Başsavcılıktan gözaltı açıklaması

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, adli hizmetleri aksatacak biçimde ve kanuna aykırı olarak adliye binası içinde avukatların da olduğu bir grup tarafından gerçekleştirilen dünkü eylemin, yargıya ve adli hizmetlerin işleyişine yönelik üzüntü verici bir müdahale niteliğinde olduğunu bildirdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda Gezi Parkı odaklı gelişmeleri protesto eden avukatlara müdahale edilmesi ve gözaltına alındıktan sonra serbest bıkarılmasına ilişkin yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada, yaşananlarla ilgili yapılan haberler üzerine kamuoyunun doğru ve sağlıklı bilgilendirilmesi amacıyla açıklama yapma gereği duyulduğu belirtildi.
Adliyede dün mesai saatleri içinde toplanan ve üyelerinin çok azı üzerinde avukat cübbesi bulunan yaklaşık 60 kişilik bir grubun, "Her yer Taksim,
her yer direniş", "Yaşasın mücadelemiz, kahrolsun faşizm", "Polis dışarı" şeklinde ve benzeri sloganlar atmaya başladığı kaydedilen açıklamada, grubun etrafındaki kalabalığın artması üzerine, Adliye Polis Karakolu tarafından gerekli güvenlik tedbirleri alınarak, çevik kuvvet polislerinin çağrıldığını aktarıldı.
Mesai saatleri içinde ve adliyedeki 200 kadar mahkemede duruşmaların devamı sırasında cereyan eden olay nedeniyle kamu düzeninin bozulduğu, iş sahibi vatandaşların güvenlik kaygılarının arttığı gibi mahkemelerin de rahat çalışamaz hale geldiği anlatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Ses cihazları ile yapılan uyarılara rağmen adliye binası içindeki kalabalığın dağılmaması ve eylemin sürdürülmesi üzerine, olayın başlangıcından yaklaşık yarım saat sonra kolluk kuvvetleri tarafından müdahale zorunluluğu doğmuştur. Eylemciler müdahaleye fiziki direnç göstererek karşılık vermiş, bu dirençleri ve saldırıları sebebiyle de 6 polis memuru ile 5 özel güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Kolluk kuvvetleri tarafından zor kullanılarak adliye dışına çıkarılan 44 eylemci, Emniyet Müdürlüğüne götürülmüş, kimliklerini ibraz ederek avukat olduklarını ispat edenler Cumhuriyet savcısının talimatıyla serbest bırakılmıştır. Kimlik ibraz etmeyen ve avukat oldukları ilerleyen saatlerde tespit edilebilen diğer eylemciler de akşam saatlerinde serbest bırakılmıştır.
Yargının kurucu unsuru olan, savunmayı temsil eden avukatlara, yürüttükleri kamu görevi nedeniyle müdahalede bulunulması hoşgörülemeyeceği gibi, böyle bir müdahale de söz konusu olmamıştır. Hukuka, kanunlara ve bu sayılanlar sayesinde ayakta tutulabilecek kamu düzeninin gereklerine saygı gösterilmesi konusunda avukatlar için tanınmış bir istisna bulunmamaktadır."

"ZORUNLU MÜDAHALE"

Demokratik bir hakkın kullanımı amacıyla meşru sınırlar içinde kaldığı sürece hiç bir vatandaşın barışçıl gösterilere katılması ve düşüncelerini fade etmesinin, müdahale konusu oluşturmadığı vurgulanan açıklamada, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin usul ve şartlarının, 2911 sayılı kanunda ayrıntılı olarak gösterildiği ve bu kanunun 22. maddesinde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde, bunun eklentilerinde toplantı ve gösteri yapılamayacağının açıkça hükme bağlandığı aktarıldı.
Açıklamada, "Zorunlu müdahalenin, avukatlarımızca da bilindiği düşünülen ve her vatandaş için bağlayıcı olan bu kanun hükmüne dayandığı çok
açıktır" denildi.
Günde yaklaşık 50 bin vatandaşın girip çıktığı İstanbul Adalet Sarayı'nda 600 civarında hakim ve savcının görev yaptığı, 300 kadar mahkeme ve
diğer adli birimlerin hizmet sunduğu belirtilen açıklamada, "Adli hizmetleri aksatacak biçimde ve kanuna aykırı olarak adliye binası içinde, üstelik
içerisinde avukatların da olduğu bir grup tarafından gerçekleştirilen bu eylemin kendisi, yargıya ve adli hizmetlerin işleyişine yönelik üzüntü verici bir müdahale niteliğindedir" ifadeleri kullanıldı.