Salı 15.09.2015 00:00
Son Güncelleme: Salı 15.09.2015 16:28

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü gündeme ilişkin açıklamalar yaptı

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, gündeme ilişkin yaptığı açıklamalarda kritik konulara dair önemli açıklamalar yaptı. Kalın, Nokta Dergisi'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik yaptığı kapağın basın özgürlüğü ile ifade edilemeyeceğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptığı basın toplantısına, terör saldırılarında şehit olanlara Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı dileyerek başladı.

Mekke'de Mescid-i Haram'da meydana gelen vinç kazasında, hayatını kaybeden hacı adaylarına da Allah'tan rahmet dileyen Kalın, kazayla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilgili kurumların temaslarının yoğun bir şekilde sürdüğünü söyledi.

Devletin, ilgili bütün kurumlarıyla Türkiye'nin kazanımlarını ortadan kaldırmak, toplumsal barışını, birlik ve beraberliğini bozmak için tekrar ortaya çıkan terör belasıyla yoğun bir şekilde mücadele ettiğine işaret eden Kalın, şöyle konuştu:

"Kamu düzeni bütün vatandaşlarımızın, Türkiye'nin neresinde olursa olsun, can ve mal güvenliği sağlanana kadar, herkesin özgür bir ortamda yaşayacağı şartlar temin edilene kadar terörle mücadele kararlı bir şekilde sürdürülecektir. Nitekim bu süreç içinde yüzlerce terörist ülke içinde ve dışında etkisiz hale getirilmiştir. Kanun dışı yollarla sokak çatışmalarına yeltenmek, toplumsal husumet yaratmak ancak ve ancak terör örgütünü sevindirir. Bu konuda toplumumuzun büyük bir sağduyu içerisinde hareket etmesini temenni ediyoruz, bu yöndeki çağrılarımızı yeniliyoruz."

"Terör propagandasına alet olmamak gerekir"

Terörle mücadele sürecinde, terör propagandasına alet olan çeşitli mecralar ve aktörlerle karşılaşıldığını dile getiren Kalın, "Terörizm nasıl bir suçsa terörizmi övmek, desteklemek, yüceltmek, şirin göstermek, onu estetize etmek, romantize etmek de aynı şekilde bir suçtur ve bu dünyanın bütün demokratik ülkelerinde böyledir" değerlendirmesini yaptı.

"Batı'da yanlı, yanlış, eksik bilgilere dayalı yayınlar yapılıyor"

Özellikle Batı basınında Türkiye'nin teröre karşı verdiği mücadeleyle ilgili son derece yanlı, yanlış, eksik bilgilere dayalı yayınların yapıldığını belirten Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Batı basınının güya DEAŞ terör örgütüyle mücadele ediyor bahanesiyle PKK terörünü, teröristleri şirin göstermeye çalışması, onları adeta romantize, estetize etmesi asla kabul edilemez. Şöyle düşünün, bu tür yayınlar PKK terör örgütü için değil de DEAŞ gibi, El Kaide, IRA gibi terör örgütleri için yapılsaydı, bunların yaptığı terör eylemlerini şirin gösteren, yücelten yayınlar yapılsaydı acaba Batı kamuoyunun tepkisi ne olurdu? Herhalde herkes infial gösterir, bunların kabul edilemez bir şey olduğunu açıkça ifade ederdi.

Türkiye de hem toplumu hem devletiyle hem ilgili bütün kurumlarıyla terörle mücadele ederken, terörün propagandasına karşı da gerekli tedbirleri almak durumundadır. Bu konuda hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir."

"Bu yükü taşımak bizim için şereftir"

Kalın, Türkiye'nin 78 milyon nüfusuyla 2 milyon Suriyeliyi barındırdığını, nüfusu 500 milyonu aşmış olan Avrupa ülkelerinin ve kıtanın tamamında hala "10 bin, 20 bin, 30 bin mülteciyi alalım mı, almayalım mı, nasıl alalım" tartışmalarının yapıldığını vurguladı.

