Erdoğan: Terörist için ağlamayız

Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven'in "Ölen teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz" sözleri ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriye açıklamalarına ateş püstürdü. "Ölen terörist için ağlamayız" diyen Erdoğan'ın şu mesajları şöyle oldu:
Elinde silah olan hiç kimseye en küçük müsamahamız yoktur. Biz evlatlarımızı katleden ve bu mücadele esnasında ölen terörist için de ağlamadık, ağlamayız. Bu bizim hem insani, hem vicdani görevimizdir. Birilerini memnun etmek için bazı ifadeler kullanamayız. Siyaseti bırakın siyasetçiler yapsın. Herkes yerini iyi bilsin. Elbette örgütün kandırarak dağa götürdüğü çocukları engellemek için her türlü projeyi hayata geçiriyoruz. Ret politikalarını, asimilasyon politikalarını biz kaldırdık.
Bazı gazeteler şunu hemen söyleyecektir: 'Erdoğan'dan milliyetçi söylem'. Evet, bu milliyetçilikse, milliyetçiyim. Biz Türkiye'nin bütün sıkıntılarını birlikte çözeceğiz. Kürt kardeşlerime, BDP belediyelerinin olduğu yerlerdekilere sesleniyorum; güllük gülistanlık yerlerde mi yoksa pislik içinde mi yaşıyorsunuz? Yapılan tahsislerin nasıl değerlendirildiğini çok iyi biliyoruz. KCK operasyonları, Kürt kardeşlerimizin hakkını farklı yerlere gönderen yönetimlere karşı yapılmıştır. BDP'li belediye başkanları, belediye başkanlığı yapamıyor zaten. Yanlarına gönderilen malum elemanlarla belediye yönetiliyor.
Bölücü terör örgütünün kendine göre bazı istismar başlıkları var. Ana dilde eğitim, öğretim... Yok böyle bir şey. Bizim ülkemizin resmi dili Türkçedir. Kimseyi aldatmaya gerek yok. Şu anda seçmeli Kürtçe derslerine müracaat edenlerin sayısı ortada.
'ŞUURSUZ CHP'
Suriye tezkeresi tartışmalarının, Türk siyasi tarihinde, kırılma noktalarından biri olarak yerini aldığına inanıyorum. Türkiye'ye komşu bir ülkeden silah doğrultuluyor, ana muhalefet partisi saldırganın, mütecavizin ağzıyla konuşuyor, avukatlığına soyunuyor. Bu nasıl bir şuursuzluktur? Tezkere ile dünyaya savaş açabilirmişiz? Onu yeri, zamanı geldiğinde konuşuruz. Blöf yapılıyormuş. Blöfü yeri zamanı geldiğinde görürsünüz. Tezkere hadisesinde CHP, bir kez daha BDP'nin kuyruğuna takılmıştır. BDP'nin hangi amaca hizmet ettiğini zaten herkes anlıyor. Ama Esad aşkının CHP'nin gözünü kör etmesini anlamak mümkün değil. Şayet tezkereyi desteklemeyi Hükümet'e ve AK Parti'ye destek olarak görüp gururunuza yediremiyorsanız, hiç olmazsa susma erdemini gösteriniz. Ortaya koyduğu ilkeli tutum için MHP ve Genel Başkanına teşekkür ediyorum.
Türkiye ve dünyayaki gelişmeleri at gözlüğü ile takip edenlerin bizim dış politika vizyonumuzu anlamasını ve takdir etmesini elbette beklemiyoruz. Dünyaya açılmakla değil, içine kapanmakla övünenler Türkiye'nin AB vizyonunu, Balkan ufkunu, Kafkas perspektifini, Ortadoğu ve Kuzey Afrika yaklaşımını anlayamazlar. Türkiye Cumhuriyeti gölgesinden korkanların değil, yedi düvele meydan okuyanların omuzlarında yükselmiştir. Selçuklu'yu, Osmanlı'yı, Türkiye'yi kuran ruh, onurunu, bayrağını, sancağını, vatanını, namusunu çiğnetmeyen, kutsal bildiği değerler için her şeyini geride bırakan bir ruhtur.
Siz nerede, hangi asırda yaşıyorsunuz ey Kılıçdaroğlu? Kalkıyor Amerika'ya meydan okuyorsunuz! 'Esad'ın canı cehenneme, hadi siz de Amerika'ya diyebiliyor musunuz?' diyor. Sokak ağzı! Siz Amerika'ya el pençe divan duran adamlarsınız. Cemaziyelevvelinizi biliyoruz. Amerika'nın Başkanı orada otururken, sizin arkasında gittiğiniz lideriniz de el pençe duruyordu. Size hangi komplo teorisyenleri akıl hocalığı yapıyor?
120 bin insan Türkiye'ye sığındı. Kendi halkını bombalayan Esad'a gösterdiğiniz empatinin, sempatinin bir parçasını bu masum insanlara niye gösteremiyorsunuz? Biz Suriye'deki insanları kurtarmayı, Türkiye'nin insanlık borcu görüyoruz. Bu millet ta Hint Yarımadası'na bir kişi için donanma gönderen bir millettir.

'Esad bitmiştir'
'Beşar Esad bir kişi. Biz, Suriye halkıyla kolkolayız" diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Dün kolkola olduğumuz bize ihanet ediyorsa, biz onu olduğu yerde bırakırız. Esad'a verdiğimiz destek, Suriye halklarının hak ve özgürlükleri konusundaki beklentileri hayata geçirmesi konusundaydı. Esad yanlış yaptıkça bizi de kaybetti meşruiyetini de. Esad bitmiştir. Şu anda koltuk değnekleriyle ayakta durmaktadır. O koltuk değneklerinin markasını da siz biliyorsunuz. Koltuk değnekleri düşünce ayakta kalamayacaktır."