Çarşamba 09.10.2013 00:00
Son Güncelleme: Çarşamba 09.10.2013 16:05

"Operasyon emrini hükümet verdi"

Bayrampaşa Cezaevine yönelik "Hayata Dönüş" operasyona ilişkin Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava kapsamında, dönemin Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanı emekli Tümgeneral Osman Özbek'in talimatla ifadesi alındı.

Özbek, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki talimat duruşmasında "tanık" sıfatıyla ifade verdi. Duruşmaya, Özbek'in yanı sıra müdahil Mehmet
Kulaksız'ın avukatı Hasan Fehmi Demir katıldı.
Olay tarihinde Ankara'da görev yaptığını, bu nedenle gelişmeleri basından takip ettiğini bildiren Özbek, bu tür operasyonlarda, o yerin valisinin
ve jandarma birliğinin takviye birlik talebinin kendilerine geldiğini, Jandarma Genel Komutanı'nın da "olur" vermesi durumunda takviye yapıldığını kaydetti.
Bu olayda da komutanın yazıyla bilgilendirildiğini düşündüğünü söyleyen Özbek, kendilerinin bunu yalnızca ilettiklerini söyledi.
Özbek, "Jandarma Bölük Komutanlığı emrinde yeterli birlik varsa, bununla operasyon yapılır. Ancak, hatırladığım kadarıyla yeterli birlik olmadığı
için takviye birlik istendi. Ankara'dan, alayla tabur arası bir sayıda jandarma gönderildiğini hatırlıyorum. 500-600 kişi civarında olabilir. Ankara'dan giden bu kişilerin isim listesini birliğin komutanının yapması lazım. Biz böyle bir liste hazırlamayız" diye konuştu.
Jandarmadaki hiyerarşiye ilişkin bilgi veren Özbek, Jandarma Genel Komutanı'nın ardından kurmay başkanının geldiğini, ona bağlı 6 başkanlık
bulunduğunu, harekat başkanının da bunlar arasında olduğunu anlattı. Hatırladığı kadarıyla, olay tarihinde Kurmay Başkanının Korgeneral Yusuf Soybaş olduğunu söyleyen Özbek, şunları kaydetti:
"O tarihte Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman'dı ve cezaevindeki olaylar ülkenin gündemindeydi. Konu, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) da gündemine gelmiş ve cezaevlerine operasyon yapılması görüşülmüş. Hükümet bu konuda bir tavsiye kararı almış. Ben MGK'da olmadığım için daha sonra öğrendim.
Operasyon kararından önce, cezaevilerindeki olaylarla ilgili çeşitli koordinasyon toplantıları yapılmış ve değerlendirilmiş. Benim katıldığım bir
toplantıda İçişleri, Adalet, Sağlık Bakanlıklarının temsilcileri ile Emniyet ve MİT'ten bazı elemanların bulunduğunu hatırlıyorum. Ağustos 2000'de Harekat Komutanlığı'na başladım. Buna benzer toplantılar İstanbul ve Ankara'da 2-3 yıldan beri yapılmaktaydı. Bahsettiğim koordinasyon ve değerlendirme toplantısının da olaydan 2-3 ay kadar önce yapıldığını tahmin ediyorum."
Özbek, "Hatırladığı kadarıyla, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Jandarma'ya operasyon yapılması yönünde yazı yazdığını" ifade ederek, "İstanbul İl Jandarma Alay Komutanlığı'nın talebi üzerine, birlik ayrılması ve takviyesi hususu bize geldi. Genel Komutanın yazısıyla Ankara'dan 500-600 kişilik takviye birlik gönderildi" dedi.
"Ankara'dan giden birliğin Jandarma Genel Komutanlığı Özel Harekat Birliği olduğunu düşündüğünü" ve "birliğin, operasyondan iki ay kadar önce
İstanbul'a gittiğini tahmin ettiğini" söyleyen Özbek, müdahil avukatı Demir'in, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici, Ümraniye Cumhuriyet Başsavcısı ve Bayrampaşa Cezaevi Savcısı'nın, resmi başvuru öncesinde kriptolu telefonla görüştüğü askeri yetkili siz misiniz?" sorusuna, "Hayır. İlk defa duyuyorum. Bu kişileri sadece basından tanırım. Adı geçenlerle konuşsa konuşsa İstanbul Jandarma Bölge Komutanı veya Jandarma Genel Komutanı görüşebilir. Bunun dışındakilerin görüştüğünü ben duymadım. Hatırlamıyorum" karşılığını verdi.
"Eş zamanlı operasyon yapılması emrini hükümet verdi"

