Cumartesi 05.06.2010 00:00
Son Güncelleme: Cumartesi 05.06.2010 23:24

İnternet medyasıyla buluştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tıpkı diğer medyada olduğu gibi, internette de sansürü, kısıtlamayı kabul etmediklerini belirterek, ''Ama otosansür, otokontrol noktasında internetin de kendisini artık daha sıkı denetlemesi gerektiğine inanıyoruz'' dedi.
ERDOĞAN SPOR DÜNYASIYLA BULUŞTU
Başbakan Erdoğan, internet medyası temsilcileriyle Sütlüce'deki Haliç Kongre Merkezi'nde bir araya geldi.
Burada bir konuşma yapan Erdoğan, 40 yıl önce, yalnızca 15 bilgisayarın birbirine bağlanmasıyla ortaya çıkan internetin, bugün dünyayı tam anlamıyla bir ağ gibi ören, hayatın vazgeçilmez bir unsuru haline dönüştüğünü söyledi.
Erdoğan, 1994 yılında sadece 10 bin internet sayfası varken, bugün dünya genelinde kayıtlı tam 234 milyon adet web sitesi bulunduğunu vurgulayarak, dünya genelinde internet kullanıcılarının sayısının ise 1,7 milyar kişi olarak tahmin edildiğini kaydetti.
Geçen yıl boyunca 90 trilyon adet elektronik posta gönderildiğini dile getiren Erdoğan, yine dünya genelinde 1,4 milyar e-posta hesabı olduğunun ifade edildiğini belirtti.
Bunların çok büyük rakamlar ve internetin küresel ölçekte dünyayı nasıl değiştirdiğinin de rakamsal göstergeleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'de 6,5 milyon civarında bir nüfusun internet abonesi olduğunu kaydetti.
Erdoğan, ''Ancak internet kullananların oranı, nüfusumuzun yüzde 33'ü olarak tahmin ediliyor. Yani Türkiye, özellikle genç nüfus olmak üzere interneti çok yoğun şekilde kullanıyor'' dedi.
''NİMETLERİN YANINDA KÜLFETLER GETİREN BİR SÜREÇ''
Önce telefon, ardından da radyo ve televizyonun yaygınlaşmasıyla dünyanın küresel bir köye dönüştüğünün ifade edildiğini, internetin bu küresel köyü çok daha küçülttüğünü ve sınırsız bir hale getirdiğini anlatan Erdoğan, küreselleşmenin, nimetler yanında külfetler de getiren bir süreç olduğunu kaydetti.
Sermayenin, mal ve hizmetlerin, bilginin, haberin çok kısa sürelerde yer değiştirmesinin, uzak kavramının ortadan kalkmasının, şeffaflığın artmasının küreselleşmenin nimetlerinden olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ancak, dünya genelinde internetle ilgili istatistiklere baktığımızda bir başka çarpıcı gerçeği de görüyoruz. Dünya genelinde 1,7 milyar kişi internet kullanıyor. Dünya nüfusunun 6,5 milyarı aştığı, 7 milyara yaklaştığı düşünülürse, halen çok büyük bir kesimin internete tıklamadığı, belki hayatında hiç internet görmediği anlaşılacaktır. Birileri için küçülen dünyanın, bir başka kesim için hiçbir ilerleme kaydetmediği gerçeğini her an aklımızda bulundurmamız gerekiyor. Birileri için refah artarken, birilerinin daha da yoksullaştığı belli bölgeler, belli coğrafyalar, 21. yüzyılı yaşarken başka bölgelerin hala 20. yüzyıla ulaşamadığı gerçeğini de kabul etmek durumundayız.''
Erdoğan, son küresel ekonomik krizin dünya üzerindeki bu eşitsizliğin somut olarak görülmesine vesile olduğunu, dahası bu tablonun sürdürülebilir olmadığını da ortaya çıkardığını dile getirerek, ''Kuzey ile güneyin, doğu ile batının aynı yeryüzünde, fakat farklı koşullarda yaşadığı bir dünyada bu tür krizler de her zaman yaşanacak, tedbir alınmadığı takdirde de bedeli bugünkünden çok daha ağır olacaktır'' diye konuştu.
