Pazartesi 12.10.2009 00:00
Son Güncelleme: Pazartesi 12.10.2009 17:28

Tabanca mahkemeye getirildi

Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 5'i tutuklu 20 sanık hakkında açılan davanın 11. duruşmasında, çeşitli kurumlardan mahkemeye gelen belgeler okundu.
Olayda kullanılan tabanca mahkemeye getirildi. Tabanca, sanıklara gösterilerek, bu olayda kullanıp kullanmadıkları soruldu. Sanık Ogün Samat'a, tabanca gösterilince, ''Düğüne değil, adam öldürmeye gidiyordum. Ne bileyim'' dedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde, görüntülü ve ses kayıtlı yapılan duruşmada, ''Microsoft''tan sanık Erhan Tuncel'in 2006'da yaptığı ''msn'' görüşme içeriklerinin detayı ve tutuklu sanık Yasin Hayal hakkında verilen ''Trabzon'daki McDonalds'ın bombalanması'' davasının karar metni okundu.
Tutuklu sanıklardan Ersin Yolcu'nun mahkemeye daha önce gönderdiği ve ''kendisine mahkemeden sataşmalar olması nedeniyle rahatsızlık duyduğunu'' belirttiği dilekçenin okunduğu duruşmada, İstihbarat Daire Başkanlığından gelen bir yazıda, ''istihbarat elemanı olduğu ve Erhan Tuncel ile görüştüğü iddia edilen Sinan Raşitoğlu adında herhangi bir personelin kurum bünyesinde bulunmadığı''nın belirtildiği ifade edildi.
Dinlenilmesi istenen bazı tanıklara ulaşılamadığı kaydedilen duruşmada, İstanbul Emniyet Müdürlüğünden istenen, ''Ergenekon'' davası sanıklarından Sevgi Erenenol'un, ''Türkiye'deki misyonerlik faaliyetleri''ni anlattığı CD'nin çözüm tutanaklarının mahkemeye geldiği de aktarıldı.
Eski Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz'ün ''mal varlığının'' araştırılmasına yönelik, Maliye Bakanlığından 3 Şubatta ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'e gönderilen klasörün, mahkemeye ulaştırıldığı belirtilen duruşmada, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından (TİB) talep edilen bazı sanıklarla ilgili GSM ve baz istasyonu sorgulamalarına ilişkin, ''genel araştırmanın mevzuatına uymadığı gerekçesiyle yeniden değerlendirilmesi gerektiği ve mahkemenin ara kararının düzeltmesi istendiği'' belirtildi.
Ankara'dan mahkemeye ulaşan, tanıklardan polis memuru Ahmet Kurt'un, talimatla alınan ifadesinin de okunduğu duruşmada, Kurt'un, ''2006 Eylülde Hatay'dan Trabzon'a atandığını, Hrant Dink'in öldürülmesi olayını görmediğini, Trabzon'a tayin olduğu ilk günlerde yanındaki istihbarattan arkadaşları aracılığıyla genç biriyle tanıştırıldığını, daha sonra bu kişinin isminin Erhan Tuncel olduğunu bazı memurlardan öğrendiğini, bu kişiyle bir kere görüştüğünü, genel güncel olaylardan ve bu kişinin üniversite durumuyla ilgili konuşulduğunu, görevde bulunduğu süre içinde Orhan Pamuk'a saldırı yapılacağına dair ihbarlar geldiğini, bu ihbarları çalıştığı birime bildirdiğini, ancak buna yönelik delile rastlamadığını, gerekli bilgileri verdiğini ve Hrant Dink'in öldürüldüğünü ise televizyon ve gazetelerden öğrendiğini'' aktardığı dile getirildi.
Duruşmada, tanık olmak isteyen Bayram Çağlar isimli bir kişinin de ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz'e tutuklu bulunduğu cezaevinden mektup yazarak, ''Dink cinayetiyle ilgili elinde ses ve görüntü CD'sinin bulunduğunu'' belirttiği, Çağlar'ın, sadece savcı Zekeriya Öz'e ifade vermek, naklinin İstanbul'a yapılması ve gizli tanık olarak dinlenme talebinde bulunduğu da ifade edildi.

