Pazartesi 19.08.2013 00:00
Son Güncelleme: Pazartesi 19.08.2013 12:59

Bozdağ mahkeme kararına isyan etti

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, kendisine saldıran kişinin serbest bırakılmasının "kötü" bir karar olduğunu vurgularken, "Bu karar, bu yumruğu atan kişi gibi saldırganlara güç ve cesaret veren bir karar olmuştur. Umarım bu kararı veren hakimler, savcılar benim gibi bir yumruk yemezler. Yumruk yedikleri zaman ben takip edeceğim" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Rixos Otel'de Türkiye'nin Somali'ye yönelik yardımları konulu kahvaltılı basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bozdağ, kendisine yönelik gerçekleştirilen saldırıya ilişkin soruya cevap verirken "Bu davranışı milletimize şikayet ediyorum" dedi.
Saldıyı gerçekleştiren kişinin serbest kaldığına işaret eden Bozdağ, şunları kaydetti:
"Yumruğu savcılar yeseydi acaba serbest bırakırlar mıydı onu da bilmiyorum. Bir hakime yumruk atılsaydı sonuç ne olurdu bilmiyorum. CHP'li birine yumruk atılsaydı acaba sonuç ne olurdu onu da bilmiyorum. Bakana bir yumruk atılıyor, görevi nedeniyle bir fiil işleniyor, bakıyorsunuz ortada bambaşka bir sonuç var. O zaman insanlar; "Bakana yumruk atmanın nasıl olsa hiçbir müeyyidesi yok. O zaman kafası bozulan hakime bir yumruk atsın, nasıl olsa bir müeyyidesi yok. İki gün gözaltında tutarlar ve bırakırlar' der. Bu o mesajı veriyor kamuoyuna. "Bakana yumruk atıldığı için iki gün gözaltı yaptık ama bakan olmasa bir gün gözaltı' derler, ondan sonra yumruğu vuran keyfine bakabilir. Bu suça teşviktir otomatik olarak. Başka kişileri cesaretlendirir bu. Hakimlere, savcılara yumruk atma, doktora yumruk atma, başka görevliye yumruk atma Hastanede bir saldırı olduğunda biz hemen kızıyoruz ama şimdi uygulamaya bakıyoruz, o uygulamada bambaşka bir fotoğraf ortaya çıkıyor. Onun için bu tür uygulamalar, suç işleyenleri caydırıcı, ıslah edici, kendisini bir daha suçtan arındıran bir hayatın içinde olmasını sağlayıcı sonuçları maalesef doğurmuyor. Mahkemenin bu kararı cesaretlendirmiştir, bu karar, bu yumruğu atan kişi gibi saldırganlara güç ve cesaret veren bir karar olmuştur. Umarım bu kararı veren hakimler, savcılar benim gibi bir yumruk yemezler. Yumruk yedikleri zaman ben takip edeceğim. Başbakan Yardımcısına yumruk atanları tahliye edenler kendileri yumruk yediğinde ne yaparlar?"

"NASIL PİŞMANLIK DUYSUN Kİ?

Bozdağ, saldırının kötü bir olay olduğunu vurgularken, kararın da aynı şekilde kötü bir karar olduğunu söyledi. Saldırganın pişmanlık duymadığını söylediğinin altını çizen Bozdağ, "Nasıl pişmanlık duysun ki, bir kişi suç işliyor, kahraman muamelesi görüyor. Ülkenin anamuhalefet partisinin genel başkan yardımcıları neredeyse alnından öpüyorlar, onu himaye ediyorlar, ona destek oluyorlar. Yani suç işleyen birisine siz suçlu muamelesi yapmaz, ona kahraman muamelesi yaparsanız, suç işlemeden önce hiç görmediği iltifatı, muameleyi suçu işledikten sonra ona yaparsanız o da memnun olur, mutluluk duyar. Kendisine yapılan bu kahraman muamelesinden dolayı iyi bir şey yaptığını düşünüyor, o yüzden pişman olmuyor. İyi bir şey yapmadığını düşünseydi o zaman pişman olurdu. Bunun ana nedeni de; suç işleyene karşı "benim suçlum, senin suçlun veya suçun mağduru benim karşı olduğum biri veya yakın olduğum biri' anlayışıyla saf tutmadan kaynaklanmaktadır" dedi.
Suçun mağduru kim olursa olsun onlara karşı tavrın haklının ve hukukunun yanında olması gerektiğini belirten Bozdağ, "Suçu ve suçluyu himaye eden bir yaklaşım Türkiye'nin siyasetinde olanlara yakışır bir yaklaşım değildir" şeklinde konuştu.

