Ermenistan ile ilişkiler noktasında, azınlıklar da bunun içinde. Buna yönelik olarak bir fikir alışverişimiz de oldu. Bundan sonraki sürece yönelik olarak da ağırlıklı olarak Türkiye-ABD ilişkilerinde özellikle bulunduğumuz bölgede, Türkiye'nin üzerindeki yükün her zaman için çok daha ağır olduğu ortada. Bu konularda da özellikle Filistin-İsrail arasındaki sorunlarda Irak, Suriye arasındaki sıkıntılar da rol alabileceğimiz ortada. Bunları da kendilerine ifade ettik. Ağırlıklı olarak görüşme bu çerçevede gitti.''
''ŞU ANA KADAR BİZE HERHANGİ BİR TEKLİF SÖZ KONUSU DEĞİL''
Başbakan Erdoğan, ''İran'ın nükleer çalışmalarıyla ilgili bir arabuluculuk teklifi oldu mu?'' sorusu üzerine şunları söyledi:
''Şu ana kadar bize herhangi bir teklif söz konusu değil. Ancak 1 Ekim'de Solana ile aynı şekilde İran'dan Celili, bir araya gelme durumları var. Bu konuyla ilgili yine Türkiye'nin girişimiyle bu bir araya geliş gerçekleşti. Şimdi bir araya gelecekler ve bu bir araya gelme konusunda atılan bir adım var. Bundan sonraki süreçte Türkiye'den herhangi bir şey talep edilirse bu konuyla ilgili biz her zaman hazırız diyoruz. Bunu söylüyoruz. Benim Ekim ayı içinde, sonuna doğru bir Tahran seyahatim söz konusu... Bu seyahatte de bölgenin sorunlarını müzakere edeceğimiz gibi bunları da görüşeceğiz.
Sayın Ahmedinejad'ın yaptığı açıklamalar bir nükleer silaha yönelik değil, barışçıl amaçlı zenginleştirmeye yönelik. Ve bunun da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na bildirildiği yönünde açıklamaları var. Bunlar da bütün ortadayken, dünya bunu nasıl değerlendirir bilemem ama dediğiniz gibi, bakıyorum, uluslararası medya sürekli İran'ı bu konuda konuşuyor. Aslında çok daha farklı konuşulacak konular var diye de düşünüyorum. Çünkü konuşanlar hepside kendilerinde nükleer silah olanlar.
Biz Ortadoğu'da nükleer silaha tamamen karşıyız. İstemiyoruz böyle bir şeyi. Ortadoğu'da da nükleer silahı olan ülke var, örneğin İsrail. Bir fark var, İsrail UAEK'ya üye değil, İran üye... Kaldı ki Gazze'de fosfor bombaları kullanıldı. Bu ne? Kitle imha silahı. Bunun neticesinde 1400 kadın, çocuk orada öldü, 5000 yaralı. Bunlar hiç masaya gelmiyor. Bunlarla ilgili hazırlanmış raporlar varsa bunlar gündeme gelmiyor. Şahsen, sorumluluk mevkinde olan bir insan olarak rahatsız ediyor. Niçin bunlar masada yok, niçin bunlar konuşulmuyor? Yatıyoruz kalkıyoruz İran... Yani daha adil olmamız lazım. Dürüst davranmamız lazım. Eğer küresel barışı istiyorsak.''
Erdoğan, hükümete sınır ötesi operasyon için yetki verilmesini öngören tezkere ile ilgili sorulan soruya da ''ilk Bakanlar Kurulu Toplantısında tezkere konusunu görüşüp hemen Parlamento'ya sevk edeceğiz. Bu konuda gazetelerde çıkan olumsuz haberler kesinlikle yanlıştır. Biz tekrar bir yıl daha uzatılmasından yanayız. Bunuda bilmenizi istiyoruz'' yanıtını verdi.
''GÜNEY KIBRIS HALA KUZEY'İN CUMHURBAŞKANINI KARŞISINDA BİR CUMHURBAŞKANI
OLARAK GÖRMEYECEK KADAR İLERİ GİDEBİLİYOR''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılımla ilgili olarak, ''Bu sadece Kürt kökenli vatandaşların sorunlarını kapsayan bir açılım değil. Başta terör sorunu olmak üzere... Şu anda Alevi çalıştayları yapıyoruz, aynı şekilde Ermenistan'la ilişkilerimiz bu konunu içinde, azınlıklarla ilgili konular bunun içinde. İşsizlik bunun içinde''' dedi.
