'Türkiye akıllı güçtür'
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye ile yaşanan krizi Cenevre zirvesine giderken değerlendirdi: Bu meselenin sorumlusu Suriye rejimidir. Ne fevri davranırız ne de karşılıksız bırakırız. Türkiye smart (akıllı) güçtür. PKK ile işbirliği yapan bir rejim çökmeyi hak ediyor
CEPHEYİ GENİŞLETMEYİZ
Bütün faktörleri göz önüne alırız. Ama bu meselede cephe genişletmeyiz. Bu, Türkiye ile Suriye arasında bir meseledir. Meselenin sorumlusu Suriye rejimidir. Elimizde sağlam deliller olmadan ne Rusya ne de İran'la gerilim yaşamayız. Hiçbir zaman karşımızda bir cephe görmeyiz.
Olayın ayrıntılarını onlarla paylaştık. Komşu ülke olarak uluslararası hava sahasında gerçekleşen bu olayda daha objektif ve net tutum benimsemesini beklerdik.
Pilotlarımızı biz arıyoruz, aramaya devam edeceğiz.
MIG İDDİASI GERÇEK DIŞI
Kesinlikle yok böyle bir şey. Pes yani.
Biz ne Türkiye'nin hard power'ını öven ne de yeren makalelere bakarız. Bizim için önemli olan kendi vizyonumuz içinde bu siyasetimizin nereye oturduğudur. Bunun hard power boyutunda Suriye sınırında aldığımız tedbirler herkesçe malum. Bu tedbirlerin Suriye tarafında oluşturduğu tepkileri, mesajı aldıklarını biliyoruz.
Arama kurtarma devam ederken, oluşturacağınız siyasetin veya göstereceğiniz tepkiyi ilan etmenin belli sınırları var.
Politikamızın başarısız olduğu kanaati yanılsama ve yönlendirme çabasından ibaret. Bu gücün ne zaman gösterileceğini biz biliriz. Ne fevri adım atarız ne de böyle bir eylemi karşılıksız bırakırız. Türkiye ne hard power'dır (sert güç) ne de soft power (yumuşak güç). Türkiye smart power'dır (akıllı güç). Hangi gücünü ne zaman kullanacağını gayet iyi bilir. Türkiye'nin son dönemde soft power'ının güçlendiğini, hard power'ının zayıfladığını söyleyenler bilmeli ki geçen sene Libya'daki Misrata operasyonunda 18 (Türk) F-16 uçağı, 4 fırkateyn Akdeniz'in ortasında görev yaptı.
KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ
Bu kriz yönetiminde CHP'nin ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun sergilediği tavır hepimizi hem şaşırttı hem üzdü. Başbakanımızla görüşmesinde olayın mahiyetiyle ilgili hemen hemen hiçbir sorusu olmadı. Çok net olarak söylemek istiyorum. Çünkü bu tarihi sorumluluktur. Sorulan iki soru yanındaki arkadaşlarındandı. Pilotların sağ olup olmadığı ve Suriye hava sahasının nerede başlayıp nerede bittiği idi. "Sıfır politika" denilen dönemde bir ay içinde Türkiye 10'u aşkın toplantıya ev sahipliği yaptı, 20'yi aşkın toplantıya da bizzat katıldı. Bu mu sıfır politika?
Sayın Başbakanımızın sormasına rağmen hiçbir tavsiyede bulunmadı, değerlendirme yapmadı. Bu saldırı AK Parti Hükümeti'ne değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne yapılan bir saldırı. "Suriye'nin saldırısının sebebi Türkiye'nin takip ettiği politikalardır" demek, Suriye rejimine malzeme vermektir.
