Giriş Tarihi: 19.3.2013 11:53 Son Güncelleme: 19.3.2013 16:03

Başbakan'dan 'tam gün' müjdesi

Başbakan Erdoğan, AK Parti grup toplantısında milletvekillerine hitap etti.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Millet nedir?'' sorusunu soranlara, ''Millet; Çanakkale ruhudur'' diye cevap verdiklerini belirterek, ''Bundan sonra da biz milleti böyle tanımlayacağız. Çanakkale, bizim millet tarifimizi yapan, bizi birbirimize kardeş kılan, aynı zamanda bizim yol haritamızı çizen, ufkumuzu aydınlatan, vizyonumuzu belirleyen bir zaferdir'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, geçirdiği soğukalgınlığı nedeniyle geçen hafta grup toplantısını gerçekleştiremediğini, bazı programlarını iptal ettiğini anımsattı. Erdoğan, geçmiş olsun dileğinde bulunanlara şükranlarını iletti.
Bugün çok farklı ve anlamlı bir rekora ulaştıklarını belirten Erdoğan, 10 yıllık iktidarları döneminde, hemen her alanda tarihi rekorların sahibi olduklarını kaydetti.
Erdoğan, demokrasi, hükümetleri ve AK Parti adına önemli bir rekoru egale ettiklerini dile getirerek, çok partili dönemde, Adnan Menderes başbakanlığındaki Demokrat Parti'nin 10 yıl 5 gün kesintisiz iktidarda kaldığını anımsattı. Erdoğan, ''22 Mayıs 1950'de başlayan Demokrat Parti Hükümeti, 27 Mayıs 1960'da müdahale sonucunda maalesef sona ermişti. Biz bu rekoru aşıyor, 10 yıl 5 günlük o hükümet sürecini aşarak, çok partili dönemde en uzun süre ardı arkası kesilmeden iktidarda kalma rekorunu aşmış oluyoruz. Merhum Menderes ve arkadaşlarını bu vesileyle rahmetle yad ediyorum. Vatanımıza, ülkemize, millete hizmette nice yıllara hep birlikte ulaşmayı Rabbimden temenni ediyorum'' diye konuştu.

ÇANAKKALE'DEKİ TEMASLAR

Başbakan Erdoğan, konuşmasında, Çanakkale'de 2 gün boyunca gerçekleştirdiği programlara da yer verdi.
Biga'da, Belediye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve hayırseverlerin 40 milyon lira tutarındaki 16 eser ve yatırımın açılışını gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, İÇDAŞ'ın Biga ve Çanakkale'ye yaptığı 2 milyar 150 milyon dolar tutarındaki 9 farklı yatırımı da bakanların katılımıyla hizmete aldıklarını kaydetti. Erdoğan, böyle güçlü yatırımın, Türkiye için iftihar vesilesi olduğunu belirterek, bir çok İÇDAŞ'larla ülkeyi sıçratmaları gerektiğini kaydetti.
Erdoğan, Biga'dan Çan'a geçtiklerini, on bine aşkın Çanlı'nın kendilerini beklediğini, hasret giderdiklerini dile getirerek, ''Oraya gidene kadar, orada da eski vefalı dostlarımız vardı, -bu İstanbul'daki Vefa semti değil- beraber yola çıktığımız vefalı dostlarımızın evlerine uğradık'' dedi.
Daha sonra ar-ge merkezini açtıklarını dile getiren Erdoğan, bunun Kale Grubu'nun önemli bir ar-ge merkezi olduğunu söyledi.
Erdoğan, dün de Çanakkale Deniz Zaferi'nin 98. yıldönümünü büyük bir heyecan, coşku ve eksilmez bir iftiharla tekrar kutladıklarını ifade etti. Erdoğan, sabah saatlerinde stadyumda resmi törenlere katıldıklarını, bütün tribünlerin dolu olduğunu, farklı bir heyecan, coşku görüldüğünü belirtti.
Çanakkale'de sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, iş çevreleriyle yemekli bir istişare toplantısı yaptıklarına işaret eden Erdoğan, burada çok özel katılımcıların; şehit evlatlarının, torunlarının bulunduğunu anlattı.
Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın organizasyonunda, Çanakkale destanını, ruhunu tüm ülkeye tanıtmak amacıyla ''Biz Değil Miydik?'' projesinin başlatıldığını belirterek, bu proje kapsamında 81 ilden ve yurt dışından gelen şehit torunlarının Çanakkale'de buluştuğunu, dedelerinin mezarlarını ziyaret ettiğini kaydetti.
Gelibolu Yarımadası'na geçerek, şehitlikleri ziyaret ettiklerini dile getiren Erdoğan, ''Diyanet İşleri Başkanlığımıza şükranlarımı sunuyorum. 250 bini aşkın hatmi şerif indirmek suretiyle, şehitlerimizin ruhuna bunlar okundu. Bu bizim için çok anlamlı, duyguluydu. Hep; 'Anzaklar, bütün dini temsilcileriyle beraber geliyor, orada dualarını yapıyor, inşallah bizim de bunu en kısa zamanda gerçekleştirmemiz gerekir' derdim. Bu gerçekleştiği için de mutluyum, Diyanet İşleri Başkanlığımızın attığı bu adım çok daha dolu dolu oldu. Bundan sonra da inşallah böyle devam edecektir'' diye konuştu.

