Giriş Tarihi: 17.11.2009

Dağlıca gazilerinin Nefes'i kesildi

2 yıl önce 12 askerin şehit olduğu ve 17'sinin yaralandığı Dağlıca baskınından sağ kurtulan erler Güngör ve Nedim'le Nefes'i izledik. Çok duygulandılar ama artık yeni bir hayatları var

Bundan tam 2 yıl 2 ay önce yaşandı Dağlıca baskını. 21 Ekim gecesi, üç koldan saldıran terör örgütü, 52 askerin bulunduğu karakolda 12 askerimizi şehit etti. Askerlerden 17'si yaralandı, 8'i ise örgüte teslim oldu. O uzun geceyi yaşayan askerlerimizle birlikte, 21 Ekim 2007 tarihine yeniden gittik. Ancak bu sefer Dağlıca'ya değil, "Nefes: Vatan Sağolsun" filmine. Kürt açılımının konuşulduğu günlerde vizyona giren ve izlenme rekorları kıran filmi Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un yanı sıra toplumun hemen her kesiminden izleyenler vardı. Bir tek onlar izlememişti. Kendi deyimleriyle, izlemeye cesaret edemiyorlardı. Ulaştığım askerler, söz birliği etmişçesine, "Ağabey bizi affet. Tekrar o günleri yaşamak istemiyoruz" diyordu. Ama ısrarlarım üzerine dün Kerem Güngör ve Nedim Bahtiyar adlı iki askerimizle İstanbul'da uzun bir gün geçirdik.
NEFES FİLMİNDEN FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...
"SIRTIMIZDAN VURDULAR BİZİ"
Yaklaşık bir yıldır görüşemeyen Kerem ve Nedim, karşılaştıkları anda sarıldı birbirlerine. Sonra İstiklal Caddesi'ndeki kalabalığa karışarak konuşmaya başladık. Bursa'dan gelen Nedim, Kerem'e dönerek, "Geçenlerde Ö. beni facebook'a eklemek için davet göndermiş. Reddettim. Sonra bana 'Neden bana böyle davranıyorsun. Ben hain değilim' diye bir mesaj atmış' dedi. Nedim'e, 'Kim bu Ö.?' diye sorduğumda ise ikisi birden, 'Ağabey o bizi satan askerlerden birisi. Çatışmada PKK'ya teslim olanlardan. Onların yüzünden 12 arkadaşımızı şehit verdik' cevabını verdi öfkeyle. Şarapnel parçalarıyla sırtından yaralanan Kerem şöyle sürdürdü sözlerini: "Onlar bizim için bitmiştir. 150 kişilik PKK grubu ilk onların nöbet tuttuğu yerden geldi. Direnselerdi bu kadar şehit vermezdik. Silahlarını bırakıp teslim oldular. Onların mevzilerinden kolayca geçen teröristler bizi arkadan vurdu." Sabaha kadar çatışmaya devam eden 15 askerden birisi olan Nedim de, "Helikopterler gelip de çatışma bitince uçaksavarı kullanan arkadaşımız M.'yi aradım. Uçaksavarın pançosu (örtüsü) bile kaldırılmamıştı. Daha sonra M.'nin PKK'lılara teslim olduğunu öğrendim. Çok öfkelendim. Çünkü savunmamız için çok önemli bir silahı kullanamamıştık" dedi.
"KIZININ İSMİNİ SAYIKLIYORDU"
