Pazartesi 19.04.2010 00:00
Son Güncelleme: Pazartesi 19.04.2010 15:25

Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "CHP'nin genel başkanı referandumla ilgili olarak ne diyor. Einstein gelse bu işin içinden çıkamaz. Einstein gelse sizin bu zikzaklarınızı görse, Türkiye ışık hızıyla ilerlerken, sizin 1940'lara göre gittiğini görse izafiyet teorisini rafa kaldırır ya da üzerinde ciddi değişiklik yapardı" dedi. Erdoğan vekillerine "İstikrarlı ve sağlam duruşumuzu göstermeliyiz" diye seslendi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP, MHP ve BDP tabanının anayasa değişikliğine çok sıcak baktığını ve destek vereceğini söyledi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada öne çıkan başlıklar şöyle:
''-Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ile görüşmemde Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi ve protokollerin hayata geçirilmesi konusunda Türkiye'nin samimiyetini dile getirdim, aynı samimiyeti Ermenistan'ın da göstermesi gerektiğini dile getirdim. Masadan kaçan taraf olamayız. Kıbrıs'ta çözüm, Ermenistan ile ilişkilerde normalleşme istiyoruz. Sayın Derviş Eroğlu'nu kutluyor ve başarılı bir sürecin başlamasını diliyoruz. Her zaman Kıbrıs Türkünün ve KKTC'nin yanında olduk. Her zaman çözüm sürecini destekledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz.
-Toplantıları (sanatçılarla) 'gençlerin ölümünü nasıl önleriz' diye yapıyoruz. Farklı önerileri not ettik. O toplantılardan aldığım izlenim şudur: Türkiye bu meseleleri çözer ve çözecektir. Biz böyle gelmiş böyle gitsin diyenlerden olmadık.
-Mevcut anayasa kabul edildiğinden beri tartışma konusu. 28 yıl sonra en kapsamlı değişimi yapmak için yola çıktık. Biz uzlaşmadan kaçmadık, kaçmayız. Bunu anayasa değişiklik sürecinde de ortaya koyduk. Aynı tavrı muhalefetten göremedik. Aka 'kara', karaya 'ak' diyen bir muhalefet var. Ana muhalefetin hedefi uzlaşma değil şark kurnazlığı. Üç maddeyi 14 maddeye çıkardılar. Seçim sonrasına kalsın dediler. Sabahtan akşama söylediği farklı olan başka siyasi lider bulmak zordur.
-Uzlaşmacıydınız da bugüne kadar nerelerdeydiniz. Değişim iradesini gördünüz şimdi en az zararla nasıl çıkarız diye düşünüyorsunuz.
-Oylamalarda muhalefet Mecliste bulunmayacakmış. Ne oldu parti içi demokrasiniz? Bu, milletvekillerinin iradesine ipotek koymak değil de nedir? Bu parlamentodan kaçmaktır. Bu, suyu bulandırma taktiğidir. CHP, MHP, BDP tabanının anayasa değişikliğine çok sıcak baktığını ve destek vereceğini görüyorum.
-Tarihi bir adım atıyoruz. Yüce meclis bir kez daha tarih yazmaya hazırlanıyor. Hiç kimse mazeret, bahane aramasın.
-İnanıyorum ki bu Meclis anayasayı değiştirecektir. Referanduma gerek kalmaksızın anayasa değişecektir.
-Bizi zorlu bir süreç bekliyor. Muhalefetin oyalama, germe girişimleri olacaktır. Biz gerilimin tarafı olmayacağız. Sabırla süreci nihayete erdireceğiz.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hükümet olarak, her türlü provokasyona, her türlü kirli oyuna, her türlü insanlık dışı terör eylemine karşı birlik ve bütünlük ile kardeşliği koruyacaklarını belirterek, ''Terörle mücadeleyi aynı kararlılıkla sürdüreceğiz'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmaya, Milli Egemenlik Meşalesinin yakılmasıyla başlayan Milli Egemenlik Haftasını kutlayarak başladı.