Başbakan Erdoğan New York'ta kaldığı The Plaza Oteli'nde bir basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda ''Kıbrıs'ta ilerleme olmazsa ilkbahara doğru görüşmelerin kesilebileceği'' ve ''Kıbrıs'ta yeni bir yöne doğru gidiş olup olmayacağının'' sorulması üzerine şöyle konuştu:
''Bu süreç kısa bir süreç değil, 50 yıldır devam eden bir süreç ve bu süreç içerisinde sürekli bir oyalama politikaları, artık bu ise bir ciddi noktada karar vermemiz gerekiyor. Son yılda özellikle başta KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat olmak üzere bizler de garantör bir ülke olarak dedik ki her türlü desteği vereceğiz, yeter ki bu yıl sonuna kadar bu işi artık bir yere bağlayalım.''
Kıbrıs konusuyla ilgili olarak BM Güvenlik Konseyi'nin verdiği kararlar olduğunu hatırlatan Erdoğan, bu çerçevede Kıbrıs sorununun neticelendirilmesi gerektiğini belirtti.
Erdoğan, Güney Kıbrıs'ın özellikle de Avrupa Birliği üyesi olduktan sonra havasının değiştiğini ve çok daha farklı bir havada masada oturduğunu ve masada ona göre tavırlar takındığını belirterek, şunları söyledi:
''Bizim de Güvenlik Konseyi'nin almış olduğu karar çerçevesinde ortaya koyulan bir tablo var, bir şablon var, bu şablon çerçevesinde eşit statüde biliyorsunuz iki kurucu devlet anlayışını biz savunduk, savunuyoruz. BM Güvenlik Konseyi de bunu aynı şekilde ortaya koydu. Annan Planında da adını koydular. Orada da Kıbrıs Türk Devleti, Kıbrıs Rum Devleti şeklinde iki kurucu devletten bahsediliyor. Orada konfederal yapı mı, federal yapı mı filan bunlar işin aslında sadece oyalama taktikleri. Eşit statüde eşit kurucu devlet dediğiniz zaman zaten bu işin nereye vardığı, varacağı belli. Burada şu anda öyle basit şeylerle oyalamalar yapılıyor ki örneğin yani Güney Kıbrıs hala Kuzey'in cumhurbaşkanını karşısında bir cumhurbaşkanı olarak görmeyecek kadar ileri gidebiliyor.''
HRİSTOFYAS'A YANIT
Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
''(Hristofyas) Bunu bizzat şahsıma söylediği için ben burada açıyorum, bunu gizlemeye de gerek yok. Görüşmeler noktasında biz Sayın BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'un gerekirse riyasetinde de bu üçlü toplantıyı New York'ta yapmalarını söyledik, tabii buna yanaşmak istemiyorlar. Bizimle görüşmek istiyor, bizimle görüşmek istediğinde de biz kendilerine açıkça şunu söylüyoruz. Bu görüşme dörtlü olur, bu görüşmede garantör ülkeler olarak Türkiye olur, Yunanistan olur, Sayın Talat ve bir de siz olursunuz. (Tabii Sayın Talat hangi sıfatla olacak?) diye soru yönelttiğinde de kendisine şu cevabı verdik: Siz hangi sıfatla oradaysanız Sayın Talat da o statüyle orada olur. Otururuz konuşuruz, o zaman kararımızı veririz, temenni ederiz ki anlaşırız ve bu işin artık bitmesi gerekir.''

''IRAK'A İŞ ADAMLARIMIZI DA GÖTÜRMEYİ PLANLIYORUZ''

Erdoğan, ''Irak'a yapılacak ziyaretin tarihi ve içeriği ile tezkerenin bu salı günü yapılacak Bakanlar Kurulu toplantısı gündemine gelip gelmeyeceğine'' yönelik soruya ise şu yanıtı verdi:
''Irak seyahati ile ilgili, Ekim'in ortalarında 15'i civarı, onun üzerinde çalışılıyor. Karşı taraf ile görüşmek suretiyle mutabık kalınacak. Ekim'in ortalarında gideceğiz. Ve stratejik yüksek düzeyli toplantımızı orada gerçekleştirmiş olacağız. Burada icracı bakanlarımızla beraber orada olacağız. Karşılıklı olarak görüşmeler yapılacak.
