Pazartesi 07.01.2013
Son Güncelleme: Pazartesi 07.01.2013

İlk adım, sorunun adını koymak oldu

Terörü bitirecek adımların ilki, Başbakan'ın 2005'te Diyarbakır mitinginde ilk kez "Kürt sorunu" vurgusu yapmasıyla atıldı. Devletin zirvesi tek ses olup çözüme odaklandı. Aydınlar ve akademisyenler de sürece dahil edildi

28 yıldır çözüm aranıyor
Kürt sorununun çözümü, terörün son bulması için son 28 yılda paket üstüne paket açıldı. "İki ileri bir geri" yürüyen süreç her defasında sekteye uğradı. İlk kez Mart 1993'te çözüme çok yaklaşıldı. Ancak Abdullah Öcalan'ın Bekaa'da düzenlediği basın toplantısında ilan ettiği ateşkes sadece 3 ay sürdü. Terhis olan silahsız 33 erin şehit edilmesiyle tarihi fırsat kaçtı. AB süreci Kürt sorununun çözümü için ilk adımları beraberinde getirirken, AK Parti'nin iktidar olduğu Kasım 2002 seçimlerinin ardından yeni bir umut ışığı doğdu. Temmuz 2007'de (o dönemdeki) Demokratik Toplum Partisi (DTP) seçimlerde Meclis'e girdi. İşte, o tarihten sonra silahların susması için Oslo'dan İmralı'ya uzanan çözüm yolu adeta sabır taşları ile döşendi… SABAH da Oslo'dan İmralı'ya uzanan süreçte yaşananları ve yeni sürecin şifrelerini masaya yatırdı.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 2005'de Diyarbakır'da yaptığı konuşma ile birlikte Kürt sorunun çözümünde işaret fişeği yakılmış oldu. Mart 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, resmi ziyaret için İran'a giderken, "Kürt sorununda iyi şeyler olacak" sözleriyle yeni süreci müjdeledi. Bu sözleri Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı'nın açıklamaları izledi. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "Çawayi?" diyerek Kürt halkının hatırını sormasının ardından ilk kez devletin zirvesinde, "Kürt kimliği" vurgusu yapıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "tarihi fırsat" olarak nitelendirdiği süreç de böyle başladı.
YENİ BİR KONSEPT

Türkiye, yıllarca adını bile koymaktan çekindiği sorunun çözümü için ilk kez barışın kıyısına geldi. Devlet "terörle mücadele" ile "Kürt sorunun çözümünü" farklı kefelere koydu. Terörle mücadele konsepti de yenilendi. Teröre inat, insan hakları adımları kararlılıkla atılmaya devam etti. Doğu ve Güneydoğu'ya yönelik kapsamlı teşvik paketleri ile yatırımların önü açıldı. Sorunun çözümü için devletin zirvesi "tek ses" oldu. "
TÜRKİYE HALKI" VURGUSU