TBMM'nin kuruluşunun 90. yıldönümünü olduğunu hatırlatan Erdoğan, ''Türkiye'yi şanlı bir milli mücadeleyle zafere ve Cumhuriyete taşıyan TBMM, gazi bir Meclis olarak 90 yıl boyunca millet iradesinin tecelligahı oldu. Yüce Meclisimizin Türkiye'nin istiklalini, Cumhuriyetimizin kazanımlarını, demokratik hakları sarsılmaz bir şekilde muhafaza ederek ve standartlarını çok daha ileri seviyelere taşıyarak nice yıllara ulaşmasını diliyorum'' diye konuştu.
Erdoğan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Meclisin kuruluşunda cesaretle mücadele verenleri, Mecliste görev yapan ve bugün hayatta olmayan tüm üyeleri rahmetle andığını ifade ederek, dünyanın yegane çocuk bayramı olan 23 Nisan'ın tüm dünya çocuklarına barış ve huzur getirmesini temenni etti.
Başbakan Erdoğan, geride bırakılan haftada terör saldırılarında şehit olan Astsubay Üstçavuş Süleyman Gür, polis memurları Hüseyin Koç ve Malik Soykal ile Yüzbaşı Levent Çetinkaya'ya Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Türk milletine de başsağlığı diledi.
Bu hunhar saldırıları gerçekleştiren terör örgütünü sevindirmemek, katillerin amacına uluşmasını engellemek için milleten bir kez daha sabır ve sağduyu istediğini söyledi. Erdoğan, ''Öfkeyle, şiddetle, duygusallıkla ortaya konulan tepkilerin bölücü terör örgütünün amacına hizmet edeceğini, milli birlik ve bütünlüğümüze fayda getirmeyeceğini hatırlatmak isterim'' dedi.

''AYNI KARARLILIKLA SÜRECEK''

Erdoğan, ''Hükümet olarak, her türlü provokasyona, her türlü kirli oyuna, her türlü insanlık dışı terör eylemine karşı birlik ve bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi koruyacak, terörle mücadeleyi aynı kararlılıkla sürdüreceğiz'' dedi.
Son haftalardaki çalışmaları hakkında bilgi veren Erdoğan, esnaf ve sanatkarlarını yakından ilgilendiren eylem planını İstanbul'da açıkladıklarını hatırlattı. Eylem planının tarihi nitelikte adımlar içerdiğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Türkiye, büyüme noktasında başarılı bir performans sergiliyor. Bu başarının 2010 ve sonrasında daha bariz görüleceğini tahmin ediyoruz. Önemli bir gösterge olarak İMKB'nin de tarihi rekorlara sahne olduğunu görüyoruz. Çarşamba günü borsamız 59 bin 330 endeks seviyesine ulaşarak bütün zamanların rekorunu kırdı.
İşsizlik oranının ocak ayında yüzde 14,5 olarak gerçekleştiğini öğrendik. Her zamanki gibi felaket tellalları ortaya çıkarak, işsizlik rakamlarını çarpıtmak için kollarını sıvadılar ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik gerçekten artniyetli ve çirkin yorumlar yapıldı.
Ocak ayında mevsimsel olarak işsizlik oranları her zaman yüksek çıkar. Hizmet sektörünün ön plana çıktığı mart, nisan aylarında artık bu düşmeye başlar. Yaz aylarında da yıl içindeki en düşük seviyelerine geriler. İşsizlik oranlarını sağlıklı bir şekilde değerlendirmek için bir önceki yılın aynı dönemiyle kıyaslamak zorundasınız. 2009 Ocak ayında işsizlik nedir? Buna baktığımızda yüzde 15,5 olduğunu görüyoruz. 2010 Ocak ayında ise yüzde 14,5 olarak gerçekleşti. Yani bir puan gibi çok ciddi bir düşüş kaydedildi. Yine bir yıl içinde 1 milyon 230 bin vatandaşımızın iş gücüne katıldığını görüyoruz. Bunlar son derece sevindirici, işsizlik sorununun krizin etkisinden sıyrılmaya başladığına dair umutlarımızı artırıcı gelişmeler.''