Başta G-20 Zirvesi olmak üzere her platformda bu gerçeğe dikkati çektiklerini kaydeden Erdoğan, süregiden dengesizliğin sadece ekonomik sonuçlar doğurmadığını, başta terör, göç, çevre kirlenmesi, çarpık kentleşme olmak üzere birçok soruna da zemin hazırladığını dile getirdiklerini ve bir an önce tedbirlerin alınması noktasında uyarılarını yaptıklarını bildirdi.
Erdoğan, ''İnternet, evet tüm diğer iletişim araçları gibi dünyamızı küçük bir köye dönüştürüyor, ama kullananlar için, ona sahip olanlar için dünyayı küçültüyor. Küçülen ve birbirine yakınlaşan bir dünyanın tartışmasız şekilde iyi, olumlu olduğunu düşünürken, bu iletişim araçlarına sahip olmayanlarla aranın açıldığını da maalesef göremez hale geliyoruz'' şeklinde konuştu.
''İNTERNETİN BİR CANAVAR OLMASINI ÖNLEMEK DURUMUNDAYIZ''
Bir başka sorunun internetin kullanımıyla ilgili olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz, hepimiz internetin doğuşuna, yaygınlaşmasına şahit olduk. Bu süreci adım adım izledik. Heyecan vericiydi, muhteşemdi, dünyayı değiştirecek, dönüştürecek, bilgi akışını, iletişimi hızlandıracak bir gelişmeydi. Ama zamanla, çok ciddi sorunları da beraberinde getirdiğini gördük. Amacı dışında kullanıldığında ki maalesef bunu acımasızca yaşıyoruz, toplumun tüm değerlerine de tepkiyle bir yaklaşım tarzı. Kötü niyetli kullanıldığında, bunu ben şöyle düşünüyorum; Bir bıçak var, bir neşter var. Neşterle hayat kurtarıyorsunuz, bir bıçak var, onu ekmek kesiminde vesaire kullanıyorsunuz. Ekmek keserken tamam güzel, ama aynı bıçağı kalkıp bir yanlış olayda, cinayette kullanabilirsin. Buradaki niyetler çok şey değiştiriyor. Neşterle hayat kurtarmak, öbür tarafta bıçakla insanı öldürmek. Gereğinden fazla kullanıldığında ekonomik, sosyal, psikolojik sorunlara yol açtığını müşahede ettik. Daha işin başında sayılırız ve bu noktada önlemleri şimdiden almak zorundayız. Önce aile, ardından eğitim kurumu, ardından oto kontrolle internetin bir canavar olmasını önlemek, son derece yararlı bir araç olarak kullanılır hale getirmek durumundayız.''
Toplantıya katılanları, bu alanın iyi niyetli ve onurlu yaklaşım gösteren temsilcileri olarak gördüğünü vurgulayan Erdoğan, burada ortak bir yaklaşım içerisinde mücadelenin hep birlikte verilmesi gerektiğini kaydetti.
''BU NOKTADA HEPİMİZ SORUMLULUK SAHİBİYİZ''
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu noktada hepimiz sorumluluk sahibiyiz. Özgürlüğün, şeffaflığın, açıklığın aracı olan internetin, kısıtlanmadan, ama kendi kendini de kontrol ederek büyümesini sağlamak, bizzat internet kullanıcılarının, bizzat internet sağlayıcılarının görevidir diye düşünüyorum. Bizim gelenek göreneklerimize, toplumun genel ahlak değerlerine saygı duyan bir anlayışı sürdürmemiz, bunu geliştirmemiz öyle zannediyorum bir Başbakan olarak benim de hatırlatmam gereken bir sorumluluğumdur. Ama bu alanın aktörleri olarak sizlerin de bu dayanışma içerisinde yer alması sizin de sorumluluğunuzu gerektirir. Tıpkı diğer medyada olduğu gibi, internette de sansürü, kısıtlamayı kabul etmiyoruz. Ama otosansür, otokontrol noktasında internetin de kendisini artık daha sıkı denetlemesi gerektiğine inanıyoruz.''
İnternet medyasının Türkiye'de artık çok ciddi ve büyük bir sektör haline geldiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ne gariptir ki, teknoloji hayatımızı kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı oranda insanları da daha meşgul, daha fazla zaman fakiri yapıyor. Bunu 7'den 70'e görüyorsunuz. Evinizdeki ufacık çocukların bu noktada adeta farklı bir paranoya halinde odasının kapısını kilitleyip içeriye girdiğini ve ne ablasını ne annesini kimseyi içeri sokmadığını görüyorsunuz. Böyle bir durum var. Derslerine çalışmayan, ama oraya kilitlenen bir nesil geliyor. Bizim anne babalarımız kadar vaktimiz yok. Çamaşır makinelerimiz, bulaşık makinelerimiz, her türlü elektrikli ev aletlerimiz var, ama eskiye göre daha az vaktimiz var. Artık uçaklar, hızlı arabalar, hızlı trenler var, ama eskisinden çok daha fazla acelemiz var.''
