Giriş Tarihi: 26.9.2012 16:03 Son Güncelleme: 26.9.2012 16:04

Bozdağ'dan 'Balyoz' yorumu

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 'Balyoz' davasında verilen kararlarla ilgili 'Biz beğenelim, beğenmeyelim, bu kararı bir heyet verdi, bir mahkeme verdi ve bu şüpheden öte mahkemede kabul edilmiş bir kanaate döndü" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Tvnet'te katıldığı bir programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kamuoyunda 'Balyoz' davası olarak bilinen davayla ilgili verdiği karar hakkındaki soruları cevaplayan Bozdağ, yargılamaların Yassıada'daki yargılamalar ile kıyaslanmasına tepki göstererek, 'O dönemde hakime kalkıp Menderes'in veya savcıya kalkıp bugün devam eden Silivri'deki davalardaki örneklerde olduğu gibi bir laf etme, bırak öyle bir lafı, öyle bir cüret yapma imkanı var mı? Orada bir müthiş bir şey var. Ama baktığınızda Silivri sürecinde devam eden, işte Balyoz davası bitti, şimdi hakimine yapılmadık hakaret, savcısına yapılmadık hakaret; yani sanki davanın sürecine baktığınızda yargılananlar şüpheliler değil de hakimler yargılanıyor. Acaba Yassıada yargılamaları yaparken bugün bu yargılamaları yapan hakim ve savcılara söylenen sözlerin, bırakın milyonda birini, trilyonda, katrilyonda birini o dönemdeki yargılananlar söylemiş miydi? Yani böyle bir hadise ama, baktığınızda bütün Türkiye'ni gözü önünde devam eden bir yargılama var, yani çok yan yana koyup kıyaslamak bilmiyorum çok büyük bir haksızlık olarak kabul ediyorum" diye konuştu.

"ŞÜPHEDEN ÖTE KANAATE DÖNÜŞTÜ"


Balyoz davasında mahkemenin verdiği kararları değerlendiren Bozdağ şunları söyledi:
'Bugün karar çıktı ortaya, bu kararın bir anlamı da şudur esasında: İddia olunan şeyler iddiadan öte bir kararla teyit edilmiş oldu, bir karara dönüştürüldü. Sonuçta bu kararı biz beğenelim, beğenmeyelim, bu kararı bir heyet verdi, bir mahkeme verdi ve bu şüpheden öte mahkemede kabul edilmiş bir kanaate döndü. Yargıtay aşaması ayrıca var. Öyleyse, bizim burada herkesin oturup şunu düşünmesi lazım. Bu olayda mahkeme neye göre karar verdi? Tarafların görüşlerine göre değil, mahkeme dosyadaki delillere göre karar verir. Şimdi kamuoyunda bakıyorum işte bu Balyoz'daki yargılanan kişilerin avukatları daha ziyade kamuoyunu ikna etmeye, kamuoyunu inandırmak için uğraştılar televizyonlarda, gazetelerde. Yani aynı uğraşı mahkemelerde yapmış olsalar, belki kendi savundukları kişilerin lehine daha olumlu şeyler yapmış olurlardı. Ama böyle bir yaklaşımı da orada göremedik. Ben bu davanın sonucuna ilişkin bütün değerlendirmeleri işin doğrusu tarafçılıkla, yani herkes tuttuğu tarafa göre bir değerlendirme yapıyor.'

"SİYASİ İKLİMİN DOĞURDUĞU CESARETLE AÇILAN SORUŞTURMALAR"


AK Parti iktidarları döneminde Türkiye'de büyük bir değişim yaşandığına dikkat çeken Bozdağ, '2010'da Anayasa değişikliği yapıldığı zaman, kimse 12 Eylül'ü yapanların yargı önüne çıkacağına inanmıyordu, hatta bu değişikliğe evet verenlerin bile kafasında şüphe vardı. Ama şu anda Kenan Paşa da, Şahinkaya da, hayatta olanlar sanık durumunda ve yargılanıyorlar. 28 Şubat olmuş 97'de, o günden beri 28 Şubat konuşuluyor fakat 28 Şubat yargının önünde değil. Şimdi Türkiye'nin savcıları yine vardı, yargı yine aynıydı, yasalar yine aynıydı, Anayasa yine aynıydı. Neden böyle bir soruşturma açılmadı, bir süreç başlamadı. Bunun bir siyasi iklimle, Türkiye'nin iklimiyle doğrudan bir alakası var. Bütün bu soruşturmalar baktığınızda bu iklimin doğurduğu cesaretle açılan soruşturmalardır. Türkiye'de demokrasi adına, hukuk devleti adına iklimlerin değiştiği bir dönem oldu demokrasiden yana ve hukuk devletinden yana" diye konuştu.