Erdoğan, Türkiye'nin artık sanayide ciddi mesafeler aldığını belirterek, böyle olunca da emek yoğun istihdam anlayışından teknoloji yoğun istihdam anlayışına geçildiğini anlattı.
''ORTALAMA BİR KİŞİ ALIN''
Konuşmasında traktör kullanımının artışına değinen Erdoğan, biçerdöver sayısındaki artışa dikkati çekti. Bütün bunların işsizlikte süreci zorlaştıran etkenler olduğunu kaydeden, Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
''Biz bunu azaltmak için hizmet sektöründe ciddi bir performans var, onun dışında yine işgücü alanlarını artırabilmek için yeni yeni adımlar atıyoruz. Şu anda 657 sayılı kanuna tabi olan memurlar için emeklilik gibi bu noktadaki kadrolarla ilgili yeni yeni kadro ihdasları ortaya çıkıyor. Arkadaşlarımız çalışmalarını yapıyorlar. Belki bu sektörde ciddi olarak atacağımız adımlarla üniversite, lise, ve meslek lisesi mezunları için de yeni kapılar açılacağına inanıyorum.
Hükümet olarak, işsizlik noktasında son derece özverili bir çalışmanın içindeyiz. Özellikle küresel krizle birlikte işveren üzerindeki istihdam yükünün azaltılması, yeni istihdam alanlarının açılması için önemli düzenlemeler yaptık.
Hükümetinin, kamunun bu özverili tavrı karşısında, aynı özveriyi aynı gayreti biz özel sektörümüzden de gayet haklı olarak bekliyoruz. Ben bunu ülkemizin en önemli sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerine çok açık söyledim; 'ortalama olarak bir kişi alacak olsanız bu bize 3-4 puan kazandırır' dedim. Bunu istihza konusu yapan veya bunu sürekli bir istihdam alanı oluşturmadığını iddia edenler, önce bu alanda üzerlerine düşenleri yapacak olurlarsa, o zaman bunun şu milli sorun haline gelen istihdam konusunda bir katkısı olacağını düşünmelidir.''
Antalya'da bir girişimcinin bin 200 kişi istihdam edeceğini söylediğini aktaran Erdoğan, ''Ben diğerlerine siz de bu kadar alın demedim. 'Ortalama bir kişi alın' dedim, bir kişi... Ama bunu bile hemen Hükümete saldırı aracı olarak kullanmaya kalktılar. hep siz vereceksiniz. Hükümet verecek.... Bırakın maaşınızı da biz ödeyelim o zaman'' diye konuştu.
Yapılanların ''şık olmadığını'' ifade eden Erdoğan, bunları 3-5 yıldır ilgili arkadaşlarıyla hep konuştuğunu söyledi. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''En ufak bir daralmada çıkış yolunu, işçiyi kapı dışarı koymakta buluyorlar. Böyle bir anlayış olmaz. Bu ülkede böyle bir milli sevda olmaz. Daraldığın zaman hemen yükleneceksin, bolluk olduğu zaman, rahat olduğun zamanda da bakacaksın, şimdi olsa da olur, olmasa da olur ve onu da kendi başarın olarak göstereceksin. Türkiye, özel sektör odaklı bir büyüme yaklaşımı takip ediyor. Artık eski dönemli bıraktık. Burada devletçiliği bir kenara bıraktık, özel sektör odaklı yürütüyoruz. 7,5 yıldır özel sektöre, reel sektöre, finans sektörüne elimizden gelen her türlü desteği sağlıyor, işverenlerimizin önündeki engelleri bir bir kaldırıyoruz. Burada, bu asrı, bir dayanışma, paylaşım asrı olarak görüyorsak ki öyledir, o zaman özel sektör de elinden gelen desteği vermek durumundadır.
