Giriş Tarihi: 8.06.2011 19:38 Son Güncelleme: 8.06.2011 20:32

“Biz hizmet siyaseti yapıyoruz!”

Biz hizmet siyaseti yapıyoruz!
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Eğer biz hakikaten başarılıysak daha başarılı kılın, daha güçlü kılın. Biz de hizmetlerimizi, performansı daha da yüksek olarak götürelim'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Beyaz TV'de katıldığı programda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Yeni anayasa konusunda değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, 367'nin üzerinde milletvekilliği almaları durumunda da yeni anayasa konusunda uzlaşma yollarını arayacaklarını söyledi. ''367'yi aldık. Baskıcı bir mantıkla, anlayışla bunu biz yapalım şeklinde bir şeyi akıllarından geçirmediklerini'' ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biz yine parlamento içi gruplara, parlamento dışı partilere, STK'lara, akademisyenlere, bugüne kadar yapılmış hazırlıklara hepsine kapımızı açacağız. Yani bir kolektif akıl oluşturmak suretiyle bunu yaparız ama ağırlıklı olarak bizim düşündüğümüz bir şey var; bu anayasayı millet yapmalı. 'Anayasayı hukukçularına teslim edelim. Gelin siz bize bir anayasa yapın. Bununla yola devam edelim' diye bir şey yok. Bu dönem böyle bir şey düşünmüyoruz. Şu anda zaten başladı. Bu çalışmanın neticesinde de Hakkari'deki, Van'daki, Erzurum'daki, Edirne'deki, Tekirdağ'daki, Sinop'taki, Hatay'daki vatandaşım şöyle açtığı zaman, 'Bu benim anayasam' demeli. Rahat rahat bunu anlamalı. Şimdiki Anayasa'yı ben anlamıyorum. Çok, çok yalın olacak. Burada sadece anayasa hukukçuları, bu işin teknik boyutunu çerçevesini belirleyecekler. Bu çalışmalardan sonra. Bu konudaki bizim temel esprimiz bu. 367 olmadı, 330'un üzerinde bir oy aldık. O zaman yine çalışmayı yaparım. Diğer partilere de giderim; 'gelin beraber uzlaşma komisyonunu oluşturalım. Gelin bu çalışmayı beraber yapalım.' Geldiler, beraber oturur yaparız ve halk oylamasına gideriz. Eğer mutabık kalırsak fazla zamanımızı almaz. Eğer mutabık kalınırsa, her şey olursa 2012 anayasası diyebiliriz. 330'u aşamadık. Bunun olmaması halinde o zaman mevcut yapıyla yola devam ederiz. Diğer partilerin katkısıyla olursa seve seve, memnuniyetle.''
''HEM MEMNUNSUNUZ, HEM BİZE OY VERMİYORSUNUZ, BU NE MENEM BİR
İŞTİR?''

Erdoğan, bazı kesimlerin AK Parti'den hem memnun olduklarını hem de gidip başka partilere oy verdiklerini dile getirerek, şöyle devam etti:
''Türkiye'nin kalbur üstü iş adamları, iş kadınları vesaire, 'biz bu dönemde çok iyi para kazandık ama oyumuz yine CHP'nin' diyorlar. Hem iktidarımızdan memnunlar ama oylarını da geçen seçimler için söylüyorum, CHP'ye veriyorlar. Ben sadece onlara bir şey söyleyeyim; hem memnunsunuz, hem bize oy vermiyorsunuz, bu ne menem bir iştir? Siyasette bir şey var; marifet iltifata tabidir. Eğer biz hakikaten başarılıysak daha başarılı kılın, daha güçlü kılın. Biz de hizmetlerimizi, performansı daha da yüksek olarak götürelim.
Bizim bu dönem içinde en çok üzüldüğümüz ne olmuştur biliyor musunuz? Biz enerjimizi hep içeride harcadık. Eğer biz bu enerjiyi böyle içeride harcamamış olsaydık, el ele verseydik, enerjiyi dışarıya falan harcamış olsaydık bugün bizim ihracatımız 123 milyar dolar olmaz, 200'leri bulurdu. Biz dünyada 17'de kalmaz, 10'a doğru tırmanırdık. Demokrasiyle ekonomiyi at başı götürmek durumundayız ama siz demokrasi mücadelesinde yüzde 65 parlamentoda sayıya sahipsiniz, orana sahipsiniz, sizin hakkınızda kapatma davası açılıyor. Böyle bir demokrasi olabilir mi? Anamuhalefet partisinin o zamanki lideri ne diyor? 'Hesabını kendileri versinler, yargı gereğini yapsınlar' diyor. Bir olumlu beyanları olmadı o dönemde. Böyle istihzaları da oldu maalesef. Olanlar oldu, sonra bizi laiklik, antilaik gibi garip garip şeylerle suçladılar. Bu tabii hakikaten çok büyük bir çelişki.''
Başbakan Erdoğan, bu çelişkinin aşılması için 12 Haziran akşamının çok büyük önem arz ettiğini dile getirerek, şunları söyledi:
''Tabii bizim bir avantajımız var. Bizim icraatlarımız ortada. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Biz eserimizle konuşuyoruz ve biz eser siyaseti yapıyoruz. Hizmet siyaseti yapıyoruz ama diğerleri istismar siyaseti yapıyor. Hakaretle sürekli olarak bakıyorsunuz yalan yanlış, inanın artık biz bunların yalanlarını takip edemiyoruz, o denli, böyle bir siyaset anlayışıyla oy toplamak istiyorlar. Geçmişte olduğu gibi o ne veriyorsa 'ben beş mislini vereceğim' mantığıyla gidiyor iş. 'İki anahtar, şunu kaldıracağım, bunu kaldıracağım, askerliği kısaltacağım.' Böyle garip garip şeyler. Onlar emekli danışmanlarıyla konuşuyorlar, biz de şu anda bu ülkeyi yöneten Türk Silahlı Kuvvetlerinin muvazzaf kadrosuyla oturup bu işleri konuşuyoruz, değerlendiriyoruz. Bakın nasıl polislerin askerlik meselesi ortadan kaldırıldıysa, Milli Güvenlik Kurulu nasıl sivilleştiyse bunları biz hep dertleşerek yaptık. Hiç o geçmişin sertliği yok. Geçmişte bunlar böyle olmuyordu, farklı oluyordu. Ülkede bu işleri tatlı tatlı oturarak, konuşarak, dertleşerek yapmak varken, niçin bunları biz gerilim ortamında yapalım? Şu anda bakıyorum, muhalefet, diğerleri süreli bu tür mesajlar veriyorlar. Bundan bir reyting elde etmeye çalışıyorlar.''