İHSANOĞLU BÖYLE BİR KARAR ALMIŞ OLSAYDI, BUNUN BİR YANSIMASI, ETKİSİ OLURDU

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmelettin İhsanoğlu'na yaptığı istifa çağrısını yineleyerek, "İhsanoğlu'nun tek başına karar almaya gücünün yetmeyeceğini biz de biliyoruz. Ancak İhsanoğlu böyle bir karar almış olsaydı, herhalde bu kararının bir yansıması, etkisi olurdu" dedi.
Bozdağ, İhsanoğlu'na yaptığı istifa çağrısını tekrarladı. İhsanoğlu'nun, devletleri temsil ettiğine ve "Devletler bir karar alırsa biz o karara uyarız ve kararı uygularız" demesine itirazı olmadığını söyleyen Bozdağ, şunları ifade etti:
"Ben zaten neden İslam İşbirliği Teşkilatı böyle bir karar almadı diye olayı eleştirdim. Ama İhsanoğlu'nu eleştirirken, "Siz oranın genel sekreterisiniz. Bir Türksünüz, Türkiye'nin adayı olarak orada görev yapıyorsunuz. Mısır'da bir darbe oldu. Arkasından binlerce insan şehit ediliyor. Adında İslam olan bir teşkilatın genel sekreteri olarak devletlerin dışında, genel sekreterin yapacağı bir şey vardır. Devletlere "Mısır'da yangın var. Bu kadar masum insan öldürülüyor. Buna karşı biz, tavır geliştirmeliyiz' diye bir fikir götürdü mü? Götürdüyse ve cevap vermedilerse, ben çıkar derdim ki, "İslami İşbirliği Teşkilatı'nın tavır alması için çalışma yaptım; ancak devletler bu konuda adım atmadı. O yüzden İslami İşbirliği Teşkilatı adına bir açıklama yapamıyorum. Kendi adıma bir açıklama yapabilirim. Böylesi bir zulüm karşısında adında İslam bulunan bir teşkilatın bu duruşunu içime sindiremediğimden, böyle bir onursuzluğu kabul edemeyeceğimden ben istifa ediyorum' derdim. Yoksa İhsanoğlu'nun tek başına gücünün karar almaya yetmeyeceğini biz de biliyoruz. İhsanoğlu böyle bir karar almış olsaydı, herhalde bu kararının bir yansıması, etkisi olurdu."

"MONARŞİK YÖNETİMLERİ KONTROL ETMEK DAHA KOLAY"

Şu anda Mısır'da gayrımeşru, iktidarı gasp etmiş bir yönetim olduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla, gayrımeşru bir yönetimin attığı adımların bizim açımızdan herhangi bir meşruiyeti yok. Mısır'da Mursi'yle başlayan halkın seçtiği iktidarlar dönemi başarılı olursa, halk arasında huzur, refah ve barışı tesis ederse başka ülkeler için de örnek olacak. Özellikle Mısır'ın etrafında baktığımızda monarşik yönetimler görüyoruz. Onun için de Mısır'daki demokrasi, insan hakları, millet iradesi eksenli değişimden rahatsız olan monarşik yapılar olduğu çok açık. Bunu görmemek için kör olmak lazım. Öte yandan, Batı açısından baktığınızda da Mısır'daki değişim son derece önemli. Orada büyük bir demokratik değişim yaşanıyor. İnsan hakları eksenli bir dönüşüm ortaya çıkıyor ama bu dönüşümün Mısır'da dünya kamuoyu tarafından İslami referansları güçlü olduğu bilinen siyasi kadrolar tarafından yapılıyor olmasından kaynaklanan bir rahatsızlık var. Tabi monarşik yönetimleri kontrol etmek daha kolay, kukla yönetimini kontrol etmek daha kolay. Ama demokratik bir yönetimi dünyada kontrol başarısı çok kolay değil; çünkü iktidarı halk veriyor. Ama size iktidarı verenler her zaman onun karşılığını isteyecekler. Onun için demokratik bir yapı güç odaklarının işine gelmiyor. Mısır'da olan, Mısır halkının çıkarları, Mısır'ın menfaatleri değil. Tamamen Mısır üzerinde hesabı olanların menfaatleri doğrultusunda bir değişim yaşanıyor. Ama ilginçtir, halkın bir kesimi, yani hala darbeci ve öldürmeye koşuyorlar. Ben insanlığımdan utanıyorum. Bunlar nasıl insanlar diyorum, bunlarda vidan, kalp, akıl yok mu? Bunlar insanlık değerlerini taşımıyorlar mı? Nasıl oluyor, camiye sığınmış insanları öldürmek için askerlerle yarışıyorlar."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.