İşsizlik gibi devasa ve aciliyet arz eden bir konunun, sadece ve sadece hükümetin, kamunun gayretleriyle çözülemeyeceği aşikardır. Biz özel sektör için ön adım atıyoruz, özel sektörümüzün de bir adım atmasını beklemek hakkımızdır diye düşünüyorum. benim açıklamalarımdan dolayı kimse kızmasın, darılmasın. Ben yaşanan gerçekleri, yaşanan trajedileri dile getiriyorum. Marmara bölgesindeki bir firma, sigorta pirimini ödediği iyi maaş verdiği elemanıyla bir ürün ortaya koyuyor. Başka bir bölgemizde başka bir firma ise bakıyorsunuz, ayda 200 liraya çalıştırdığı işçiyle aynı ürünü üretiyor ve piyasada bu ikisi rekabet ediyor.
Bu haksız kazançtır, milli servete göz dikmektir. Bunu kim yapıyor? şu anda vergi gelirinin yüzde 85'inin hangi kaynaktan geldiği malum. Demek ki kayıtdışı yüzde 45-50 ise bu geliri katlayacak demektir. Katladığı zaman ne olacak? Katladığı zaman Türkiye, alt yapısında da üst yapısında da çok daha farklı bir duruma gelecek. Bizim petrol kuyularımız yok, bizim kaynağımız burası. Burada da kayıtdışı olursa; çarpma, çırpma burada olursa o zaman ne olur? Bu dayanışmayı birlikte yapmak zorundayız. İş adamlarımızın büyük kısmının bu hissiyatımızı paylaştığını çok iyi biliyorum ama bir de Türkiye'nin gerçekleri var. Bizim artık bu manzaralardan elbirliğiyle kurtulmamız lazım.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesiyle ilgili istişare toplantılarını değerlendirirken, ''Biz o toplantıları, nasıl yapar da AK Parti'nin oylarını daha da artırırız diye yapmıyoruz. Biz o toplantıları, nasıl eder de gençlerin ölümünü durdurabiliriz, nasıl eder de acıları, sızıları dindirebiliriz, nasıl olur da Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü güçlendirebiliriz diye yapıyoruz'' dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, geçen haftalarda uluslararası ilişkiler açısından yoğun temasların olduğunu belirterek, bunlar hakkında bilgi verdi. Almanya Şansölyesi Merkel'i Türkiye'de ağırlayarak, gerek ikili ilişkiler gerek AB katılım müzakereleri açısından verimli görüşmeler yaptıklarını anlatan Erdoğan, daha sonra Bosna Hersek ve Fransa'da temaslarda bulunduğunu anlattı.
Erdoğan, ''Fransa'da bir kez daha şahit olduk ki yurt dışında yaşayan her bir vatandaşımız, soydaşımız, Türkiye'nin büyümesinden, saygınlığının artmasından, Türkiye'nin küresel meselelerde cesur şekilde barış ve adalet çağrısı yapıyor olmasından dolayı büyük gurur duyuyor'' diye konuştu.
Dış politika temaslarından en önemlilerinden birinin Nükleer Güvenlik Zirvesi vesilesiyle gerçekleştirilen ABD ziyareti olduğunu kaydeden Erdoğan, ''47 ülkenin devlet ve hükümet başkanının bulunduğu zirve bir kez daha gösterdi ki Türkiye doğruları konuşuyor, adaletten, hak ve hukuktan yana tavır koyuyor'' dedi.
