Pazartesi 29.03.2010 00:00
Son Güncelleme: Pazartesi 29.03.2010 16:32

"Tek tek oylama referandum mantığına aykırı"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Tek tek oylama referandum mantığına aykırı" dedi.
AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen Yerel Yönetim Sempozyumu'nda konuşan Erdoğan, Türk milletinin 1982 Anayasası'nın değişmesi gerektiğini söylediğini belirtti. Erdoğan, ''Bu bizim keyfi olarak aldığımız bir karar değil, milletimizin emri doğrultusunda biz bu kararı aldık. Diyor ki, '82 Anayasası değişmelidir'. Bunda Türkiye hemen hemen yüzde 100 hem fikir mi, hem fikir'' dedi.
Burada farklılıklar olabileceğini ifade eden Erdoğan, tüm arkadaşlarını seferber ettiğini, partilerin, sivil toplum örgütlerinin, yerli, yabancı medya kuruluşlarının dolaşıldığını anlattı.
Erdoğan, bugün de bağımsız milletvekilleriyle görüşmeler yapılacağını belirterek, ''Yani bugün bu görüşmeler sebebiyle bir gün daha bunu erteleyelim istedik. Çünkü ay sonuna kadar bitirme ve Meclis'e verme kararımız var biliyorsunuz. Bundan dolayı arkadaşlarımız çalışmayı da yoğun bir şekilde sürdürüyorlar'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, dün 7 saat bir çalışma yaptıklarını, yapılan ziyaretlerin sonuçlarını aralarında tekrar değerlendirdiklerini kaydederek, ''Değerlendirmeler neticesinde son gelinen noktayı gördük ve arkadaşlarımız bugün de yine çalışmalarını sürdürecekler. Temenni ediyorum ki yarın inşallah bunu Meclis Başkanlığına takdim ederler. Çünkü Türkiye'nin buna ihtiyaç duyduğunu biliyorum. Beklentilerin, arzuların bu yönde olduğunu gördüğümüz için bunu yapıyoruz'' şeklinde konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa değişikliği çalışmalarıyla ilgili muhalefetin ''ipe un serdiğini'' belirterek, ''Birisi diyor ki, 'Getirin görelim, seçimden sonra yapalım', bir diğeri, 'Hayır bunları tek tek oylayalım' diyor. Bir defa referandum mantığına ters, böyle bir şey olmaz'' dedi.
AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Yerel Yönetim Sempozyumu'nda konuşan Erdoğan, Türkiye gibi büyük düşünmek ve sorumluluk duygusuyla hareket etmek zorunda olduklarını belirtti.
Erdoğan, Anayasa değişikliği çalışmalarına değinerek, ''Bizden öncekiler nasıl işi idare ettilerse, onlar nasıl risk almadan günlerini gün ettilerse, onlar nasıl değiştiriyor gibi yapıp değiştirmeden iktidarı devrettilerse biz de aynısını yapabilirdik. İdarei maslahatla ihtiyaçları, talepleri geçiştirebilirdik. Statükoya boyun eğer, ağır sorumlulukların, ağır yüklerin altına girmeyebilirdik. 'Böyle gelmiş, böyle gitsin' anlayışıyla yolumuza devam edebilirdik'' diye konuştu.
Ama o zaman vicdanlarına hesap veremeyeceklerini, milletin huzuruna çıkamayacaklarını ifade eden Erdoğan, ''Milletimizin huzurunda, başımız dik duramazdık. Biz bugün bu yükün altına giriyorsak, elimizi taşın altına koyuyorsak, risk alıyorsak, bunu ülkemiz için, milletimiz için, ülkemizin aydınlık geleceği için yapıyoruz'' dedi.
Değişiklikle ilgili çalışmaları bugün başlatmadıklarını belirten Erdoğan, ''22 Temmuz seçimleri öncesinde meydanlarda bas bas bağırdıklarını, hazırlıklarını yaptıklarını'' belirterek, şöyle devam etti:
''Biliyorsunuz, 14 Mart 2008, kesinti oldu maalesef. Yoksa biz o zaman daha geniş çaplı bir çalışmayı yapmış, bitirmiş ve bütün siyasi partilerle, STK'larla medya, akademisyenler, aynen bugün olduğu gibi, bütün en geniş bazda bunu geniş tabana yaymak suretiyle halkımıza taşımanın gayreti içindeyken malum bir süreç yaşadık. Orada bir kesinti oldu, ama ön hazırlıklarımızı bitirmiştik ve o zaman da bütün muhalefete seslendik, 'Gelin bunu beraber yapalım, beraber bir komisyon oluşturalım, birlikte çalışalım, birlikte hazırlayalım.' Ne dediler, 'Sizinle beraber olmayız'.