''KURTULUŞ SAVAŞI'NIN GİRİZGAHI OLMUŞTUR''

Başbakan Erdoğan, millet olarak tarihlerinde çok önemli dönüm noktaları bulunduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Malazgirt Zaferi, İstanbul'un fethi, Niğbolu Savaşı, önümüzdeki yıl 500. yıldönümü idrak edeceğimiz Çaldıran Savaşı, Moğaç Muharebesi, tarihimizde birer dönüm noktasıdır. İşte Çanakkale Zaferi de son derece kritik anda elde edilen muhteşem bir zafer olarak, milletimizin tarihinde tartışmasız dönüm noktası teşkil etmiştir. 1915'de bir millet, bitti, tükendi sanıldığı bir anda, azmi, kararlılığı, fedakarlığı ve kahramanlığıyla dünyanın en donanımlı, en modern ordularını Çanakkale önlerinde kesin yenilgiye uğrattı. Şu yönde çok anlamlı; zaman 18 Mart 1915, mekan Çanakkale, bir yandan yedi düvel, öbür yanda Mehmet, Mehmetçik. Düşman saldırıyor gülle gülle, batarya batarya. Mehmetçik saldırıyor 'Allah Allah, vatan vatan' diye. Onların, tüm orantısız güçlerine rağmen Mehmet'in imkanları belliydi ama bir şey vardı ki o aşılmazdı; o da imanıydı. İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür. Fark buydu, bununla birlikte aştı. Çanakkale Zaferi, bir zafer olmaktan, şehit kanıyla yazılmış muhteşem destan olmaktan daha öte Kurtuluş Savaşı'nın adeta girizgahı olmuştur. Çanakkale Zaferi okumasını bilenler için, görmesini bilenler için, idrak kabiliyeti olanlar için bizim millet vasfını perçinlediğimiz, adeta şehitlerin kutsal kanıyla millet tarifini yaptığımız yer olmuştur. Millet nedir sorusunu soranlara; bugüne kadar şunu söyledik: 'Millet Çanakkale ruhudur' diye cevap verdik. Bundan sonra da biz milleti böyle tanımlayacağız. 'Millet Çanakkale ruhudur' diye cevap vereceğiz. Çanakkale destanı, tek bir ırkın, tek kavmin, tek kabilenin yazdığı destan değildir. O şehitlik ziyaret edilirse orada kimler Çanakkale için buraya gelmiş, onu görürüz. Orada Makedonya, Saraybosna, Kosova, Şam, Trablus, Halep, Humus'u görürsünüz. Onlar oradan çıkıp, buraya gelip Mehmet, Mehmetçik'le beraber yedi düvele karış savaş, mücadele verdiler. Çanakkale, bizim millet tarifimizi yapan, bizi birbirimize kardeş kılan, aynı zamanda bizim yol haritamızı çizen, ufkumuzu aydınlatan, vizyonumuzu belirleyen bir zaferdir. AK Parti olarak, Çanakkale ruhuna, destanına sahip çıkmaya, o destanı 81 ile, 76 milyona tekrar tekrar anlatmaya devam edeceğiz.''

''BÜYÜK SELÇUKLU HÜKÜMDARI ALPARSLAN'IN MEZARINI TESPİT EDİP BURADA BİR TÜRBE YAPILMASI KONUSUNDA ÇALIŞMALARI BAŞLATTIK''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan'ın Merv şehrinde bulunan Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan'ın mezarını tespit edip burada bir türbe yapılması konusunda çalışmaları başlattıklarını bildirdi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ilk gençlik yıllarından itibaren Çanakkale'nin kendileri için ibret vesikası olduğunu belirtti.
Her fırsatta hocalarının kendilerini Çanakkale'ye götürdüklerini anlatan Erdoğan, ''Ama o zaman böyle bir Kabristan yoktu ortada. Adeta bir yokluk vardı. Kim kimdir, nedir, bunları bilmiyorduk'' dedi.
Hocaların kendilerine sadece söz konusu savaşın ve içinde bulundukları alanın içeriği hakkında bazı bilgiler verdiklerini belirten Erdoğan ''Tabii bu bizde bir ukdedir. Acaba niye böyle? Bu işin aslı bu muydu? Burada daha neler var acaba, bunları bilmiyorduk. Allah lütfetti, bu ülkenin yönetimine geldik ve hep birlikte orada bir çalışmayı başlattık. Gelibolu Yarımadası'nda yol yoktu, kabristan, şehitlik yoktu. Çorak bir yapı, her tarafı yıkılmış'' diye konuştu.
Projeler yapılıp adımlar atıldığını ve şu andaki yapıya gelindiğini ifade eden Erdoğan, daha eksikler olduğunu, simülasyon merkezi, tanıtım merkezinin yapıldığını, ayrıca İstanbul'daki Panorama 1453 gibi Panorama 1915'in burada yapılacağını bildirdi.

''35 AYRI ŞEHİTLİK TESPİT ETTİK''