İş adamlarımızı da götürmeyi planlıyoruz. Belki iki tür olacak. İş adamlarımızı burada beraberimize almazsak, daha sonra bir bakanımızın riyasetinde iş adamlarını Kuzey Irak'a göndermeyi planlıyorum. Öyle bir çalışmamız da var. Talabani ile bunları görüştük.
Tabii tezkere konusuna gelince, tezkere konusuyla alakalı bunu ben aslında geçenlerde cevapladım. Bu konuyla ilgili olarak ilk bakanlar kurulu toplantımızda bunu görüşüp, hemen parlamentoya sevk edeceğiz. Bu konulardaki gazetelerde çıkan olumsuz haberler kesinlikle yanlıştır. Biz tekrar 1 yıl daha uzatılmasından yanayız. bunu da bilmenizi istiyorum.''
''BİZ İYİ NİYETLİ DAVRANDIK''
Başbakan Erdoğan, Azeri bir gazetecinin ''demokratik açılım konusunda muhalefet hükümete destek vermiyor. Bu proje ertelenebilir mi? Demokratik açılım projesinin Irak, İran ve Suriye gibi ülkelere nasıl bir etkisi olabilir? Ermenistan-Azerbaycan konusundaki değerlendirmeniz nedir?'' sorusu üzerine şunları kaydetti:
''Sayın Obama'dan isteğimiz Minsk Sürecinin hızlandırılması. Bu konuya onlar da çok önem verdiklerini, süreci hızlandırdıklarını, hızlandıracaklarını söylediler. Aynı konuyu Medvedev ile de görüştüm. Ona da söyledim. Eğer Minsk Üçlüsü bu süreci hızlandırırsa, inanıyorum ki bir an önce neticeye varılır. Çünkü Azerbaycan-Ermenistan arasında bir karara, bir neticeye varılırsa bu Türkiye'nin işini kolaylaştıracaktır. Ondan sonra biz de Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde çok daha rahat karar verebiliriz.
Bizim ön kabullerimiz, ön yargılarımız yok. Bizim cumhurbaşkanımız hiçbir ön koşulsuz, Ermenistan-Türkiye milli maçını gitti izledi. Dedi mi şunu yaparsanız gelirim diye? Hayır. Gitti izledi. Ama şimdi Sayın Sarkisyan, 'eğer kapı açılırsa ben maça gelirim' diyor. Böyle bir yaklaşım tarzı olur mu? Bu zaten bir şeyi ortaya koyuyor. Demek ki içeriye bazı mesajlar verme gayreti var. Biz Erivan-İstanbul arasında uçuş seferlerine müsaade ettik. Bu bizim iyi niyetimizdi. Aynı şekilde Van Gölü içinde Ermeni Ortadoks kilisesini onardık. Akdamar Adası'nda, bunu yaptık. Bizim önyargımız, ön kabulümüz yok. Bunlarla biz bazı olumlu mesajlar verelim istiyoruz. Bizim ülkemizde Ermeni vatandaşlarımızla sorunumuz yok. Kaçak Ermeniler var Türkiye'de. Biz onları göndermiyoruz. Bu anlayışları ortaya çok açık ve net ortaya koyuyoruz.
Ermenistan-Azerbaycan arasındaki görüşmelerde de 5 konuda mutabakat var. Sıkıntı olanlarında aşılması zor konular değil. Bazı bölgeler ile konular var. Bunların da aşılabileceğine inanıyorum. Aşıldığı anda da Yukarı Karabağ sorunu çözülür diye düşünüyorum. Ama burada Minsk üçlüsü, biraz daha sıkı tutması lazım, hızlı tutması lazım, burada bir neticeye varılması gerekir. Yani biz bu işi yapmak istiyoruz' demesi lazım, yapmak istiyoruz derlerse bu iş çözülür.''
