Salı 08.07.2014 00:00
Son Güncelleme: Salı 08.07.2014 10:19

"İran El Kaide'ye destek veriyor"

Irak eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi, Ajans Dergi’de yayınlanan röportajında Irak'ta Sünni-Şii çatışmasının her zaman var olduğunu kaydederek İran'ın El Kaide operasyonlarına destek verdiğini iddia etti.

Suriye'de 2011'de başlayan bağımsızlık mücadelesi kısa bir süre sonra iç savaşa dönüştü. Ülkenin Devlet Başkanı Beşşar Esed, Libya'da, Tunus'ta, Mısır'da olduğu gibi kolay bir şekilde koltuğunu terketmedi. Olan bitenin faturası da yine yıllardır Esed ailesinin zulmüne maruz kalmış mazlum Suriye halkına oldu. 200 binden fazla ölü, yüzbinlerce yaralı... Suriye'de değişen dengeler bölgede Esed'e karşı mücadele eden bir takım unsurları da maalesef başka birilerinin kuklası haline getirmiş durumda. Seçimlerden "zaferle" çıkan Esed'in de örtülü bir şekilde desteklediği IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) Irak'ın kuzeyinden başlamak üzere, bölgeyi kan gölüne çeviriyor. Güya Şii kitlelerle mücadele ettiğini iddia eden grup, kendisi gibi düşünmeyen, kendi saflarına dahil olmayan herkesi gözünü kırpmadan infaz ediyor. Peki, zaten ciddi çalkantılarla mücadele etmek zorunda kalan, mezhep çatışmasının ayyuka çıktığı Irak'ı nasıl bir gelecek bekliyor? Ajans Dergi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Baran,
konuyu bu soruyu merkeze alarak Irak'taki rejimin mağduru önemli bir isim olan Irak eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi ile konuştu.

TARIK HAŞİMİ: "IŞİD'İN PROJESİNİN IRAK'TA UZUN VADEDE HAYAT BULMASI İMKÂNSIZ..."

IŞİD Irak'ın kuzeyinde bir operasyon yapıyor şimdi. Bu operasyonlarla ve IŞİD'in metoduyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Ben realiteden bahsediyorum, teorilerden bahsetmiyorum. Bir tarafın adına da konuşmuyorum. 10 Haziran'da yaşananlar iki sene önce diğer Irak şehirlerinde başlayan sünni devriminin bir uzantısı, devamı niteliğinde. Bütün bunların hepsinin yaşanması bekleniyordu. Maliki ve ordusunun altı aydan beri bütün askeri gücünü kullanarak askeri belgelerde yürüttüğü askeri operasyonlar neticesinde böyle bir patlamanın olması bölgede bekleniyordu. Şunu elbette inkâr etmemiz mümkün değil, IŞİD'in Musul'daki ve diğer Irak şehirlerindeki operasyonlarda ve diğer aşırı İslamcı fraksiyonlar yer alıyorlar; bu hiç bir şekilde inkâr edilemez. Kendi saflarımız içindeki Sünniler adına söylüyorum, aşırı İslamcıların olmasından mutlu değiliz. Çünkü bizim projemizle onların projesi, bizim pratiklerimizle onların pratikleri farklı. Bizim projemiz milli, onlarınki ise küresel. Dolayısıyla Irak'lı Sünnilerin devriminin hiçbir şekilde ne El Kaide'nin ne de IŞİD'in yaptığı operasyonlarla, faaliyetlerle ilgisi yok. İkisi birbirinden farklı bir durum. Bugün medyada gün yüzüne çıkan genelde IŞİD oldu fakat diğer Iraklı Sünni grupları hiç kimse tanımıyor, bilmiyor ama onlar da faaliyet gösteriyorlar. Aynı şekilde aşiret liderleri, Irak ordusuna mensup eski askerler, siyasete iştirak etmemiş siyasi partiler de bu işin içindeler. Ve diğer bağımsız taraflar ile milli görüşte olanlar da varlar. Musul'da gerçekleşen operasyonlarda bütün bu gruplar da var IŞİD'in yanında. Elbetteki IŞİD var ama IŞİD hepsi değil. Musul'da yaşanan olayları sadece IŞİD'in bir operasyonu gibi göstermek sadece içerideki Şiileri Sünnilere karşı ayaklandırmaya aynı zamanda uluslararası güçleri de orada varlık göstermeye karşı kışkırtmaya teşvik eder. Bunun ötesi bir anlam taşımaz. Nitekim Sistani'nin geçtiğimiz günlerde verdiği fetvada da bunu açık bir şekilde gördük.

