Çarşamba 07.01.2015 00:00
Son Güncelleme: Çarşamba 07.01.2015 13:28

Erdoğan Savaş Ay'ın o programını hatırlattı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde temel atma törenine katılarak kendisine takdim edilen fahri doktora ünvanını aldı.

Yunus Emre Arvas / Sabah.com.tr
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Esenboğa Kampüsü ve Sağlık Temel Bilimleri Binası açılış töreninde konuştu. Profesör, akademisyen ve öğrencilere hitap eden Cumhurbaşkanı Edoğan, Türkiye'nin geçmiş yıllardaki sağlık sorunlarına dikkat çekerek ana muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Başkanlığı dönemi hakkında açıklamalarda bulundu. Gazeteci Yazar merhum Savaş Ay'ın dönemin tartışma programı olan Siyaset Meydanı'nda sağlık sorunlarını gündeme getirdiğini dile getiren Erdoğan 'Merhum Savaş Ay'ın bir programı vardı. İzlediyseniz orada İzmir'den İstanbul Okmeydanı'ndan SSK Hastanelerinin örneğini vermişti ve bir yanlış iğne ile kolu kesilen bir çocuğumuzu anlatıyordu. Onun da yanında ne yazık ki koğuşların ne halde olduğunu gösteriyor ve o çöp kutularına çöp kovalarına serum şişelerinin nası atıldığını odaların içinde bunun nasıl pislik olduğunu gösteriyordu. O günleri yaşadık bugünlere geldik' dedi.
İŞTE ERDOĞAN'IN BAHSETTİĞİ O GÖRÜNTÜLER
ERDOĞAN'IN KONUŞMASINDAN SATIRBAŞLARI
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasını söyle sürdürdü;
Kampüs yerine 'külliye' desek daha güzel olur. Esenboğa Kampüsü yerine Esenboğa Külliyesi daha isabetli olur
Bittiğinde Türkiye'de çok önemli ve kendinden bahsettiren bir proje olacak. 1 Milyon metrekare kapalı alana sahip olacak böyle bir külliye geleceğin güçlü nesillerini de inşallah yetiştirecektir. Burada emeği geçen herkesi kutluyorum. İnşallah bu yılın sonunda ilk etabının açılışını yapacağımız bu külliye diğer üniversiteler için de örnek teşkil edecek faaliyet gösterecektir. Büyümeye katkı sağlayacak YÖK kuruluşlarına üniversitelere fakültere öğrencilere şiddetle ihtiyacımız var. İstemezükçülük belki zaman zaman siyasetin dili olabilir ama asla üniversitenin dili, üslubu, tarzı olamaz olmamalıdır. Uluslararası alandaki başarıları ile önümüzdeki dönemde yeni kurumların sembolü haline geleceğine inanıyorum.
Türkiye'de geçmişte olduğu gibi üniversiteler konusunda da bir vesayet dönemi yaşadık. Geleceğe emin adımlarla yürümek istiyorum. Her düşüncenin ahlakın merkezi olması gereken üniversiteler her türlü fikri tasallutun bayraktarlığını yapar hale geldi. Daha da acısı üniversite öğrencilerinin ellerinde kitap yerine taş, silah bombalarla saldırdıkları dönemi yaşadık. Ben kızımı burada üniversitede okutamadım. Yurt dışına gönderdim okutmak için. İşte bu hırsızlar bizi mal sahibi yaptılar. Şimdi 81 ilde üniversitesi olan bir ülkeyiz. O halde bizim üniversitelerimiz de dünya ile rekabet edebilir hale gelmelidir. Bunu başaracağız. Er yada geç başaracağız. Bunun lamı cimi yok. Sizin de kendizine güvenmenizi istiyoruz.

BÖYLE GENÇLİK İSTEMİYORUZ

Taş atan molotof atan değil, dün Sultanahmet'te olanı gördünüz. Bir kadının canlı bomba olarak oradaki Turizm Karakolu'na yaptığı saldırı ile bir polisimiz şehit oldu. Kenan kardeşime Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine sabırlar diliyorum. Diğeri için hiç bir şey demeyeceğim. Yaralı kardeşime de rabbimden şifa diliyorum. Aynı şekiklde Dolmabahçe'de 6 gün önce orada da böyle bir saldırı oldu. Ne yapmak istiyorsunuz elinize buradan ne geçiyor. Bununla ideolojilerinizi bu ülkeye egemen kılacağınızı mı düşünüyorsunuz? Taş atan molotof atan değil, Türkiye'nin büyümesine katkı sağlayacak projelere imza atan üniversite öğrencileri görmek istiyoruz. Bilgileri ve birikimleri ile herkesi kendilerine hayran bırakan akademisyenler görmek istiyoruz. Yeni Türkiye için kendi ajandalarındaki projelerle katkı sağlayan üniversitelerle geleceğe yürümek istiyoruz. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi bu yolda emin adımlarla ilerliyor. Pek çok üniversitemiz de bu yolda ilerliyor. En büyük desteği üniversitelerimizden bekliyoruz. Bilgiyi üreten bir ülke konumuna getirmek istiyoruz.

