Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "teröre karşı tepkisini elinde bayrağıyla, çakmak çakmak gözleriyle, gümbür gümbür atan yüreğiyle, dudaklarından eksik etmediği duasıyla ve en önemlisi aklıyla, metanetiyle ortaya koyan vatandaşlara şükranlarını sunduğunu" belirterek, "Ebedi vatanımızı, son devletimizi, bin yıllık kardeşliğimizi, kimi zaman tüm fesat odaklarına rağmen, o etnik fitneyle, mezhep fitnesiyle, sapkın akımlarla bölmek isteyenlere en güzel cevabı işte buradan, Yenikapı'dan bugün sizler veriyorsunuz" dedi.
Erdoğan, Sivil Dayanışma Platformu tarafından Yenikapı'da düzenlenen "Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses" mitinginde konuştu.
<>
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına "İstanbul... Vatanım İstanbul, canım İstanbul, sevdam İstanbul... 'Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar' İstanbul. Bugün burada, milyonlarca nefesiyle teröre karşı tek ses olarak bir araya gelen İstanbul. Sizleri tüm kalbimle selamlıyorum. 81 vilayetimizdeki 78 milyon vatandaşımızı selamlıyorum. İstiklalimiz ve istikbalimiz uğruna, gül bahçesine girercesine, toprağa düşen şehitlerimizi, rahmetle, minnetle yad ediyorum. Şehitlerimizin yakınlarına, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum" diyerek başladı.
Terörle mücadelede görev alan güvenlik güçlerine, bölgede zor şartlar altında vazifelerini sürdüren tüm kamu görevlilerine şükranlarını ileten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Terör örgütlerinin baskılarına, tehditlerine, saldırılarına rağmen vatanın bütünlüğü, milletin birliği, devletin bekası için sabreden, bu yönde irade ortaya koyan tüm kardeşlerime 'Allah sizlerden razı olsun' diyorum. Kardeşlerim! Şu andaki birliğiniz, beraberliğiniz, daim olsun diyorum. İnanıyorum ki bu birliğinizi bozmayacaksınız, bu beraberliğinizi bozmayacaksınız. Bu yolda kararlı bir şekilde inşallah geleceğe yürüyeceğiz. Teröre karşı tepkisini elinde bayrağıyla, çakmak çakmak gözleriyle, gümbür gümbür atan yüreğiyle, dudaklarından eksik etmediği duasıyla ve en önemlisi aklıyla, metanetiyle ortaya koyan tüm vatandaşlarıma buradan şükranlarımı iletiyorum. Ebedi vatanımızı, son devletimizi, bin yıllık kardeşliğimizi, kimi zaman tüm fesat odaklarına rağmen, o etnik fitneyle, mezhep fitnesiyle, sapkın akımlarla bölmek isteyenlere en güzel cevabı işte buradan, Yenikapı'dan bugün sizler veriyorsunuz."
- "SAZLA, CAZLA BU İŞ YÜRÜMEZ"
Yahya Kemal'in "Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yarabbi!/Senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi!/Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın/Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın!" dizelerini hatırlatan Erdoğan, "İnanıyorum ki, Yahya Kemal'in dua ettiği o büyük milletin ta kendisisiniz. Sizin bu azminiz, bu kararlılığınız, bu samimiyetiniz sürdüğü müddetçe, evvelallah bu milleti bin yıllık yürüyüşünden kimse alıkoyamaz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hacıbektaş-ı Veli'nin "Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız" şeklindeki sözünü aktararak katılımcılara, "Bunda bir sıkıntımız var mı?" diye sordu. Katılımcılardan "Hayır" yanıtını alan Erdoğan, milletlerin hayatlarında imtihan dönemleri olduğunu hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Biz de millet olarak, bin yıl önce bu coğrafyaya bastığımızda kesintisiz devam eden bir imtihan sürecinin yeni bir safhasını yaşıyoruz. Bizim bu imtihandaki asıl gayemiz nedir? 'Halka hizmet, hakka hizmettir' ölçüsü. Bu ölçüyü yakalamak, onun adını yükseltmek, el üstünde tutmak için bu yolda yürüyoruz. Öyle mi? 'İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olanıdır'... İlkemiz bu. Bu davanın sembolü ve en büyük şahidi de dört bir yanımızda dalgalanan şu ay-yıldızlı al bayrağımızdır. Çıkmış birisi ne diyor, 'Bayrağa saldırı mı var?' diyor. Daha ne olacaktı? Yalan üzerine inşa ettiğiniz bir dünyanız var. Cesetleri kendilerine ait paçavraya saranlar... Ve ondan sonra da bayrağa saldırı mı var? Zorla kongrelerinizde bayrağımızı astınız, zaman geldi bayrağımızı indirmeye kalktınız ama şimdi bazı beyaz Türklerin destekleriyle ayakta kalmaya çalışıyorsunuz. Sazla, cazla bu iş yürümez ama ben gerçek saz sahiplerini bir kenara koyuyorum. Onlara saygım çok. Bayrağımız... 'Yolumuz karlı dağlara düştüğünde, kızıllığında ısındığımız, çöllere düştüğünde gölgesine sığındığımız', doğumumuzdan düğünümüze, ölümümüze kadar, hayatımızın her önemli anında gözümüzün önünden ayırmadığımız bayrağımız..."