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bazı engelleri artık bu süreçte inşallah süratle aşacağız. Attığımız bu adımlarda Çanakkale Valiliği bu işi daha sıkı tutacak. Gelibolu, Eceabat, bu tarafta da oteller tesis etmek suretiyle oraya ziyarete gidenlerin günü birlik gidiş dönüşleri değil, gittikleri zaman orada bir iki gün kalmalarına fırsat verecek yatırımları yapmak istiyoruz.
Şehitler Abidesi yıkılıyordu, anıt yıkılıyordu. Bu anıtı ele almak suretiyle yaptığımız tamiratla, tadilatla, destek planıyla o projeyle orayı güçlendirdik. İnşallah çevrede yeni bazı yatırımlar var. Onlar da süratle bitirilecek.
Şehitler Abidesi'ni, Namazgah Tabyası'nı, Yahya Çavuş Şehitliği'ni, Ertuğrul Tabyası'nı, Rumeli Mecidiye Tabyası'nı hep bu süreçte restore ettik. Gelibolu'da 35 ayrı şehitlik tespit ettik. Hepsiyle ilgili düzenlemelere başladık. Bunlardan 14 tanesinde isim belirleme çalışmaları tamamlandı, diğerlerinde de çalışmalar devam ediyor.
Geçen yıl 18 Mart törenlerine katılamamıştık. Haziran ayında Çanakkale'ye gittik hem toplu açılışlar yaptık hem de Gelibolu'da 80 milyon TL'lik bir yatırımla tamamladığımız Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi'nin açılışını yaptık. Çanakkale'yi göreve geldiğimizde yılda 200-250 bin kişi ziyaret ediyordu. Şu anda 2,5 milyonun altına düşmüyor. Nereden nereye geldik. Bundan 10 yıl önce şehitliklere gidenler düşman askerlerinin mezarlığının bakımlı, bizim şehitliklerimizin ise harabe içinde olduğunu görüyor, bir zafer duygusunu değil büyük bir burukluk yaşıyordu. Şu anda Çanakkale o muhteşem zafere, destana, aziz şehitlerin hatırasına yaraşır şekilde baştan sona düzenlendi ve ziyaretçileri gururlandıran bir çehreye kavuştu.
Mehmet Akif Çanakkale şehitleri için 'Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın / Gömelim seni tarihe desem, sığmazsın' unutulmaz dizeleri yazmıştı. Sonra şunları söylüyor Akif: 'Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana / Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.' Çanakkale şehitlerine dar gelmeyecek makber kazmak, onları tarihe sığdırmak asla mümkün değil. Onların hatırası için ne yaparsak yapalım yeterli değil ama biz şu gönül rahatlığı içindeyiz; biz o şehitlerin istismarcısı olmadık, biz o şehitler üzerinden hamaset üretenlerden olmadık, o şehitler üzerinde slogan atıp onların ruhlarını muazzep edenlerden olmadık. Biz, onların hatırasını yaşatmanın, onların izinden gitmenin, onların çizdiği istikamette, onların aydınlattığı yolda ilerlemenin gayreti içinde olduk ve olacağız.
Sadece Çanakkale şehitliklerine sahip çıkmakla kalmadık; Dumlupınar'dan Sarıkamış'a kadar, her şehitliğimizi bir gülistana çevirmenin gayreti içerisinde olduk. Sadece Türkiye içindeki şehitliklerimize sahip çıkmakla da kalmadık. Myanmar'dan Kudüs'e, Zigetvar'a, Saraybosna'ya kadar, nerede şehitlerimiz varsa, şehidimiz varsa oraya ulaştık, o şehitliklere, o hatıralara sahip çıktık.''

ALPARSLAN TÜRBESİ

Güzel bir müjdeyi ve önemli bir gelişmeyi paylaşmak istediğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Türkmenistan Devlet Başkanı Muhammedov'un kendi isteği üzerine, Türkmenistan'ın Merv şehrinde bulunan Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan'ın mezarını tespit edip burada bir türbe yapılması konusunda çalışmaları başlattık. Önümüzdeki günlerde inşallah bununla ilgili protokol imzalanacak, TİKA eliyle bu mezarı da tespit edecek ve Sultan Alparslan'a yaraşır bir türbeyi orada inşa edeceğiz'' diye konuştu.
Erdoğan, başta Çanakkale şehitleri olmak üzere tüm şehitlere Allah'tan rahmet diledi.

''ÜNİVERSİTE HOCALARIMIZ MESAİLERİNİN BİTİMİNDE MAKUL BİR BEDELLE VATANDAŞLARIMIZA HİZMET VEREBİLECEK''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kalbinde millet, ülke, insan sevgisi olmayanlar, milletimizin kutsal değerlerinden nasibini alamayanlar, onların boşuna öldüğü iddiasıyla ancak kendilerini küçültürler, kendilerini alçaltırlar. Bu ülkeye şehitlerimiz sayesinde alçaklar uğramadı, Allah'ın izniyle, şehitlerimizin fedakarlığıyla, İstiklal Marşımızın en güzel şekilde ifade ettiği yüreklerdeki sarsılmaz imanla hiçbir zaman da alçaklar uğrayamayacak'' dedi.
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, geçen hafta içinde, 92 yıl önce 12 Mart 1921'de, Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı İstiklal Marşı'nın TBMM'de milli marş olarak kabul edildiğini ifade etti.
İlk Meclisin Antalya Mebusu Hamdullah Suphi Tanrıöver'in ''seçim size aittir'' diyerek İstiklal Marşı'nın tamamını dönemin mebuslarına okuduğunu anlatan Erdoğan, daha ilk mısra olan ''Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak'' mısrasının ardından Genel Kurul'da şiddetli alkış koptuğunu, her kıtasının alkışlarla kesildiğini, bazı kıtaların ardından ''inşallah'' sedalarının yükseldiğini anlattı. Erdoğan'ın ''son mısradan sonra Meclis şiiri dakikalarca ayakta alkışlamıştır'' demesi üzerine milletvekilleri ve seyirciler ayağa kalkarak alkışladı. Kendisi de alkışlayan Başbakan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu anlamlı yıl dönümüne binaen burada İstiklal Marşımızın sadece son 4 kıtasını okumak istiyorum. Bu son 4 kıtayı birilerinin özellikle birilerinin özellikle anlamasını istiyorum. Geçtiğimiz günler içinde terörle mücadele eden şehitlerimiz için 'Türk askeri boşuna öldü' diyen bazı kendi bilmezlerin, bazı densizlerin bu milletin manifestosu olan, 76 milyonun ortak hissiyatını yansıtan bu dört kıtayı özellikle dinlemelerini arzu ediyorum. Zira vatanı, toprağı, namusu, şerefi, dini için toprağa düşen her Müslüman asker bizim inancımızda şehittir. Onlar peygamberlikten sonra en büyük mertebeye ulaşmış, Kuran -ı Kerim'in ifadesiyle ölü olmayan dirilerdir. Kalbinde millet, ülke, insan sevgisi olmayanlar, milletimizin kutsal değerlerinden nasibini alamayanlar, onların boşuna öldüğü iddiasıyla ancak kendilerini küçültürler, kendilerini alçaltırlar. Bu ülkeye şehitlerimiz sayesinde alçaklar uğramadı, Allah'ın izniyle, şehitlerimizin fedakarlığıyla, İstiklal Marşımızın en güzel şekilde ifade ettiği yüreklerdeki sarsılmaz imanla hiçbir zaman da alçaklar uğrayamayacaklar.''
Milletvekilleri ve dinleyiciler, İstiklal Marşı'nın son dört kıtasını okuyan Erdoğan'a ''hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal'' dizesine ayağa kalkarak eşlik etti ve kendisini uzun süre alkışladı. Erdoğan da milletvekilleriyle birlikte alkışlara katıldı.
Erdoğan, ''Mehmet Akif Ersoy'u, böyle muhteşem mısralar yazdığı, bu aziz millete böyle muhteşem bir marş miras bıraktığı için tekrar rahmetle, minnetle yad ediyorum. Bu marşı kabul eden, bu marşın hissiyatını yüreğinde hisseden, bu marşı coşkusuyla Kurtuluş Savaşı'nı sevk ve idare ederek zaferle buluşturan TBMM heyetini de rahmetle ve minnetle yad ediyorum. Allah bu ülkeye, bu millete inşallah tekrar, Akif'in ifadesiyle İstiklal Marşı yazmayı gerektirecek şartlar göstermesin diye dua ediyorum. Gerek ilk Meclis'teki, gerek Kurtuluş Savaşı ruhuna milletçe sahip çıkarak ülkemizi, Türkiye'yi büyüterek inşallah 2023'te ilk 10 ülke arasına sokarak Marşımızı da istiklalimizi de istikbalimizi de son nefesimize kadar koruyacağımıza bir kez de burada milletin huzurunda söz veriyoruz'' ifadelerini kullandı.

