'CHP'nin İttihatçı damarı tutuyor'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, SABAH Ankara Buluşmaları'nın konuğu oldu. Arınç, ana muhalefet partisinin siyaset anlayışından AK Parti'nin performansına, Ruhban Okulu'ndan yaşam tarzı tartışmalarına kadar uzanan geniş yelpazede çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ergenekon sanıklarına verilen destekte eski Genel Başkan Deniz Baykal'ı geçtiğini savunan Arınç, "Yeni CHP kadrosunda yer alan Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'un son dönemdeki açıklamaları, 'bir faşist düşüncenin' CHP'de nasıl sözünü söyleyebildiği ortaya çıkardı" dedi. Arınç, şunları söyledi:

100 YILLIK DAMAR
İttihat ve Terakki'den bu yana 100 yıldır yerleşik bir anlayış CHP'de varlığını sürdürüyor. İttihatçılar 1902'de Paris'te toplantı yapıyorlar. İki görüş ortaya çıkıyor. Biri Ahmet Rıza'nın, 'Devrimler, tepeden yapılacak, her şeyi devlet düzenleyecek' anlayışı. Diğeri Prens Sabahattin'in Adm-i Merkeziyet anlayışı. Damar orada ikiye ayrılıyor. CHP, farklı isimler ve organizasyonlarla 100 yıldan fazla bir süredir Ahmet Rıza Grubu'ndan geliyor. Zaman zaman uykuya da dalsa, güçsüz de olsa CHP'nin bu damarı tutuyor.
CHP milletvekillerinin direniş çağrısı, BDP'nin dil konusunda 'baş kaldırıyoruz' çağrısından farklı değil. Meclis'te engelleme hakları var, sonrasında Anayasa Mahkemesi'ne gidebilirler. Halkı doğrudan rejim tartışmasına sokacak gösteriler doğru değil. Sandığın sonucuna rıza göstereceklerse seçime 4-5 ay kaldı. Bu tip çağrılara hiç gerek yok. Bunlar 2007 öncesinde Cumhuriyet mitingleriyle denenmişti.
Sayın Kılıçdaroğlu, partisinden biri bir şey söylediği zaman, önce habersiz gibi davranıyor, sonra sahipleniyor. Silivri'deki Ergenekon sanıklarını aday yapma konusunda olduğu gibi. Önce olmadığını söyledi, sonra 'Parti Meclisi her şeye yetkilidir, benden farklı da karar verebilir' dedi. Bunlar 'Best of Kemal Kılıçdaroğlu.' CHP'nin Kılıçdaroğlu ile farklı hale geleceği, söylemleriyle, programıyla gerçek bir sosyal demokrat parti olacağı düşünüldü. Belki de bu nedenle hava bir anda müspet oldu. Ama şimdi Sayın Baykal'dan daha geriye düştü.
CHP, Baykal döneminden bu yana, Ergenekon'un avukatlığını fiilen yaptı. Her duruşmaya bizzat milletvekillerini gönderdi. CHP milletvekilleri tanıklarla görüşmeye gitti. 'Pijamam vardı' dedikleri çantalarda kim bilir neler vardı? CHP Kılıçdaroğlu döneminde de Silivri'de yargılanan sanıkları savunan pozisyonunu sürdürüyor. AK Parti iktidarını siyasi güçle yıkamayacaklarının farkındalar. Bunun için hükümetini yıpratacak her yolu meşru görüyor.
(CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum) Profesör etiketi taşıyan, son 10-20 yıldır bilimsel makalesi olmayan bir insan. Bugün sadece laf üretiyor. Bana 'Zerdüşt' demiş, öbürüne 'sazan' diyor. Bir faşist düşüncenin, CHP'de nasıl sözünü söyleyebildiği ortaya çıkıyor. Yeni CHP kadrosu olarak takdim edilen bir insan. Bu değişmez bir damardır. İttihat ve Terakki'den bu yana gelir.
(CHP-MHP Koalisyonu) Koalisyonla AK Parti Hükümeti'nden kurtulma fikri yeni değil. Bunun ilk örneğini 2009 yerel seçimlerinde yaptılar. CHP ve MHP tabanda birbirlerine oy verdi. Genel seçim, belediye seçimlerine benzemez. Yüzde 10 seçim barajının olduğu bir seçimde, hiçbir partinin seçmeni ödünç oy kullanmaz. Koalisyon beklentisi, siyasi mühendislik projesidir. Bunlar tutmadı, tutmaz.
Elimizdeki anketler, 2007'deki oy oranınızı muhafaza ettiğimizi gösteriyor. Böyle bir sonuç bence müthiş başarı. CHP ve MHP'nin geçmişte olmadığı yerlerde güç kazandığına dair bir işaret yok. Şu anda tartışılan şudur: AK Parti tek başına iktidara gelecek ama şimdiki gibi 340-350 ile mi, yoksa anayasayı değiştirecek sayıyla mı gelecek?