'Şartlar değişti tezkere değişir'
İlk tezkerenin 2007'de Irak için çıktığını hatırlatarak "Sınırda tehdit algısı değişti" diyen Başbakan Davutoğlu: Ulusal güvenlik neyi gerektiriyorsa, o yönde değişiklikler yapılacak
Suriye ve Irak'la ilgili tezkereler yenilenecek. İçerik değişikliği olabilir. Çünkü şartlar değişti. İlk Irak tezkeresinin çıktığı yıl 2007. Şu anda Irak'taki tehdit algısı değişti. Suriye için de değişiklikler var. Türkiye'nin ulusal güvenliği neyi gerektiriyorsa, TSK güvenliği sağlamak için neye ihtiyaç duyuyorsa o yönde değişiklikler yapılacak. Muhteva değişikliği, her türlü riske cevap teşkil edecek şekilde tedbirleri alma kapasitesini hükümete vermesi.
'SINIRA BASKIYI ENGELER'
Tezkerede İncirlik'le ilgili boyut yok.
Biz, 'güvenli bölge' diyoruz ve bunu insani gerekçelerle söylüyoruz. Bir askeri tampon bölge değil. BM güvencesi altında insanlar sığınabilsinler ve sınırımızdan içeriye bir baskı oluşturmasınlar. 30 kilometrelik böyle bir tampon bölge olsaydı ve mültecileri biz orada ağırlamış olsaydık, Suriye halkı, 'memleketimi terk ettim' psikolojisine girmez, Suriye'nin geleceği ile ilgili ümidini kaybetmezdi. Şimdi Kürtler için de aynı şey. IŞİD baskısıyla kaçtıklarında kendi topraklarında korunmaları önemli.
Uçuşa yasak bölge stratejik ve insani bir taleptir. Biz dediğimiz zaman Suriye'de uçuşa yasak bölge ilan edilseydi IŞİD bu kadar geniş alana yayılamazdı. Rejim bombalayınca muhalefet de çekilmek zorunda kaldı. Onun boşalttığı yere IŞİD girdi. IŞİD'le rejim arasında taktiksel koalisyon doğdu.
Yok böyle bir şey. Geldiğinde izah ettik. Sınırda kaçakçılık teşebbüsleri vardı ve hepsinde de yakalanan petrol imha edildi.
'KAMU DÜZENİNİ SAĞLAMAK, ÇÖZÜM SÜRECİNE ALTERNATİF OLUŞTURMUYOR'
Zihnimizde net bir yol haritası var. Aynı anda kriz yönetimi de yapıyoruz. Değişik mahiyette protestolar çıkıyor. Bu süreci etkilememeli. Ne krize dönüştürmek ne de önemsizleştirerek provokasyona fırsat vermek lazım. Kamu düzeninin, Çözüm Süreci'nin alternatifi olması ya da tersi söz konusu değil. Kamu düzeni, Çözüm Süreci'ne feda edilemez.
Onun da zihni berrak. Bu süreçte rol alacak herkes, her kurum, her taraf nereye doğru gidildiğinin farkında. Tarafların zihninde bir ay öncesine göre daha netleşmiş bir fotoğraf var. Somut noktaya gelindiğinde bu adımlar gözlenir hale gelecek. Göre göre yürünecek bir yol bu.
Gelebilir. Zamanlama zikretmeyeyim.
'MEKTUP DESEM, MEKTUBA HAKARET'
Mektupta bir adap olur. Zarif, nezih bir şeydir. Mektup demeyeyim, mektuba hakaret olur. Karşı tarafa güya istihza yapacak, 'O zat!' falan. Komik duruma düşüyor. Oyun şu: Başbakanlığıma sahip çıkarak beni Cumhurbaşkanı'nın karşısında konumlandıracak, o da seyredecek.
Sen önce kendi genel başkanlığını ispat et. 944 adam seni aday göstermiş ancak sana oy vermemiş. Buna rağmen, elimi tutacaksa elimizi uzatırız. Elini uzatırsa elini tutarız.
Devlet işleyişinde her kurumun yeri belli artık. Çarklar işliyor ve herkes konumunun hakkını vererek yürüyor. Cumhurbaşkanlığı- Başbakanlık makamları arasında senaryo yazanlar için söylüyorum. Karşılıklı saygı ve görev anlayışı içinde yürüyor.
EN SON HABERLER
- 1 İstanbul’da 'Mahzen-37' operasyonları: 14 gözaltı
- 2 İliç'te maden sahasında toprak altında kalan 2 işçiye daha ulaşıldı
- 3 SON DAKİKA | MSB duyurdu! 1 askerimiz şehit oldu
- 4 "Garson" çözüldü operasyonlar başladı! İzmir'de 37 ihraç emniyet mensubuna operasyon
- 5 Başkan Erdoğan ile Özgür Özel görüşmesinin şifresi: İşte 6 yıl arayla CHP’nin parti dilindeki değişim!
- 6 SON DAKİKA | Başkan Erdoğan: İsrail ile ticaretin durdurulması örnek teşkil edecek
- 7 CHP’li başkan, kadın işçiyi çaresiz bıraktı
- 8 Türkiye’nin ihtiyacı siyasette yumuşama
- 9 Türkiye demokrasisi için kilometre taşı oldu
- 10 Türk öğrenciler Filistin için tek ses tek yürek