''DEMOKRATİK AÇILIM İÇİNDE BİRÇOK BAŞLIKLAR VAR''
Başbakan Erdoğan demokratik açılım konusuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
''Demokratik açılımla ilgili konuda, muhalefet, adı üzerinde muhalefet görevini yapacak, şu anda yaptığı da o... Biz İçişleri Bakanımızı bu işin koordinasyonu ile görevlendirdik. İçişleri Bakanımız, yüzde 1'in üzerinde oy alan partilerden randevu talep etti. CHP bu yazıya cevap vermedi. MHP, bu yazıya olumsuz cevabını verdi. CHP ise sözlü olarak olumsuz cevap verdi.
Diğer olumlu cevap alınan partilere ziyaretler yapıldı, onların kanaatlerini aldı. Yazılı görsel medya ile görüşmeler oldu, akademisyenlerle görüşmeler yapıldı, sivil toplum örgütleri ile görüşmeler yapıldı. Bu sürecin muhatabı olarak milleti gördüğümüz için parlamentonun açılışı ile milletimizin vekillerine parlamentoda bunu götüreceğiz, çalışmalarımız tabii netleşmiş olacak ve bu çalışmaları orada parlamentoda açacağız, konuşacağız, anlatacağız. Bir genel görüşme mi olur daha farklı mı olur, bunları da orada gündeme getireceğiz. Ondan sonraki süreç, bu demokratik açılımla ilgili adımımızı tüm Türkiye'ye anlatmak olacak. Başta şahsım olarak, bakan, milletvekili, teşkilatımız dolaşıp anlatacağız, halkımızı bu konuda bilgilendireceğiz.
Bu demokratik açılım neyi gerektiriyor denildiği zaman, içinde bir çok başlıklar var. Bu sadece Kürt kökenli vatandaşların sorunlarını kapsayan bir açılım değil. Başta terör sorunu olmak üzere... Şu anda Alevi çalıştayları yapıyoruz, aynı şekilde Ermenistan'la ilişkilerimiz bu konunu içinde, azınlıklarla ilgili konular bunun içinde. İşsizlik bunun içinde. Birçok sorun alanlarını burada tespit ediyoruz ve bunların üzerinde çalışarak bunları minimize etmenin gayreti içinde olacağız. Bu şekilde de halkımıza bu süreci mal etmeye gayret edeceğiz. Şu anda yaptırdığımız kamuoyu yoklamalarında halkımızın ilgisi gayet iyi.
Sayın Esad biliyorsunuz, Ramazan ayının son günlerinde bizimle bir iftarı oldu. Orada gayet olumlu açıklamalar yaptı bu konuyla ilgili. Özellikle terör örgütüne yönelik açıklamaları çok çok iyiydi. 'Suriye kökenli teröristlerden gelen olursa bunları ülkemize de kabul ederiz' ifadesini kullandılar. Demokratik açılımı paylaştıklarını ifade ettiler. İran'ın yaklaşımı da farklı değil. Irak'ın yaklaşımı da Talabani ile burada görüştük, onlar da bu açılım sürecini olumlu bulduklarını kendileri ifade ettiler.''
''GAZZE'DE YAŞAYAN HER İNSANA TERÖRİST GÖZÜYLE BAKAN BİR ANLAYIŞ
VAR ORTADA. BUNLA BİR YERE VARMAK TABİİ Kİ ÇOK ZOR''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Suriye arasında vizenin kaldırılmasıyla ilgili olarak, ''Biz bunun daha da yayılması düşüncesindeyiz. Bizim vizesiz gidip geleceğimiz birçok ülkeler var, rahatlıkla bunu kurabiliriz'' dedi.
Başbakan Erdoğan New York'ta kaldığı The Plaza Oteli'nde bir basın toplantısı düzenledi.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, Suriye ile sınır açılımı, vizelerin kaldırılması konusunda ne gibi beklentileri olduğunun ve kendisine ne tür tepkiler geldiğinin sorulması üzerine, ''Valla biz bunu ilan ettiğimiz andan itibaren bayram oldu, bizim bütün telefonlarımız, adeta SMS'ler kilitlenir hale geldi. Aynı şey onlarda da oldu. Biz daha bayrama girmeden, bizim Hatay ilimiz, Gaziantep hareketlendi. İlk defa tabii bu yıl hiçbir şey sorulmadan rahat rahat girdiler, çıktılar filan. Bambaşka bir hava estirdi ve herhangi bir olumsuz şeyle bize şu ana kadar gelmedi. Tabii biz bunun daha da yayılması düşüncesindeyiz, bizim vizesiz gidip geleceğimiz birçok ülkeler var, rahatlıkla bunu kurabiliriz'' diye konuştu.