Değişen bir şey var mı o günden bugüne, yok. Bugün ne diyorlar, 'sizinle beraber olmayız' diyorlar, ipe un seriyorlar. Birisi diyor ki, 'Getirin görelim, ama bugün yapmayalım, seçimden sonra yapalım' veya 'Meclise seçimden sonra getirelim' diyor, bir diğeri, 'Hayır bunları tek tek oylayalım' diyor. Bir defa referandum mantığına ters, böyle bir şey olmaz. Milletin vekilleri zaten bunu tek tek oyluyor, Parlamento'da bütün değerlendirmesini yapıyor, milletin huzuruna bunu hazır olarak getiriyor, ön çalışma bu Parlamento'da bitiyor, bittikten sonra da bunu adeta bir hap gibi, tablet gibi sunuyor. Yani, 'Biz bunu görüştük, bitirdik, size sunuyoruz ey milletim' diyor. Ama ne diyorlar, 'Hayır olmaz, bu AK Partinin kendi kendine hazırladığı...' Kardeşim sen benimle beraber çalışmazsan ne yapacağım, senin keyfini mi bekleyeceğiz.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'ye yakışan, Türkiye'nin ağırlığına, itibarına yakışan anayasal değişiklikleri artık hiç vakit kaybetmeden hayata geçirmek zorundayız. Biz bu sorumluluğu taşıyoruz. Bu taşın altına elimizi koymadık, bedenimizi koyduk'' dedi.
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen, Yerel Yönetimler Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dünya ekonomisine yön veren ülkeler arasında bulunduğunu hatırlattı. Bunun çok önemli ve hafife alınamayacak bir süreç olduğunu, bu sürecin AK Parti iktidarıyla yaşandığını anlatan Erdoğan, ''Şimdi hedefimiz inşallah cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde dünyanın ilk 10 ekonomisini arasında yer almasıdır. Kimin? Türkiye'nin'' dedi.
''Ama anayasa değişiklikleri yapmadan, çağın gerektirdiği düzenlemeleri gerçekleştirmeden bunu başaramayız'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
''Kişi başına milli geliri 10 bin dolara kadar çıkardık. Yeterli değil. Hedefimiz, inşallah 15 bin dolara çıkmak. Hayal mi bu? Değil ama anayasal mevzuatı değiştirmeden bunu başaramayız. Enflasyonu tek haneli oranlara 10 yıl önce çekeceğim deselerdi bu ülkede inanır mıydınız? İnanmazdınız. Neden? Çünkü Türkiye üç haneli rakamı görmüş enflasyonda. Yüzde 100'lerin üzerine çıkmış. Biz devraldığımızda neydi enflasyon? Yüzde 30 ama şimdi geçen ay itibariyle 6,5. Yani 2-3, buralara düşmek halay değil ama hukuk alanında reformlar gerçekleştirmeden ileri hedeflere ulaşamayız. Bakın ihracatı 36 milyar dolardan aldık 132'ye çıktık. Fakat dünyadaki küresel kriz nedeniyle bir düşüş yaşadık. Tüm dünyanın yaşadığı gibi. 102 milyar dolarla tüm bunlara rağmen 2009'u kapattık. Dünyada görüştüğümüz tüm ülkeler şunu soruyor, 'siz bütün bu krize rağmen bunu nasıl başardınız?' 'Nasıl oldu da sizde bir tane banka fona devredilmedi?' Bunu görüştüğümüz tüm liderler uluslararası platforma soruyorlar. Şu anda ihracatta 500 milyar dolara ulaşmamız imkansız değil ulaşırız, hayal değil, bunu gerçekleştiririz ama bunun için değişime, dönüşüme, reformlara ihtiyacımız var. Bunlara sırtımızı dönemeyiz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını artırdık, gücünü artırdık, ağırlığını artırdık. 21. yüzyılın bir Türkiye yüzyılı olması asla hayal değil ama bunun için Anayasa ve yasaları ileri standartlara ulaştırmak durumundayız. Kuvvetler ayrılığı ilkesi ülkenin birbirinden ayrılığı değildir. Milletimizin menfaatlerini öne çıkaracak, mütemmim cüzler bu ülkede olarak icrai faaliyet etmelidir. Türkiye'ye yakışan, Türkiye'nin ağırlığına, itibarına yakışan anayasal değişiklikleri artık hiç vakit kaybetmeden hayata geçirmek zorundayız. Bİz bu sorumluluğu taşıyoruz. Bu taşın altına elimizi koymadık, bedenimizi koyduk.''
