17 Aralık operasyonundan bu yana, Gülen örgütünün basın sözcüsü gibi çalışan medya patronu Aydın Doğan, sahibi olduğu yayın organlarını bir silah gibi kullandı, özellikle 28 Şubat döneminde, hükümetler kurup devirdi. Doğan'ın yayın organları, yakın tarihte hep darbecilerin, para babalarının, Türkiye üzerinde emelleri olan uluslar arası lobilerin sözcülüğünü yaptı. 2011 seçimlerinden halkın büyük desteğini alarak galip çıkan Ak Parti iktidarını devirmek için her yolu denedi. Gezi olaylarındaki kışkırtıcı söylemleriyle kaosun altyapısını hazırlamaya çalıştı. 17-25 Aralık operasyonlarında da Doğan Medya Grubu, Gülen örgütünün basın sözcülüğüne soyundu. Kendisine yakın sermaye gruplarıyla ilgili ortaya çıkan kayıtları ısrarla görmezden gelerek hiçbir medya kuruluşunda yer vermedi. İşbirliği yaptığı çevrelerin kirli tezgâhlarını örtbas etmek için kendisine gösterilen yönde saldırılarını sürdürdü. Özellikle Gülen'in, Pensilvanya'dan, adamları aracılığıyla bir suç örgütü lideri edasıyla işadamlarına talimatlar vermesini, Koç Grubu'na ait TÜPRAŞ'a denetim yapılacağı haberinin Gülen'in adamlarınca bildirilmesini, "mahkemeleri avucunuza alın, avukat, hakim ayarlayın. Milletvekilleri İdris Bal gibi yapsınlar" şeklindeki ses kayıtları hiç haberleştirilmedi. Oysa aynı yayın organları, 17 Aralık'ta devlete sızan paralel yapı unsuru polislerin servis ettiği tapeleri ve çarpıtma delilleri, hiç çekinmeden yayınladı. Doğan Grubu medya organları, İstanbul Gezi Parkı'nda toplanan küçük grupların eylemlerini bile 'kaos' havasıyla canlı yayınladı, Başbakan Erdoğan'a yönelik en ufak eleştiriyi bile dünya gündemine taşıma gayreti içine girdi.
SUSTURAMAZSINIZ SİNDİREMEZSİNİZ
Türkiye'de 2000'li yıllardan bu yana, Aydın Doğan, hükümetler kurup deviremiyor. Ve sahibi olduğu medya organları ne diyorsa tam tersi oluyor. Sonuna kadar destek verdiği darbeciler bir bir tutuklanıp hapse atıldı. İşbirliği yaptığı CHP'nin oyu, her ne yaptılarsa yüzde 30'un üzerine çıkmadı. Yıllarca kaşıdığı Kürt sorununun çözümü konusunda ciddi adımlar atıldı, artık Güneydoğu'da kan dökülmüyor. Toplumsal yaralara bir bir parmak basıldı. Hürriyet'in, "411 el kaosa kalktı" diye yaygara yaparak engellemeye çalıştığı başörtüsü sorunu çözüldü, genç kızlar artık üniversite kapılarında ağlamıyor. Türkiye'de siyasi istikrar sağlandı, ekonomi büyüdü, halkın refah seviyesi yükseldi.
SABAH'I YILDIRAMAYACAKSINIZ
Giderek kamuoyu gözünde prestij ve gelir kaybına uğrayan bazı medya grupları ile işbirliği yaptıkları kirli ittifaklar, Gezi olaylarıyla darbenin startını verdiler. Ancak darbeyi sonlandıramadan, 17 Aralık'ta suçüstü yakalandılar. Paralel operasyon ekibini oluşturan Fethullah Gülen'in polis ve yargıdaki bağlantıları ile Gülen'in medyası, Doğan Medya Grubu ve siyasi işbirliği yaptıkları Cumhuriyet Halk Partisi, SABAH'ı yıldırmak için saldırılarını sürdürüyor. SABAH, dün olduğu gibi, bugün de yarın da en doğruları kamuoyuna aktarma görevini sürdürecek.
SABAH