Nedim sözlerini şöyle sürdürdü: "Desteğe gelenlerden bir uzman çavuşa ateş edildi. Kurşun kafasını sıyırdı. Daha sonra aynı uzman çavuşun bacağı koptu. Yanına ilk giden bendim. Kanlar içinde yatarken kızını sayıklıyordu. Orada gerçekten üzülme duygumuzu kaybettik. Uçaksavarı kullanmayan M.'nin aksine pançoyu indirip, teröristlerin olduğu bölgeye dakikalarca ateş ettim. Herkes şehit düştü sanıyordum." Nedim hararetli konuşurken Kerem söze girdi: "Her yerden ateş ediyorlardı. Çaresiz kalmıştık. 'Kafama sıkacağım' diyordum. Çağdaş Üsteğmen, 'Oğlum akıllı ol' diyerek beni ikna etti. Konuşmaların tamamını duyuyorduk. R. bizim askerimiz. PKK'lılara tercümanlık yapıyordu. PKK'lılar ona, 'Komutanınız nerede, bizi ona götür' diyordu. Daha sonra Çağdaş Üsteğmen, 'Kerem rütbelerimi sök' dedi. Önce, 'Olmaz komutanım' dedim. Ardından neden sökmemi istediğini anlayınca tereddütsüz söktüm. Çünkü R. onlara komutanımızı verecekti. Komutanımızın sıradan bir asker olduğunu hissettirmeliydik. Kurşunlarla yıldızlar birbirine karışmıştı." Dağlıca'da en iyi anlaştığı arkadaşlarından birisinin de Ufuk (Çelik) olduğuna dikkat çeken Kerem, şöyle konuştu: "Ufuk şarapnel parçalarıyla ağır yaralanmıştı. Helikoptere ben taşıdım. Yaralı olduğumu bilmiyordum. Meğer benim de sırtıma şarapnel parçaları saplanmış. Ufuk'u kucağıma yatırdım. Uyumaması gerekiyordu. Elini sıkıyordum, o da bana elimi sıkarak tepki veriyordu. Hakkari'ye gidene kadar böyle yaptık. Helikopter indiğinde ayağa kalkamadım. Çünkü bacaklarımda güç kalmamıştı." Sonra sözü tekrar Nedim aldı: "Çok uzun bir geceydi. Ateş eden teröristi görüyordum. Bir süre sonra mevziden atladık, hemen sonra o noktaya bir havan topu düştü. Silahımda 14 mermi kalmıştı. Çocuklar çok korktu. Daha eski asker olduğum için onları teskin ediyordum. Birisi, 'Ben kaçmak istiyorum' dedi. El bombasını bile eli titrediği için atamadı. Ben alıp attım. Sabah da Mehmet Üsteğmen'in (Özkuş) şehit olduğunu gördüm. Yanında günlüğü vardı. 'Burası çok soğuk, üşüyorum' diye yazmıştı. Dayanamadım daha fazla okumaya. Mevziden cansız bedenini ben taşıdım. Kulağının arkasından girmişti hain kurşun."
"ÇOK SOĞUK ÜŞÜYORUM"
Saatlerce konuştuktan sonra Foto Muhabirimiz İlhami Yıldırım'ın, 'Sinema saatimiz geldi' sözüyle yönümüzü sinemaya çevirdik. Önce afişin önünde fotoğraf çektirdik. Ardından salona geçtik. Filmin başlamasıyla birlikte çocukların yüzündeki gülümseme değişti. Her ikisi de oturdukları koltuğu sıkı sıkı tutuyordu. Filmin her sahnesini 2 yıl 2 ay sonra yeniden yaşadı Nedim ve Kerem. Özellikle çatışma sahnelerinde oyuncularla aynı refleksleri gösterdiler. Film bittikten sonra her ikisi de bana dönerek, "Ağabey nefesimiz kesildi" dedi. Sigara içmeyen Nedim, "Ver bir sigara kardeşim" diyerek Kerem'den sigara istedi. Sonra bana dönerek donuk bir yüzle şunları söyledi: "Elim ayağım titredi, tüylerim diken diken oldu ağabey." Filmdeki şivelerin, anne özlemi ve sevgili hasretinin yaşadıklarıyla örtüştüğünü belirten Kerem, nokta koydu sözlerine: "Her sahne bizim yaşadığımız anları anlatıyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.