TAM GÜN İÇİN YENİ DÜZENLEME

14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen ve doktorlarla buluşacağı programa rahatsızlığı sebebiyle katılamadığını belirten Erdoğan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun toplantıya katılarak plan ve yol haritasının orada devam ettiğini kaydetti.
Tüm ağlık çalışanlarının Tıp Bayramı'nı kutlayan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Tıp Camiamızdaki üniversite hocalarımızı çok yakından ilgilendiren bir düzenlemeyi burada hem sağlık camiamızla hem aziz milletimizle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi son iki yılda tam gün mesai uygulamasını kararlılıkla sürdürüyoruz. Gerek halkımız gerek sağlık çalışanlarımız bu uygulamayı büyük oranda benimsemiş, uyum sağlamış durumdadır. Süreç içinde ortaya çıkan ihtiyaçları,aksamaları tespit ettik. Bu ihtiyaçları karşılamak, bu aksaklıkları gidermek için de bazı adımları attık, atıyoruz. Yine bazı aksamalar olabilir bunları da şüphesiz ki süreç içinde gidereceğiz. Yapacağımız yasal bir düzenlemeyle üniversite hocalarımız mesailerinin bitiminde makul bir bedelle vatandaşlarımıza hizmet verebilecekler. Hocalarımıza muayene olmaları durumunda vatandaşlarımız, Sağlık Uygulama Tebliği'ndeki bedel kadar bir ücret ödeyecekler. Örneğin üniversitede muayene fiyatı 55 lira, mesai sonrası öğretim üyesine muayene olan vatandaşımız üniversite hesabına 55 lira ödeyecek. Bu ücretin bir kısmı hastayı tedavi eden öğretim üyesinin, bir kısmı da kurumun hesabına aktarılabilecek. Bu düzenlemenin de öğretim üyelerimize, vatandaşlarımıza, üniversitelerimize hayırlı olmasını diliyorum''

''ATILMASI GEREKEN ADIMLAR ATILACAK''

Erdoğan, geçen hafta içinde biri Almanya biri de Ankara'da olmak üzere iki acı haber aldıklarını hatırlatarak, Almanya'da şehrinde Türklerin yaşadığı bir binada çıkan yangın sonucu bir anne ve 7 çocuğun yaşamını yitirdiğini ifade etti.
İlk andan itibaren Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun görevlendirmek suretiyle Almanya'daki törenlere katıldığın anlatan Erdoğan, tahsis edilen uçakla cenazelerin önce İstanbul'a, daha sonra yine özel uçakla Afyonkarahisar'a nakledildiğini kaydetti.
Ankara'da Altındağ ilçesinde çıkan yangınla 700'e yakın esnafın bulunduğu Yunus Emre Halk Çarşısı'nın kullanılamaz hale geldiğini hatırlatan Erdoğan, ''Can kaybının olmaması tesellimiz. Yunus Emre Halk Çarşısı esnafına da gerek Altındağ, gerek Büyükşehir, valimizin koordinesinde yaptığı çalışmalarla süratle adımlar atıldı ve yeni süreçte yapılması gereken neyse bunu da hükümetimiz yerine getirecek ve atılması gereken adımlar atılacaktır'' dedi.
İnsanlık tarihine kara leke olarak kazılan Halepçe katliamının 25. yıl dönümünün Türkiye ve Irak başta olmak üzere bölge ülkelerinde anıldığını vurgulayan Erdoğan, ''25 yıl önce Halepçe kasabasına yapılan kimyasal saldırı neticesinde binlerce masum sivil, özellikle de masum kadınlar, masum çocuklar insanlık dışı şekilde katledildi. 25. yıl dönümünde Halepçe katliamında şehit edilen binlerce kardeşimizi de rahmetle anıyorum, insanlığa yönelik bu saldırıyı asla unutmayacağımızı, buna benzer insanlık dışı saldırıların yaşanmaması için her zaman mücadele edeceğimizi de hatırlatmak istiyorum'' diye konuştu.