IRAK'TA Şİİ-SÜNNİ ÇATIŞMASI HEP VARDI

Yaşanan hadisenin ilerleyen süreçte bir Şii-Sünni çatışmasına dönüşeceğini söyleyebilir miyiz? Planlanan bu mu?
İç savaş zaten vardı. Özellikle de Ali Sistani'nin fetvasından sonra bu apaçık bir şekilde ortaya çıktı. Zaten de planlanan buydu. Beklentimiz şu; Sünniler geçtiğimiz yıllar boyunca birçok zulme maruz kaldılar. Dolayısıyla Sünnilerin bu olaylar çerçevesinde tek istedikleri aynı bir Şii gibi, aynı bir Kürdi gibi onurlu, eşit bir yaşama ve haklara sahip olmaları. Ama kuzeyde yaşananların bütününü mezhepsel bir boyuta, mezhepsel bir düzleme taşımak, olayları gerçek mânâsından saptırmak anlamına gelir. Ali Sistani'nin fetvasından sonra hatta daha öncesinde de Nuri El Maliki hali hazırda Suriye'de çalışmakta olan 15 tane silahlı grubu Irak içine çekti. Operasyonlarını bu örgütler halen devam ettiriyor ve tek amaçları Sünni varlığını ortadan kaldırmak. Maliki "Irak bölünmüştür, Hüseyin'in ve Yezid'in ordusu olarak ikiye bölünmüştür" diyor. Bundan öte bir bölünmüşlük mü olur? Bugünse Irak ordusu elinde bulundurduğu Sünni tutukluları idam ederek geri çekiliyor. Toplu idamlar gerçekleştiriyor. Bunun mezhepsel bölünmüşlükten başka bir açıklaması var mıdır?

SÜNNİ GRUPLAR EL KAİDE VE IŞİD'İN YAPTIKLARINI REDDEDİYORLAR

Maliki'nin askerlerinin geri çekildikleri süre içerisinde Sünnileri katlettiğini öldürdüğünü söylediniz. Sünniler de Maliki'ye ve Şii yönetimine muhalif olan IŞİD'i destekliyorlar. IŞİD'in yaptıkları ortada, Sünniler nasıl güvenebiliyor IŞİD'e?
Diğer bütün gruplar IŞİD'in yaptıklarını ve hem El Kaide'nin hem de IŞİD'in fikriyatını kesinlikle reddediyorlar, bunları benimsemiyorlar. Ilımlı olmayı ve orta yolu benimsemiş insanlar ve gruplar var. Örneğin IŞİD Şiileri kâfir ilan ediyor. Kuzeyde bulunup da orduya karşı savaşan diğer gruplar, Şiileri kâfir saymıyorlar. IŞİD'in ne Şiilerle ne Hristiyanlarla ne Yezidilerle ne de diğer gruplarla bir arada yaşamak gibi bir derdi yok. Diğer ılımlı gruplarsa Irak milli kimliğini kendi hüviyetleri olarak görüyorlar ve bütün bu adı geçen gruplarla bir arada yaşama kültürünü taşıyorlar. Dolayısıyla bu mutedil gruplar diğer mezhepsel gruplara karşı taassubun, tutuculuğun, aşırılığın her türlüsünü reddediyorlar.