BU CAN BU TENDE OLDUKÇA, MÜCADELEMİZ SÜRECEK

Üniversiteler toplumun gerisinde kalmamış, farklı vesayet anlayışların aracı haline de dönüşmüştür. Farklı güçler tarafından biçimlendirilmelerine en büyük desteğin akademisyenler tarafından verilmesinden üzüntü duyuyorum. Bu yapının özellikle hedef aldığı yerlerden birinin de üniversitelerimiz olduğunu biliyoruz. Devletimizin ve milletimizin varlığı ve bekası için resmen tehdit olarak tanımlanan bu yapının diğer yerlerdeki gibi üniversitelerdeki etkinliklerini de sonlandıracağız. Bu can bu tende oldukça bu yapıya karşı mücadelemi sürdüreceğim bunu açıkça söylemek istiyorum. Bundan 12 yıl önce milletimizin teveccühü ile ülkeyi yönetme görevine geldiğimizde Türkiye'yi eğitimde zirveye çıkaracağımızı söyledik. Bunu halletmeye mecburuz. Sağlıkta da aynı şekilde. İdeali yakalamak üzereyiz ve yakalayacağız. Hele hele şehir hastaneleri ile bu olay farklı bir hale gelecek. 235 bin yeni derslik yaptık. Okullardaki sınıflardaki sayıları 70'lerden 30'lara kadar indirdik. Hiç bir evladımız eğitimden mahrum kalmasın diye ihtiyacı olan tüm öğrencilerimize ha kredi ha burs verdik. Geri döndürmek yok dedik. Bugün ilk öğretimden ortaöğretime doktoraya kadar tüm kademedeki öğrenciler için güçlü bir destek sistemi var.

TÜRKİYE, DÜNYANIN UMUDU HALİNE GELDİ

Her vatandaşımızı genel sağlık sigortası kapsamına alarak adil ve işleyen bir sistem kurduk. Vatandaşlarımıza hizmet vermek için adeta yarışıyorlar. Adalet konusunda çok büyük atılımlar gerçekleştirdik. Türkiye'yi 2023, 2053, 2071 hedeflerine ulaştırmak için bu şekilde nesiller yetiştireceğiz. Milletimiz bu birikime, bu kararlılığa sahiptir. Yeter ki kendimize olan güvenimizi kaybetmeyelim, üzerimize oynanan oyunların farkına varalım. Biz sadece yeni üniversiteler kurmadık, yeni okullar yapmadık, toplu konutlar yollar barajlar inşaa etmedik, sadece demokrasimizi güçlendirmedik, mazlum ve mağdur ülkelerin umudu haline gelmedik biz aynı zamanda milletimizin taleplerini beklentilerini gerçeğe dönüştürdük, sütunlarını yükselttik. Geçmişinden gurur duyan oradan aldığı güçle ileriye bakan ve ilerleyen bir ülke olarak yolumuza devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Üstad Necip Fazıl'ın dediği gibi, 'Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! .

SAĞLIK SİSTEMİMİZ ÖRNEK ALINACAK HALE GELDİ

Üniversitede kayıt olacak yer değil en cazip yerleri, en iyi fakülteleri seçme konusunda hamdolsun Türkiye'de bir yarış var. Gelecek için öncelikli olarak gördüğümüz diğer bir alan Sağlık. Burada açılışını yaptığımız fakülte ile uygulama birimi olan hemen yakınımızdaki Atatürk Eğtim Araştırma Hastanesi bunun en güzel örneklerinden biridir. Ülkemizin sağlık sistemi pek çok ülke tarafından incelenen takdir edilen bir düzeye geldi. Bugün ülkemizde verilen sağlık hizmetlerinin kalitesi ve yaygınlığını bugün Avrupa'da bulmak zor. Vatandaşlarımızın yurt dışına gittiği günlerden hamdolsun yurt dışından insanların muayeneye geldiği günlere ulaştık. Bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi? Hele hele kısa bir süre önce Merhum Savaş Ay'ın bir programı vardı. İzlediyseniz orada İzmir'den İstanbul Okmeydanı'ndan SSK Hastanelerinin örneğini vermişti ve bir yanlış iğne ile kolu kesilen bir çocuğumuzu anlatıyordu. Onun da yanında ne yazık ki koğuşların ne halde olduğunu gösteriyor ve o çöp kutularına çöp kovalarına serum şişelerinin nası atıldığını odaların içinde bunun nasıl pislik olduğunu gösteriyordu. O günleri yaşadık bugünlere geldik.

