Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon'da düzenlenen AK Parti 11. Geleneksel Gençlik Şöleni'nde CHP'ye yüklendi. CHP'nin şimdiye kadar darbeleri alkışladığını söyleyen Erdoğan, "Şimdi ne oldu biliyor musunuz? Tahrik edemedikleri orduyu, tahkir etmeye başladılar. Kendi yandaş yazarları, kendi yarım porsiyon aydınlarıyla harekete geçiremedikleri orduya şimdi hakaret etmeye başladılar" dedi. Erdoğan, şu mesajları verdi:
TÜRKİYE YÜZYILI
Allah'ın izniyle bu yüzyıl Türkiye yüzyılı olacaktır. Türk gençleri çok büyük bir medeniyetin torunları, bu yüzden omuzlarında ağır bir yük olsa da, başları hiçbir zaman öne eğilmeyecek. Eğer Allah korusun sizin başınız öne eğilirse bilin ki Gazze'nin, Kudüs'ün, Şam'ın, Saraybosna'nın, Kabil'in, Bağdat'ın gençlerinin başı öne eğilir. Onun için sizin başınız öne eğilmeyecek.
Bu millet canını verecek, istiklalini vermeyecek kadar büyük bir millettir. 23 Nisan 1920'de Türkiye'nin tüm vilayetlerinden Ankara'ya gelen vekillerle Ankara'da dualar edilerek, kurbanlar kesilerek, Mevlid- i Şerif okunarak, Sakal-ı Şerif ve sancak taşınarak bir cuma günü Hacı Bayram-ı Veli'den TBMM'nin o tarihi binasına doğru yürünmüş ve Meclis açılmıştır.
Ancak birileri 19 Mayıs ruhunu, 23 Nisan ruhunu, 29 Ekim ruhunu a anlayamadı. Özümseyemedi, kabullenemedi, milli iradeyi hazmedemediler. Milletin egemenliğini hazmedemediler. Ne yazık ki 27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta milli iradeye kastederek, milletin tercihlerini yok saydılar. , 'Atatürkçüyüz' diyerek, 'Kemalistiz' diyerek, 'ulusalcıyız, milliyetçiyiz' diyerek Atatürk'ün ilkelerini kendi elleriyle tahrip ettiler.
İşte CHP'nin tarih boyunca değişmeyen milli irade düşmanlığını görüyorsunuz. Bu CHP, 27 Mayıs askeri darbesine alkış tutmuştur. Bu CHP, merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının asılmasına bıyık altından gülümseyerek seyirci kalmıştır. Bu CHP, 28 Şubat postmodern darbesini alkışlamıştır. Bu CHP, 'ordu göreve' diyenlerle yan yana, omuz omuza iş tutmuştur. Bu CHP, 27 Nisan bildirisi karşısında 'altına imzamızı atarız' diyecek kadar milletten, milli iradeden uzaklaşmıştır.
Şimdi ne oldu biliyor musunuz? Tahrik edemedikleri orduyu, tahkir etmeye başladılar. Kendi yandaş yazarları, kendi yarım porsiyon aydınlarıyla harekete geçiremedikleri orduyu şimdi karalamaya, kötülemeye, hakaret etmeye başladılar.
Genelkurmay Başkanlığımız, önceki hafta bir basın açıklaması yaptı. Kendileriyle ilgili bazı iddialara, hakaretlere cevap verdi. Kendi alanıyla ilgili, kendisiyle ilgili olduğu sürece her kurum kendisini, imajını, çalışanlarını elbette savunacaktır. Bunda yadırganacak hiçbir şey yok. Bir kendini bilmez çıkacak, bu ülkenin şerefli askerlerine ağza alınmayacak hakaretler edecek ve o kurum da susacak.
Ama bütün tarihi boyunca yasamaya, yargıya, yürütmeye müdahale edilirken susan, çıtını çıkarmayan, adeta kedi gibi pısan CHP, Genelkurmay'ın bu açıklaması karşısında kağıttan bir kaplana dönüştü. Siz kaplandınız da 28 Şubat'ta neredeydiniz, siz kaplandınız da 27 Nisan bildirisinin yayımlandığı gün neredeydiniz? Bugüne kadar Genelkurmay açıklamalarına sesiniz çıkmıyordu.
Biz demokrasiye müdahale edilmesine asla izin vermedik, siz gençler de aynı şekilde asla ve asla izin vermeyeceksiniz. Demokrasiye, milli iradeye yönelik her saldırı karşısında dimdik durup demokrasiyi kollamanızı rica ediyorum.