Cumhuriyet Savcısı Erdinç Hakan Özdabakoğlu'nun, "Müdahale sırasında uygulanacak işlemlerle ilgili plan yapılmadı mı?" sorusu üzerine Özbek, "Özel birliği gönderdikten sonra, operasyonun nasıl yapılması gerektiğini İstanbul'daki cumhuriyet savcıları ve İstanbul Bölge Komutanlığı'nın birlikte değerlendirdiklerini ve operasyonu bu şekilde yaptıklarını düşünüyorum. Ankara'dan operasyonun ne şekilde yapılacağına ilişkin talimat verilmez" diye konuştu.
Avukat Demir'in, "Bu operasyon, Türkiye'nin bütün şehirlerinde aynı gün ve aynı saatte yapılıyor. Bunu koordine eden kimdi?" sorusunu Özbek, "O
saati, zannediyorum ki hükümet kararlaştırmış ve Jandarma Genel Komutanlığı birliklerine bildirmiştir. Sonuç olarak, tüm illerde aynı saatte, eş zamanlı operasyon yapılması emrini hükümetin verdiğini biliyorum" diye yanıtladı.
Özbek, o tarihte İstanbul Jandarma Bölge Komutanı'nın Engin Hoş, Ankara'dan giden birliğin komutanının Burhan Ergin, İstanbul İl Jandarma
Komutanının Halil İbrahim Tüysüz olduğunu bildirerek, "İl Jandarma Komutanı, İstanbul Jandarma Bölge Komutanı ve ilgili cumhuriyet savcıları görüşerek, birlikte operasyonun şekli hakkında karar verirler. İsmini verdiğim isimler operasyonu bizzat yürüten şahıslardır" dedi.
Operasyon hareketinden sonra Jandarma Genel Komutanlığı ile İstanbul Bölge Komutanlığı arasında bilgi akışı olduğunu belirten Özbek, "JİTEM
yapılanmasından bilginiz var mı?" sorusu üzerine, "Bizim komutanlıkta JİTEM ismiyle bir kadrolaşma söz konusu değildir. Bildiğim kadarıyla o tarihlerde PKK ile yapılan mücadele sırasında istihbarat ve terörle mücadele elemanlarınca üretilen bir kelimedir" ifadelerini kullandı.
Bu cevap üzerine Avukat Demir, daha önce talimatla Bodrum'da tanık olarak ifade veren Aytaç Yalman'ın ifadesinden, "Jandarma Genel Komutanlığı döneminde, JİTEM diye dikey bir yapılanmayı" öğrendiğine ilişkin bölümü okudu. Özbek, Yalman'ın beyanından bilgisi olmadığını kaydetti ve bunu, Yalman'ın, Jandarma İstihbarat Dairesi Başkanı ile yaptığı toplantı sonucu söylediğini tahmin ettiğini bildirdi.
Zeki Bingöl'ün iddiaları

Avukat Demir, tanık Özbek'e, operasyon sırasında Bayrampaşa Cezaevinde görev yapan emekli Jandarma Binbaşı Zeki Bingöl'ün "Bayrampaşa Cezaevi Gerçeği" adlı kitabında yer verdiği iddiaları sordu.
"Zeki Bingöl'ü tanımadığını, yalnızca basından duyduğunu" söyleyen Özbek, Demir'in, "Sizin, MİT'in Ergenekon terör örgütü şemasındaki yerinize de dikkati çekerek, bu operasyonun, Ecevit hükümetini zorda bırakmak amacıyla yapılıdığını iddia ediyor" sözleri üzerine tebessüm ederek, "Ergenekon çizelgesi de ayrı bir olay... Bu beyan konusunda hiçbir diyeceğim yoktur. Ben sadece gülerim" ifadelerini kullandı.
Özbek, Bingöl'ün kitabında bahsettiği "P-90" diye bir silahı bilmediğini söyledi.
Avukat Demir'in, "Direktifte, kapalı yerlere yönelik operasyonlarda, hukuki sorumluluk yaratmayacak şekilde video ve fotoğraf alınmasından
bahsediliyor. Hukuki sorumlulukla neyin kastedildiği belli" sözleri üzerine Özbek, bu konuda bilgisi olmadığını ifade etti. Özbek, bunun, operasyonu yürüten birliklerin sorumluluğunda olduğunu, jandarmanın bu konuda zorunlu bir kuralının bulunmadığını anlatarak, operasyon sırasında çekim yapılmışsa, bunun kaydının İstanbul İl Jandarma Komutanlığı veya Bölge Komutanlığına gönderilmiş olması gerektiğini kaydetti.
Jandarmanın bu tür operasyon sırasında kendi silahını kullanması gerektiğini belirten Özbek, av tüfeğinin jandarmanın malzeme kadrosu içinde yer almadığını bildirdi.
Jandarmanın, "toplumsal olaylarda bir kez sis bombası kullanıldığını bildiğini, ancak beyaz fosforu bilmediğini" ifade eden Özbek, Avukat Demir'in, "Operasyondan sonra, operasyonun yetkililerini çağırarak, birlik elemanlarını açıklamayın dediniz mi?" sorusuna, "Zeki Bingöl'ün kitabını okudum. Çok şaşırdım. Neden beni ön plana çıkardığını anlamakta güçlük çekiyorum. Avukat beyin de buna inanmaması gerekir diye düşünüyorum" karşılığını verdi.
Söz üzerine Avukat Demir, "Sayın Özbek, bunlara yanıt vermenizin, sizin için de fırsat olduğunu düşünüyorum" ifadesini kullandı.
Özbek, "operasyonda kaç kişinin öleceğine ilişkin bir öngörülerinin olmadığını", ayrıca "armut tipi bomba" tabirini duymadığını da kaydetti.
Özbek'in ardından o dönemde İstanbul H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İkinci Müdürü olan Erdoğan Avkar "tanık" sıfatıyla ifade verdi.
Avkar, operasyonun kendi cezaevlerinde değil, 200-300 metre ötede, terör suçlarından hükümlülerin kaldığı cezaevine yapıldığını kaydederek, hiçbir şey bilmediğini savundu.
Avkar, "13 yıl geçmiş. O günü bile hatırlamıyorum" dedi. Talimat ifadeleri, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinde, Bayrampaşa Cezaevine yönelik "Hayata Dönüş" operasyonu sırasında görev sınırlarını aşarak 12 kişinin ölümüne sebep oldukları, 29 kişiyi öldürmeye teşebbüs ettikleri öne sürülen dönemin 39 jandarma görevlisinin yargılandığı dava kapsamında alındı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.