ABD, DEDİKLERİMİZİ ÖNEMSEMELİ

Dünya 5'ten büyüktür. BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin birtanesinin dudakları arasına dünyayı mahkum edemezsiniz. 195 ülke o bir dudağın arasına mahkum edilemez. Öyle olursa Suriye'deki insanların ölümüne seyirci kalırsınız. Libya'da olanları, Irak'ta olanları biliyorsunuz. Ses var mı yok. Müdahale var mı yok. Söylenen ne? Havadan bombalarım. Karadan buna karışmam. Yapacaksan bir işi tam hakkı ile yap. Bizimle yapacaksan bizim söylediklerimize de önem vereceksin değer vereceksin. Ne diyorlar hayır diyorlar. Kobani'de yaşananlar çok açık net ortada. Kendilerine şunu söyledik dedik ki sadece havadan bunu çözemezsiniz. Nitekim dün önceki gün Rasmussen Gaziantep'te oradaki Hasan Kalyoncu Üniversitesi'ndeki derste bu konuya girdi sadece bu işi havadan çözmek mümkün değil dedi. Biz karadan girmeyiz diyorlar biz de dedik ki siz girmeyecekseniz gelin ÖSO'nu destekleyin. Onu yapmadılar DEAŞ ile bazı grupları desteklediler onlar da PYD ve PKK. Ben kendilerine söyledim PYD, PKK gibi o da bir terör örgütüdür. Onların orada devlet kurmasının yollarını mı aralıyorsunuz. Malesef PKK ile PYD birbirinin aynıdır. Dertleri nedir Kuzey Suriye'de bir devlet oluşturmaktır. Bunu da Afrin, Kobani, Kamışlı'ya kadar Suriye'nin kuzeyinde kurmaktır. Biz Türkiye olarak buna sıcak bakamayız. Hollande da bana Kobani'yi sordu. Dedim orayı sormayın gelin Halep'i sorun bana. Orada 1 milyon insan var. Kobani'deki insanlar ülkemize geçti dedim. Halep'te tarih var, kültür var, medeniyet var bu çökertiliyor dedim gelin müdahale edin veya edelim dedim. orayı bir kenara koydular sadece yattılar kalktılar Kobani dediler iki güonde Kobani bitecek dediler, yardım göndermemiz lazım dediler 3 C30 uçağı ile yardım gönderdiler bunların bir kısmı DEAŞ'ın eline bir kısmı da PYD ve PKK'nın eline geçti. Dünya 5'ten büyüktür bunu bilmemiz lazım.
Halep'te tarih var, kültür var, medeniyet var bu çökertiliyor dedim gelin müdahale edin veya edelim dedim. orayı bir kenara koydular sadece yattılar kalktılar Kobani dediler iki güonde Kobani bitecek dediler, yardım göndermemiz lazım dediler 3 C30 uçağı ile yardım gönderdiler bunların bir kısmı DEAŞ'ın eline bir kısmı da PYD ve PKK'nın eline geçti. Dünya 5'ten büyüktür bunu bilmemiz lazım.

BUNU DÜNYAYA YAYACAĞIZ

BM Güvenlik Konseyi ne işe yarar? Ben orada temsil edilmiyorum. Beni temsil etmeyen BM Güvenlik Konseyi benim adıma konuşamaz zaten. Onun için Dünya 5'ten büyüktür tezini dünyaya yayacağız. Şuanda STK'lar çalışıyor bu konuda inşallah daha da yayacağız. Ben bu fahri doktora ünvanının gerçekten milletlerarası hukuk dalında verilmiş olması benim için gurur abidesi olacak. Kendilerine teşekkür ediyor, sevgi saygılarımı sunuyorum. Temelini attığımız Çubuk Külliyesi'nin de hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygı ile selamlıyorum' dedi.

FAHRİ DOKTORA VERİLDİ, TUĞRA HEDİYE EDİLDİ

Konuşması sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Metin Doğan tarafından Osmanlı Sultanlarından Yıldırım Bayezid'in tuğrası hediye edildi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.