"MAHKEMENİN VERDİĞİ KARARDAN NİYE RAHATSIZ OLAYIM?"


Bozdağ, 'Açıklanan karardan rahatsız mısınız?' şeklindeki soru üzerine, "Çıkan karar mahkemenin kararı, ben mahkemenin verdiği karardan niye rahatsız olayım. Mahkeme sonuç itibariyle dosyaya göre bir karar veriyor, bu kararı beğenen olacak, beğenmeyen olacak. Ama bu karar sonuçta Yargıtay'a gidecek, beğenen de Yargıtay'a götürebilir, beğenmeyen de götürebilir, herkesin yetkisindedir, süreç devam ediyor. O bir renksizlik olarak değerlendirmektense, ilkeli bir duruş olarak değerlendirilmesi daha doğrudur. Şu anda bütün darbeciler, darbe teşebbüsünde bulunanlar ve darbe yapanlar bu iktidar döneminde yargılanırken böyle bir iddiayla açılmış bir davada mahkumiyet kararı oldu veya başka bir karar oldu, bununla ilgili Hükümeti renksizlikle suçlamak çok büyük bir haksızlık olur. Bütün bunlar bizim doğurduğumuz iklim sonucudur" şeklinde konuştu.
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması sürecinde darbe davalarının olumsuz etkileneceğine yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Bozdağ, 'O zaman da maalesef bir kara propaganda yapıldı. Şimdi biz o dönemde açıklamalarda bulunduk, devam eden davaları etkileyecek bir yasal veya anayasal değişikliğe biz gitmeyiz. Çünkü yasal da böyle bir şey yapmak davalara müdahale etmek anlamına gelir, hukuka müdahale etmek anlamına gelir. Biz bunu yapmayacağımızı o zamanki dönemde de açıklamalarda bulunduk. Ama maalesef bunu açıklamamıza rağmen, bunun böyle olmayacağını ifade etmemize rağmen bazı çevreler o günün şartlarında bunun aksini söylediler. Çıkan yasadan sonra ve hatta benim bir açıklamam olmuştu, yasa çıktıktan sonra hepsi mahcup olacak demiştim. Yasa çıktı, ondan sonraki süreçte de onların söylediğine göre her gün yasa çıktığı günün ertesi tahliyeler olacaktı, ama öyle bir şey olmadı. O bir karartma kampanyasıydı, öyle düşünüyorum" dedi.

"PKK TAŞERON BİR TERÖR ÖRGÜTÜ"


