CHP ile MHP'nin Çankaya adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterilmesinden sonra bir çok kesimde sürpriz ve şaşkınlık yaşandı. En çok da CHP içinde yarıya yakın kesim hem tepkili hem de bu nereden çıktı şimdi sorusunu sormaya başladı. Peki gerçekten İhsanoğlu gibi muhafazakar bir kişinin CHP'nin çatı adayı olması nereden çıktı? İhsanoğlu bugün neyi temsil ediyor? Bunun Türkiye veya dünya ile bağlantısı var mı? İhsanoğlu bugünkü konumu ile kimlerin temsilcisi oluyor? Bu sorular akıllarda. Ama hepsinin bir cevabı bir karşılığı var elbette. Kemalistler, hadi dinle barışalım dediler ve dindar (klasik bir dindar olarak algılanmasın) bir kişiyi cumhurbaşkanı yapalım demediler herhalde. İhsanoğlu sorusunu cevaplandırmak için AK Parti'ye bakmak gerekir.
AK Parti 12 yıllık iktidarını geride bıraktı. Ülke içinde demokratikleşmeden ekonomik gelişmelere kadar başarılar elde edildi. Sıradan vatandaştan üst gelir grubuna kadar herkes kendince kazançlı bir dönem geçirdi. AK Parti iktidarına ne kadar eleştiri yaparsanız yapın İslam coğrafyasında heyecana neden oldu. 150 yıllık Batı karşısındaki yenilmişlik ve eziklik duygusu AK Parti ve Tayipp Erdoğan ile az da olsa giderildi, İslam toplumunda "başarabiliriz" duygusu oluştu. Tayyip Erdoğan'ın bir çok defa Batı ile politikaları paralel gitse de yine bir çok defa çatıştı. Çatışmada bazen Türkiye bazen de Batı kazançlı çıktı. Fakat bu çatışma 150 yıldan beri hiç olmuyordu ve Batı ile Batı'nın İslam coğrafyasındaki temsilcileri bu gelişmelerden ciddi rahatsız oldular.
AK Parti kurulurken Amerika bu partiye hiç sıcak davranmadı. Sonra iktidar ve başarılı politikalar izleyince ABD, Ilımlı İslam tanımlaması ile AK Parti ile ortak politika üretti. Fakat, Arap uyanışı, demokrasi talepleri isyana neden olunca işler değişti. Batı isyanlara sessiz kaldı sonra totaliter rejimler bir bir yıkılınca tavrını göreceli olarak değiştirdi. Ve AK Parti isyanlarda hep sokaktan, demokratik taleplerden yana oldu ve bölgenin ciddi bir lideri durumuna o günden sonra geçti ki; Batı ve Batı'nın yerel temsilcileri bunu kabullenemedi.
YENİ KAVRAM ''MODERN İSLAM''
Müslüman Kardeşler'e sadece bir yıla yakın müsamaha gösterildi ve arkasından kanlı darbeler Batı'nın zımni desteği ile gerçerkleşti. Batı'nın Ilımlı İslam'a olan desteği o günden sonra bitti. Başka bir formül ortaya atıldı ''Modern İslam''. Modern İslam'ın özelliği kurulu düzene karşı olmayan, yerleşik sistemler içinde yaşamasını bilen, din-devlet ilişkilerinde laik referanslara ciddi vurgu yapan, Batı ile ittifakı önceleyen, İslam coğrafyasında talep edilen demokrasiyi ileriki zamana bırakan, daha çok kültürcü, hümanist, kardeşlik vurguları ile İslam'ı tanımlayan bir anlayış. Modern İslam, ''Fetullah Gülen Örgütü'' ile bugüne kadar başarılı bir şekilde uygulandı. Labaratuvar ortamındaki uygulama şimdi pratiğe dökülmek isteniyor. Siz hiç Fetullah Gülen Örgütü'nün İsrail – Filistin, Suud rejimi konularında tavır aldığını gördünüz mü? Ama ABD'nin kısa süre öncesine kadar düşman olduğu İran'ı şeytanlaştırması, onu dünyanın düşmanı olarak göstermeye çalışması sadece raslantı mıdır?