İRAN EL KAİDENİN BÜTÜN OPERASYONLARINA DESTEK VERİYOR

IŞİD Şia'ya karşı mücadele ediyor imajı oluşturmuş durumda. Fakat İran'ın ve Beşar Esed'in de IŞİD'i örtülü bir şekilde desteklediği söyleniyor. Bu iddiaya katılıyor musunuz?
Çok eski bilgilerim var bu konuda, yeni değil. İran, Irak genelindeki El Kaide'nin bütün operasyonlarına destek veriyor. El Kaide yetkililerinden bir tanesi Irak'ta bir süre önce çıktı dedi ki; "Bizim İran'ın malına İran'ın Irak'ta sahip olduğu şeylere saldırmamız kesinlikle yasaktır." Aynı şekilde El Kaide'nin üst düzey yöneticilerinin aileleri İran'da yaşıyor. IŞİD ise El Kaide'den ayrılmış bir örgüt. Öyle inanıyorum ki İran, uluslararası ilişkiler anlamında El Kaide'nin ajandasını takip ediyor. El Kaide geçtiğimiz yıllar boyunca yaptığı operasyon ve eylemlerle Irak'taki Sünnilerin projesine büyük zararlar verdi. Dolayısıyla benim bütün korkum; Irak'taki Sünnilerin Maliki'ye karşı gerçekleştirmekte oldukları devrimin yarın öbür gün IŞİD'e yüklenmesi, IŞİD'in devrimidir denip, Sünnilerin bertaraf edilmesidir. Medyada çıkan haberlerde Musul'da gerçekleştirilen operasyonların IŞİD eliyle yapıldığı söyleniyor. Dünya da bunu bu şekilde algılıyor. Oysa ki iki seneden beri kuzeydeki Sünnilerin maruz kaldıkları mezalimler yüzünden bu insanların patladıklarını, bu yüzden bu insanların bir devrim sürecine girdiklerini ise kabullenmiyorlar.

İSLAM DÜNYAYI ADALETLE FETHETTİ KILIÇLA DEĞİL

Irak'taki sünniler zor bir yol ayrımındalar. Bu durumda tercihleri ne olacak? Radikal çizgiye kaymalar söz konusu olacak mı?
Şöyle bir durum söz konusu; Irak'taki ılımlı mutedil Sünniler iki ateş arasında kalmış durumdalar. Bir tarafta aşırı Sünniler var, bunlar IŞİD'dir, El Kaide'dir mesela, diğer tarafta da aşırı Şiiler var. Dünya ise bunların sadece bir tarafını spot ışıklarını yakıp aydınlatmak suretiyle, olayın diğer yönlerini ihmal ediyorlar. Bunlardan en büyük zararı Irak'lı Sünniler olarak biz görüyoruz. Dünyanın Irak'ın geleceğine yönelik endişeler beslemesi yersiz, çünkü El Kaide'nin ve IŞİD'in projesinin Irak'ta uzun vadede hayat bulması imkânsız. Biz Irakta birlikte yaşama ve karşı tarafın kimliğine bakmaksızın, mezhebine bakmaksızın kabullenme kültürüyle büyüdük, yetiştik. Bizim temel değerlerimiz bunun üzerine kuruldu. Bugün Irak'taki aşırılığın, gerek Sünni aşırılığının gerek Şii aşırılığının tedavi edilmesinin, bu sorunun giderilmesinin tek bir yolu var. O da adaletli davranmak. Hem Sünnilere hem de Şiilere adaletli davranmak. Vatandaşlık esasına dayalı sivil devleti kurmak bu işin tek çözümü. Bunu gerçekleştirdiğinizde milli kimlik ön plana çıkacak ve diğer alt kimlikler Sünni, Şii, Hristiyan bunlar göz ardı edilecek ve dolayısıyla Irak'ın sıkıntısı çözülmüş olacak. Dinimiz İslam'ın güzelliklerinden bir tanesi de insanlar arasında, adem oğulları arasında dostça, kardeşçe, eşit bir şekilde onurluca yaşamayı ve karşı tarafa hoşgörülü davranmayı öngörür. Unutmayalım ki, İslamiyet dünyayı adaletle fethetti, kılıçla değil.

SADDAM'IN İDEOLOJİSİ İLE IŞİD'İN ARGÜMANLARI ÇOK FARKLI

Saddam Hüseyin'in kızı IŞİD'in babasının intikamını aldığını söylüyor. Bu iddiaya katılıyor musunuz?
Ben bu açıklamayı duymadım ama tabii kendisine sorulacak bir soru. Ancak şunu söyleyebilirim; Saddam Hüseyin'in temsil ettiği siyasi mentalite ile IŞİD'in argümanları çok farklı. IŞİD İslamcı, fundamentalist, köktendinci, silahlı bir hareket. Dolayısıyla ikisi farklıdır. Birinin diğerini temsil etmesi çok zor.
Kaynak: Ajans Dergi

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.