Zirvede, birçok ülke lideriyle baş başa görüşmeleri olduğunu hatırlatan Erdoğan, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ile görüşmesinde, ''Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi ve protokollerin hayata geçirilmesi noktasında Türkiye'nin samimiyetini vurgularken, aynı samimiyeti Ermenistan'ın da göstermesi gerektiğine'' işaret ettiğini anlattı. Erdoğan, ''Ayrıca Ermenistan ile Azerbaycan ilişkileri, Yukarı Karabağ, reyonlar konusunda çözüme ulaşılmasının, protokollerin hayata geçirilmesi için belirleyici olacağı yönündeki gerçeğin altını çizdik'' diye konuştu.
ABD Başkanı Obama ile görüşmesinde, kendisine, 1915 olaylarıyla ilgili iddialarının Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komitesinde kabul edilmesinden duyduğu üzüntüyü bizzat dile getirme imkanı bulduğunu belirterek, ''Başkan Obama, bu tasarıdan Dışişleri Bakanı vasıtasıyla üzüntülerini daha önce zaten bize bildirmişleri. Türkiye-Ermenisten ilişkilerinin normalleşme sürecinden duydukları heyecanı da bize ifade ettiler. Tabii hassasiyetimiz bu konuda belli. Hassasiyetimizin belli olması sebebiyle atılacak adımlarda onlar da bunu göz önünde bulunduracaklardır. Bunu da görüyorum, biliyorum'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin bugün bölgesinde barış, istikrar, huzurun tesisi için samimi gayret sarfettiği kadar her ülke ile eşit koşullarda ilişki ve iletişim kurabilen, her ülkeyle artan bir ağırlıkla masaya oturabilen bir konuma yükseldiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Çatışmadan, diklenmeden, küsmeden, darılmadan, masadan ve uzlaşmadan kaçmadan her ülkeyle hem kendi meselelerimizi hem de bölge meselelerini cesaretle ve samimiyetle konuşabilen bir ülkeyiz. Dikkat ediniz aynı anda Irak, Suriye, İran, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan, Libya ile aynı anda Ermenistan ve Azerbaycan ile, aynı anda Yunanistan, Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan, Bosna-Hersek ile konuşabilen, güven temelinde işbirliği geliştirebilen bir başka bölge ve hatta dünya ülkesi bulamazsınız. İşte bu Türkiye'nin gücünden, bölgesel barış algısından, itibarından ve samimiyetinden kaynaklanan yeni bir durumdur. Biz masadan kaçan taraf olamayız, biz sorunların üzerini örten, sorunları erteleyen taraf olamayız. Biz her zaman çözümden, diplomasiden, uzlaşıdan yana olduk. Kıbrıs için de çözüm istiyoruz, Ermenistan ile ilişkilerde de normalleşme istiyoruz. Orta Doğu'da da kalıcı barış ve istikrar sağlansın istiyoruz.''
Erdoğan, dün KKTC'de seçimlerin başarıyla gerçekleşmesinden memnuniyet duyduğunu ifade ederek, ''Cumhurbaşkanlığa seçilen Sayın Derviş Eroğlu'nu kutluyor ve önümüzdeki dönemde başarılı sürecin başlamasına vesile olmasını diliyorum. Anavatan olarak biz her zaman Kıbrıs Türkünün ve KKTC'nin yanında olduk. Her zaman çözüm sürecini destekledik, bundan sonra da aynı şekilde çabalarımızı sürdüreceğiz'' dedi.