80 BİN KİŞİ Mİ ÖLMELİYDİ?
Mübarek 1 ayda, Kaddafi 6 ayda gitti. Onları ölçü alsak 4-5 ayda ilişkiyi keserdik. Oysa 10 ay Esad'ı izlemeye aldık. O zaman 14 maddelik planda anlaşmaya varmıştık. Ama iki hafta içinde farklı tavırlar görünce, bir plan uygulamada samimi olmadığına kanaat getirdik. Bu problemin uzun süreceğini öngördük. Biz Esad'la görüşmeyi kestiğimizde 7-8 bin insan ölmüştü. 70-80 bin olmasını mı bekleseydik? Şu anda 20 bini buldu ölü sayısı. "Ne oldu da ilişkiler kesildi?" deniyor ya. Suriye'de yaşanan olayları örneğin Türkiye'nin nüfusuna kıyaslarsanız bu durum, 80 bin insanın ölmesi, 80 bin insanın kaybolması, 300 bin insanın tutuklanması, 200 bin askerin ordudan firar etmesi, 1 milyon insanın mülteci olması, 5-6 milyon insanın yerinden olması demek. "Bekleyip görelim, karışmayalım mı?" deseydik. O zaman, "Mübarek'e Kaddafi'ye git diyenler, kendi arkadaşları sözkonusu olunca demokrasiyi, insan haklarını görmezden geliyor" diye eleştirilecektik. Öyle eleştirileceğimize böyle eleştirilelim.
SURİYE-PKK BAĞLANTISI
PKK'nın kaos ortamından yararlanmak, Suriye yönetiminin de PKK'yı kullanmak istediği artan verilerle ortaya çıkıyor. Böyle bir rejimle işbirliği yapan örgütler o rejimle birlikte çöker. Veya PKK gibi terör örgütüyle işbirliği yapan rejim de çökmeyi hak etmiştir.
CENEVRE'DEN BEKLENTİ...
Kofi Annan ilk misyonu aldığında Türkiye'ye geldi. Kendisiyle konuştuğumuzda düşüncelerimizi kendisine ifade etmiştik. Bize, "Şimdilik hayal ama bir bölgesel toplantı yapsak nasıl olur?" diye sormuştu. "Akan kanı durduracak ve sağlıklı bir geçişi sağlayacak her türlü girişimin yanında yer alınız" demiştim. Maalesef Annan Planı, Suriye rejiminin baskıları sebebiyle istenen sonuçları doğurmadı. Suriye yönetimi Annan Planı'nı da bizimle daha önce anlaştıkları planlar gibi bir zaman kazanma olarak gördü. Şimdi artık Annan Planı'nın bundan sonraki aşaması için uluslararası toplumun her türlü ihtimali denemesi lazım. Bu plan ya yürümeli ya da yürümeyecekse ortaya konulmalı. Biz Türkiye olarak "siyasi geçiş süreci" içermeyen metne evet demeyiz.
EN SON HABERLER
- 1 Edanur'un ölümünden 11 gün sonra ortaya çıktı! İstanbul Ağaç A.Ş. Müdüründen pişkin savunma
- 2 İzmir'de HDP parti binasından PKK’ya bağış sandığı çıktı! Kandil'e katılanların listesini tutmuşlar
- 3 Yunanistan'ı Türkiye heyecanı sardı! Atina Miçotakis'in Ankara ziyaretine kilitlendi
- 4 CHP’de skandal akraba atamaları! Hizmet bahane ballı koltuklar şahane
- 5 Son saatleri ve otopsi raporlarına SABAH ulaşmıştı! Cem Garipoğlu’nun elindeki mor lekelerin sırrı belli oldu
- 6 CHP'li Akdoğan'ın Müslümanları hedef alan sözlerine AK Partili Usta'dan tepki: Bu Siyonizm ağzıdır
- 7 KADEM’den o habere tepki: Apaçık bir iftira ve gerçeklik payı yok
- 8 Bayraktar AKINCI TİHA'dan bir başarı daha: Hareketli ve sabit deniz hedefi atışları tam isabet
- 9 Türkiye ile Kuveyt arasında 6 kritik anlaşma birden! Es-Sabah'a Devlet Nişanı tevcih edildi
- 10 SON DAKİKA | Dışişleri'nden İsrail'e Refah uyarısı: Tüm dünyayı etkiler