Terörle mücadele konusunda da değerlendirmelerde bulunan Bozdağ, PKK'nın sadece bir 'terör örgütü' olmadığına dikkat çekti. Bozdağ şunları söyledi:
"PKK terör örgütü esasında sadece bir terör örgütü değil, terör örgütünün ötesinde de bir yapısı var. Şimdi siz bir terör örgütüyle mücadele ederken onunla mücadelenin usulleri var, o çerçevede yaparsın. Türkiye'de onu yapıyorlar, yapmaya da devam ediyor. PKK terör örgütü bir yönüyle de taşeron bir terör örgütü. Başkalarının da kullandığı, kendisini de kullandırdığı bir örgüt, herkes biliyor. Sipariş pek çok eylemleri yaptığı da herkesin malumu. Öte yandan PKK terör örgütünün kaybettiği zemin var. O da bölgeye bizim yaptığımız hizmetler ve attığımız adımlar nedeniyle pek çok seçim sonucu gösteriyor ki orada kaybedilen bir zemin var ve güçlenen bir aidiyet duygusu var, devletle büyük bir kucaklaşma var. Bundan da terör örgütünün fevkalade bir rahatsızlığı var. Öte yandan da terör örgütünün kendi içinde bu olup bitenlerden sonra bir dağılma var, bir sıkıntı var, motivasyon eksikliği var. Tabii bütün bunlar bir araya geldiği zaman hem dışarıdan, hem terör örgütünün kendi içinden, teröristlere bir moral motivasyon vermek, hem kaybettiği zemini geri kazanabilmek, hem AK Parti'yle yükselen bir Türkiye'nin tekrar bu yükselişine zarar vermek ve Türkiye'nin gündemini başka konularla meşgul edebilmek. Ve hem de bu bölgede yaşanan hadiselerden kendi lehine sonuçlar çıkararak buradan farklı kapılar açabilir miyim düşüncesiyle 2012 yılını esasında PKK terör örgütü kendi açısından bir final yılı olarak değerlendirdi ve o çerçevede adımlar attığını görüyoruz."
Son aylarda 500'ün üzerinde teröristin etkisiz hale getirildiğine dikkat çeken Bozdağ, 'Ve bu terör örgütü içerisinde büyük bir psikolojik motivasyon bozukluğuna yol açtı ve bunu telafi etmek için de uğraşıyor. Tabii başka şeyler de var. Ama bütün bunlar şunu gösteriyor: Terör örgütü bir kez daha şunu görmüş oldu: Dışarıdan aldığı destek, içeriden aldığı destek, başka yerden aldığı destek ne olursa olsun Türkiye'de yaptığı hesapların hiçbirisinin tutma imkanı yoktur, tutması da mümkün değildir. Zannederim bu dersi almıştır' dedi.

"ŞU ANDA BÖYLE BİR GÖRÜŞME YOK"


Oslo görüşmeleri ile ilgili muhalefetten yöneltilen eleştirilerin hatırlatılması üzerine Bozdağ, 'Siz terör örgütünü bitirmek istiyorsanız nasıl olacak? Terör örgütüyle görüşmeden nasıl olacak? Yok efendim, onunla görüşmeyelim de arada biri olsun. Sonuçta o gidip onlarla konuşmuyor mu? Ne söylüyor sen bilmiyorsun, o ne söylüyor bilmiyorsun. Devletin Milli İstihbarat Örgütü niye vardır? Devletlerin milli istihbarat örgütlerinin vazifesi budur. Terör örgütlerinin içerisine girmek, sızmak, bilgi toplamak, derlemek, gerektiği zaman terör örgütleriyle gereken temasları kurup görüşmeleri yapmak, bunlarla ülkesinin lehine faydalar çıkarmak ve terörü bitirmek için birtakım şeyler yapmak. Yani bugün bu görüşmeler niye yapılıyor diye değil. Esasında şimdiye kadar terörü bitirmek için bu görüşmeler niye yapılmadı diye bence birilerinin eleştirmesi lazım. Yoksa şimdi eğer bu adımlar atılmamış olsa o zaman Hükümeti suçlamak lazım. Kardeşim, terörü bitirmek için neden bu adımları da atmıyorsunuz diye eleştirilmeleri lazım. Bu Hükümet şimdi adımlar atmış, bu noktada işte Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan bazı görevliler bu noktada birtakım görüşmeler yapmış' diye konuştu.
CHP'li Haluk Koç tarafından açıklanan ve Oslo Mutabakatı olduğu iddia edilen metinle ilgili soru üzerine Bozdağ, "Şimdi Sayın Başbakan da açıkladı, hep söyledi. 'Böyle bir belge yok' dedik. Yani Oslo belgesi diye açıkladıkları şey de bir belge değil, böyle bir mutabakat yok ve böyle bir hadise yok. Görüşme var, fakat böyle bir şey yok. Ama şimdi onlar sanki üzerinde mutabakata varılmış. Efendim, anlaşılmış bir metin var da bu metni biz Türkiye kamuoyundan gizliyoruz da bunlar bu metni açıklıyormuş, yok öyle bir şey. Böyle bir şey yok, sadece görüşmeler var. Görüşmeleri, bir yandan Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki, 'Biz olsak görüşmelere izin vermeyiz' diyor. Öte yandan diyor ki, biz görüşmelere karşı değiliz ama içini niye açıklamıyorlar biz ona karşıyız diyor. Öte yandan kalkıyor Genel Başkan Yardımcısı, işte görüşmeler olmuştur, işte bakın şöyle şöyle belgeler var diye hükümeti bunları niye yaptırtıyorsunuz diye itham ediyor. Şu anda böyle bir görüşme yok. Ama demin de söyledim, terörün sonlandırılması konusunda halkımızın bizden bir talebi var, terör bitsin, terör sona ersin, ama nasıl bitirse bitsin, nasıl sona erdirilse erdirilsin; yani vatandaşımızın yönteme dair bir tercihi yok. Yani, terörün bitmesine ilişkin neticeye dair bir tercihi ve bir talebi var. Onun için, terörün bitirilmesi için, sonlandırılması lazımsa hükümetimiz döneminde bunlar yapılmıştır, bundan sonra da yapılmaya devam edecektir" değerlendirmesinde bulundu.

