Pazartesi 22.09.2014
Son Güncelleme: Pazartesi 22.09.2014

Galiba başarıyoruz

Önce, galiba toplum olmaya başladık… Modern toplumun Ulus-devletten farkı, farklı kimliklerin varlığını ve farklılıklarla birlikte yaşamasını kabul etmesidir. Modern toplumlar bütün farklılıklarına rağmen ortak hissiyatlarını oluştururlar. Ulus devlet milliyetçilik kıskacındadır. Bugün 49 elçilik çalışanının kurtuluşunda Türk milliyetçiliği tuzağına düşmeden sevinç yaşanmaktadır.
Cumartesi sabahın ilk ışıkları ile yapılan operasyonda 101 gündür IŞİD terör örgütünün elinde esir tutulan 49 elçilik çalışanın özgür kalması geniş kesimler tarafından sevinçle karşılandı. Bu sevinç toplum olmaya başladığımızın bir küçük göstergesidir. Bakmayın bazı kişilere, paralel devletin seküler mücahitlerinin bu başarıya, sevince ortak olmayışlarına. Onlar demokratik toplum olmamıza karşıdırlar. Daha net söyleyelim onların sevindiklerine toplum üzülmeli, üzüldüklerine sevinmek gerekir, ne yazık ki durum şimdilik böyledir. Demokratik toplum olmaya başladığımızın bir başka gösterge de 20 aya yakındır zorluklarına rağmen devam eden ''Barış Süreci'' ve cuma günü IŞİD terör örgütünden kaçan Kürt vatandaşlarının merhamet kapısı olarak Türkiye Devletini görmeleridir. Kürt yurttaşların gadre uğraması nedeniyle bu ülkenin onlara sıcak bir aş vermesi, kucak açmasına toplumun hiçbir kesiminden bütün kışkırtmalara rağmen itiraz gelmemesidir. Kemalist ulus-devlet projesinin başaramadığını şimdi inşa sürecinde hiç kimseyi dışlamadan yeni siyaset aklı başarmaya başlamış olması sevindirici bir durumdur.
Ne kadar az milliyetçilik, o kadar çok çoğulcu toplum…
YENİ BAKIŞ AÇISI
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun elçilik çalışanlarının özgürlüğüne kavuşması esnasında yaptığı açıklamada; ''Bu devleti idare eden Türkiye Cumhuriyeti hükümeti yetkilileri kendi vatandaşının saçının bir tek telini bile, bir tek saç telini bile dünyaya ve aleme değişmez'' sözü klasik Kemalist- kutsal devlet anlayışının tamamen ortadan kalktığını göstermektedir.
RESTORASYON DÖNEMİNİN BAŞLANGICI; GALİBA BAŞARIYORUZ
Başbakan Davutoğlu ile yeni bir döneme girildiği artık netleşmeye başlamıştır. Restorasyon döneminde kendine güvenen, ayakları yere değen, ekonomik başarısı oranında küresel alanda söz sahibi bir ülke olmaya başlıyoruz. Her gün IŞİD tarafından katledilen insan videolarının yayınlandığı esnada, örgütün elinde 101 gündür esir tutulan konsolosluk görevlilerin, hiç birinin burnu kanamadan, başka ülke istihbarat teşkilatından destek almadan, bir başka ülke ile ittifaka girmeden Türkiye Cumhuriyeti'nin istihbarat teşkilatının ve diğer kurumlarının koordinasyonu ile 49 kişinin kurtarılması ''galiba başarıyoruz'' durumudur. Bu duyguya çok ihtiyacımız vardı. En son PKK lideri Öcalan'ı dahi CIA'in operasyonu ile bize teslim ettiklerini hiç unutmayalım. Paralel Devlet yapılanmasının şeytanlaştırdığı, ''İrancı'' yaftasını atmaya çalıştığı, güneyde en sevdikleri ülkenin MİT başkanı olmasına itiraz ettiği Hakan Fidan'ın bu operasyonu yürütmesinin ne kadar önemli olduğunu artık anlamış durumdayız.
ABD İLE İTTİFAK AMA BÖLGEYE MÜDAHALEYE KARŞI ÇIKMAK
Şimdi gelelim bazılarının '' artık rehineler kurtuldu, ABD ile ittifakın içinde olalım'' anlayışına. Türkiye Batı ile yani ABD ile müttefiktir. Her iki ülkenin çıkarları bunu gerektirir. Fakat müttefik olmak ABD'nin her söylediğine boyun eğmek anlamına gelmediğini son bir iki yıl içinde çok net gördük. Türkiye ABD ile aynı düşünmediğini çok defa gördük. Bu da dünyanın sonu olmadı. Türkiye Orta Doğu toplumlarına ABD veya Avrupa ülkelerinin baktığı gibi bakmamaktadır. Türkiye Arap sokağına seslenebilen, Arap sokağı ile iletişim kurabilen, tek ülkedir. Dolayısı ile ittifak içindeyiz diye Orta Doğu'ya dışarıdan yapılacak her müdahaleye destek vermek anlamına gelmemelidir. Öte yandan bölgeye yapılan her müdahale yeni IŞİD terör örgütlerini doğuracaktır. Afganistan'a yapılan müdahale El- Kaideyi nasıl doğurduysa, Irak'a yapılan müdahale ve zulüm de IŞİD'i ortaya çıkarmıştır. Dolayısı ile Türkiye 46 yurttaşının özgürlüğüne kavuştu diye ABD'nin ne söylerse yapacağı anlamına asla gelmez gelmemelidir. Onlar yüzbinlerce kilometre uzakta ve yaşarlarken biz sınır boyumuzda aynı kültür ikliminin insanları ile yarın nasıl yaşayacağız ki?
49 rehinenin sağ salim kurtarılması nasıl toplumda sevice neden olmuşsa, IŞİD terör örgütünden kaçan Kürtlerin merhamet kapısı olarak sınırımıza gelmeleri karşısında Türkiye toplumu bağrını açmıştır. Tıpkı 2 milyonu gecen Suriyeliler ve Ezidiler gibi. Evet bu toplum merhametli, erdemli bir toplumdur. Gadre uğrayana inancı, ırkı sorulmaz. Biz bugünlerde yeniden bu sefer demokratik, gerçek anlamda bir toplum oluyoruz. Farklılıklarımızla bir arada yaşama heyecanı ile. Bazen aynı anda sevinip, bazen de aynı anda üzülerek.
Galiba başarıyoruz.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.