Giriş Tarihi: 5.10.2010

Çöpten çıkan vasiyet 'Hayvanlara barınak'

Çöpten çıkan vasiyet ’Hayvanlara barınak’
Sabancı Üniversitesi'nde görevli Yrd. Doç. Dicle Koğacıoğlu'nun intiharından bir yıl sonra ailesi SABAH'a konuştu. Geçen yıl 5 Ekim'de, aracında "Annem, babam, Poyraz (kardeşi) beni affedin çok acı var dayanamıyorum" yazılı not bırakarak Boğaziçi Köprüsü'nden atlayan 37 yaşındaki sosyolog Koğacıoğlu'nun babası, kızının vasiyetini bir yıl sonra açıkladı. Cesedi bir hafta sonra Ortaköy'de bulunan öğretim görevlisinin ölümünün ardından, çarpıcı ayrıntılar ortaya çıktı. SABAH'a konuşan Mali Müşavir Murat Koğacıoğlu, kızının çalışma odasındaki çöp kutusunda 4-5 tane daha intihar notu bulduğunu, birinde ise vasiyetine rastladığını söyledi.

BİTLİS'E İKİ BARINAK YAPILDI

Dicle'nin sokakta yaşayan uyuz köpekleri evine alıp tedavi ettirdiğini, onun hayvansever olduğunu belirten baba, kızının vasiyetini, nasıl yerine getirdiğini ise şöyle anlattı: "Çöpe buruşturup attığı başka intihar notlarına rastladık. Belli ki o gece sabaha kadar uyumamış. İntiharının çok bireyci olduğunu, o nedenle kendisini affetmemizi yazmış. Birinde ise, 'Ne varlığım varsa hayvan barınaklara bağışlayın' demiş. Bir süre sonra internette araştırma yaptım. Bitlis'te Damla ve Ufuk adında iki doktorun, hayvan barınağı kurmak için yardım istediklerini gördüm. Temasa geçtim. Orada hayvanların soğuktan öldüğünü söyleyip, konteynır istediler. Ben de iki tane alıp gönderdim. Daha sonra belediye başkanına çıkıp Dicle'nin bağışından bahsetmişler. Belediye başkanının desteğiyle de 4 dönümlük bir araziye güzel bir barınak inşa ettiler. Açılış günü ise Dicle'nin ölüm yıldönümüne denk geldi."
'ARAŞTIRMA, ONU ÇOK ETKİLEDİ'
Sabancı Üniversitesi'nde 7 yıldır çalışan kızının önemli araştırmalar yaptığını dile getiren Koğacıoğlu, intihar nedenini de projelerinin içeriğine bağlıyor. "Son iki yılda, 30 şehri dolaşıp töre mağduru kadınlar ve ensest ilişkileri araştırdı. Mağdurlarla yüz yüze görüşüyordu. Etkilenmemesi mümkün değil. Çok duygusal biriydi. Kendisine yüklendiği için çok eleştirirdim ama o bildiğini okurdu. Her zaman çok yorgundu. Akademisyenliğini hayatında hep ön planda tuttu. İntiharından bir gün önce iki arkadaşıyla Didim'de sosyoloji kongresindeymiş. Onlarla konuştuğumda da, intihar edeceğine dair hiçbir belirti yokmuş. Kaybımız çok büyük. Araştırması yarım kaldı. Tamamlanmasını tabiî ki isterim ama hayalperest değilim. Çünkü çok zor bir çalışma." Psikolojik destek alan anne Nevzat Süer Sezgin ise, hissettiklerini sadece tek cümleyle özetleyebiliyor: "Sözün bittiği yerdeyim. Diyebilecek hiçbir şeyim yok."