Şahsi beklentileri ve çıkarları nedeniyle Türkiye'nin bu acil ihtiyacına sırtını dönenleri de millete havale ettiklerini belirten Başbakan Erdoğan, ''Bu süreçte şunu bir kez daha gördük, maalesef muhalefet ve statükocu zihniyet, 'AK Parti kazanmasın da Türkiye'ye ne olursa olsun.' Bu anlayışı tercih etmiştir. Bunu yaşayarak görüyoruz. Biz bir kez daha Türkiye'yi, milletimizin çıkarlarını en yükseğe koyuyoruz. 'Yeter ki millet kazansın, ülke kazansın' diyoruz'' diye konuştu.
Belediye başkanlarının, meclis üyelerinin, parti teşkilatı ile birlikte bu samimiyeti millete tek tek aktarmasını isteyen Erdoğan, ''Ankara labirentlerinde nelerin konuşulduğu, nelerin tartışıldığı değil, sizlerin illerinde, ilçelerinde, beldelerinde, köylerinde, nelerin konuşulduğu ve tartışıldığı bizim için önemli. En doğruyu milletimize aktarın ve sözün de kararın da artık onlarda olduğunu lütfen kendilerine iletin'' dedi.
''YOKSULUN KAPISINI ÇALMAYANLAR, ÇALAMAYANLAR''
Başbakan Erdoğan, Ankara'da 3 gün boyunca sosyal belediyecilik konusunun ele aldığını anımsatan Başbakan Erdoğan, AK Parti iktidarıyla birlikte nasıl sosyal devlet ilkesi güç kazandıysa AK Partili belediyeler sayesinde Türkiye'de ''sosyal belediyecilik anlayışının'' güç ve anlam kazandığını söyledi.
''On yılların vurdum duymazlığı, beceriksizliği, on yılların kötü ekonomi idaresi benim vatandaşıma acımasız fatura edildi'' diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Yoksulluk bu ülkede ne yazık ki kronik bir sorun haline geldi. Bugün yoksulluk edebiyatı yaparak AK Parti'ye yüklenenler aslında kendi iktidarlarının eserlerini anlatıyorlar. Bir yandan yoksulluğu dillerine dolayıp diğer yandan AK Parti iktidarının ve AK Partili belediyelerin sosyal politikalarını eleştirenler, yoksulluğu ne olduğunu bilmedikleri gibi bir yoksulun da kapısını çalmayanlar, çalamayanlardır. Olsa olsa bir yoksul akrabalarını ziyaret etmek suretiyle, 'yoksul ziyareti yapıyoruz' diyenlerdir.
Biz dedik ki 'bu ülke büyüyecek, bu ülkenin ekonomisi büyüyecek, uluslararası itibarı büyüyecek ama aynı zamanda bu ülke bir sosyal restorasyonu, sosyal rehabilitasyonu, sosyal sosyal entegrasyonu da eş zamanlı olarak başaracaktır.' Bir yandan tüm imkanlarımızla yoksullarla dayanışma içerisine girerken bir yandan da makro politikalarla yoksulluğun o kronik temellerini yıkmaya başladık. Kim ne derse desin, kim hangi eleştiriyi getirirse getirsin, benim yereldeki yönetici arkadaşım vali, kaymakam, belediye başkanı, meclis üyesi olsun, yoksulun, ihtiyaç sahibinin her zaman yanında olacak, olmalıdır.