Cumhurbaşkanı Gül göreve geldiğinde (Eylül 2007) ilk ziyaret ettiği il Diyarbakır oldu. Ülke içinde atılan adımlara paralel olarak komşu ülkelerle de yeni bir sayfa açıldı. Ekim 2008'de artık Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Lideri Mesut Barzani ile temas başladı. Ocak 2009'da Kürtçe kanal TRT 6 yayına girdi, Türk Silahlı Kuvvetleri de Kürtçe TV'ye destek verdi. Türkiye'de ilk kez bir Genelkurmay Başkanı "Türkiye halkı" kavramını kullandı. Dağdakilerin indirilmesi amacıyla mevcut yasal düzenleme sınırları içinde ince ayar yapılması gerektiğini söyledi. Böylece, devlet zirvesindeki tek sesliliğe asker de eşlik etmeye başladı. Başbakan Erdoğan'ın, Kürtçe olduğu için ismi değiştirilen köylere eski isimlerini verilebileceğini açıklaması ile barış için önemli bir sayfa açılmış oldu. Sürece, Doğu ve Güneydoğu'daki farklı görüşlerden sivil örgütlerden de tam destek geldi. Empati dönemi başlamıştı.
OSLO İLE BAŞLAYAN YENİ SÜREÇ
"Devlette devamlılık esastır" çıkış noktasıyla müzakere ve diyalog süreçleri konusunda tecrübe edinen Ankara, eldeki bütün enstrümanları değerlendirmeye başladı. Yeni dönemde, Oslo'daki başlangıç İmralı ile sürdürülebilir bir sürece girdi. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın ifadesi ile "Çok yönlü, entegre" bir yapı oluşturuldu. Yazarlar, sanatçılar, iş dünyası, aydınlarla yapılan görüşmelerin ardından ilk kez 2013 yılında BDP de sürece dâhil edilmiş oldu. Peki, Oslo düğümünden İmralı'ya uzanan sürecin öncesinde neler yaşandı? Başbakan, 12 Ağustos 2005'te Diyarbakır'da "Kürt sorunu" sözcüklerini ilk kez telaffuz eden Başbakan oldu: "Kürt sorunu bu milletin bir parçası değil, hepsinin sorunudur. Anayasal düzen dâhilinde her sorunu daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku, daha çok refahla çözeceğiz." "Geçmişte yapılan hataları yok saymak büyük devletlere asla yakışmaz" vurgusu yapan Tayyip Erdoğan, "Büyük devlet, güçlü millet kendisi ile yüzleşerek geleceğe yürüme güvenine sahip millet ve devlettir" diyerek çözüm için kapıları sonuna kadar açtı. Başbakan Erdoğan, 2012 Diyarbakır ziyaretinde de 2005'de verdiği sözün arkasında olduğunu söyledi. Erdoğan, "Ben ne kadar Rizeliysem o kadar Batmanlı, Diyarbakırlı, Siirtli, Şırnaklıyım. Çözüm için atılan adımlarda büyük engellerle karşılaştık. Teröre yeter artık demenizi bekliyorum" çağrısı yaptı.
'ÇÖZÜM DAHA FAZLA DEMOKRASİ'
Cumhurbaşkanı Gül de aynı dönemde çözüm yolunda önemli adımların atılacağı mesajını verdi: "Türkiye bu çeşitli meseleleri demokrasinin standartlarını yükselterek, kendine öz güven duyarak, farklılıklarını zenginlik olarak halledecektir… Türkiye için güzel şeyler olacaktır. Bunlar tartışılarak konuşularak, büyük bir sorumluluk duygusu içinde hep yapılacak şeylerdir. Bu açıdan bütün devlet organları başta olmak üzere Türkiye'nin düşünen insanları, aydınları, entelektüelleri, yazarları, çizerleri görüyorsunuz, gayet canlı bir tartışma da yapılıyor. Türkiye'nin demokratik standartları toplu şekilde yükseltilince, problemler otomatik olarak zaten çözülecektir."
ÜNİTER YAPIDAN TAVİZ YOK
Devletin zirvesinden gelen açıklamaları Eylül 2009'da gündeme damgasını vuran demokratik açılım paketi şekillendi. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi kapsamında hükümetin atacağı 20'yi aşkın adımın ayrıntıları netleşti. Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve istihbarat birimlerinden oluşan komisyonun, sivil toplum örgütleri, partilerden gelen öneriler doğrultusunda yapılan çalışmaların ana hatları ortaya çıktı. Kürtçe'ye yasaklar kalkarken, dağdan inişleri kolaylaştıracak adımlar atılmasına karar verildi. Atılacak tüm adımların Anayasa'nın ilk üç maddesinde çizilen çerçeve içinde kalması ve üniter yapıya aykırı hiçbir değişikliğin pakete konulmaması benimsendi.
GÜL'ÜN MESAJI
Cumhurbaşkanı Gül, 2009'da "Kürt sorununda iyi şeyler olacak" diyordu. MİT Müsteşarı Hakan Fidan da süreçte etkin rol oynuyor.
YARIN:
ÇÖZÜM İÇİN İLK SOMUT ADIM: KÜRT ÇALIŞTAYI... AÇILIM KAPSAMINDA MECLİS'TE SERT TARTIŞMALAR... HABUR SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.