Gül'den ilk açıklama

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, demokratik sürece yön verecek Akil Adamlar Komisyonu'na ilişkin olarak, "Herkesin işin içinde olması (sürece) büyük bir katkı olur" yorumunda bulundu.
Bugün başkent Vilnius'te Litvanyalı mevkidaşı Dalia Grybauskaite ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Gül, ortak basın toplantısında gündeme ilişkin soruları cevapladı. Gül, "Büyük sorunlarla uğraşılıyor. Büyük sorunların çözümünde siyasi kurumlar, ülkenin önemli kurumları herkes bu işe angaje olursa o kadar kolay olabilir. Bu, büyük sorunları halletmenin önemli yollarından birisidir" dedi.
"Ben sadece tavsiyelerimi paylaşmış oldum" diyen Gül, "Nihayette siyasette aktörler, siyasi partiler, hükümetin bileceği iş ancak bir cumhurbaşkanı olarak Türkiye'nin çok büyük sorunuyla uğraşırken, o sorunu halletmek için çok büyük gayretler sarf edilirken, herkesin yapıcı şekilde işin içinde olması büyük bir katkı olacağını düşünüyorum. Bunu da samimiyetle paylaşmış oldum. Nasıl kabul görür onu bilemem" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, İsrail uçaklarının dün Gazze'nin kuzeyine gerçekleştirdiği hava saldırısına ilişkin bir soru üzerine, "Bizim biliyorsunuz bütün arzumuz, Ortadoğu'da İsrail ve Filistinliler'in kendi topraklarında, iki devletin yan yana yaşayabilecekleri bir ortamdır. Bunu sekteye uğratacak, zorlaştıracak her türlü eylem, her türlü saldırı doğrusu çok yanlıştır. Hele Gazze'ye yapılan saldırı. Gazze'de zaten çok büyük insan hakları ve insanlık dramları yaşanmaktadır. Bildiğiniz gibi ambargolar kısmen kalkmıştır ama kısmen de devam etmektedir. Bunlar barış sürecine hiçbir katkı yapmaz doğrusu" cevabını verdi.

"KIBRIS'TA TARAFLAR YENİ BİR SOLUKLA, İYİ NİYETLE TEKRAR GÖRÜŞMELERE BAŞLASIN"

Kıbrıs'ta yaklaşık 50 yıldır devam eden çözümsüzlüğe bir son vermenin vaktinin geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, "Türkiye'nin vizyonu Akdeniz'de, Kıbrıs'ın tamamı Yunanistan, Türkiye, hepimiz arasında çok geniş bir işbirliğinin oluşturulmasıdır. Nasıl AB içinde Baltık ülkeleri, İskandinav ülkeleri ayrı bir sütun gibiyse, Doğu Akdeniz'de böyle bir sütunun oluşması bizim vizyonumuzdur" dedi.
Gül, konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Kıbrıs'ta şu an bir çözümsüzlük var. Neredeyse 50 senedir bir siyasi problem devam edemez açıkçası. Bunun muhakkak bitirilmesi gerekir. Bununla ilgili çok iyi bir şans 2004 yılındaydı. O zaman BM çözüm planı, AB çözüm planı referanduma tabi tutuldu ve maalesef Rum tarafının hayır demesiyle barış ve çözüm gerçekleşmemiş oldu. Şimdi büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor adada, Rum Kesimi'nde, tüm bunları bir fırsat olarak görmek gerekir. Adada yeni bir hükümet de var. Bizim teklifimiz şu; tekrar gayet yeni bir solukla, iyi bir niyetle tekrar Kıbrıs Türkleri ve Rumları görüşmelere başlasınlar. Bizler bu konuya yardımcı olalım."
Gül, "Ekonomik kriz herkese biraz ders de almasına sebep olmalı. Adanın birleşmesi daha büyük bir ekonomi ortaya çıkaracaktır. Türkiye ve Yunanistan arasındaki işbirliği daha büyük bir ekonomik potansiyel oluşturacaktır. Bizim söylediğimiz şudur açıkçası; adada şu anda bazı ambargolar var, kısıtlamalar sözkonusu. Bütün bunları, hepsini aynı anda kaldırarak yeni bir iklimi oluşturmak ve yeni bir adımı atmak. Ümit ederim ki, bunlar anlaşılır" dedi.

"SURİYE'DE YAŞANANLAR HERKESTEN ÇOK BİZİ ÜZÜYOR"

"Suriye'de yaşananlar herkesi üzüyordur ama bizi daha çok üzüyor" diyen Cumhurbaşkanı Gül, "Çünkü komşumuzda bir istikrarsızlık var, bir iç savaş var. Maalesef büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Türkiye'de şu an 200 bin civarında Suriyeli var. Çadırlarda yaşıyor. 100 bini kadarı da şehirlerde yaşıyor. Bu çadırlarda yaşayanların ihtiyaçlarını devlet olarak karşılıyoruz. BM hesaplarına göre 1 milyar dolara yakın harcamalarımız olmuştur" ifadelerini kullandı.
Gül konuşmasına şöyle devam etti:
"Ama bunlar insani görevdir. Burada para sözkonusu değildir. Çünkü insanlık her şeyden daha önemlidir. Türkiye büyük fedakarlıklar yapıyor. Umarız bu sorun kısa sürede biter ve herkes evlerine döner. Suriye'de şu an 3 milyon kişi evinden barkından olmuş vaziyette. Tabi ki bu politikamızı devam ettireceğiz. 'Ben ateş altındayım, büyük bir sıkıntı ile karşı karşıyayım. Hayatım tehlikede' deyip de evini barkını terk edip Türkiye sınırına gelen insanlara, hayır sen gelemezsin, dışarıda dur diyemeyiz. Ama tabi ki kimsenin de evinden ayrılmasını istemeyiz."