AB ülkelerinin Schengen'le yaptıklarını Türkiye'nin de ikili anlaşmalarla yapabileceğini belirten Erdoğan, gazetecilerin Suriye'ye giriş konusunda sıkıntı yaşadıklarına dair bir soru üzerine, ''Bunu konuşuruz, çözeriz'' dedi.
Başbakan Erdoğan Gazze'deki insani durumdan bahsettiği BM Genel Kurulunda yaptığı konuşma ve ABD Başkanı Barack Obama'nın İsrail ve Filistin liderleriyle BM'de yaptığı üçlü toplantı temelinde Orta Doğu'da barış yönünde iyimser olup olmadığının sorulması üzerine, ''İyimser olmak istiyorum'' yanıtını verdi.
Gazze'deki durumu ABD'de bulunduğu süre içinde pek çok platformda açıkladığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
''Burada medyaya çok büyük görev düşüyor. Yani Gazze'de kitle imha silahı kullanılmıştır, fosfor bombaları kullanılmıştır ve 1400 insan orada ölmüştür, 5 bin insan yaralanmıştır ki bunların bir kısmı Türkiye'de tedavi görmüştür. Biz bunları bizzat gördük yaşadık. Yani şu anda Gazze'nin biliyorsunuz bu bombardıman neticesinde altyapısı çökmüştür. BM'nin binaları aynı şekilde çökmüştür. Hala orada insanlar maalesef çadırlarda yaşamaktadır. Tabii bütün bunların yani gelişmesi karşısında İsrail inşaat ile ilgili herhangi bir giriş çıkışa müsaade etmemiştir. Sadece şu anda ilaç, gıda, burada bu iş devam ediyor.''
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, ABD'nin Orta Doğu temsilcisi George Mitchell ile New York'ta detaylı bir görüşme yaptığını belirten Erdoğan ''Süreci biz kovalıyoruz, takip ediyoruz, en azından buraya inşaat malzemelerinin girmesine müsaade edildiği anda birçok şeyler aşılır diye düşünüyorum'' dedi.
New York'ta Yahudi cemaati temsilcileriyle bir toplantı yaptığını söyleyen Erdoğan ''Tabii burada bir temsilcinin ifadesi beni üzdü. O da şuydu: (Orada teröristlere inşaat yapılacağından dolayı buna müsaade edilmiyor) gibi bir ifade, yani buna adeta kodlanmış olan yapı tabii buradaki adımların atılmasına müsaade etmez. Şimdi sıkıntı buradan geliyor. Her şeyden önce burada çalışmalar bir başlasın. Şarm El Şeyh'te o zaman niye toplandılar: Şarm El Şeyh'te bu donörler toplantısında milyarlarca dolar söz verildi, buranın yeniden inşa edilmesi için. İnşa edilmesine yönelik müsaade var mı yok, 8 ay geçti, 6 ay donörler toplantısından sonra geçti'' şeklinde konuştu.
''GAZZE'DE YAŞANANLAR BİR İNSANLIK DRAMI, TRAJEDİ''

Başbakan Erdoğan, ''Bu bir insanlık dramı, trajedi var ortada, bunu halletmemiz lazım, çözmemiz lazım. Tabii Türkiye olarak biz kovalıyoruz ki dünya medyası da bunu kovalasın, çünkü burada hepimiz düşen sorumluluk var'' dedi.
