Bomba sırtında talimat uyduyla

Taksim bombacısı Vedat Acar'ın, eylemde kullandığı 6 kilo A4 patlayıcıyı sırt ve omuz çantasında, Kandil'den getirdiği belirlendi. Örgüt kamplarında bombalı sabotaj eğitimi gören teröristin, eylem talimatını da, ROJ TV ya da Mezopotamya Radyosu üzerinden şifreli olarak aldığı anlaşıldı. SABAH, bombacı teröristin Kandil fotoğraflarına da ulaştı. Alınan bilgiye göre; Vedat Acar, 2005'te örgüte katıldı. Kandil'de bombalı sabotaj eğitimi gören teröriste "Derviş Şino" kod adı verildi. Acar, 2008'de, Hakurk bölgesi sözde tim komutanlığına kadar yükseldi. Hatta ağabeyi Sedat Acar, geçtiğimiz yıllarda iki kez Kandil'e gidip onu ziyaret etti. İddiaya göre Sedat Acar kardeşini dağdan indirmek istedi ancak başaramadı. Vedat Acar, 3 ay önce talimatla Kandil'den indi ve Habur'dan Türkiye'ye giriş yaptı. Yanındaki bir sırt ve bir omuz çantası, 6 kilo A4 patlayıcı ile doluydu. İstanbul'a gelen terörist, burada yaşayan ağabeyini kamuflaj olarak kullandı. 10 Ekim'de Şirinevler'de bir daire tuttu. Saldırıyı gerçekleştireceği 31 Ekim'e kadar patlayıcıları ve düzeneklerini hazırladı. İddiaya göre, talimatı alabilmek için ev sahibinden izin alarak uydu anteni kurdu. ROJ TV ve Mezopotamya Radyosu'nun frekansını, uydu alıcısının hafızasına kaydedip şifreli talimatı beklemeye başladı. Yine iddiaya göre, o şifreli mesaj ekim ayının sonlarına doğru geldi. Vedat Acar, 31 Ekim sabahı, buz kovaları içindeki bombaları çantalarına yerleştirdi ve evden çıktı. Taksim'deki saldırısında da parçalanarak öldü.

BUZ KOVALARI EVDEN ÇIKTI
Vedat Acar'ın Şirinevler'deki dairesinde arama yapan polis, plastik patlayıcıları yerleştirdiği buz kovalarının aynısından 6 adet daha olduğunu gördü. Evde ayrıca patlamış elektrikli fünyelerle çeşitli renklerde elektrik kabloları bulundu. Yaptığı kira sözleşmesinin üzerinde de, Vedat Acar'a ait parmak izleri tespit edildi. Ağabeyi Sedat Acar adına sahte kimlik çıkardığı, daireyi de bu sahte kimlikle tuttuğu belirlendi. Teröristin bombanın elektronik düzeneğini hazırlarken bir test devresi oluşturduğu ortaya çıktı. Terör polisi, yaptığı arşiv çalışmasında Vedat Acar'ın 2006'da Azadiya Welat gazetesine röportaj verdiğini belirledi. "Şino, Dağların En Hiperaktif Gerillası" başlığıklı röportajda, Vedat Acar'ın Behçet hastası olmasına rağmen dağlardan vazgeçmediği vurgulandı. Vedat Acar'ın ırmak kenarında balık tutarken bir fotoğrafını yayınlayan gazete, şu ifadeleri kullandı: "... Fazla yorulmaması ve düzenli ilaç kullanması gerektiğini belirten gerilla doktorların uyarılarını pek önemsemiyor. Arkadaşlarının çoğunun şu an aktif savaşın içinde olduğunu ve hastalığından dolayı ön cephede yer almadığını anlatıyor..."

'ÖRGÜT BÖYLE HARCIYOR'
SABAH'a konuşan üst düzey bir terör yetkilisi, bu durum için şu yorumu yaptı: "Örgüt hasta militanları böyle 'harcıyor.' Genelde intiharcı olarak kullanılan tipler, hasta ve psikolojik problemi olan tipler. Yani yarım militanlar. İşte örgüt bunları gözden çıkarıyor. Vedat Acar da öyle bir tip. Dağda bu adama 'Hasta Vanlı' ismi bile takılmış..." PKK'nın Taksim saldırısını üstlenmemesinin sürpriz olmadığını söyleyen aynı yetkili, "Geçmişte Diyarbakır'daki termos bombalı saldırı ve dershane saldırısını da kabul etmemişlerdi. 'Hakkari Geçitli'deki saldırıyla da alakamız yok' demişlerdi. Ama ne oldu? Onların yaptığı belirlendi. Taksim saldırısı bizim işimiz değil diyorlardı. Peki şimdi ne diyecekler?" dedi. Taksim saldırısı 'Biz istediğimiz zaman eylemsizliği bitiririz' mesajıdır" diyen terör yetkilisi, "Bakın İstanbul'da bile neler yapabiliriz, mesajı veriliyor. Sizin şehirlerinizi böyle karıştırırız mesajı veriliyor. Hükümet baskı altına alınıyor" diye konuştu. Örgütün bombalı eylemler için strateji değiştirdiğini de söyleyen yetkili, "Eskiden bomba malzemesi ve eylemci terörist, eylem gerçekleştirilecek metropole ayrı ayrı geliyordu. Şimdi örgüt bombacıyı malzemeleriyle direkt Kandil'den yolluyor" dedi. Doğudan batıya doğru müthiş bir patlayıcı sevkiyatı olduğunu vurgulayan terör yetkilisi şöyle konuştu: "Bunların büyük kısmını yakaladık. İzmir'de, Uşak'ta, Van'da, Diyarbakır'da yakaladık... Madem barış istiyorsunuz bu sevkiyat da neyin nesi? Eylemsizlik, barış hepsi hikâye..."