ERHAN TUNCEL

Mahkeme Başkanı Erkan Canak, tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'e, oturuş şeklini beğenmediği için ''Yavrum, bu şekilde yaslanma'' diye uyarıda bulunurken, tanık beyanlarına karşı diyeceklerini sordu.
Erhan Tuncel, tanık beyanlarının kısmen doğru, bazılarının yanlış olduğunu, Ahmet Kurt'un kendisiyle tanıştığını, yanında oturmuşluğunun olduğunu, kendisine ''güvenilmez eleman'' dediklerini, güvenilmez elemanın kendi gerçek ismini deşifre etmeyeceğini ve ''nasılsın, iyi misin'' şeklinde sohbetinin olduğunu anlattı.
Söz alan müdahil avukatlarından Fethiye Çetin'in, ''Ahmet Kurt ile görüşme tarihini'' sorduğu Tuncel, istihbaratla resmi olarak son görüşmesine ''Kürşat'', ''Memduh'' ve ''Ahmet''in katıldığını, tarihi bilemediğini, 2006 Kasım ayının sonu diyebileceğini ve daha sonra ilişkisini kestiklerini
belirtti.
''Görüşmede, Ogün Samast'ın adı geçti mi?'' sorusuna, ''Avukatlar derslerine iyi çalışmışlar'' şeklinde yanıt veren Tuncel'e kızan mahkeme Başkanı Canak, ''Tahrik edici cümleler kullanma. Avukatlar görevlerini yapıyorlar. Elbette derslerini çalışacaklar'' diyerek uyarıda bulundu.
Tuncel de ''Ben Başbakanlık Teftiş Kuruluna detaylı bilgi verdim. Tekrar bana sorular soruluyor, açıklama yapmak zorunda kalıyorum '' dedi.
''Ogün Samast ile ilgili bir şey söyledin mi?'' sorusu üzerine Tuncel, söylenmediğini fakat Yasin Hayal'in yeni birini bulduğunun söylendiğini kaydetti.
Müdahil avukatlarından Hakan Karadağ, tanık Ahmet Kurt'un ifadesinde, ''Orhan Pamuk'a saldırı olacağı''na dair bilgileri istihbarat birimlerine ilettiğini söylediğini belirterek, Trabzon Emniyet Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığından, ''Orhan Pamuk'a saldırı eylemi''ne ilişkin ne tür ihbarlar geldiği ve ne tür çalışmaların yapıldığı, Orhan Pamuk'a yönelik eylem ile Yasin Hayal'in bir irtibatının olup olmadığına dair yapılan çalışmaların gönderilmesini talep etti.
Avukat Bahri Belen de Microsoft'tan mahkemeye gelen yazıda, ''Erhan Tuncel'in görüşme içeriklerinin bildirilmeyeceği'' ve ''bu içeriğin ABD Başkonsolosluğu aracılığıyla FBI ajanlarına sorulması gerektiği''nin ifade edildiğini belirterek, söz konusu içeriklerin mahkemeye sunulması için İstanbul ABD Başkonsolosluğuna yazı yazılmasını talep etti.
Belen ayrıca, TİB'in, mahkemenin istediği bilgileri anlamamış olduğunu düşündüklerini ve gelecek celse mahkemede çalışmasını yaptıkları görüntülü bir sunum yapacaklarını dile getirdi.

''BRİFİNGLER ORGANİZE EYLEM PLANI''