''ORTADOĞU, ACILAR COĞRAFYASI OLDU''

Ortadoğu'nun, Kerbela faciasından itibaren sık sık bu tür katliamların yaşandığı acılar coğrafyası olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Kerbela'dan ders çıkarılması gerekirken Kerbela'daki acı ibret olması gerekirken yüzyıllar boyunca bu acı tekrar tekrar yaşandı. Sadeci son 30-35 yılda Sabra ve Şatilla'da, Hama'da, Halepçe'de, Altınköprü'de arkasında binlerce masum cansız bırakan büyük katliamlara şahit olduk. Tıpkı Kerbela gibi ne yazık ki son dönemde yaşadığımız bu katliamlardan da ibret alınmadı. Art arda yaşanan bu katliamlar BM başta olmak üzere uluslararası çevrelerin dikkatlerini ne yazık ki celbetmedi. Şu anda yine bu bölgede benzeri bir katliam yaşanıyor. 3 gün önce 15 Mart'ta komşumuz Suriye'deki olaylar iki yılını doldurdu. İki yıllık süreçte Suriye'de 70 binden fazla insan hayatını kaybetti. Yaklaşık 250 bin kişinin tutuklu ya da kayıp olmak suretiyle akıbetleri bilinmiyor. İşkencede ölenlerin sayısı binlerle ifade edeliyor. Yine bu süreçte 280 bini ülkemizde olmak üzere yaklaşık bin milyon kişi ülkesini terk ederek komşu ülkelere sığındı. Ülke içinde yer değiştirenlerle birlikte evlerinden, yerlerinden olanların sayısı 2 milyonu çok ama çok aştı.''

''MHP, TERÖR MESELESİNİN BİTMEMESİ İÇİN ELİNDEN NE GELİYORSA YAPIYOR''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''İmralı'nın gazetelerde yayınlanan ifadelerinin Cumhuriyet tarihinin en utanç verici belgesi olduğunu' söylediğini belirterek, ''Cumhuriyet tarihinin en utanç verici belgesi, milletvekillerinin Türkiye düşmanı diktatörlerle çektiği o fotoğraf kareleridir'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, son bir kaç aydır programı elverdiği oranda şehitliklere gittiğini söyledi.
Bu kapsamda sadece son haftalarda Şanlıurfa, Gaziantep, Kayseri, Mardin, Balıkesir, Siirt ve Çanakkale'ye gittiğini hatırlatan Erdoğan, ''Çözüm sürecinin hem doğuda hem batıda büyük bir heyecanla karşılandığını, büyük bir umut doğurduğunu, toplumun ittifakı ile benimsendiğini bizzat müşahede ettik ve ediyoruz' dedi.
Milletin 76 milyon olarak, 30 yıldır yaşanan teröre rağmen, 30 yıldır yapılan ağır provokasyonlara rağmen bir olarak, beraber olarak hiç bir zaman bu nifak tohumlarına boyun eğmeden kardeşliğini güçlü bir şekilde ilan ettiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Doğu, batı, kuzey, güney, hiç bir fitne girişimine prim vermeden, hiç bir tahrike kapılmadan kardeşliğini muhafaza etti. AK Parti, işte bu kardeşliğin bir tezahürü olarak ortaya çıktı. Balıkesir'e gidiyoruz, büyük bir coşku, büyük bir heyecan. Siirt'e gidiyoruz, aynı coşku aynı heyecan. Mardin'de nasıl karşılanıyorsak, Kayseri'de de öyle karşılanıyoruz. İstanbul'da nasıl kucaklanıyorsak, Şanlıurfa'da da öyle kucaklanıyoruz. Biz Türkiye'nin partisi olduğumuz için terör meselesini çözmeyi üzerimizde bir emanet, bir sorumluluk olarak görüyoruz. CHP, MHP ve BDP'nin böyle bir meselesi, böyle bir sorumluluğu yok. Her 3 parti de belli illere, belli bölgelere, belli kesimlere hitap ediyor. Doğu ve Güneydoğu'da 'CHP ve MHP' diye bir parti yok. Diğer bölgelerde 'BDP' diye bir parti yok. Ama Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinde, 81 vilayetinde AK Parti diye bir parti var.
MHP'ye bütün bu sorunlarda, hiç bir şey ama hiç bir şey terör noktasında fayda getirmez. Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımızla gönül bağı kuramayan parti için, bu sorunun çözümü hiç bir şey ifade etmez. Aynı şey CHP için geçerli, aynı şey sorundan beslenen BDP için geçerli. Allah aşkına soruyorum; şu ülkede, şu ülkenin gündeminden terör meselesini, siyasi Kürtçülük meselesini çekip alsanız, MHP'den geriye ne kalır? 'Ekonomi politikası' derseniz yok, 'dış politika' derseniz yok, 'demokratikleşme' derseniz o da yok. Ellerinde tek istismar araçları var o da terör meselesi, siyasi Kürtçülük. Onu çekip alıp MHP'den geriye hiç bir şey kalmaz. Bunu biz ne kadar iyi biliyorsak, millet ne kadar iyi biliyorsa, MHP de işte o kadar iyi biliyor ve terör meselesinin bitmemesi için elinden ne geliyorsa yapıyor. Gerçek ve ülkesini seven bir milliyetçi, bu ülkenin tarihini, ecdadını bilen bir milliyetçi, her an korkularla yaşamaz. Bunlar her an korkuyla yaşıyor ve çevrelerine de sürekli korku pompalıyor. Sürekli bölünmekten, parçalanmaktan, yok olup gitmekten bahsediyorlar. 10 yıllardır hep aynı nakaratı tekrarlıyorlar. Bugüne kadar yaptığımız her reforma 'Türkiye bölünecek' diye karşı çıktılar. Onlar böyle dedikçe Türkiye bütünleşiyor, güçleniyor. Nereye gidersek gidelim, herkes dualarla şu çıkışımızın, çözüm sürecimizin arkasında olduğunu söylüyor. Onların iddialarının tersine Türkiye büyüyor. Türkiye, CHP ve MHP'nin zihnindeki ve tasavvurundaki kadar küçük bir ülke değil, Türkiye onların zannettiği gibi pamuk ipliği ile örülmüş bir ülke değil. Türkiye aslına rücu ediyor. 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz.' Biz şimdi bu hale döndük.''