''AMACIMIZ HERKESİ AYNI ÇİZGİYE ÇEKMEK DEĞİL"

Erdoğan, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni anlatmak, görüş, katkı ve desteklerini almak üzere başlattıkları istişare toplantılarının üçüncüsünü Cumartesi günü İstanbul'da gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, edebiyat ve düşünce dünyasının önemli isimlerini orada ağırladıklarını, kendilerine süreç hakkında bilgi verdiklerini ve fikirlerini aldıklarını söyledi.Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Son derece samimi bir atmosferde geçen görüşmelerin ardından burada da yine gönül rahatlığı içinde, aynen nasıl sanatçılarda olduğu gibi, aynı kanaatlerin, bu istikamette gerçekleştiğini gördük, buna şahit olduk. 3 toplantımızda da ifade ettiğim bir hususu bir kez de burada vurgulamak isterim; bizim bu toplantılardan amacımız, herkesi aynı çizgiye çeken, herkesin bizim gibi düşünmesini sağlamak değil. Biz Türkiye'nin can yakıcı meselelerini orada sanatçılarımızla, düşünce dünyamızın temsilcileriyle paylaşıyoruz. Bizi sevsin sevmesin, oy versin vermesin, desteklesin desteklemesin, Türkiye'nin böyle ortak bir meselesinin çözümünde onların ne dediğini, ne düşündüğünü görmeye, anlamaya çalışıyoruz. Davet edilip gelmeyen sanatçılarımızın canı sağ olsun. Eminim ki her birinin geçerli mazeretleri var. Ama katılan sanatçılarımızın neden katıldığının sorgulanmasını, özellikle de medyanın bu yönde sansasyon peşinde koşmasını ben son derece sorumsuzca bir tavır olarak görüyorum.
Dikkatinizi çekiyorum; Biz o toplantıları, nasıl yapar da AK Parti'nin oylarını daha da artırırız diye yapmıyoruz. Biz o toplantıları nasıl eder de gençlerin ölümünü durdurabiliriz, nasıl eder de acıları, sızıları dindirebiliriz, nasıl olur da Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü güçlendirebiliriz diye yapıyoruz.''
Her 3 toplantıdan da çok önemli katkılar elde ettiklerini anlatan Erdoğan, farklı düşünce ve önerilerin olduğunu gördüğünü, bunları not ettiklerini söyledi. Katılamayıp mektup gönderen ve başka şekilde katkı sunanların olduğunu, onları da kaydettiklerini vurgulayan Erdoğan, ''Sanatçılarımızın böyle önemli bir meselede yüreklerini açmış olması, milli birlik ve kardeşlik sürecinin başarıya ulaşması noktasında azmimizi, kararlılığımızı en önemlisi de cesaretimizi artırdıklarını burada söyleyebilirim. Bu toplantılardan benim aldığım izlenim şudur; Türkiye bu meseleleri, çözer ve çözecektir. Türkiye bu arzuyu, özlemi, hissiyatı bütün fertleriyle yüreğinde taşıyor. Ve görüyorum ki herkes de bu meselelerin çözümü için yüreğini ortaya koyuyor'' dedi.

''GÖNÜL İSTERDİ Kİ...''

Erdoğan, Türkiye'nin büyük ustası Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yaşanan değişimi ''devam ederken değişen, değişirken devam eden'' kavramıyla ifade ettiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Cumhuriyetimiz 87 yıl boyunca böyle bir değişim sürecinden geçti. Kimi zaman kesintiye uğradı, kimi zaman kazanımlar geriye gitti. Kimi zaman hızlı, kimi zaman yavaş süreçler yaşandı. Ama her zaman değiştik, her zaman değişmeye, ilerlemeye devam ettik. Esasen 7,5 yıllık AK Parti iktidarının da 'devam ederken değişen/değişirken devam eden' kavramının en iyi şekilde özetlediğini düşünüyorum. Dikkat ediniz, 7,5 yıl önce konuşulamayan, söz konusu edilmeyen, ifade edilemeyen, dile getirilemeyen birçok konu, bugün aşıldı, hatta hatırlanmıyor. Dokunulmaz gibi görünen mevzulara dokunuldu, aşılmaz gibi görünen engeller aşıldı, ulaşılmaz gibi görünen hedeflere ulaşıldı. Biz 7,5 yıl boyunca her an 'durmak yok, yola devam' diyerek kendimize yeni hedefler belirledik.
