Giriş Tarihi: 31.1.2013 13:25

Kılıçdaroğlu konuşurken elektrikler kesildi

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, parti genel merkezindeki toplantıda konuşması sırasında birkaç kez elektrik kesintisi yaşandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Türkiye, ancak Şangay Topluluğu'nun kimi üyelerinde gördüğümüz gibi şeklen çok partili ama aslında tek boyutlu ve tek sesli bir rejime sürüklenmektedir. Başbakanın Avrupa Birliği'ne yönelik Şanghay'a üye olalım, Avrupa Birliği'nden çıkalım önermesi Türkiye için nasıl bir model, nasıl bir standart, nasıl bir gelecek tasarlandığının açık kanıtıdır' dedi.
Partisinin il başkanları toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendilerinin her zaman ve her koşulda iyiliğe inanan, dürüstlüğü inanan, geleceğin güvenli olması için çaba harcayan, çocuklara iyi bir gelecek vadeden bir siyasal gelenekten ve anlayıştan geldiklerini söyledi. Ayrımcılığın kitaplarında olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, 'Ayrımcılık felsefemizde yoktur. Dünya görüşümüzde yoktur. Her yerde ve her ortamda eğer sosyal demokrat bir partiysek bizim merkezimizin odağında insan vardır. İnsanın sorunlarına kilitlenmişiz biz, insanın sorunlarını çözmek istiyoruz biz. Bu coğrafyada barış ve huzur içerisinde yaşamak istiyoruz. Kimsenin etnik kimliğini sorgulamayız, kimsenin inancını sorgulamayız. Herkesin inancına, herkesin kimliğine saygı gösteririz. Onun içindir ki CHP olarak biz herkesin etnik kimliği kendi şerefidir deriz. Bu bizim temel hedefimizdir. Kurulduğumuzdan beri böyle söyleriz ve böyle söylemeye de devam edeceğiz' diye konuştu.

'BİZ HİÇBİR ZAMAN SÖYLEDİĞİMİZ SÖZLERDEN DÖNMEDİK'

Kendilerinin ifade ettikleri düşüncelerin geniş kitlelere ulaşması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
'Medyanın hali belli. Bize daha fazla iş ve görev düşüyor. Daha çalışmak düşüyor. Bu mücadeleyi yapacağız. Biz hiçbir zaman söylediğimiz sözlerden dönmedik. Ne söylediysek söylediğimiz sözün arkasında durduk. Ben size ibretlik bir örnek vereceğim; 2002'de bu ülkenin Başbakanı şöyle söylüyor, 'Türkiye'de Kürt sorunu yok. Var diye inanmayacaksın. Sorun yok diye inanacaksın. Sorun yok dersen, sorun ortadan kalkar.' Cümleye bak, düşünceye bak, anlatıma bakın. 2004 aynı kişi söylüyor, 'Türkiye'de bir Kürt, bir Laz, bir Abazha, Çerkez gerçeği varken Allah göstermesin onlarca sorun doğurur.' Geçiyorum 2005 'Türkiye Kürt kökenli vatandaşların sorunu Türk kökenliler kadardır.' Geçiyorum 2005, 'Türkiye'de Kürt sorunu ne olacak diyenlere diyorum ki, herkesten önce benim sorunumdur.' Geçiyorum 2011 gene değerli Türk büyüğü söylüyor, 'Benim için Kürt sorunu bitmiştir.' Ne oldu arkadaşlar, ne oldu… 180 derece diyeceğim oda yetmiyor. 360'lik bu turun amacı nedir. Hani politikacı halka gerçekleri söylerdi. Hani doğruları söylerdi. Onun için gerçeklerin tamamını halka anlatmak zorundayız.'

