Çocuklarımın gözünü korku bürümüştü

Bu haftanın MOLA'sını Diyarbakırspor'un maç için geldiği Adana'da kamp otelinde verdim. Bursa'da hepimizi çok sarsan o talihsiz olayları ve sonrasını futbolcular ve yöneticilerle konuştum, dertleştim hepsiyle. Özellikle de Başkan Çetin Sümer'le uzun bir sohbet yaptım. Girişi fazla uzatmadan mevzuya alayım sizi, buyurun: ,
Bir Adanalı olarak kentimize hoş geldiniz diyorum başkanım. - Teşekkürler Savaş Abi. Seni burada görmek güç verdi bize. Geçen hafta söz vermiştim formanı da getirdim.
Ben formamı elden almaya geldim. Ertuğrul ağabeyle (Özkök) Uğur Dündar ustam kıskansın diye. -(gülerek) Onlara da, sağduyu çağrısında bulunan tüm meslektaşlarınıza da teşekkür ediyorum şahsınızda.
Evdeki durumu merak ettim en çok. Bursa'daki olayları eşiniz ve çocuklarınız canlı olarak izlemiş mi televizyonda? - Eşimin anneannesi Yunanistan göçmeni. Kendisi de Muğla Yatağanlı. Döndüğümde sanki cepheden dönmüşüm gibiydiler. Kapıda oğlum Halil ve kızım Elif boynuma atladı. Dakikalarca sarmaş dolaş kaldık, ayrılamadık. Gözlerindeki korkuyu gördüm, çok daha fazla etkilendim. Koltukların havalarda uçması, benim görüntülerim, fotoğraf kareleri yüreklerine işlemiş sanki. Eşim Şükran da çok endişelenmiş.
HER KESİMDEN DESTEK
"Bırak bu işi" demediler mi? - (gülerek) Onu başından beri söylüyorlar zaten.
Katıldığınız programları da izledim. Olayları siyasetten uzak tutmak için aşırı çaba gösterdiniz, kutlarım sizi. - Bundan pek çok kişi memnun. Ama küçük de olsa şiddete yönelik bir grup daha sert davranmamızı istedi açıkçası. Sert söylemler, demeçler vereyim istediler, yapmadık. Bakın hiçbir zaman 'ben' sözcüğünü kullanmıyorum. 'Biz' diyorum. Yönetim kurulu olarak biz bunu ilke edindik. Zaten hem Türkiyemiz'de hem de Diyarbakır'ın içinde 'biz' diyebilirsek, barış ve birlik yolunda ilerleriz.
Son hafta ağır geçmiş olmalı? - Çok yoğun geçti, ama hoşuma giden Türkiye'nin tüm kesimlerinde hassasiyet var. Ulusal basın, siyasi parti liderleri, yöneticileri arayıp 'geçmiş olsun' dedi, ilgilendi. Bir musibet bin nasihatten iyidir derler ya, belki de Bursa olayları dostluk, kardeşlik için bir fırsat olacak
Olaylar sırasında dip duygularınızı merak ettim. - Bak Savaş Abi. Bosna'daki milli maçımıza gittim. Ülkemin bayraklarını ve renklerini taşıyan milli takımımızı, ülkenin bir evladı olarak kendimce desteklemek için yapmıştım bunu. Bursa maçında aynı oradaki duyguları hissettim. Sanki bu ülkenin vatandaşı değilmişiz gibi. Çok üzüldüm. 90 dakika boyunca Bursaspor taraftarının siyasi ve ırkçı, nahoş tezahüratlarına maruz kaldık.
"Ermenistan sizi yener" dediğiniz doğru mu? - Bu mümkün mü? Bir yöneticinin "Biz Yunanistan'a, Ermenistan'a mı geldik?" lafı çarpıtılarak, "İnşallah Ermenistan sizi yener" lafı haline geldi.
BURSA'YA ÇİÇEKLER
Bu iki ülkeye söz etmek niye peki? - Toplumun bu iki ülkeye antipatisi var ya. Yani aslında ne onlar bizi ne biz onları sevmeyiz. Oradan gelen bir laf etmiş arkadaşımız.
Bir başka yöneticiniz Bursa'da "siz nasılsa Diyarbakır'a geleceksiniz, görürsünüz" demiş, siz de kınamıştınız bu sözü - Yaralılarımızı ambulansa koyuyordu o yöneticimiz. O anki psikolojiyle söylenmiş bir laf. Kendisi de çok üzüldü. Biz hepimiz kınadık onu. Sizin aracılığınızla bu sözler için Bursaspor Başkanı Yazıcı'dan özür diliyorum. Onları çiçeklerle, güzelliklerle karşılayacağız kısmetse.
Yönetim olarak yaparsınız da tribünler ne olacak? -Onun da önlemi alınacak. Bu arada yine Bursaspor Başkanı'nın da beni üzen bir beyanatı oldu.
Nedir? - "Benim Diyarbakırlı yöneticilerim var" diyor ama araştırdık ki böyle bir yöneticisi yok. Zaten varsa ve takımımızı karşılamıyorsa bir yanlış var orada. Bizi Bursa'da Turgut Karakoç isimli hemşerimiz bir işadamı karşıladı ve Diyarbakır konukseverliğini gösterdi. Gönül isterdi ki Başkan Yazıcı ve Bursaspor yönetimi kafilemizi en azından arasın, sorsun. Maça 5 dakika kala Başkan Yazıcı beni telefonla aradı, "geldin mi?" dedi. Gidin Manisasporlulara sorun. Bize geldiklerinde bayram olduğu halde ben tüm mesaimi onlara harcadım. Bayram namazına bile birlikte gittim onlarla.