Özellikle siz belediye başkanı ve meclis üyesi arkadaşlarımın bu noktada hassasiyetinizi artırarak devam ettirmenizi rica ediyorum. Alın eşinizi yanınıza kapı kapı dolaşın. Çalın kapıları. Bunu valilerimize, kaymakamlarımıza da söylüyorum. Teşkilatımız aynı şekilde, bunu yapalım. Devlet-millet kaynaşması bu. Bunu başaralım. Bakın belediye başkanlığı yaptıklarımız, her zaman söylüyorum belediye başkanlığımızın bir gereğidir ama yeterli olan bu değildir. Yeterli olan nedir? Gönülleri almaktır. O sevgi bağını kurabilmektir. Bu nasıl olacak? Çalınmayan kapıları çalmakla olacak. Bizim fakir fukaramız, garip gurabamız asil. O gelip kapıda dilenmez. O aç da kalsa kapısının çalınmasını bekler. Orada bile kendisinin asaletini görürsünüz. Onun için o kapıları biz aralayacağız, biz çalacağız ve bu ihtiyacı önceden tespit etmiş olacağız. Kapıya gittiğimizde elimizde bununla beraber gideceğiz. İşte bunu başardığımız gün gerçek AK Partili olduğumuzu ispat etmiş oluruz.
Kamu yöneticileriyle işbirliği içinde, özel sektörle sivil toplum örgütleriyle, yerel medyayla, kanaat önderleriyle işbirliği içinde sosyal restorasyon çabalarını fedakarlıkla yürütmenizi sizlerden özelikle rica ediyorum. Sadece yoksullukla mücadele noktasında değil vatandaşın neye ihtiyacı varsa sizin orada çözüm arayan ve çözüm üreten olarak varlığınızı hissettirmeniz son derece önemli.''

''KARDEŞLİK İKLİMİNİ YÜREĞİNDE HİSSEDENLER BU SALONDA''

AK Parti'nin yürekten savunduğu hususların yerelde de takip edilmesinin, nihai çözüme ulaşılmasında, kardeşliğin pekişmesinde, aidiyetlerin güçlenmesinde önemli rol oynayacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'nin neresinde olursa olsun benim hiçbir vatandaşımın renginden, dilinden, inancından, etnik kökeninden, ekonomik durumundan dolayı asla ve asla dışlanmadığını AK Parti iktidarında gösterdik, gösteriyoruz ve göstermeye de devam edeceğiz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Her zaman söylüyoruz ya Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Arabıyla, Romanıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle biz hepsine aynı mesafedeyiz. Çünkü temel ilkemiz yaradılanı yaradandan ötürü sevmektir. Hangi inancın mensubu olursa olsun aynı şekilde. Bu ülkenin 73 milyon vatandaşının her biri birinci sınıf vatandaşıdır. İllaki birinci sınıf vatandaş olmak altında yat olması demek değildir, villalarda oturması demek değildir. İnsan olarak ona bakmak. Budur birinci sınıf vatandaş olmak bu. Bakın bugün bu salonda ne var? Bir Türkiye var. Bugün bu salonda Türkiye'nin en doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine tüm temsilciler burada. Belediye başkanlarımız var, belediye meclis üyelerimiz hep beraber buradayız. Üç gündür burada Türkiye'nin sorunlarına çözüm arıyoruz. Kardeşlik iklimini yüreğinde hisseden insanlar bu salonda.''
Herkesin Türkiye sevdalısı olduğunu belirten Erdoğan, ''Bu sevda bizi AK Parti çatısı altında buluşturdu. Aynı şekilde 73 milyonun da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çatısı altında toplanması, kaynaşması, kucaklaşması ve kardeşliğini pekiştirmesi bizim arzumuz ve hedefimizdir'' dedi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''(Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi), bu isimden daha güzel ne olabilir. Bu proje sizlerin sayesinde demokratik açılım sürecinde başarıya ulaşır. Her bir belediye başkanı arkadaşımın, her bir meclis üyesi arkadaşımın, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni iyi anlamasını ve en iyi şekilde anlatmasını, yaşatmasını sizlerden özellikle rica ediyorum. Türkiye'nin sosyal restorasyonu, sosyal rehabilitasyonu ve entegrasyonu sizlerin omuzlarınızda yükseldi ve yükselmeye devam etti. Eğer beldelerimizde, ilçelerimizde, illerimizde bunu başarırsak inanın Türkiye'nin tamamında başardık demektir. Bugün biz artık AK partili belediyeler olarak başkan meclis, il genel meclis üyeleri sosyal belediyeciliği bir adım daha yükseğe taşıyor. Ötelenenleri, dışlananları da birlikte kazanmanın mücadelesini veriyoruz.''

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.