Söz alan avukat Fethiye Çetin de 187 sayfalık bir rapor yayınlayan TBMM İnsan Hakları Komisyonunun, dönemin Trabzon İstihbar Şube Müdürü Ramazan Akyürek'i de dinlediği ve ifadelerinin, raporun 61-62'inci sayfalarında yer aldığını anlatarak, Akyürek'in bu ifadelerde, ''8 Mayıs 2006'da Trabzon'dan ayrılarak, 9 Mayıs 2006'da Ankara'da İstihbarat Daire Başkanı olarak göreve başladığını, Hrant Dink'in milli hassasiyetler nedeniyle öldürüldüğünü, zaten kendisine de bu konuda istihbarat birimlerinden bilgi geldiğini'' söylediğini dile getirdi.
Bütün aşamalarda Hrant Dink cinayetinin, görevlilerce gizlendiğini ileri süren Çetin, mahkemeye ''Ergenekon'' davası sanıklarından Sevgi Erenerol'un 4 Ekim 2006'da Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Araştırmalar ve Etüt Merkezinde verdiği brifing görüntüsünün çözümünün geldiğini, ancak Kasım 2006'daki Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki brifinginin görüntülü çözümlerinin gelmediğini belirterek, mahkemenin 2 CD'yi birlikte ele alması gerektiğini söyledi.
Söz konusu brifinglerin içeriğinin incelenmesi durumunda ''misyonerlik faaliyetleri'' başlığında, misyonerlere, Hristiyan, Musevi, Kürt ve Alevilerin hedef alındığının görüleceğini iddia eden Çetin, ''Ergenekon'' soruşturmasını yürütene savcılarca yazılan iddianamede, ''Erenerol'un verdiği ifadelere göre, Türk Ortadoks Patrikhanesi hariç tüm dini misyonlara aşırı düşmanlıklarının olduğunun tespit edildiğinin'' ifade edildiğini söyledi.
Erenerol'un brifinglerinde özellikle, Ermeni meselesi üzerinde durulduğuna dikkat çeken Çetin, yine ''Ergenekon'' davası sanıklarından Durmuş Ali Özoğlu'ndan elde edilen belgelerde, azınlıklarla ilgili ''Ermeni Sorunu'' başlıklı ve Karadeniz bölgesine ilişkin faaliyet psikolojik harekat CD'lerinin bulunduğunu ileri sürdü.
Çetin, ele geçirilen belgelere göre, dini kurumları hedef alan psikolojik hareketin olduğunun kuvvetle muhtemel ve bu hareketlerin son derece organize olduğunu savunarak, çeşitli din adamlarına yönelik saldırılar, Hrant Dink cinayeti, Malatya'daki cinayetler, Hrant Dink'in yargılandığı davada tek tip dilekçelerin sunulması ve mahkemede linç edilmeye çalışılmasının birlikte düşünülmesi durumunda, bütün bu eylemlerin psikolojik hareketi kapsayan organize bir eylem planına işaret ettiğini iddia etti.
Müdahil avukatlarından Hakan Karadağ da İstihbarat Daire Başkanlığı, Trabzon Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve TİB'in mahkemenin başından beri ısrarla istemelerine rağmen, inatla mahkeme yazılarına cevap vermediklerini belirterek, mahkemenin ihtarda bulunduğu TİB'in özellikle mahkemeye intikal eden cevaplarında yanıltıcı bilgiler bulunduğunu ileri sürdü.
''Yazı yazıp göndermek cevap vermek değildir'' diyen avukat Karadağ, TİB görevlileri hakkında daha önceki ihtarlar da hatırlatılarak, suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Duruşmaya öğlen verilen aranın ardından yeniden başlarken, bundan önceki oturumda müdahil avukatların talebi doğrultusunda, olayda kullanılan tabanca Adil Emanetten mahkemeye getirildi. Duruşmada tabanca, tek tek sanıklara gösterilerek, bu olayda kullanıp kullanmadıkları soruldu. Tutuklu sanıklardan Ogün Samast, kendisine tabanca gösterilince, ''Düğüne değil, adam öldürmeye gidiyordum. Ne bileyim'' dedi.
Sanık Yasin Hayal ise tabanca için ''Yüzde yüz onaylıyorum. O silah bu silah'' ifadesini kullandı.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 5'i tutuklu 20 sanığın yargılandığı davanın bugünkü duruşmasında sanıklar salona tek tek alınarak dinlendiler. Cinayette kullanılan tabanca, sanıkların eline jandarma kontrolünde verilerek, ''tanıyıp tanımadıkları'' soruldu.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, mahkeme heyetinin, ''olayda kullanılan silahın mahkemeye geldiğini'' belirtmesinin ardından, Dink ailesinin avukatları, ''sanıkların'' duruşma salonunda tek tek dinlenmesini talep etti. Talebi kabul eden mahkeme başkanı, sanıkların duruşma salonu çıkarılmasına ve salona tek tek çağrılmalarına karar verdi.
İlk olarak dinlenen tutuklu sanık Ogün Samast, müdahil avukatlardan Arzu Becerik'in ''Tabanca nasıldı bize anlatır mısın?'' sorusunu, ''Silahı hatırlamıyorum'' diye yanıtladı.
''Bu silahı ilk kez ne zaman eline aldın?'' şeklindeki soru üzerine Samast, ''Silahı olaydan 1-2 ay öncesinde bir kere eline aldığını, sonra Yasin'e geri verdiğini, aradan 3 yıl geçtiğini, ilk kez kullandığı silahı hatırlayamayacağını, silahı ilk kez eline aldığı için heyecanlı olduğunu, Yasin'in silahı beline koymasının ardından bir daha silaha bakmadığını, silahı olayda kullandıktan sonra tekrar beline koyduğunu, Samsun'a giderken de silahın belinde olduğunu, giderken dışarda polis otolarını gördüğü için silahı montunun iç cebine koyduğunu, silaha bakmadığı için rengini hatırlamadığını ve daha sonra da silahı Samsun'da yakalandıktan sonra televizyonda gördüğünü'' anlattı.
Mahkeme Başkanı Erkan Canak'ın, ''Kullandığın silahı hatırlamıyorsun da televizyonda gördüğünü mü hatırlıyorsun?'' sorusuna karşılık Samast, ''Ben diyorum ki silahı elime verin, size rengini şeklini o zaman söyleyeyim'' diye konuştu.
Tutuklu sanık Ogün Samast, Dink ailesi avukatlarının, ''Atış talimi yaptığın silahla, Dink'i öldürmek için beline taktığın silah aynı mıydı?'' sorusu üzerine, ''Silahı hatırlamıyorum. Onu Yasin'e sorun'' dedi.
Samast'ın bir başka soruya, ''Ben hatırlamıyorum, ya hatırlamak zorunda mıyım? '' sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Erkan Canak, ''Kapris yapma, anlatacaksan anlat'' diye konuştu.
Avukat Bahri Belen'in, ''Sen o gün silahı eline alıp, kararlı bir şekilde Agos'a gittin'' sözleri üzerine Samast, ''Hayır kararlı değildim. Daha fazla soru sormayın, silahı gösterin, size söylerim. Ben düğüne gitmiyordum ki silah ne güzelmiş diye bakayım. Adam öldürmeye gidiyordum. Silahın ne bileyim rengini şeklini'' diye konuştu.
Cinayette kullanılan tabanca jandarma kontrolünde eline verilen Ogün Samast, Başkan Canak'ın, ''O tabanca bu muydu?'' sorusuna karşılık, ''Bu mu, hatırlamıyorum. Emniyetinden tahmin ettiğim kadarıyla bu olabilir. Paslanmış bu silah, çalışmıyor'' yanıtını verdi.

