Pazartesi 26.12.2011 00:00
Son Güncelleme: Pazartesi 26.12.2011 12:33

Oda TV sanıkları hakim karşısında

"Ergenekon" soruşturması kapsamında Odatv'de yapılan aramalar sonrasında, gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın'ın da aralarında bulunduğu 12'si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın 2. duruşması başladı.

Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayındaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli katıldı. Diğer tutuksuz sanık Ahmet Mümtaz İdil ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya gelmedi.
Duruşmaya geçtiğimiz cuma günü 16. Ağır Ceza Mahkemesine atanan Mehmet Ekinci başkanlık ediyor.
Kimlik tespiti için kürsüye çıkan sanık Yalçın Küçük'e mahkeme başkanı Mehmet Ekinci mesleğini sordu. Küçük, ''En son kimliğim dava mankeni idi. Önemli davalara beni alırlar. Çok mesleğim var. Diğer mesleğim savaşırım, gaziyim, Ercan Havalimanını ve Gazi Magosa'yı ben aldım. Gazi maaşım var. Ayrıca üniversitede hocalık yapıyorum. Girmediğim hapishane kalmadı'' dedi.
Tutuklu sanık Müyesser Uğur'un avukatı, iddianame ve delil klasörlerinin yayınlanmasının yasaklanmasına ilişkin talepte bulundu. Ancak sanık Müyesser Uğur söz alarak, bu talebinden vazgeçtiğini ifade etti.
Duruşma, TRT Radyo spikerinin iddianameyi okumasıyla devam ediyor.
Bu arada CHP İstanbul milletvekilleri Umut Oran, Oktay Ekşi, Binnaz Toprak ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ile BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de duruşmayı izleyenler arasında yer aldı.

Ceza istemleri
Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, Yalçın Küçük'ün ''silahlı örgüt kurmak ve yönetmek'', ''kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek'', ''devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ekmek'', ''yasaklanan bilgileri temin etmek'', ''adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek'' suçlarından ve ''örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer şüphelilerin işlemiş olduğu özel hayatın gizliliğini ihlal etmek'' suçundan 21 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Soner Yalçın'ın ''silahlı örgüte üye olmak'', ''kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek'', ''devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek'', ''yasaklanan bilgileri temin etmek'', ''adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek'', ''özel hayatın gizliğini ihlal etmek'' ve ''kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek'' suçlarından 14 ile 36,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, gazeteci Ahmet Şık ile eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın ''silahlı örgüte yardım etmek'' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Kaşif Kozinoğlu'nun ''silahlı örgüte üye olmak'', ''devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek'' ve ''yasaklanan bilgileri temin etmek'' suçlarından 11,5 yıldan 26 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Nedim Şener'in de ''silahlı örgüte yardım etmek'' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.
İddianamede, diğer sanıkların da benzer suçlara ilişkin olarak 7,5 ila 23 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.
Davanın sanıkları arasında yer alan Kaşif Kozinoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde 12 Kasım'da rahatsızlanmış ve daha sonra hayatını kaybetmişti.

İLHAN CİHANER: "TERÖRLE MÜCADELE ADI ALTINDA..."
Gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın da aralarında bulunduğu 13 sanığın yargılandığı Oda TV davasına devam ediliyor.
Duruşma öncesi adliye önünde bir açıklama yapan eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, "Türkiye'de artık şunu herkesin kabul etmesi gerekir; terörle mücadele adı altında artık terör uygulanmış durumda" dedi.
Davanın ikinci duruşmasını izlemek üzere Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne gelen eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, basın mensuplarına açıklama yaptı. Davayı iki türlü ele almak gerektiğini belirten Cihaner, "Bir ceza tekniği açısından delillerin değerlendirilmesi açısından baktığımız zaman davanın tutacak bir tarafı yok. Davaya dayanak teşkil eden belgelerin virüs yoluyla geldiğine dair çok ciddi bilirkişi raporları var. Bu raporların sakatlığına veya
geçersizliğine dair karşı bir argüman henüz ortaya konulmadı. Israrla yardım mercileri ve medya üzerinden linç yürüten bir takım medya organları bunu görmezden geliyor. Birinin kalkıp niçin polis raporlarında, virüs izlerinin hiç yer almadığını açıklaması gerekiyor. Bir kere bu tarz teknik sıkıntılar var" dedi.
Oda Tv davasında insanların özgürlük alanı ve anayasal güvence altına alınmış haklarının suç olarak nitelendirildiğini savunan Cihaner, şöyle devam etti;
"Ergenekon davasını savunmak ne kadar özgürlük alanıysa onun bir tertip olduğunu ileri sürmek de o kadar bir özgürlük alanıdır. Hükümeti yıpratmak amacıyla haber yapmak diye bir suç olamaz. Bu basın özgürlüğüdür. Basını özgür olmayan bir ülkenin hiçbir özgürlük alanından söz etmek mümkün değil. Onun için bizim büyük resme bakmamız lazım. Burada herhangi bir ceza metninde, mevzuatında suç olarak tanımlanmış herhangi bir eylem göremiyorum ben. Kitap yazmak suç olmaz. Kitap yazmanın motivasyonu ne olursa olsun, örgütsel faaliyet diye suç olarak tanımlanmamış ayrı bir kategori olamaz. Türkiye'de artık şunu herkesin kabul etmesi gerekir; terörle mücadele adı altında artık terör uygulanmış durumda. Sadece Oda Tv sanıklarına değil, bunu KCK soruşturması adı altında yapılan gözaltılarda da görüyoruz, liselilerin ifade özgürlüklerine yapılan saldırılarda da, üniversite öğrencilerine yapılan saldırılarda da görüyoruz."
Cihaner, bir basın mensubunun Balyoz ve Ergenekon davalarında yargılanan Çetin Doğan, Hurşit Tolon ve Tuncer Kılınç'ın bir dergide yayınlanan yazılarda hakarete uğradıkları iddiasıyla açtıkları davaya ilişkin sorusunu da yanıtladı. Tazminat cezasının ardından, dergi sahibi ve yazı işleri müdürünün ev ve arabalarının haczedilmesinin kabul edilebilir bir şey olmadığını belirten Cihaner, "O haberin içeriğini bilemiyorum ama yalnızca söz söyledi, hakaret etmediği, eleştiri getirdiği için bir gazeteciye bu
kadar ağır bir ceza verildiğiyse kabul edilebilir bir şey değil. Bunu yazan kim olursa olsun, herkesin karşı çıkması lazım" dedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.