Türkiye'nin, dünyanın en zengin ülkesi olmadığına dikkati çeken Kalın, şunları kaydetti:

"Türkiye dünyanın en zengin ülkesi değil ama AB bütün olarak dünyanın ikinci büyük ekonomisi olmasına rağmen hala mültecilere gerekli yardımı, ihtimamı göstermemiş olması da hakikaten çok düşündürücü bir tablodur. Biz Avrupalı liderlerin de Avrupa kurumlarının da krizin sonlanması için, bu gariban, gureba insanların en azından bir nebze nefes almasını sağlayacak adımları atmasını bekliyoruz. Bu, son zamanlarda sık sık soruluyor, 'Suriyelilerin en çok gitmek istediği yer neresi. Avrupa mı, hangi ülke, ABD mi' diye. Bütün Suriyelilerin gitmek istediği bir tane yer var, o da kendi ülkeleri. Ama barış, huzur içinde, savaşın, ölümün, varil bombalarının, kimyasal silahların olmadığı bir Suriye'ye gitmek istiyorlar. Türkiye, hamdolsun bu konuda üzerine düşen insani, ahlaki görevi yerine getiriyor. Bundan sonra da getirmeye devam edecektir."

"İsrail ateşle oynuyor"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, "Mescid-i Aksa'daki her ihlal ve işgal hareketi ateşle oynamaktır. İsrail şu anda ateşle oynuyor" dedi.

İsrail askerlerinin, Mescid-i Aksa Külliyesi içerisindeki bölüme Müslümanların girişini engellediğini hatırlatan Kalın, şöyle konuştu:

"Mescid-i Aksa Külliyesi içerisindeki bölüme Müslümanların girişini engelleyen İsrail askerleri, maalesef onlarca kişinin de yaralanmasına neden oldu. Bunun amacının ne olduğunu biliyoruz. El-Halil kentinde Hz. İbrahim Cami'nde yaptıkları gibi Mescid-i Aksa'nın da belli bölümlerini zamansal ve mekansal olarak taksim etmeye çalışmaktadır İsrail yönetimi. Böylece oraya aşırılıkçı Yahudi yerleşimcilerin girmesini meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Bunlar yapılırken İsrail askerlerinin koruması altında kirli postallarıyla Mescid-i Aksa'nın pak topraklarına, halılarına, camilerine ayak basmalarını şiddetle kınıyoruz."

İşgal ve ihlal politikalarını bir kez daha şiddetle kınayan Kalın, "Buradan İsrail yönetimine açık bir çağrı yapıyoruz, bu provokasyonları derhal durdursunlar. Mescid-i Aksa, Müslümanlara ait kutsal bir mekandır. Onun kutsiyetini korumak herkesin görevidir" diye konuştu.

"İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek mümkün değil"

Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ilişkin bir derginin kapağında yer alan fotomontajla ilgili soruya, "Cumhurbaşkanlığı makamına hakareti, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek hiçbir zaman mümkün değildir" yanıtını verdi.

"Herkes üzerine düşen hassasiyeti net şekilde ortaya koymalı"

Türkiye'nin terörle mücadele döneminden geçtiğini ve herkesin üzerine düşen hassasiyeti net bir şekilde ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Kalın, şöyle devam etti:

"Burada küçük siyasi hesaplarla, küçük siyasi puanlar elde etmek için, skor yapmak için cumhurbaşkanlığı makamına saldırmak siyaset değildir. Cumhurbaşkanlığına saldırarak, Cumhurbaşkanımızın şahsına ve ailesine saldırarak, medyada ilgi odağı olmaya çalışmak da gazetecilik değildir. Bildiğiniz aktivizm, militarizmdir. Başka bir şeydir, gazetecilik değildir. Dünyada az çok bu işin standartlarını hepimiz biliyoruz. Hergün Cumhurbaşkanının şahsına, Cumhurbaşkanlığı makamına hakaret ederek, saldırarak, tahkir etme girişimlerinde bulunarak, hiç kimse bunları basın özgürlüğü filan diye aklamaya çalışmasın."

"Cumhurbaşkanımız halkın içindedir, milletin içinden gelmiştir"

"Sayın Cumhurbaşkanı'nın meydanlara ineceği, yurt içinde il ziyaretlerinin olacağı, yurt dışındaki bazı ziyaretlerinde de gurbetçilerle buluşacağı belirtiliyor. Bu doğru mudur" denilmesi üzerine Kalın, "meydanlara inme" ifadesinin çok kodlu, çok anlam yüklenen bir şey haline geldiğini söyledi.

Kalın, "Cumhurbaşkanımızın halkla temasını, her buluşmasını 'Bakın, bir seçim kampanyası yürütüyor, siyasi bir faaliyetin içerisinde' gibi yansıtılmasını biz bir kere çok kasıtlı, yanlı bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz" dedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.