''O YAYINLANAN İFADELER BELGE DEĞİL''

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin korkaklara, korkak siyasetçilere göre bir ülke olmadığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''İmralı'nın gazetelerde yayınlanan ifadelerinin Cumhuriyet tarihinin en utanç verici belgesi olduğunu'' ifade ettiğini belirten Erdoğan, ''Sayın Kılıçdaroğlu, o yayınlanan ifadeler belge değil. Hiç bir belge niteliği de taşımıyor. Önce bunu öğrenmesini istiyorum, bunu bilmen lazım. Çünkü belge ile bilgiyi veya iddiayı hala öğrenemedin'' dedi.
''İkincisi; eğer cumhuriyet tarihinin utanç verici belgelerini görmek istiyorsan, ben sana Dersim'in belgelerini gösteririm'' diyen Erdoğan, ''Ey Kılıçdaroğlu, ben sana Dersim'de katledilen çocukları gösterdim, evinden yurdundan koparılan insanları gösterdim, yıktığınız ahıra çevirdiğiniz camilerin belgelerini gösterdim. Sen bunlara bak, 27 Mayıs'a bak, asılmalarına göz yumduğun Adnan Menderes ve arkadaşlarına bak. 12 Eylül'e bak, asılan gençlere dağılan yuvalara bak. 28 Şubat'a bak. Cumhuriyet tarihinin en utanç verici belgesi, senin milletvekillerinin Türkiye düşmanı diktatörlerle çektiği o fotoğraf kareleridir'' diye konuştu.
CHP'nin bir gün dahi Dersim'i konuşamadığını ifade eden Erdoğan, ''Çünkü orada senin geçmişin yatıyor, başında olduğun partinin geçmişi yatıyor, konuşamazsın. Bunu da artık Tunceli halkı gayet iyi biliyor, daha da iyi anlayacaklar'' dedi.

''BUNLAR ELİF GÖRSE MERTEK, TULUMU GÖRSE GAYDA, ZURNAYI GÖRSE TROMPET ZANNEDER''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de kanı durdurmak, anaların gözyaşını dindirmek için çırpınırlarken CHP'nin karşılarına duvar gibi dikildiğini belirterek, ''Ama gidip Suriye halkını katliamdan geçiren bir diktatörün sırtını sıvazlamaktan hiç utanmıyor, hiç sıkılmıyor. Yarın bu diktatör oradan gittiğinde CHP, Suriye halkının yüzüne nasıl bakacak?'' dedi.
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, Suriye'de yaşanan olaylara değindi. ''Şunu aziz milletimin de tüm dünyanın da çok iyi bilmesini istiyorum'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin Suriye'de yaşanan olaylarda en küçük bir dahli olmayan, tam tersi bu olayların çıkmaması, çıktıktan sonra da olayların durması için samimi şekilde çaba sarf eden bir ülke olduğunu kaydetti.
Erdoğan, ''Ancak bir devletin, rejimin elindeki tüm imkanları, tüm ağır silahları halkına çevirmesi, çocuk, kadın ve yaşlı demeden insanları katletmesi karşısında biz sessiz, tepkisiz kalamazdık. Biz bize iyi niyetle yaklaşan herkese iyi niyetimizi sergileriz. Ama değişen, kötü niyetli hale gelen, bize karşı düşmanca faaliyetler içinde olan birine de geçmişin hatırına deyip sessiz kalamayız, yapılanları görmezden gelemeyiz'' dedi.
Suriye ile Suriye halkıyla dayanışmayı, işbirliğini güçlendirmeye çalışırken, CHP'nin kendilerini dış politikada eksen değiştirmekle, batıdan kopup doğuya yönelmekle itham ettiğini belirten Erdoğan, bugün aynı CHP'nin zalimliği, acımasızlığı, gaddarlığı tüm dünya tarafından tescillenmiş, gayrimeşru bir rejimini kapasından ayrılmaz olduğunu, neredeyse ayda bir CHP heyetinin Suriye'ye gidip, Suriye'nin eli kanlı diktatörüyle aynı karede fotoğraf verdiğini söyledi.
''Kim bu diktatör?'' diye soran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Kendi halkından 70 binden fazla insanı katletmiş, 250 binden fazla kişi bu rejimin elinde tutuklu ve kayıp, binlerce masum, binlerce mazlum bu rejim tarafından işkenceye maruz kalmış. Bu kanlı rejim yüzünden milyonlarca insan evini barkını terk etmiş, bunların önemli bir bölümü, iki yıldır ülkesinin dışında yaşıyor. Bu diktatör bizim uçağımız düşürdü. Bize karşı bombalı eylemlere girişmiş ve insanlarımızın ölümüne yol açmıştır. İşte CHP, tarihin bu en kanlı diktatörlerinden biriyle sürekli fotoğraf çektiriyor. Ama bir taraftan da kalkıp Akçakale'deki şehitlerimizin evlerine gidiyor orayı ziyaret ediyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Orayı ziyaret ediyorsun, ondan sonra da onlara bomba attıran diktatöre, eli kanlı adama ziyaret tertip ediyorsun. Bu nasıl bir anlayış?
Geçmişe dönüp bakın; dünyanın büyük diktatörleriyle CHP heyetlerini hep aynı karede görürsünüz. Onların genlerinde var. Bugün da tarihi ıskalamıyor, bugün de dünyanın en zalim diktatörüyle aynı kareye girmekten hiç çekinmiyorlar. Türkiye'de biz kanı durdurmak, anaların gözyaşını dindirmek için adeta çırpınırken, bu CHP bizim karşımıza duvar gibi dikiliyor. Ama gidip Suriye halkını katliamdan geçiren bir diktatörün sırtını sıvazlamaktan hiç utanmıyor, hiç sıkılmıyor. Diyarbakır'a gidemeyecek haldeler ama Şam'dan neredeyse hiç çıkmıyorlar. Yarın bu diktatör oradan gittiğinde CHP, Suriye halkının yüzüne nasıl bakacak? Bırakın Suriye halkını, yarın o diktatörün Türkiye üzerine kirli planları, terörle kirli ilişkisi ortaya çıktığında, bu CHP Türkiye'nin yüzüne nasıl bakacak?''

