Son Güncelleme: Salı 20.11.2012
"İmralı'yla görüşmede sakınca görmüyoruz"
Eldeki enstrümanları zaman zaman kullanma niyetinde olduklarını söyleyen Başbakan Erdoğan "MİT'in İmralı'yla görüşmesinde sakınca yok. Asıl olan sorunları çözmek" dedi
Biliyorsunuz İmralı, ailesi ile bile görüşmeyi kabul etmiyordu. Ama bu defa ailesini kabul etti. Dolayısıyla Mehmet Öcalan adaya gitti ve açlık grevlerinin bitmesinde İmralı'nın mesajı da etkili oldu.
Daha öncesinde gitmesine karşı çıkmadık ki. Biz, avukatların gitmesine sıcak bakmıyorduk ama ailesi her an gidebilirdi. Bunu bizzat ben kamuoyuna söyledim.
Çok açık söyleyeyim öyle bir şey yok. Partimizin programında açıkça belirttik, 'Adına, ister Güneydoğu, ister Kürt sorunu deyin' o problemin çözümüne ilişkin programımız var. 2005'te benim Diyarbakır konuşmamdan sonra aldığımız mesafeler var. Şimdi olaya farklı bakıyoruz. Kürt etnik gruplarına "Benim Kürt kardeşim" diyebilen, bölgeyi kucaklayan bir iktidar var. Oradaki halkın AK Parti'ye güveni var. Ve bu dönem, kongremiz öncesinde 63 maddelik program açıkladık. Sıkıntılar nedir? Diyelim ki yargıda anadilde savunma vesaire, bunların cevabı zaten programımızda yerini aldı ve buna yönelik de kısa bir süre önce Meclis'e tasarıyı gönderdik. Temennim odur ki kısa zaman içinde onu da geçireceğiz. Bunun yanında Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulması normal okullara girdi. Bu adımlarla birilerinin provoke etmek istediği çalışmalar çökmüş oldu.
İmralı'nın devletle görüşme arzusu yok değil, var. Biz de elimizdeki enstrümanları zaman zaman kullanma niyetindeyiz. Silvan olayından sonra söylediğimde, maksadımız İmralı değildi. Diğer taraf yani bizzat dışarıdaki terör örgütünün temsilcileriydi. 'Müzakeremücadele' demişlerdi. İmralı ile ilgili olarak çeşitli enstrümanları kullandığımız zaman, burada genelde kullanılan MİT'tir, onlar görüşme yapabilir. Bunda sakınca görmüyoruz. Çünkü asıl olan sorunu çözmektir.
Bu, ucuz politika. Güneydoğu'daki, Doğu'daki bütün yatırımları, 'söke söke aldık' diyorlar. Neyi söke söke aldın? Yüksekova'ya havaalanı yapmak istiyoruz. Sen oradaki müteahhidin iş makinelerini yakıyorsun. Baraj yapıyoruz, 'istemezük, baraj gövdelerini bombalarız' diyorlar. Ya baraj istenmez mi? Bu ülkede yıllarca o derelerden akan sular boşa gidiyordu. Onun için 'Su akar, Türk bakar' derlerdi. Şimdi baraj denildiğinde elektrikten içme suyuna, sulama suyuna kadar değerlendiren bir anlayış var. Ben, 'Su akar Türk yapar' demiştim.
DARBE SORULARINA YANIT
Şimdi değerlendirme yapmam yanlış olur. Bir defa süreç olarak nereden itibaren benimle ilgili planlamışlar onu görmem lazım. Ondan sonra bu sürece yönelik ben de cevabımı yazılı olarak göndereceğim.
Bundan sonraki süreç için arkadaşlarımı çalıştırıyorum. BM Güvenlik Konseyi'nden adalet dağıtılmıyor. 40 yıl öncesinin şartları içinde oluşturulmuş. 5 kişiye dünyayı mahkum ediyorsun. Sayının daha fazla olması, her kıtanın, inanç gruplarının temsilcisinin bulunması lazım.
EN SON HABERLER
- 1 SON DAKİKA | Başkan Erdoğan: İsrail ile ticaretin durdurulması örnek teşkil edecek
- 2 Firari Erk Acarer gizli tanığı yayına aldı: Acarer 15 Temmuz için yönlendirme sorular sordu!
- 3 Diyanetten Sözcü’nün "makam aracı" haberine yalanlama
- 4 Başkan Erdoğan ile Özgür Özel görüşmesinin şifresi: İşte 6 yıl arayla CHP’nin parti dilindeki değişim!
- 5 AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten 'Gazze' mesajı: Üniversitelerimizde vicdan eylemlerini ayakta tutan herkesi tebrik ediyoruz
- 6 Bakan Tekin, Diyarbakır annelerini ziyaret etti
- 7 Ünlü çete lideri Türkiye’de yakalandı
- 8 Şehit Jandarma Kıdemli Başçavuş Yaşar toprağa verildi
- 9 Başkan Erdoğan: İlk fırsatta ziyaretin karşılığını yapacağım
- 10 Erzurum'da FETÖ operasyonu