Çözüm mutabakatı parlamentoda olur

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün Ramazan Bayramı namazını Ataşehir'deki Mimar Sinan Camisi'nde kıldı. Erdoğan, namazın ardından camideki vatandaşlarla bayramlaştı, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı:

DOĞUDA BAYRAMI BAYRAM GİBİ YAŞAYAMIYORUZ:
Ne yazık ki ülkemizin bir güneydoğusunda, doğusunda bayramı bayram gibi yaşayamıyoruz. Hala bölücü terör örgütü ne yazık ki TIR'lar yakabiliyor, ne yazık ki minibüsleri, sivil vatandaşları tarayabiliyor. parlamentoda temsil kabiliyeti bulmuş olan uzantının kalkıp elinden geleni yapması gerekir. 'Organik bağımız yok' diyorlar. Organik bağın olmayacak tabii, ama inorganik bağınızın olduğu ortada. Bunu bölgede dolaştığımızda görüyoruz. İstihbari bilgilerle biliyoruz.

SABRIN DA BİR SONU VAR:
Arkasına bu gücü almak suretiyle siyaset yapma durumunda olanlar her şeyden önce bu konuda bir defa çok daha hassas, çok daha dikkatli olmak durumundadır. Türk milleti bu konuda da hassasiyetini ortaya koymuştur ve koyacaktır. Buna bir yere kadar sabreder, ondan sonra tabii artık sabrın da bir sonu var. Nihai kararını buna göre verir.
BİZ SENFONİ ARIYORUZ:
Eğer demokrasiyi bir uzlaşma rejimi olarak görüyorsanız, siz de şartlarınızı süreceksiniz, karşı taraf da şartlarını sürecek. Ve bu siyasi bileşke üzerinden adımınızı atacaksınız. Eğer birbirinize şartlarınızı dayatmaya kalkarsanız zaten ortaya bir senfoni çıkmaz, kakofoni çıkar.
BÖYLE MUTABAKAT OLMAZ:
(HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın örgüte silah bırakma çağrısı oldu. AK Parti ve HDP görüşmesinde Dolmabahçe Mutabakatı'nın da gündeme geldiğini biliyoruz. Bütün bunları düşündüğünüzde Çözüm Süreci'nin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?) Ben Dolmabahçe mutabakatı ifadesini asla kabul etmiyorum. O toplantı, bir mutabakat toplantısı olamaz. Ortada bir hükümet vardır. Öbür tarafta grubu olan bir siyasi parti vardır. Burada neyin mutabakatını, kimle, niçin sağlıyorsunuz? Böyle bir şey olmaz. Eğer adayla ilgili bir çalışmaysa böyle bir şey asla olmaz. Geleceğe yönelik adımsa, bu mutabakatın yeri parlamentodur. Parlamentoda, diğer siyasi partiler de hükümet de müşterek çalışmasını yapmak suretiyle Türkiye mutabakatı gibi, böyle bir değerler silsilesini ortaya koyarlar ve bu parlamentodan çok güçlü bir şekilde çıktığı zaman onun bir karşılığı olur, bir değeri olur. Yoksa bölücü terör örgütüne sırtını dayamış olanlarla bir mutabakat asla yapılamaz. Böyle bir şey düşünülemez.
ELİNE VER SAZI, CİCİ ÇOCUK DİYE MEYDANA ÇIKAR:
Diğer taraftan 'Bizim silahları bırakın dememizle, silahlar bırakılmaz' yaklaşımı, o ayrı bir konu. Bir taraftan 'Bunu biz değil, İmralı çözer' diyeceksin. Öbür taraftan da hala milletvekillerini oraya göndereceksin. Peki sen milletvekillerini adaya niye gönderiyorsun? Herhalde turistik seyahat yapmıyorlar. 6-7-8 Ekim tarihlerini unutmam mümkün değil. Öldüren Kürt, ölen de Kürt. Bu eylemi yapanlar ortada. Çağrıyı yapanlar ortada. Ondan sonra eline saz ver, cici çocuk diye çıkar meydanda göster. Buralarda samimi olmamız gerekiyor artık.
NÜKLEER ANLAŞMA:
(Batılı ülkeler ile İran'ın nükleer anlaşması): Dün (önceki) akşam Sayın Ruhani ile telefon görüşmesi yaptık. Bu konudaki mutabakatın tüm insanlık için önemli bir aşama olduğunu, bu işin kararlı bir şekilde yürütüleceğini ifade etti. Bölge barışı için bu önemli bir gelişme. İkili ilişkilerimizi olumlu istikamette bu da tahrik edecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yazar Ali Nar'ın cenaze namazının ardından Fatih'teki Yavuz Sultan Camisi'ne giderek türbe ziyareti yaptı. Daha sonra Çarşamba semtine kadar yürüyen ve vatandaşlarla bayramlaşan Erdoğan, İsmailağa Cemaati'nin önde gelen önemli isimlerinden Kemal Hud hocayı evinde ziyaret etti. Bu arada Erdoğan, bayram nedeniyle İslam ülkeleri liderleriyle gerçekleştirdiği görüşmeleri dün de sürdürdü. Erdoğan, Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masun, Pakistan Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif ve Katar Emiri Şeyh Temim Bin Hamed Al Sani ile telefonla görüştü.