'SORUN SIRADAN BİR SİYASAL SORUN OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR'

Kendilerinin yönünün ve yönelişinin çağdaş uygarlık üzerine olduğunu ve hedeflerinin özünün bu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, bu hedefe kilitlendiklerini ve kilitleneceklerini vurguladı. 'Bir diktatör heveslisinin hezeyanları, bizi çağdaş uygarlık hedefinden alıkoymamalıdır' diyen Kılıçdaroğlu, 'Hele hele bu kişi suni gündemler yaratabilmek için ihtiyaç duydukça halka yalan söylediğini itiraf edecek kadar ciddiyetsizse, siyaset yoluyla servet transferini bizzat istediğini söyleyecek kadar pervasızsa, bağımsız olması gereken yargıya ve medyaya açıkça talimatlar yağdıracak kadar sınır tanımazsa, siyasi hırsları ve ihtirasları için insanları şeref ve haysiyetleriyle oynayacak kadar düşüncesizse, siyasi şov uğruna Türkiye'yi komşularıyla sıcak çatışmanın ortasına sürükleyebilecek kadar çılgınsa, işsizlik ve yoksulluktan şikayet eden vatandaşlarla alay edecek kadar kibirliyse toplumdaki farklılıkları biri birilerine karşı tehlikeli bir şekilde kışkırtmayı ve çatışmayı sürekli bir siyaset tarzı haline getirecek kadar sorumsuzsa, toplumun bütün reflekslerini dumura uğratmak için devlet terörünü başlatmak için çekinmeyecek kadar gözünü karatmış ise sorun sıradan siyasal bir sorun olmaktan çıkmıştır' diye konuştu.

'TARİHİN BİZE YÜKLEDİĞİ GÖREV VAR'

Türkiye'nin farklı bir yerde olduğunu sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu, herkesin bunu çok iyi bilmesi gerektiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, 'Türkiye ancak Şanghay Topluluğu'nun kimi üyelerinde gördüğümüz gibi şeklen çok partili ama aslında tek boyutlu ve tek sesli bir rejime sürüklenmektedir. Başbakanın Avrupa Birliği'ne yönelik Şangay'a üye olalım, Avrupa Birliği'nden çıkalım önermesi Türkiye için nasıl bir model, nasıl bir standart, nasıl bir gelecek tasarlandığının açık kanıtıdır. Bunu hepimizin çok iyi bilmesi lazım. Biz CHP'liler olarak toplumun bütün dokularına girmek zorundayız. Tarihin bize yüklediği görev var. Tarihin bize yüklediği sorumluluklar var. Bu görevin ve sorumluluğun bilincinde hareket etmek zorundayız. Her koşulda, her zorlukta, önümüze çıkarılan her engelde başarı startını vermek, ipi göğüslemek zorundayız. Türkiye'nin demokrasiye ve özgürlüğe ihtiyacı var. Türkiye'nin gelecek güzel günlere ihtiyacı var. Türkiye'nin barış içinde yaşamaya ihtiyacı var. Türkiye'nin huzura ihtiyacı var. Türkiye'nin çağdaş uygarlık hedefinden sapmamasına ihtiyacı var. Türkiye'nin bilgi toplumu olmasına ihtiyacı var. Asıl hedefimizin bu olması gerekir. İster doğuda yaşayalım, ister batıda, ister güneyde yaşayalım, ister kuzeyde, ister orta Anadolu'da yaşalım. Biz bir bütünüz. Sapmayacağız inançlarımızdan. Neyin ne olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Gerçekleri de biliyoruz artık. Gerçekleri halka anlatmak hepimizin temel görevidir' diye konuştu.

KILIÇDAROĞLU'NA ELEKTRİK KESİNTİSİ ŞOKU

Konuşması sırasında elektrikler kesilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, 'Şu Türkiye'nin on yılda geldiği noktaya bakın. Enerji kesintilerine bakın. 21. yüzyılın Türkiye'si böyle mi olmalıdır? İş kazalarında ölen işçi sayısı, terörde ölenlerin sayısından çok daha fazla. Örgütlü toplum olmaktan Türkiye'yi çıkarıyorlar. Örgütlerin hakları, talepleri kamuoyu tarafından fazla duyulmasın. O nedenle dirençli olmak, kararlı olmak, mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek her CHP'linin, olağan CHP'liden Genel Başkanına kadar hepimize düşen sorumluklar var. Ağır bir sorumluluk altındayız ve sorumluluklarla burada toplantı yapmaktayız. İllerine gideceksiniz. Mücadeleyi soruna kadar götüreceksiniz. Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırana kadar' şeklinde konuştu.