"SUÇÜSTÜ HALİ VAR"


BDP milletvekillerinin teröristlerle kucaklaşma görüntülerini de yorumlayan Bozdağ, 'Mecliste dokunulmazlık fezlekesi olan pek çok milletvekili var, bunların neredeyse 3'te 2'si, belki daha fazla bir kısmı BDP'li milletvekillerine ait. Tabii bunların içerisinde olanlar bir yerdeki konuşmalar, bir yerdeki sözlerle ilgili şeyler. Ama son görüntülere baktığınız zaman, burada konuşmaktan öte bir eylem var. Yani tabi teröristle bir kucaklaşma var, yani adeta bir suçüstü hali gibi bir görüntü. Yani bu görüntüden rahatsız olmayan ülkede kimse de yok, hatta PKK ve yandaşları dahi zaman zaman basından takip ettiğimizde rahatsızlığını dile getirdiler. Ama baktığınız zaman, bunun tesadüfi bir iş olmadığı da ortaya çıkıyor, yani kasti bir. Öyle gözüküyor, şeyden gözüküyor, benim buna dair bir bilgim yok ama fotoğrafa baktığınızda, kameranın orada olması, baktığınızda bunlar tesadüfen yola giderken hemen olacak bir iş değil' dedi.
BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının sorulması üzerine Bozdağ, "Mecliste bulunan milletvekili milletinin sadece bir kısmını değil tamamını temsil eder. Bizim anayasamız öyle, biz öyle görüyoruz, milletimiz de öyle görüyor. Türkiye terörle mücadele ederken, milletin kalbi Mecliste bir milletvekilinin veya bazı milletvekillerinin o ülkenin birliğine, dirliğine kurşun sıkan, askerini, polisini, vatandaşını şehit eden teröristlerle sarmaş dolaş olması, kucaklaşması, büyük bir sevinç gösterisiyle bunu Türkiye ve dünya kamuoyuna yansıtması kabul edilebilir bir durum değil, milletvekilliyle bağdaşır bir husus da değil. Yani benim gördüğüm öylesi çirkin bir durum ve adeta bir suçüstü hali var. Tabi bunlarla ilgili fezlekeler henüz Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ulaşmadı. Önce Cumhuriyet savcılıkları bunlarla ilgili bir süreç başlatacak, dokunulmazlığı olduğu için de bunlarla bir fezleke düzenleyip Meclise gönderecektir. Meclis de anayasa ve adalet komisyonundan oluşan karma komisyon bir rapor hazırlayacak, eğer raporda dokunulmazlığın kaldırılması yönünde bir görüş izhar eder, bunu da Genel Kurulu onaylarsa, o zaman dokunulmazlığı kalkacaktır. Dokunulmazlığı kalkması milletvekilliğinin düşmesi anlamına gelmez, sadece soruşturma ve kovuşturmanın yapılmasına milletvekilliğinin engel olma hususu ortadan kaldırılmış olur, yani yargılama devam edecektir" dedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.