YASİN HAYAL

Ogün Samast'ın ardından salona tutuklu sanık Yasin Hayal alındı. Hayal de, ''Silahı 9 mermi ile Ogün Samast'a teslim ettim'' sözleri üzerine Başkan Erkan Canak ''silahı tarif etmesini'' istedi. Yasin Hayal, ''silahın siyah renkli ve 8 artı bir mermi kapasiteli el yapımı olduğunu'' söyledi.
''Silahı gemi kazasında ölen bir kişiden aldığını, Ogün Samast'ın İstanbul'a gitmesinden iki gün önce Ogün ile gece atış talimine gittiklerini ve bu şekilde silahta aksaklık olup olmadığına baktıklarını'' anlatan Hayal, ''17 yaşındaki çocuğa nasıl güvenerek silah verdin?'' sorusuna karşılık, ''Onun yapacağı sadece tetiğe basmaktı. O kadar ince düşünmedik'' dedi.
Tabancayı eline alan Yasin Hayal de, mahkeme başkanının sorduğu, ''Ogün Samast'ın beline taktığın tabanca bu mu?'' sorusuna, ''Evet. Şarjör bölümü paslanmış. O zaman paslı değildi bu kadar. Tabanca kesin buydu'' diye konuştu.
Tutuklu sanıklar Ahmet İskender ve Ersin Yolcu da, silahın sadece siyah renkli olduğunu uzaktan gördüklerini ifade ettiler.
Tutuklu sanık Erhan Tuncel de, silahı televizyondan gördüğünü belirtti. Avukatların ''Sende silah gören kişiler var'' sözlerine karışılık, ''İstihbarat çalışmalar için kendisinde iki silah bulunduğunu, bunlardan birinin 7,65 çapında küçük, siyah bir silah olduğunu ve onları görevlilere teslim ettiğini'' bildirdi.
Tuncel, ''Yasin Hayal'in Ogün Samast'a, Dink'i öldürmesi için silah verdiğini biliyor muydun?'' sorusu üzerine, ''Yasin bana sadece silah ayarlayacağını söyledi. Ben Yasin'in yaptıklarını sadece düşünce aşamasındayken biliyorum'' dedi.
Bu sırada Yasin Hayal ile duruşmayı izleyen bazı avukatlar arasında tartışma yaşanırken, mahkeme başkanı Canak, avukatlara ''susmazlarsa duruşma salonundan dışarı çıkarılacakları'' uyarısında bulundu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.