Şunu tüm samimiyetimle ifade ediyorum; Gönül isterdi ki bir gecede işsizlik meselesi çözülebilsin, bir gecede enflasyon tarih olsun. Gönül isterdi ki bir gecede Türkiye, dünyanın en demokratik, en zengin, en güçlü, en müreffeh ülkesi olsun. Gönül isterdi ki bir gecede yasaklar kalksın, demokrasinin, özgürlüklerin, hakların önündeki engeller bir gecede temizlenebilsin. Evet gönül bunu arzu ediyor. Ama on yıllar boyunca Türkiye'nin sırtına yüklenmiş ağırlıkları öyle bir gecede atıp onlardan kurtulmak mümkün olmuyor. Statükonun duvar gibi her meselenin önüne dikildiği, değişimden hazzetmeyenlerin direndiği, şahsi hırsların millet menfaatlerinin önüne geçtiği bir süreç yaşıyoruz. Hala da yaşıyoruz. Tuzu kuruların oturdukları makamları kendileriyle kendi isimleriyle özdeşleştirenlerin, çetelerin, mafyaların 'Ne değişirim, ne değişime izin veririm' diye direttiği süreçlerden geçtik. Sırtında yumurta küfesi olmayanlar, sorumluluk taşımayanlar, milletin emanetine karşı hassasiyet içinde olmayanlar Türkiye'nin ve milletimizin dertlerini germezden, duymazdan gelebilir. Ama bizim sırtımızda yumurta küfesi var. Bizim omuzlarımızda milletimizin sorumluluğu var. Biz milletin bize yüklediği o kutsal emanetin farkındayız ve o emaneti yere düşürmemek için ant içmiş bir kadroyuz. Biz hiçbir zaman, 'Böyle gelmiş böyle gitsin' diyenlerden olmadık. Biz hiçbir zaman idari maslahatçı olmadık. Risk almayan, elini taşın altına koymayan siyasetçi profiline asla prim vermedik. Bugün gerçekleştirmek için yola çıktığımız Anayasa değişikliğini AK Parti ve AK Parti kadrolarıyla özdeşleştirmeye çalışanlar, bir menfaat bağlantısı kurmaya çalışanlar, bu milletin de bu ülkenin de gerçeklerinden kopmuş olanlardır. ''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''90 yıl önce tarih yazan, altın harflerle zafer yazan, 90 yıl boyunca millet egemenliğinin tecelli ettiği yer olan bu yüce Meclis, bugün bir kez daha tarih yazmaya hazırlanıyor'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin değişimi, geleceği ve gelecek nesiller adına çok büyük ve tarihi bir adım attıklarını belirterek, şöyle konuştu:
''90 yıl önce tarih yazan, altın harflerle zafer yazan, 90 yıl boyunca millet egemenliğinin tecelli ettiği yer olan bu yüce Meclis, bugün bir kez daha tarih yazmaya hazırlanıyor. Hiç kimse bahaneler arkasına saklanmasın, mazeretler üretmesin. 'Bu Meclis değil, seçim sonrası oluşacak Meclis Anayasa'yı değiştirsin, Meclis yüksek yargıya üye seçmesin, parti kapatmalara karışmasın' diyenler önce kendilerini, sonra da alenen millet egemenliğini inkar ediyorlar. Yargı mensubu suç işlediği zaman, Yargıtay Başkanlar Kurulu müsaade etmeden yargılanabiliyor mu? Bugüne kadar acaba kaç kişi yargılandı, kaç kişi mahkum oldu, hiç duydunuz mu? Aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri, müsaade etmeden yargılanabilir mi? Yargılanamaz. Demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olan bir siyasi partinin kapatılması gibi bir konu Parlamentonun iznine tabi olmadan, kalkıp da diğer bir erkin iki dudağının arasına mı bırakılacak?