İHSANOĞLU'NUN CEVAPLAYAMADIĞI SORULAR
Şimdi soruyu soralım; İhsanoğlu kimi temsil ediyor? Ya da hangi İslam algısını temsil ediyor. Halk İslam'ı mı yoksa Modern İslam'ı mı? Arap isyanlarında ya da Arap sokağındaki demokrasi talepleri darbe ile bastırılırken Ekmeleddin İhsanoğlu nasıl tavır aldı? Arap sokağındaki demokrasi taleplerini mi destekledi yoksa darbecilere destek mi verdi? Veya daha net soralım; bugün Arap sokağında en totaliter ve otoriter yönetim olan Suudi Arabistan'daki anti demokratik uygulamalar hakkında, dinsel bile değil, tamamen seküler, demokratik talepler için İhsanoğlu ne düşünüyor? Nasıl bir tavrı olabilir?
Konu sadece Mısır sadece Mursi değil. Konu daha geniş ve anlamlı.
Bu olayı komplo teorisi olarak algılamak olayı algılamayı istememektir. Birincisi, Batı AK Parti'nin bugünkü siyasal hareketinden memnun değil. Çünkü bu hareket, Türkiye içinde sınırlı değil, hatta içten ziyade Arap sokağına etkisi çok daha fazla. İkincisi, Batı çok ciddi enerji koridorundaki Türkiye'nin elindeki vanadan da çok da memnun değil. Her ne kadar Rusya krizi olsa da. Üçüncüsü Türkiye, Kürt Sorunu'nu barışçı yöntemle çözerse ki, çözüm gayet iyi gidiyor, bölgede moral üstünlüğünü ele geçirip sıradan bir devlet olmayacak, bölgenin bir oyun kurucusu olacak. Bölgede Kürtlerle ve Sünnilerle açık politika üretebilen yegane devlet Türkiye.
AMAÇ AK PARTİ'Yİ PAZARLIĞA ZORLAMAK
Şimdi soruyu bir daha soralım; Ekmeleddin İhsanoğlu bu konularda kimi temsil edecek? Suud ve ABD aleyhine olabilecek hangi politikayı savunabilecek? Türkiye'yi hangi konumda görecek?
Tabii işler bugün o kadar kolay olmuyor. Batı istedi ve 10 Ağustos'ta Modern İslam'ın temellerini kuruyor anlamına gelmiyor. Evet; Batı, Modern İslam ile mevcut AK Partyi bloğunu kırmak istiyor, onun gücünü en azından pazarlık edebilir hale getirmek istiyor. Peki İhsanoğlu başarılı olabilecek mi? Bugün bunlar pek mümkün gözükmüyor. Çünkü İstanbul Yenikapı mitingine toplanan 2 milyon 500 bin kişiyi hala 30 Mart için toplandı düşünmek kalabalıkları anlamamak demektir. O kalabalığın seçimlerle birinci derecede alakası bile yoktu. O kalabalık Batı'ya "bize karışmana müsade etmeyiz" tepkisi idi…
Eee bu kadar mı o zaman? Hayır. 10 Ağustos tarihinden sonra İhsanoğlu simgesi CHP'nin yeniden dizayn edileceği anlamına geliyor. Tıpkı Baykal'ın gidişi, Kılıçdaroğlu'nun gelişi gibi. Kimin gideceğini biliyoruz da kimin geleceğini biraz olsun anlayabiliyoruz. İhsanoğlu'nun gelişi Kılıçdaroğlu'nun gidişi olacağa benziyor. Kılıçdaroğlu'nun yerine kim mi gelecek? Bildiğimiz bir şey var İhsanoğlu gibi birilerinin geleceğini artık tahmin etmemiz çok zor olmasa gerek.