Perşembe 12.04.2012
Son Güncelleme: Perşembe 12.04.2012

'İmralı ve Oslo'ya ben gönderdim'

Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı, Kürt meselesi için görevlendirdiğini belirterek, "Oslo'ya da İmralı'ya da ben gönderdim. O sır küpüm" dedi. Başbakan BDP'yi eleştirerek yeni anayasa ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının herkesi kucaklamasını istedi

Çin gezimizin son durağı olan Şanghay'da son günümüze "Merhaba" demiştik. Başbakan Erdoğan'la, gezisini izleyen genel yayın yönetmenleri ve yazarlar olarak şehir içinde şehirden farksız otelimizin (Pudong Shangri-La) bir salonunda biraraya geldik.
Erdoğan'ın kısa bir giriş ve gezi değerlendirmesi konuşmasından sonra gündeme yine Suriye ağırlığını vurdu. Çünkü, Erdoğan'ın da vurguladığı gibi, "Çin'deki temaslarda bile Suriye öne çıkmış, ekonomi ikinci plana itilmişti..." Sorular birbirini izledi, tam sohbetin sonuna yaklaşılmıştı ki, bir arkadaş şansını deneyip konuyu iç politikaya getirdi ve MİT-Yargı krizinden söz etti: "MİT Müsteşarı ve diğer üst düzey yetkililerle ilgili soruşturma ve ifade talebini yanıtlamadan önce bir iç soruşturma yaptırdığınız söyleniyor. Doğru mu?"
Erdoğan şöyle bir soluklandı. Söze "Arkadaşlar, bu konuda ilk kez açık açık konuşacağım" dedi ve bombayı patlattı: "Yargının bu girişimine sessiz kalmak mümkün değildi. Tam da benim nekahat dönemime rastladı. MİT Müsteşarımız, benim en yakın mesai arkadaşım.
Daha önceki görevlerinde (Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı, TİKA Başkanlığı) çok çok başarılıydı. Bu görevinde de çok başarılı. O, Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasıyla ilgili bir görev yürütüyor.
Biliyorsunuz, uluslararası dilde onlara ajan denir, her ülkede onlar yürütmenin başının izniyle gizli operasyonlar yaparlar.
Devletin güvenliği ve geleceği için.
"BENİM SIR KÜPÜM"
Her yerde, bu böyledir. O nedenle MİT Müsteşarımızı İmralı'ya gönderen benim, Oslo'ya gönderen benim. Niçin gönderiyorum? Çünkü ortada bir terörle mücadele var. O mücadelede başarılı olmak zorundayız. Başarılı olmak için de tüm araçları kullanmak zorundayız.
Bir noktaya açıklık getireyim: Oslo'daki görüşmelerde MİT Müsteşarı'nın birtakım sözler verdiği iddiaları yalan, çünkü hiçbir yazılı tutanak tutulmadı. Sadece sözlü görüş alışverişi yapıldı o toplantılarda, hepsi bu. MİT Müsteşarı'nın gayretlerinden çok memnunum. Zira ülkeme çok şey kazandırdı. İyi yetişmiş bir bürokrat o.
Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti devletinin sır küpü.
Biz insan kıyma makinesi değiliz. Onun gerek Oslo'daki olsun, gerek İmralı'daki olsun, çalışmaları takdire şayandır. O meseleye gelince; yargı kendine ait olmayan bir yetkiyi kullanmaya kalktı. Yargı kesinlikle kendini yasamanın veya yürütmenin üstünde göremez. Aslında ona yetkiyi yasama organı veriyor, verdi. Ama kötüye kullandı.
Bir yasal süreçle tartışmalara açıklık getirdik. O konu noktalandı.
Erdoğan etnik yapılanmayla ilgili bir soru üzerine, partisindeki 60 milletvekili ve kabinedeki 5 bakanın Kürt olduğunu vurguluyor: "Bütün etnik yapıları kuşatan bir partiyiz.
Bekir bey (Bozdağ) bile Kürttür. Birbirimize karşı olan sevgimiz aynı. Biz BDP'nin söyleminin yanlış olduğunu söylüyoruz. Halbuki biz birinci dereceden Kürt seçmenin oylarını alıyoruz, Kürt partisi miyiz? Türkiye bizi kucakladı.
Alevi, Sünni, Laz, Çerkez herkes bu işin içinde var. Rizeli'yim bana Laz diyorlar. Halbuki alakam yok. Nusret bey (Bayraktar) Laz ama kimse bilmez.
Her kesimi kucaklayan parti olmamız bizi yüzde 50'ye taşıdı. Yeni anayasada da gelin bunu bir yere yerleştirelim. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı herkesi kucaklasın. Burada rahatsız edici bir şey yok öbürü rahatsız edici. Burada ezber bozan bir mantık var artık çözelim istiyoruz."
GÖREV SÜRESİ

Madem sohbetin sonundan, iç sorunlardan başladım; devam edeyim.
Erdoğan, 2014'ten sonrasıyla, yani üç dönem görev süresinin dolacağı tarihten ötesiyle ilgili projelerini soran arkadaşımıza özetle şu yanıtı verdi: "Siyasiler genellikle koltuktan kalkmasını bilmezler.
Partiyi kurarken bu konuyu enine-boyuna tartıştık; 'Biz de diğerleri gibi mi olacağız, yoksa hücre yenilemesi ilkesini mi benimseyeceğiz' dedik. Zaten üç dönem sonra siyaset bitmiş olmuyor, sadece bir dönem ara veriliyor. O bir dönemde partide. sivil toplum örgütlerinde çalışılıyor, sonra yeniden dönülebiliyor. Fanilerle yürüdüğünü bilecek, ilkelerle yürümeye devam edeceksin. Tayyip Erdoğan da fani, bir gün ölecek. Öldüğünde ne yapılacaksa, onun ilkeleri bugünden belli olmalı, şimdiden hazırlanmalı.
Sürem dolduğunda partim ne görev verirse, sempozyumlarla, konferanslarla, başka etkinliklerle Anadolu'yu hallaç pamuğu gibi atarım."
"Anayasa Mahkemesi cumhurbaşkanlığı konusunda 7 yıllık görev süresini iptal ederse ne olur" sorusuna "Yorum yapmadan konuşmamız şık olmaz, karar açıklandığında değerlendirme yaparız" karşılığı veriyor.
Bir soru da Cumhurbaşkanı Gül'ün onayından geçerek yasalaşan yeni eğitim sistemiyle ilgili: "Gelecek öğretim yılına yetişir mi?" Erdoğan, tereddütsüz "Hiç endişeniz olmasın" dedi, ekledi: "Tüm hazırlıklarımızı yetişecek şekilde yapıyoruz.
Ufak-tefek aksaklıklar olabilir.
Göreceksiniz, tereyağından kıl çeker gibi yapacağız. Sonraki öğretim yılında daha da oturacak. Osmanlıca-Kürtçe seçmeli ders olarak seçilebilecek."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.