''NE İÇTİKLERİNİ MERAK EDİYORUM''

Erdoğan, İçişleri Bakanlığı'nın 11 Şubat'ta Cilvegözü Gümrük Kapısı'na yapılan dördü Türk, 10'u Suriye vatandaşı 14 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı geçen hafta aydınlattığını belirterek, ''Bu alçakça saldırının altından Suriye istihbaratı ve Suriye devleti çıktı. Biz er yada geç bu saldırının hesabını sorarız ve soracağız dedik ve soracağız. Ama CHP, şimdi bunun hesabını nasıl verecek? Şam'a giden o CHP heyeti bu milletin yüzüne nasıl bakacak? CHP bunu Türkiye'ye nasıl izah edecek?'' diye konuştu.
CHP'nin her fırsatta ''Biz Atatürk'ün kurduğu partiyiz'' dediğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Atatürk'ün kurduğu partiyi Türkiye düşmanı devletlerle işbirliği noktasına getirmek, CHP'nin içine siniyor mu?. CHP şu anda 'düşmanımın düşmanı dostumdur' şeklinde ucuz bir politikaya başvuruyor. Ama onlara hatırlatıyorum, Suriye'nin şu andaki zalim rejimi, AK Parti'nin, Recep Tayyip Erdoğan'ın değil, hem kendi halkının hem Türkiye'nin düşmanıdır, bunu bil. Şunu da hiç tereddüt etmeden söyleyeceğim; CHP içinde öyleleri var ki yarın Allah korusun bir düşman gözünü topraklarımıza dikse 'Sizi AK Parti'den kurtaracağız' dese, giderler onun boynuna sarılırlar. Yaptıkları politika böylesine ucuz bir politikadır. Ne dedikleri, ne yaptıkları, kiminle hangi karede yer aldıklarını bilmeyecek kadar kendilerinden geçmiş durumdalar.
Bunların ne içtiklerini gerçekten merak ediyorum. CHP Genel Başkanı bir röportajında ne içtiklerini söylemiş, meğer rakıyı sulu içiyorlarmış. Biliyorsunuz ben Rizeliyim, İstanbul'da doğdum, büyüdüm. Diyorum ki siz böyle içmeye devam ederseniz elbette Rize'nin tulumuna da çıkar Gayda dersiniz. Benim Mardin'de söylediğimi Rize'de söyleyememekle itham ediyor. Ben Mardin'de söylediğimi de Rize'de de söylerim Sayın Kılıçdaroğlu. Ama sen Rize'ye gidiyorum deyip İskoçya'ya gidersen ne ben şaşırırım ne de millet şaşırır. Bunlar elif görse mertek, tulumu görse gayda, zurnayı görse trompet zanneder. Bunların durumu bu.''

''SİYASETİNİ TERÖRÜN VARLIĞI ÜZERİNE KURMUŞ, CHP, MHP VE BDP'YE, DİĞER TÜM SAVAŞ BARONLARINA RAĞMEN BİZ BU MESELEYİ ÇÖZECEĞİZ''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başta CHP, MHP ve BDP olmak üzere kimseden gizledikleri hiç bir şey olmadığını belirterek, ''Açıklanacak bir konu olduğunda açıklarız. Sürecin hassasiyeti nedeniyle az konuşuyor, az açıklama yapıyor olabiliriz. Bunu, bizim bir şeyleri gizlediğimiz anlamına getirmeye gayret edenler kusura bakmasınlar; yeri geldiğinde bunlar açıklanır'' dedi.
Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Erdoğan, son derece hassas bir süreçten geçildiğini söyledi. Erdoğan, ''Biz MHP, CHP ve BDP gibi sorumsuz değiliz. Biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz. Son derece hassas bir meseleyi adeta bir cerrah dikkatiyle kırmadan, dökmeden inşallah kimseyi incitmeden çözmenin mücadelesi içindeyiz'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, konuşurken bin düşünüp bir kelam ettiklerini belirterek, diğer partilerin bölge partileri oldukları ve küçük düşündükleri için sorumsuzca hareket edebildiklerini kaydetti. Erdoğan, kendilerinin 76 milyonun hassasiyetiyle hareket ettiklerini, adeta sırattan geçtiklerini, adeta keskin bir bıçağın üzerinde yürüdüklerini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Asla bir pazarlık içinde değiliz, olmadık, olmayız. Bir taviz verme, geri adım asla sözkonusu değil. Şehitlerimizi incitecek hiç bir girişimin içinde olmadık, olmayız. Sayın Bahçeli; şehitlerimizin konumunun konusunu, onların bulunduğu makamı bizim anlayabileceğimiz kadar senin anlama kıratın yoktur, bunu da bilmeni isterim. Böyle ağır hakaretlerle de hiç bir zaman buradan kendine haklılık çıkarmaya kalkışma. Bu millet seni de bilir bizi de bilir. 3,5 yılık iktidarınızda bu ülkeye ne kattığınızı gayet iyi biliyoruz. Bu ülkeyi her yönüyle nasıl çökerttiğinizi, nasıl hortumladığınızı, nasıl yolsuzluklara prim verdiğinizi bu millet çok iyi biliyor. Bizi delikli kuruşa muhtaç ettiğinizi çok iyi biliyoruz.
Başta Merkez Bankası olmak üzere, devletin milli bankaları Ziraat Bankası, Halkbankası, Vakıfbank, bütün bunları nasıl çökertiğinizi benim milletim çok iyi biliyor. Zaman tünelinde biraz geriye gittiğimizde, bunları görürüz ve ondan sonra da görev zararı ile milleti nasıl aldattığınızı da çok iyi biliyoruz. Terörden beslenen, terörden ekmek yiyen, gençlerin kanıyla semirenlere karşı biz mücadele veriyoruz. Kalkıp da burada ikili görüşmelerde, 'şu yaptığınızı takdir ediyoruz' derken, kapalı kapılar ardında farklı konuşmak da size bir şey kazandırmaz. Bir yandan çözümü istiyormuş gibi yapıp bir yandan bizim şehit askerlerimize dil uzatan canilere, kan bağımlılarına karşı mücadele veriyoruz. Çözüm yanlısı gibi görünüp, sabotaj peşinde, nifak peşinde, fitne peşinde koşan kan tacirlerine karşı biz mücadele veriyoruz. Biz bu yolda milletimiz ile birlikte yürüyoruz. Biz bu yolda milletimizin hayır duaları ile yürüyoruz. Siyasetini terörün varlığı üzerine kurmuş, CHP, MHP ve BDP'ye diğer tüm savaş baronlarına rağmen, milletimizle birlikte biz bu meseleyi çözeceğiz, ben buna inanıyorum. Onlardan gizlediğimiz hiç bir şey yok ve olamaz. Biz 10 yılı aşkın bir süredir milletimizden hiç bir şeyi gizlemedik, asla ve asla gizlemeyiz. Açıklanacak bir konu olduğunda biz onu açıklarız, milletimizin takdirine sunarız. Sürecin hassasiyeti nedeniyle az konuşuyor, az açıklama yapıyor olabiliriz. Bunu, bizim bir şeyleri gizlediğimiz anlamına getirmeye gayret edenler kusura bakmasınlar; yeri geldiğinde bunlar açıklanır. Ne yapıyorsak, hangi adımı atıyorsak, sadece millet için, büyük Türkiye için bu adımları atıyoruz.''

