Selahattin Yusuf: Ben liberal değilim, haberiniz olsun!
Siz hiç hikmetli bir söz söyleyen bir liberal gördünüz mü? Bizi bir cümlesiyle kadim, derin insanlık durumuna çağıran bir liberal gördünüz mü? Yalnızca gündelik politik dili bilen, aslında onu da bilmiyor demektir: Bir şey bildiklerine herhangi bir nişane olabilecek farklı bir cümle -daha- kuran bir liberale rastladınız mı hiç? Güncel ve maddi karşılığı olmayan bir cümle gördünüz mü onların ağzında? Türkiye'de geleneği savunanların derdinin tamamı bir kaç tane subay olabilir mi? Ordunun kendisi olabilir mi? Asla olamaz. Çünkü biz, ordu hiç olmasaydı da bir derdin sahibi olacaktık. O dertle hiçbir karabeti olmayan, hiç bir ortak noktası bulunmayan insanlar nasıl oluyor da bizim kanaat önderlerimiz oluveriyorlar. Bu bir el çabukluğu değil mi? Böyle saçmalık olur mu? Ak Parti'nin 2 milyon örgütlü gençlik kitlesi var ve eğer ufukları gerçekten bu yazarlarla sınırlanıyorsa, vay halimize. Türkiye'nin davası sadece son on yılla değerlendiriliyorsa -ki liberal yazarların vokabüler tarihi asla daha eskiye gitmez/gidemez- vay halimize. Bu bir hafızasızlıktır. Yanlış bir beyin ameliyatıdır. Bunlar, bizim kadim meselemizi, memleketimizin güzel derdini yürütebilmek için sefil koltuk değnekleridir. Bu değneklere yaslanıp yol almak, ileride bizim sahih yürüyüşümüzü de çarpıtacaktır. Dertsiz, tasasız, tarihsiz, kültürsüz bir siperde eciş bücüş insanlarla omuz omuza "vuruşmak" benim canımı sıkıyor.
Şunu kesin olarak biliyoruz artık. Hafızasızlık sadece liberallerin maluliyeti değil. Onlarınki taammüden bir hafızasızlık durumu. Ama Türkiye'de "zaman imanı kurtarmak zamanıdır" diye yola çıkan ve bugün bu memleketin ölçülemeyecek değerdeki kültürel birikimiyle ne halt edeceğini bilemeyen çok güçlü, büyük bir camia var. Bu camia -unutmayalım, tamam- Türkiye'nin sahih zeminine doğru yolculuğunda büyük katkılar yaptı. Ama sonrası için ellerinde bir harita yoktu. Bu bugün açıkça pozisyon kapma yarışının en önemli dinamiğidir. Tarihsiz, hafızasız, yersiz yurtsuz bir "iman" onları da tersinden "selefilerin" düştüğü hataya düşürdü: İslam'ın bütün hikmet ve rahmet derinliğini bugün sathi bir "reelpolitik" önünde, daha da sathi insanlarla "konsolide" edip güdükleştirdiler. Küçülttüler, sığlaştırdılar. Sığlaşan gelenek, bugün ancak ve sadece çok güçlü bir maymuncuk gibi bir takım dünyevi pozisyonların kapılarını açmaya yarıyor. İnsanlığın tamamına söyleyecek yüksek ve seçkin bir sözleri kalmadı. MAALESEF. Eğer Ak Parti kitleleri de aynı hataya düşerlerse, yani yaşları yirmilerini henüz aşmış bir takım "kabahat" önderlerini ufuklarının en uzağına ve yükseğine koyarlarsa, yazık olacak.
Dil bilmiyor bir kere bu yeni arkadaşlar. Kendi ana dillerini bilmiyorlar. O dili bütün derdiyle, tasasıyla, kokusuyla ve rengiyle kağıt üzerine koyabilecek güçleri yok. Öyle "bagajları" da yok görebildiğim kadarıyla zaten. Öyle ağırlıklardan kaçınıyorlar. Kaçınıyorlar; ama ortaya çıkan da vahşi bir doğrudanlık oluyor. Bu ülkeye dokundukları her yer tahriş oluyor. Yara oluyor.
Bu satırları yazmadan biraz önce, Türkiye'nin çok önemli bir sinemacısıyla dertleştim. ABD'den kafasına takılan bir meseleyle dönmüş dostum. Diyor ki, ABD'li yapımcılar Türkiye'de seyircilerin ABD filmlerine itibar etmemelerinden çok rahatsızlar. Türkiye piyasasına giremeyen bir Hollywood onları ürkütüyormuş son yıllarda. Çareyi burada bir takım sinema tröstleriyle işbirliğine gitmekte aramışlar. Aynı zamanda da Türkiye'de film okulları açacaklarmış. Madem giremiyoruz, okullarla gireriz diyorlarmış. O okullarda prestijli öğrenciler, yönetmenler yetiştiririz ve kendi mantalitemizi onların "distribütörlüğünde" Türkiye'de yeniden hakim kılarız. Yönetmen dostum çıldırıyor. Bu ülkede, diyor, iğneyle kuyu kazar gibi emek verdiğimiz, bir arpa boyu yol aldığımız konuların üstünden silindir gibi geçecekler. Bu ülkenin geleneğini, özgün hissetme ve davranma evrenini, elden düşme bir Kaliforniya kişiliğiyle buharlaştıracaklar. Peki, bu konuda onların partneri kim olacak? İşte onu söylerken boğazımız düğümlendi ikimizin de! Şu kadarını söylemem lazım. Bunu söylemek borcumuz, namusumuz, vicdanımız, imanımızdır: "İman" dediğimiz şey böyle kurtarılamaz arkadaşlar.
Selahattin Yusuf/AKTÜEL
EN SON HABERLER
- 1 Tunceli’de terörün kalıntıları temizleniyor
- 2 İzmir'de dua okunmasına izin verilmeyen nikaha soruşturma... Mülkiye Müfettişi görevlendirildi
- 3 Son dakika | Kuveyt Emiri Ankara'da: Başkan Erdoğan karşıladı
- 4 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'dan 'Refah' bölgesine saldırıya sert tepki
- 5 Bakan Yumaklı'dan sokak hayvanları açıklaması: Dikkat çeken yasal düzenleme vurgusu!
- 6 SON DAKİKA | Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıkladı: MHRS'de yeni düzenleme!
- 7 Bakan Göktaş duyurdu! 15 Mayıs'ta eylem planını kamuoyu ile paylaşacağız
- 8 Bakan Tunç'tan Osman Kavala açıklaması
- 9 Bakan Göktaş: Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Eylem Planı 15 Mayıs'ta açıklanacak
- 10 Son dakika: Bahçeli-Özel görüşmesi sona erdi