''İNTERNET MEDYASI ALANINDA HIZLI İLERLEME KAYDETTİK''
Bu vakit darlığının, haber alma, habere ulaşma noktasında da insanları hızlı davranmaya ittiğini ve internet kullanıcılarının büyük çoğunluğunun artık internet medyasını takip ederek habere ulaştığını vurgulayan Erdoğan, ''Tabii şu hususta sizlere teşekkür etmek durumundayım. Türkiye kısa zamanda internet medyası alanında hızlı ilerleme kaydetti ve kullanıcıların vazgeçilmez internet adresleri oluştu'' dedi.
Başbakan Erdoğan, tatlı ve bir o kadar da hızlı rekabetin artık haber sitelerine de hakim olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Bu kaliteyi, bu seviyeyi yakaladığınız için sizleri kutluyorum. Ancak, bu rekabet ve bu hız arasında bazen sınırların zorlandığını, ciddi hatalar yapıldığını da üzülerek görüyoruz. Telif noktasında, özel hayatın mahremiyeti, çocukların korunması, haklar ve kişisel özgürlükler konusunda kimi zaman istenmeyen manzaralar, istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Hükümet olarak, bu sorunları ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerimiz, hazırlıklarımız devam ediyor. Ancak bir kez daha tekrarlamak istiyorum; Esas olan otokontroldür, otosansürdür ve internet medyasının bu noktada çok daha hassas olmasını ben sizlerden rica ediyorum. Bizler, hepimiz aynı gemi içindeyiz ve aynı istikamete doğru yol alıyoruz. Bu konuda kimsenin tahrikine gelmemeniz lazım.''
CENAZELERDE SLOGAN ATILMAZ
Konuşmasının sonunda şehit canezelerinde atılan sloganları eleştiren Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı:
Şehit cenazelerini istismar ederek siyaset yapanlar sürecin karşısındadır. Şehit musalla taşında sadece dualar bekler. Musalla taşındaki şehite slogan yüklenmez. Bu siyasi istismardan başka hiç bir şey değildir.
İnternet medyası temsilcileriyle Sütlüce'deki Haliç Kongre Merkezi'nde bir araya gelen Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada, Hükümet olarak, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi kapsamında bir süredir toplumun çeşitli kesimleriyle görüşmeler, istişareler yaptıklarını, fikir teatisinde bulunduklarını söyledi.
Önce ses sanatçılarıyla, ardından sahne ve şov dünyasının ünlü simalarıyla, edebiyatçı ve düşünürlerle, radyocularla bir araya geldiklerini anımsatan Erdoğan, bugün spor dünyasının tanınmış simalarıyla da verimli bir toplantı yaptıklarını belirtti.
Erdoğan, bugüne kadar görüşleri sorulmayan, fikirlerine başvurulmayan, önerileri dikkate alınmayan kesimleri tek tek dinlediklerini, notlarını aldıklarını ve onların önerilerinin, yapıcı eleştirilerinin politikalarına ışık tutması yolunda gayret sarf ettiklerini aktardı.
İnternet medyasının, milli birlik ve kardeşlik sürecinde çok kilit bir rol oynayacağına yürekten inandığını vurgulayan Erdoğan, ''Hayatımıza bu kadar giren, günlük yaşamımızda bu kadar vazgeçilmez yer edinen ve günlük hayatı bu kadar etkileyen bir medyanın, bu sürecin dışında, uzağında kalmasını elbette kabul edemeyiz'' dedi.
Bu ülkede yıllarca bazı şeylerin konuşulmadığını, konuşulamadığını, bazı sorunların görülmediğini, görülemediğini, görülse bile o sorunların üzerine güçlü bir iradeyle gidilemediğini ifade eden Erdoğan, sorunları görmemek, görmezden gelmek ve hasır altı etmenin, o sorunları ortadan kaldırmadığını kaydetti.