"CHP'Yİ ANLAMAK İÇİN, TANIMLAMAK İÇİN ZEKA LAZIM"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı konuşmada Hz. Mevlana'dan örnek verdiği 'karanlıkta fil' tanımına atıfta bulunarak, 'CHP'yi anlamak için, tanımlamak için zeka lazım, ahlak lazım, tarih bilgisi lazım. Eğer bunları bilmiyorsanız zaten CHP'yi anlayamazsınız' dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşma yaptı. Sözlerine, 2010 tarihinde gerçekleştirilen İl Başkanları Toplantısı'nda 'CHP hem filizdir, hem çınardır' dediğini hatırlatarak başlayan Kılıçdaroğlu, CHP'yi hala anlamak istemeyenlerin olduğunu belirterek, 'Biz gelenekleri olan bir partiyiz. Tarihi ve kökleri olan bir partiyiz. Biz yeniliğe açık olan partiyiz. Biz yönümüzü çağdaş uygarlığa döndüren partiyiz. Çağdaş uygarlık bu toplumum ortak hedefi olarak gündeme gelmiştir. Yönümüzü batıya çevirmişiz. Çağdaş uygarlığa. Çağdaş uygarlık değişim demektir. Neden hem çınarız, hem de filiz diyoruz. Eğer dünya değişiyorsa, bilim değişiyorsa, insanlar değişiyorsa, hedefler değişiyorsa, CHP'de değişiyor. Değişmeyen tek şey, değişmeyen sözcüğüdür. Her şey değişir. Ama o değişimi insanlık için, özgürlük için, uygarlık için belli bir eksene oturttuğunuz zaman, o eksende CHP'yi görürsünüz. Neden özgürlüğe önem veriyoruz. Neden medya özgürlüğüne önem veriyoruz' diye konuştu.

'CHP BİR ÇINARDIR AYNI ZAMANDA FİLİZDİR'

'Eğer bir toplumda medyanın özgürlüğü alınmışsa, medya özgürlüğün dışına çıkarılmışsa, baskı altına alınmışsa toplumun özgürlüğü elinden alınmış demektir' diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
'Biz taleplerimizi geniz kitlelere neyle anlatacağız. Yanlışlar geniş kitlelere neyle anlatılacak. Medya aracığıyla. Onun için çağdaş demokrasilerde dördüncü güç olarak medyayı görüyoruz. Eğer bir toplumda medya baskı altındaysa toplumun özgürlükleri sınırlandırılmış demektir. İşin özeti budur. Medya özgürlüğünü anlamak için bir olaya bakmamız gerekiyor. 22 yaşında gencecik bir gazeteci tutuklandı. Niçin, bir pankartın önünde fotoğraf çektirdiği için 21. yüzyılın Türkiye'sinde oluyor bu. Gazetecilerin bu kadar yoğun bir şekilde hapse atıldıkları dünyada ikinci bir ülke yok. Demokrasi sorunumuz var. Özgürlük sorunumuz var. O nedenle CHP'nin il başkanları olarak 81 ilde sizin sorumluluklarınız var. Eğer demokrasiyi bu ülkeye parti, çok partili rejimi bu ülkeye getiren parti CHP ise, demokrasimizin ayaklarımızın altından kaydığı bu süreçte hepimize düşen görevler var. Yurttaş düşüncesini özgürce dile getirebilmeli. Getiremiyorsa sorunlarımız var. Onun için söylüyorum, CHP bir çınardır aynı zamanda filizdir. Yeni düşünceler CHP'nin ürünüdür bu ülkede. Anayasa Mahkemesi'ni ilk seslendiren parti CHP'dir. Güçler ayrılığı ilkesini seslendiren parti CHP'dir. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını savunan ilk parti CHP'dir. Üniversiteler özgür ve özerk olmalıdır diyen ilk parti CHP'dir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kuran ilk parti CHP'dir. İmam Hatip okullarını açan ilk parti CHP'dir. İlahiyat Fakültelerini açan ilk parti CHP'dir. Ama insanların inancına saygı gösteren, dini siyasete alet etmeyen tek parti o da CHP'dir. Birileri CHP'yi anlayamaz. Anlamak istemez, onların birikimi de buna yetmez zaten.'

'BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN 'FİL' BENZETMESİNE CEVAP'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün grup toplantısında yaptığı konuşmada Hz. Mevlana'dan verdiği örneğe atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, 'Örnek verirken aslında cehaletini sergiliyor. Şöyle diyor bu Türk büyüğümüz (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan) 'Hz. Mevlana'nın anlattığı biliyorsunuz çok ibretlik bir 'fil' hikayesi vardır. Hani karanlıkta bir file dokunan insanları filin ne olduğunu soruyorlar. Biri sadece hortuma dokunmuş, fil hortum gibi demiş. Biri sadece kulağına dokunmuş, fil kulak gibidir demiş. Biri sadece kuyruğuna dokunmuş, fil yılan gibidir demiş. Herkesin farklı bir fil tanımı var. İşte CHP'de karanlıkta fil tarihi yapanlar gibi herkesin farklı, herkesin biri birinden alakasız şekilde tarif ettiği, herkesin kafasına göre tanımladığı parti haline geldi' diyor. Bu değerli Türk büyüğü… Ben gerçekten buna bir soru sormak isterim. Recep bey, sen acaba Mevlana'nın mesnevisini okudun mu? Onun ne söylemek istediğini biliyor musun? Hz. Mevlana'nın gönüller sultanı olduğunu biliyor musun? Onun engin hoş görüsünden senin nasiplendiğin var mı? Verdiğin örnekle aslında suçunu ve bilgisizliğini ifade ediyorsun sen. Ben yine sormak isterim buna, 'Sen hayatın boyunca Mevlana'nın hangi sözünü tuttun. Hangi sözüne itibar ettin sen. Mevlana'yı anma töreninde konuşmaları bile yasakladın sen' diye konuştu.

'KARANLIKTA EL YORDAMIYLA FİLİ TUTAN, FİLİ ANLAYAMAZ'

Eksik olan ve yanlış olan filin kendisinin olmadığını, fili tanımlayanlar olduğunu sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu, 'Karanlıkta soruyorsun, bu nedir diye. Filin hortumunu tutuyor, bu hortumdur diyor. Kuyruğunu tutuyor bu yılandır diyor. Burada hata kimde filde mi? Yoksa karanlıkta git hortumu tut diyende mi? Eğer siz aydınlıktan korkuyorsanız, karanlıkta insanların yaptıklarının hesabını soruyorsanız, siz aydınlığın ne olduğunu bilmiyorsunuz. Hatamı arayacağız güneşten. Önemli bir söz vardır bir düşünce adamının, 'Güneşe tapılan ülkede ısı kanunları iyi anlaşılamaz' diye. Karanlıkta el yordamıyla fili tutan, fili anlayamaz. Burada söylenmek istenen bir şeyi net göreceksiniz. Aydınlıkta göreceksiniz, gerçek haliyle göreceksiniz. Ondan sonra tanımlayacaksınız. İnsanları karanlığa mahkum ederseniz, fili tarif edemezsiz ve ettiremezsiniz' dedi.

'BİZ KARANLIKTA TANIM YAPMAYIZ'

CHP'yi böyle tanımlıyorsanız zaten baştan yanlış yapıyorsunuz diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
'CHP'yi anlamak için, tanımlamak için zeka lazım, ahlak lazım, tarih bilgisi lazım. Eğer bunları bilmiyorsanız zaten CHP'yi anlayamazsınız. Eğer bu değerli Türk büyüğü filin üzerine, yani CHP'nin üzerine yapışmış bir sinek gibiyse o fili tarif edemez. Siniğin gördüğü gözle görebilir ancak o fili. Eğer sen gerçekten CHP'yi tanımlamak istiyorsan, CHP'nin üzerinden ayrılacaksın. Uzağa bakacaksın, uzaktan bakacaksın, hedefini büyüteceksin. Göreceksin o zaman devasa bir CHP kimliğini. Biz karanlıkta tanım yapmayız. Bizim hedefimiz aydınlıktır. Aydınlık bir Türkiye'dir. Aydınlığa inanırız. Karanlıkla bizim bir hesabımız yok. Onun için Hz. Mevlana örneği veriyor. İnsanlar karanlıkta yollarını bulamazlar. Aydınlığın örneğini veriyor. Almamız gereken ders de budur.'

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.