Onun için Türkiye, kapatılan partiler mezarlığı haline döndü. Biz bunu aşmak istiyoruz. Farklı bir kültürün Türkiye'de oluşabildiğini, oluştuğunu göstermenin adımlarını atıyoruz. Parlamento, müsaade ettiği takdirde yargılama sürecinin başlayabilmesinin mümkün olduğunu görmek istiyoruz ki bu iş artık zorlaşsın. Biz burada o kadar samimiyiz ki Parlamentonun yüzde 65'ine sahip olan bir siyasi parti... 4 tane grup var ve bu grupta 336 üye iktidar partisine ait, 200 civarında üye muhalefetin tamamına ait. 15 üye onlardan oluşacak, 5 üye iktidardan oluşacak ve 3'te 2... Bundan daha büyük samimiyet olur mu? Daha farklı şeyler de düşünebilirdik. Biz bugünü düşünmüyoruz, bugünü de yarını da düşünüyoruz. Grubu olan partilerin temsilcisi olarak değil de sadece Parlamento üyelerinin 3'te 2'si de diyebilirdik. Ama bakın bunları da demedik. İstiyoruz ki işin ortasını bulalım. Burada da bir gerilim olmasın. Ama gördüğünüz gibi işte, 'biz sadece konuşuruz, ama oylamaya gelince tüm ekibimizi de alır gideriz' Niye? 'Olur ki gizli oylama, odada bir şeyler olabilir.' Bu ne? İşte bu, Parlamentodan, demokrasiden kaçmaktır, olay bu.''
''MECLİS ANAYASAYI DEĞİŞTİRECEK GÜCE SAHİP''

Başbakan Erdoğan, TBMM'nin kuruluş tarihinden 90 yıl sonra bile, millet egemenliğini, iradesini, Millet Meclisinin gücü ve yetkisini hala kavrayamayan, Cumhuriyet ve demokrasi ruhunu hala anlayamayanlar olduğunu ifade ederek, ''Bunu, kavrayamayanlar adına büyük bir talihsizlik olarak görüyorum. Bu Meclis, Anayasayı değiştirecek güce, yetkiye, iradeye ve birikime ziyadesiyle sahiptir. Ben inanıyorum ki Meclis bu Anayasayı değiştirecektir. İnanıyorum ki sadece AK Parti'li milletvekilleri değil, muhalefet vekilleri de milletin kendisine yüklemiş olduğu emanetin hakkını verecek ve referanduma gerek kalmaksızın Anayasa değişecektir'' diye konuştu.
Muhalefetin bu görevini yerine getirmekten imtina etmesi durumunda, kararı verecek olanın, Meclisin gerçek ve asil sahibi millet olacağını kaydeden Erdoğan, ''Aziz milletimiz basiretiyle, engin sağduyusu ile en doğru kararı verecektir'' dedi.

''GERİLİMİN TARAFI OLMAYACAĞIZ''

Başbakan Erdoğan, kendilerini zorlu bir süreç ve meşakkatli maraton beklediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Bugün Genel Kurulda görüşülmeye başlanacak olan Anayasa değişiklikleri, muhalefetin her çalışmada yaptığı gibi oyalama, engelleme ve yavaşlatma, özelikle de germe girişimlerine sahne olacaktır, olabilir. Biz gerilimin tarafı olmayacağız. Sağduyuyu, aklıselimi, bir an olsun elden bırakmayacağız. Burada kendimiz, şahsımız için değil, milletimiz için varız ve milletimiz için çalışıyoruz. Öyleyse sabırla süreci nihayete erdireceğiz. Genel Kurul çalışmalarını izleyen aziz milletimiz kimin yapıcı, kimin bozucu, kimin samimi, kimin samimiyetsiz, kimin nazik, kimin kaba olduğunu bir kez daha görsün istiyoruz. Biz sadece aziz milletimize değil, muhalefet milletvekillerinin de vicdanına sesleneceğiz. Tam kadro halinde, vakar içinde AK Parti'nin büyüklüğüne ve şanına yaraşır biçimde süreci götüreceğiz. Ben şimdiden sizlere başarılar diliyorum.''

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.