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin Musevi temsilciye yanıtının ne olduğunu sorması üzerine, ''Bunu anlattım, dedim işte (siz nasıl bunu teröristler olarak ilan edersiniz?). Bir kere yaralanan 1400 kişinin 1400'ünü de terörist olarak kabul ediyor. Böyle bir mantık olur mu, siz fosfor bombası atacaksınız (teröriste isabet etti, 1400 tane terörist öldürdüm diyor, bizim hastanelerimize gelen yaralılar var, çocuk, ufak çocuk, kadın, kollar kopmuş, ayaklar kopmuş, bu vaziyette bunları gördük, yani Gazze'de yaşayan her insana terörist gözüyle bakan bir anlayış var ortada. Tabii bunla bir yere varmak tabii ki çok zor'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, İran ile ilgili olarak yabancı gazetecilere, (İran'ın nükleer meselesi konusunu) çok ısrarcı bir şekilde sordukları için tepki gösterdiğine yönelik bir soru üzerine ise şunları kaydetti:
''Tepki değil canım. Ben gündem sadece bu mu, yani başka gündem olmayacak mı, dünyanın gündemi sadece İran'la meşgul edersek öbür tarafta çok daha farklı görüşülmesi gereken, görüşmediğimiz Gazze gibi bir kenara ittiğimiz konular var, bence Gazze hepsinden öte bir şey. Şu anda İran'da olan bir şey yok ki. Ama Gazze'de çok şey var, oksijen çadırında onlar adeta, oraya yönelik alınan bir tedbir var mı yok, konuşuluyor mu hayır biz konuşuyoruz, benim derdim bu.''
"KİMDE VARSA NÜKLEER SİLAH HEPSİ BU KONUYLA İLGİLİ ADIMLARINI ATSIN''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ''Biz böyle bir şeyi (İran'ın nükleer santrallerine saldırı senaryosu) bölgede temenni etmeyiz, yani bu çok çok yanlış bir şey olur, yani bundan bu çılgınlığa teşebbüs edenler salt olarak zarar görmez'' dedi.
Erdoğan, ''Bakın Irak'la ilgili süreci yaşıyoruz, bunun bize ders olması lazım, yani şimdi sormak gerekir, kendi kendimize soralım yani Irak'ta neyi hallettik. Şu anda bir ülke bir medeniyet bana göre çöktü, milyonu aşkın insan öldü'' diye konuştu.
Erdoğan, The Plaza Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.
Erdoğan, basın toplantısında bu sıralar ABD medyasında gündemde olan ''İran'ın nükleer tesislerine saldırmak gibi bir konunun gündemde olup olmayacağına, ''İran'a karşı böyle bir çılgınlığın'' yapılıp yapılmayacağına yönelik bir soru üzerine şunları söyledi:

''Biz böyle bir şeyi bölgede temenni etmeyiz, yani bu çok çok yanlış bir şey olur, yani bundan bu çılgınlığa teşebbüs edenler salt olarak zarar görmez. Bakın Irak'la ilgili süreci yaşıyoruz, bunun bize ders olması lazım, yani şimdi sormak gerekir, kendi kendimize soralım yani Irak'ta neyi hallettik: Şu anda bir ülke bir medeniyet bana göre çöktü, milyonu aşkın insan öldü. Şimdi aslında bir Irak medeniyeti Irak'taki bu medeniyeti yeniden inşa etmek acaba bizim kaç yılımızı alır, veya yeniden inşa edebilir miyiz, veya oradaki medeniyet artık çöken medeniyetler arasında mı yer alır. Amerika'nın belki de finans krizinin içerisinde Irak'taki yaptığı harcamalar ona neden olmuş olabilir, tabii bilemiyoruz resmi rakam nedir, ne kadar para harcanmıştır? Amerika'nın da orada kayıpları var, ha nedir Saddam rejimi yıkılmıştır olan budur. Şimdi yeni bir demokratik düzenin kurulmasına yönelik çalışmalar yapılıyor, temennimiz odur ki toprak bütünlüğüne saygılı bir yapı orada meydana gelsin.
Ama daha bu bir yere oturmadan böyle bir şeyi çözemeyen Dünya şimdi İran üzerinde devamlı böyle bir şeyi düşünüyor, tek bahanesi nükleer silah. Tamam da bu nükleer silahın bulunduğu başka ülkeler var, niye bunlar konuşulmuyor, bunların da konuşulması lazım. Yani burada bir haksızlık var gibi geliyor bana, hepsi konuşulsun ve kimde varsa nükleer silah hepsi bu konuyla ilgili adımlarını atsın. Çünkü bir şeyin tesirinin olabilmesi için önce onu kendinizin yapmaması lazım, eğer kendiniz bunu yapıyorsanız bunun karşı tarafa tesiri olmaz, yapılan harcamalar da ne o nükleer silah yatırımını yapana bir şey kazandırıyor, ne de o korkuyu verdikleri topluma.''

