Perşembe 02.10.2014
Son Güncelleme: Perşembe 02.10.2014

Sezen Aksu'yu bir zamanlar çok sevmiştik

Sesiyle, sözüyle demokrat duruşuyla ezilenlerin, devlet eliyle gadre uğrayanların kahramanı; aşkın genç ruhlarımızda açtığı derin yaraların merhemi Sezen Aksu, nam-ı diğer 'Minik Serçe', nasıl oldu da bir anda kendi bildiklerinden başka doğru tanımayan Ulusalcıların "ayrıştırıcı" söylemini sahiplendi... Oysa biz onu çok sevmiştik...

Sezen Aksu Türkiye müziğinin yetiştirdiği çok başarılı bir sestir. Ben ve benim kuşağımın gençlik yılları onun ağır bir melonkoliyle aşkın doğasından gelen yüksek coşkunun harman olduğu şarkılarıyla geçti. Gençlik yıllarımızın kolay kanayan ruhuna onun şarkılarını merhem ederdik. O bizim yaşadığımız hayata bazen tercüman, bazen de teselli olurdu. Büyük bir kesim onun duygusal şarkıları ile aşık olurdu... Aksu, şarkılarıyla hissettiğini, düşündüğünü cesurca dile getirerek bu ülkenin ezilmiş, gadre uğramış kesimlerine açık destek olurdu.
1991'de müzik yönetmenliğini Onno Tunç'un yaptığı "Gülümse" albümü çıkmıştı. Albüm, 2 milyonu aşan bir satış rakamı elde etmişti. Albümün bu kadar çok satmasının sebeplerinden biri 'Minik Serçe'nin hitap kesimiydi. Sezen, bu albümle halkın tüm kesimlerine hitap etmekteydi.
Türkiye tarihinin karanlık dönemi olan 1990'larda Sezen Aksu şarkıları ile politik hayatımızda cesur tavır alan bir ses idi. Devletin büyük hatalar yaptığı, Kürt halkına çok kötü şeyler yaşattığı dönemde Sezen Aksu, Kürt halkının yanında olan mesajlar vermiş ve barış şarkıları söylemişti. Barışın bu topraklar için çok uzağına düştüğü o dönemlerde Sezen Aksu barışa bir umut oluyordu.
1995 yılında Aksu, "Işık Doğudan Yükselir" albümünü yayımladı. Albümde pop müzikten çok Anadolu müziklerine yer vermişti. Yunus Emre'nin, Mevlana'nın ve Aşık Daimi'nin eserlerini bazen hüzünlü, bazen coşku ile hep beraber söylerdi bu halk.
Âşık Dâimî'den "Ne Ağlarsın"ı okuduğunda, Yunus Emre'nin gönlünden ve dilinden "La İlahe İllallah" dediğinde de, A. İsahakian'dan "Var git turnam" dediğinde de o sözler bu toplumun her kesimini kucaklayan, saran ve onlara bu toplumda kardeşçe, farklılıkları ile özgürce yaşamayı kulaklarımıza üflüyordu.
Biz Sezen Aksu'yu çok sevmiştik...
Şarkılarındaki hüznü, sevinci, ağıtı ve barışı özgürce bu topraklarda haykırdığı için biz 'Minik Serçe'yi sevmiştik.
Biz sezen Aksu'yu çok sevmiştik...
80'ler ve 90'lar devletin toplumu son darbeden sonra adam etme çabasına Sezen Aksu şarkıları ile karşı çıkıyor, 'Devlet Sanatçısı' mevhumuna acayip kıl oluyorduk. Sezen'in bu kapsamda olmaması için de içten içe cephemizin genişlediğinden de mutlu oluyorduk.
Biz Sezen Aksu'yu çok sevmiştik...
Kürtlere, Ermeni ve diğer azınlıkların ve dindarların daha net olarak bu toplumda devletin gadrine uğramış herkesin 'Minik Serçe'si idi o...
Fakat bugün Sezen Aksu başka bir dil ile sahnelerde. Bu dil kendisine hayran olan farklı toplum kesimlerinde ciddi kırılmalar husule getiriyor. Hatta o kesimler hakaretamiz sözleri nedeniyle Minik Serçe'ye kırılıyorlar. Onun bu şekilde devlet dilini, Kemalist jargonu, Ulusalcı refleksi kullanmasına şaşırıyorlar. Son konserlerinde başörtüsü konusundaki açıklamaları ne yazık ki şaşkınlığa neden olurken, o cesur demokrat çıkışlarını çürütüyor.
Sezen Aksu'yu bu toplum onu vaktiyle dindarlara, sekürlere ve Kürtlere olan sevgisinden dolayı sevmedi. Sezen Aksu modernist bir ses sanatçısı idi ama onu diğerlerinden ayıran özelliği demokrat, özgürlükçü olması idi. Kasvetli 90'larda cesurca demokrasi, özgürlük ve barışı haykırmasından dolayı bu toplumun geniş halk kesimleri onu sevdi ve duygularını paylaştı. Toplumun hemen hemen tüm kesimlerinde 'Minik Serçe' sevgisi oluşmuştu. Sadece Kemalist, cumhuriyetçi ve son dönemde de Ulusalcı kesimler Sezen'den hiç hoşlanmazlardı. Hatta AK Parti hükümetinin Barış Süreci ve 12 Eylül Referandumu'na çok açık destek vermesi Kemalistleri çileden çıkarmıştı. Haliyle demokrat kesimi de sevindirmişti.
Ama bugün o 'Minik Serçe'den çok fazla bir şey kalmadı. O artık Kemalistlerin , Ulusalcıların favorisi oldu. O artık ezilen, gadre uğrayan toplum kesimlerinin değil, eski resmi devlet söylemini, cumhuriyetçi, Kemalist, Jakoben kesimlerin dili ile halka seslenmeye başladı. Belli ki, Gezi süreci onun da politik tavrında kırılmaya neden olmuş ve savrulmuş. Süreç onu da Kemalistlere yaklaştırmış.
Son konserinde, inançlı bir kimliğe sahip sanatçı olan Mustafa Ceceli'ye ''seni öpeceğim, caiz mi?'' demesi bile şaşkınlığa neden oldu.
Biz Sezen Aksu'yu 80'ler 90'lar da çok sevmiştik. Ama o Sezen'den bugüne pek fazla bir şey kalmadı.
Yeni şeyler söylemek cancağızım.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.