Erdoğan, yıllardır yürütülen bu görmezlik politikasının 3 Kasım 2002 seçimlerinde iflasını ilan ettiğini vurgulayarak, ''Bugün artık yeni bir gündür ve bu yeni günde sorunlara kulağımızı tıkayarak, sırtımızı dönerek, gözümüzü yumarak yol alamayız. Bu ülkede sorun var. Çünkü bu ülkede gençler ölüyor, anneler ağlıyor, ocaklar sönüyor. Bu ülkenin kaynakları, enerjisi, sonu gelmez tartışmalarda heba ediliyor. Buna 'dur' demek, Türkiye'nin bu sorunları aşmasını sağlamak, geleceğe çok daha güçlü şekilde yürümek zorundayız ve Hükümet olarak yaptığımız budur'' diye konuştu.

''AYRIMCILIĞIN BU ÜLKENİN HAYRINA OLMADIĞINA İNANIYORUZ''

Terörün ve gençlerin ölümünün ülkenin değişmez kaderi olmadığına, ayrımcılığın bu ülkenin hayrına olmadığına inandıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesine kimse farklı kılıf uydurmasın. İster adına 'Güneydoğu', ister 'Doğu sorunu', ister 'Kürt sorunu' deyin. Önemli olan zarf değil, mazruf. içeriğinde ne var, ona bakın. 'Bu sürecin adı demokratik açılım süreci olmalıdır' dedik. Bunun içinde ne var? Terör sorunu var. Sorunlardan bir tanesidir Kürt sorunu. Boşnak, Roman, Lazın hepsinin sorunu var. Onun için hepsiyle çeşitli çalıştaylar yaptık, yapıyoruz. Aynı şekilde ülkemizde dini grupların sorunları var. Onlarla da görüşmeler yaptım. Mezhepler noktasında farklılıklar var. Alevi çalıştayı yaptık, sonuç noktasına geldi. Bununla da kalmadık, ülkemizde azınlıkların da sorunları var. Eğer siz bir ülkeyi yönetiyorsanız, o ülkedeki azınlığın oranı hiçbir zaman sorun haline gelemez. Sayısı ne olursa olsun o insanlar size emanettir. Onlarla ilgileneceksiniz, tek tek çözeceksiniz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak tarihten devraldığımız değerler bize zaten bu yükü, bu sorumluluğu yüklüyor. Ayrımcılığın bu ülkenin hayrına olmadığına inanıyoruz.''
''TÜRKİYE ARTIK EMEK YOĞUN ÇALIŞAN BİR ÜLKE DEĞİLDİR''
Erdoğan, ülkenin ekonomik sorunları olduğunu, yaptırdıkları kamuoyu araştırmalarında en önemli sorunun işsizlik olduğunu gördüklerini ifade ederek, 10,3 ile devraldıkları oranın küresel finans krizinde 14.4'e yükseldiğini, geçen yıl aynı ayda bu rakamın 16,50 olduğunu kaydetti.
Gelen rakamların 2010'un ilk çeyreğinin rakamları olduğunu, Mayıs, Haziran ve Temmuz rakamları geldiğinde işsizliğin çok daha farklı bir noktaya düşeceğinin görüleceğini dile getiren Erdoğan, belki 3-4 puan düşüş olabileceğini söyledi.
Erdoğan, normal şartlarda bile işsizliğin mevsimsel olduğunu belirterek, hizmet sektörünün Türkiye'de ağırlıklı olarak belli aylarda tırmanış gösterdiğini kaydetti.
Hizmet sektöründeki istihdam artışının işlerini kolaylaştırdığını aktaran Erdoğan, ''Ama bu arada yoğun bir şekilde Türkiye yatırımlarda da hızla bir yükselişin içinde. Türkiye artık emek yoğun çalışan bir ülke değildir. Türkiye artık emek yoğun çalışmaktan, teknoloji yoğun çalışmaya giden bir ülkedir. Bunu tekstil sektöründe de tarım sektöründe kullanılan traktör sayısına bakın, biçerdöverlere bakın, bunu göreceksiniz. Vatandaşım bunu alacak noktaya Ziraat Bankasının verdiği kredilerle geldi'' diye konuştu.