''BÖYLE OLMAMALIYDI''

Erdoğan, ''Clinton Vakfı'nın toplantısında o gün yaşanan gerginlikle ilgili olarak ''neler yaşandığının sorulması üzerine ise bunun üzerinde durulacak bir konu olmadığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bana göre çok çok basit bir olaydı. Bu sadece Washington güvenlik servisiyle, bize verilmiş olan güvenlik görevlileri arasındaki bir olaydı, olayın gazetelere yansıması da bizi üzmüştür. Yani bizim polisimizle, bizim güvenliğimizle alakalı bir konu değil, tamamen kendi güvenlikleri arasındaki bir iletişimsizlikten gelen bir şeydir ve konuyla ilgili de zaten ABD'nin yetkilileri açıklamalarını yaptılar. Olay odur ve bunun dışında herhangi bir şey yok. Tabi ben olay o boyuta gelince artık o toplantıya katılmayı da doğru bulmadım. Tabi katılamadığım için de üzüldüm. Böyle olmamalıydı, ama herhangi bir abartılacak bir şey yok. Aynı şekilde tabi Clinton ailesi de bundan üzüldü ve eşleriyle ertesi gün yemekte görüştüğümüzde onlar da bu konuyla ilgili bize özür beyan ettiler. Bunu da çok samimi bir şekilde söylediler. Böyle bir büyük ebatlı bir şey söz konusu değil.
AFGANİSTAN'A ASKER GÖNDERİLMESİ
Afganistan'a ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
''Orada biliyorsunuz Kasım ayında görev devralma sürecimiz olacak. Buraya ne kadar asker gideceği noktasında bir rakam vermek gereksiz, zaten tarih geldiğinde gönderilecek sayı da açıklanacaktır. Bu bin mi olur, bin küsur mü olur? Ne olursa o zaman bunu açıklamakta fayda görürler. Şu anda kesinleşmiş herhangi bir rakam söz konusu değil. Ama yeteri olan neyse bugüne kadar zaten orada deneyimi olan bir ülkeyiz. Şu ana kadar sadece Albayımızın dışında da orada bir şehidimiz olmadı. O da biliyorsunuz bir trafik kazası. Çünkü Afganistan halkının Türk Askerine karşı Türkiye'ye karşı farklı bir yaklaşımı var.''
Erdoğan, Afganistan'a yapılan yardımlara devam edileceğini de belirterek, ''Tarihten gelen o birliğimiz beraberliğimiz bütünlüğümüz yine kendini gösteriyor. Kasım ayındaki Kabil'de komutayı devralmamız inanıyorum ki Afganistanda farklı bir moral de verecektir. Şu anda yapılmış bir seçim var henüz neticeleri kesin olarak açıklanmadı. Temennim odur ki Afganistanda içinde bulunduğu şu süreçten süratle çıkar ve bir kalkınma hamlesi içerisine girer'' diye konuştu.
Bir gazetecinin ''Demokratik Açılım konusunda Savcılar dava açıyorlar'' sözleri üzerine Erdoğan, ''İç siyaseti konuşmayalım demokratik açılımla ilgili düşüncelerimi zaten söyledim'' yanıtını verdi.

''EN AZ ÜÇ DİYORUM...''

''Yapılan bir araştırmada Türkiye'nin nüfusunun 2050 yılında 98 milyon olacağı belirtiliyor'' sözleri üzerine Erdoğan, şöyle devam etti:
''İnşallah, ne kadar olursa Türkiye ekonomisi o kadar güçlenir. Benim düşüncem ben 3 söyledim, en az üç diyorum. Nüfusunuz ne kadar fazla olursa o kadar güçlü olursunuz. Bunu unutmayın, şu anda dünyada dikkat edin, kimse Hindistan'ı gündeme getirmiyordu, Çin'i gündeme getirmiyordu. Bakın Çin, Hindistan şu anda nereye sıçradı ve şu anda dünya gündeminde belirleyici iki önemli ülke konumuna geldi. Aynı şekilde bir Japonya'nın durumuna bakın.''
Başbakan Erdoğan bir gazetecinin IMF'deki Türkiye'nin hisselerinin yükseldiğini ifade etmesi üzerine ''Daha kesinleşmedi, ama görünen o ki artacak, çerçeve bu'' dedi.
Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ABD'deki temaslarını sürdüreceklerini de bildirdi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.