''TÜRKÇE, KÜRTÇE VE ARAPÇA TÜRKÜYÜ DİNLEDİK''

Başbakan Erdoğan, Siirt'te yaşadığını belirttiği duygu dolu anları da paylaşmak istediğini söyledi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerinde, 2011'de Siirt'te 10 mermiyle bir araca yapılan, 4 kişinin şehit olduğu silahlı saldırıda ağır yaralanan, Türkiye'nin en genç gazisi Nuran Evin'e plaket verdiğini ifade eden Erdoğan, tekerlekli sandalyesi üzerinde olan Evin'in gözyaşları içinde kendilerinden ''bu meseleyi çözmelerini istediğini'' kaydetti. Sonraki gün aynı araçtan çıkan Gülcan Olgaç'ı evinde ziyaret ettiğini ifade eden Erdoğan, ''Aileden 15 civarında şehit var'' dedi.
Erdoğan, Siirt'te yol üzerinde bir okulun önünde durduklarını, bir sınıfa girdiklerini belirterek, ''Bir kızımızın, 3 dilde; Türkçe, Kürtçe ve Arapça söylediği türküyü dinledik. Şu güzelliği bak. o okulun öğrencilerinden de bu meseleyi çözme talebini aldık. Gazi Nuran, gazi Gülcan için, o güzel yavrularımız için, bu ülkenin tüm gazileri, tüm şehitleri, tüm yüreği yaralı anneleri için, bu ülkenin gözleri ışıl ışıl, umutla parlayan çocukları için; biz Rabbimin yardımıyla inşallah bu meseleyi çözeceğiz. Bu ülkenin annelerine sözümüz var. Bedeli ne olursa olsun çözeceğiz, dedim ya; baldıran zehiri de olsa içeceğiz ama bu meseleyi çözeceğiz. Dün ruhlarına fatiha okuduğumuz Çanakkale şehitlerine sözümüz var. Allah'ın izniyle o sözü tutacağız. Allah'ın izni, milletimizin hayır duasıyla; biz bu terör meselesini, siyasi Kürtçülük meselesini gündemden çıkarmak için var gücümüzle mücadele edeceğiz'' diye konuştu.

NEVRUZ MESAJI

Mart ayının tarihte yaşanan bir çok acı olaya rağmen, baharın müjdecisi olan bir ay olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Mart ayı, düşen cemrelerle, ısınan havayla, yeniden dirilen tabiatla; baharın, dirilişin, uyanışın, umudun da ayıdır. 21 Mart'ın bu coşkuyla, bu heyecanla, bu umutla kutlanmasını canı gönülden arzu ediyoruz. Biz diyoruz ki bu nevruz umut olsun, çözüm sürecine adeta bir tohumlama olsun, gülen yüzlerin arttığı, adeta zirve yaptığı bir nevruz olsun. Bütün bu coğrafyada her yönüyle baharın müjdecisi olan nevruzun, tahriklere ve çatışmalara değil; dayanışmaya, coşkuya, umuda ve kardeşliğe kapı aralayan bir gün olarak kutlanmasını diliyoruz. Herkesin nevruzunu da kutluyorum'' dedi.

AK PARTİ'YE KATILIM

Grup toplantısında, Ahlat Belediye Başkanı Mümtaz Çoban, Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan ile Tokat'ın Başçiftlik ilçesi Hatipli Belde Belediye Başkanı Adem Tanrıverdi, Bursa'nın İznik İlçesi Boyalıca Belde Belediye Başkanı Ali Çil, Bursa'nın İnegöl ilçesi Tahtaköprü Belde Belediye Başkanı Eşref Yiğit ve Aydın'ın Karacasu ilçesi Yenice Belde Belediye Başkanı Fuat Meriç, AK Parti'ye katıldı.
Partiye katılanların rozetlerini Başbakan Erdoğan taktı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.