''SÜREÇ TÜM ENGELLEMELERE RAĞMEN KARARLI ŞEKİLDE İLERLİYOR''
Erdoğan, milli birlik ve kardeşlik sürecinin askıya alındığını söyleyenler bulunduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hayır, ne hız kesti, ne bitti. Yanılıyorlar ve yanıldıkları gibi Türkiye'de nelerin, nasıl değiştiğini görmüyorlar. Bu sürece karşı çıkanlar, kendi şahsi çıkarlarını, istismar zeminlerini kaybetme kaygısıyla karşı çıkıyorlar. Terör eylemleriyle süreci provoke edenler, çözümü istemedikleri, sorundan beslendikleri için kanlı saldırılarını da artırıyorlar. Biz eğer bugün buna teslim olursak, inanın yarın gençlerin, çocuklarımızın yüzüne bakamayız. Terör örgütünün sinsi planlarına, çetelere, mafyaya, karanlık güç odaklarına teslim olursak, yarının nesillerine aydınlık bir Türkiye teslim edemeyiz. Süreç tüm engellemelere, provokasyonlara rağmen kararlı şekilde ilerliyor.''
Erdoğan, bugüne kadar silah satarak, uyuşturucu pazarlayarak, kaçakçılık, taşeronluk yaparak kazanç sağlayanların süreci engellemenin peşinde olduklarını kaydederek, şehit cenazelerini, annelerin göz yaşlarını istismar ederek siyaset sahnesinde ayakta kalmaya çalışanların sürecin karşısında olduğunu söyledi.
''BARIŞ, BARIŞ, BARIŞ DEMEKLE BARIŞ OLMUYOR''
Musalla taşındaki şehidin slogan beklemediğini, sadece dua istediğini söyleyen Erdoğan, ''Bu, siyasi istismardan başka bir şey değildir. Bizim değerlerimizin içinde yeri budur'' dedi.
Statükoyu koruyarak, çözümsüzlüğü muhafaza ederek, Türkiye'nin değişimine engel olarak siyaset yapmaya alışmış olanların sürece muhalif olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Burada bir kez daha tekrarlamakta fayda görüyorum; terör örgütü hiçbir zaman benim Kürt kardeşlerimin, Kürt vatandaşlarımın sözcüsü olmadı, olamaz. Terör örgütü, Türkiye'nin kardeşliğini, birliğini, dayanışmasını hedef alanların taşeronudur, tetikçisidir ve artık bu gizlenemez bir hale gelmiştir. Terör örgütünün barış adına adım atması söz konusu olamaz. Barış, barış, barış demekle barış olmuyor. Bal, bal demekle ağız tatlanmaz. Bunlar barış derken, diğer tarafta şehitlerimizin bayrağa sarılı tabutları geliyor.''
Erdoğan, terör meselesini minimize etmekte, Alevi, Roman vatandaşların, azınlıkların sorunlarını çözmekte, başta işsizlik olmak üzere ekonomik sorunların üzerine gitme noktasında son derece samimi olduklarını dile getirdi.

''ÜLKENİN ORTAK DEĞERLERİNİ ÇİĞNEYEN YAYINLAR ÖZGÜRLÜK DEĞİL''

Önemli mesafeler katettiklerini ve çok daha fazlasını yapacaklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bir kez daha söylüyorum, siz olmazsanız, siz bu sürece katkı vermezseniz, süreç eksik kalır. Haberlerinizde, videolarınızda, görüntülerinizde bu ülkenin her türlü hassasiyetini gözetmenizi sizlerden özellikle rica ediyorum. Özellikle ırkçılık, ayrımcılık, inançlara saygı noktasında otokontrol mekanizmalarını daha fazla çalıştırmanızı sizlerden rica ediyorum. Haberlere yapılan yorumlarda sınırların aşıldığını, kutuplaşmaların körüklendiğini üzülerek görüyoruz. Unutmayınız ki, kişinin özgürlüğü, bir başka kişinin özgürlük sınırında biter. Rencide edici, hakaret içeren, çocukları dikkate almayan, aile kurumunu, inançları, ülkenin ortak değerlerini çiğneyen yayınlar özgürlük değil, ihlal getirecektir. Ben, internet medyamızın tüm bu sorunları aşarak, kalitesini çok daha artırarak, medya içinde kendisine çok daha seçkin bir yer edineceğine gönülden inanıyorum. Sorunlarınızın çözümü noktasında son derece samimi olduğumuzu, çözümleri birlikte üreteceğimizi bilmenizi istiyorum. Katıldığınız, katkı verdiğiniz için hepinize teşekkür ediyor, başarılar diliyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.''

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.