- "KİM Kİ BU BAYRAĞA YAN GÖZLE BAKIYORSA MANKURTTUR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayrağın düşmemesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını ve kaçınmayacaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İhtiyaç ortaya çıktığı zaman, sağımıza solumuza bakmadan, onun uğrunda can vermeyi, cana minnet sayarak her birimiz vazifemize koştuk, koşarız. Malazgirt Ovası'ndan İstanbul surlarına, Çanakkale tabyalarından Dumlupınar tepesine kadar hep bayrağımızla sembolleştirdiğimiz o kutlu davanın mücadelesini verdik, veriyoruz. Kardeşlerim, 'Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzandığımız' zafer günlerinden, boynumuza Sevr kemendinin geçirilmeye çalışıldığı kara günlere kadar her dönemde mücadelemizin de samimiyetimizin de şahidi işte bu bayraktır. 'Bayrakları, bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.' Rengini şehitlerimizin kanlarından alan, hilali bağımsızlığın sembolü, yıldızı şehidimizin ta kendisi olan bu bayrağın anlam olarak dünyada eşi benzeri yoktur. Kim ki bu bayrağa sahip çıkıyorsa işte o yerlidir, millidir, Türkiyelidir. Kim ki bu bayrağa yan gözle bakıyorsa, indirmeye, yıkmaya, yakmaya çalışıyorsa işte o bu vatanla da bu milletle de bağı kalmamış olan köksüz, ruhsuz, aşksız, sevgisiz bir mankurttur."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt sorununun, bu milletin bir parçasının değil hepsinin sorunu olduğunu, sorunların parça parça adresi olamayacağını belirterek, "Bütün sorunlar, Türk olsun Kürt olsun, Çerkez, Abhaz, Laz, Arap, Roman olsun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Çünkü güneş herkesi ısıtır, yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır, insanıyız. Millet olmak işte budur" dedi.
Erdoğan, Sivil Dayanışma Platformu'nca Yenikapı'da düzenlenen "Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses" mitingindeki konuşmasında, bugün milletin karşısında kim varsa dün Malazgirt'te de onların olduğunu, bugün milletin karşısında kim varsa dün Kılıçarslan'ın, Selahattin Eyyübi'nin karşısında da onların olduğunu, bugün milletin karşısında kim varsa dün Çanakkale'de de Kurtuluş Savaşı'nda da onların olduğunu dile getirdi.
Zamanın, isimlerin, yöntemlerin değiştiğini ama amacın hiçbir zaman değişmediğini ifade eden Erdoğan, "Amaç her zaman bu coğrafyayı bize yar etmemek, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi bozmak, bu kutlu yoldaki mücadelemizi başarısızlığa uğratmaktır. Hamdolsun gayelerine ulaşamadılar. Bizi yaktıklarını, yıktıklarını, yok ettiklerini sandıkları her dönemde adeta küllerimizden yeniden doğarak emanetçisi olduğumuz o kutlu sancağı hep yükseltmeyi, zirveye dikmeyi başardık. Bugün de bu ülkenin havasını soluyan, suyunu içen, ekmeğini yiyen, kendini bu milletin bir ferdi olarak hisseden herkes oynanan oyunun farkındadır. Ben karşımdaki şu topluluğu, bu aziz halkımı, milletimi, bunun farkında olanlar olarak görüyorum" diye konuştu.
- "ETNİK KÖKENİNDEN DOLAYI, HİÇ KİMSEYİ DIŞLAMADIK"
Bugün yurt dışında bilhassa Avrupa'da yaşayan milyonlarca vatandaşın belki mekan olarak uzakta ama sonuna kadar milli ve yerli olduklarını belirten Erdoğan, buna karşılık bedenen Türkiye'de yaşadığı halde ruhen gönül coğrafyasından ve bu milletten kopmuş olan bir kesimin varlığının ibretle görüldüğünü vurguladı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizi asıl üzen ise millilikle yerlilikle bu topraklarla irtibatını koparanların Türkiye üzerinde oynanan oyuna, gönüllü figüranlık yapıyor olanlardır. Ülkemizdeki teröre bulaşanlar da hangi saikte olursa olsun onlara destek verenler de bu coğrafyada niçin bulunduğunu bilmeyenlerdir. Şu bayrağın renginin, hilalinin, yıldızının anlamına müdrik olmayanlardır.
Bu ülkede etnik kökeninden dolayı, hiç kimseyi dışlamadık, dışlamayız. Biz yaradılanı, Yaradandan ötürü severiz. Benim ülkemde etnik sorun değil, terör sorunu vardır. Bizim mücadelemiz de herhangi bir etnik gruba değil, terör örgütüne, ona destek verenlere karşıdır. Nitekim gerek terör örgütünün içinde gerekse onların güdümündeki diğer kuruluşlarda her etnik kökenden kişiye rastlamak mümkündür."
- "KÜRT SORUNU, BU MİLLETİN BİR PARÇASININ DEĞİL HEPSİNİN SORUNUDUR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşmayı hatırlatarak, şunları söyledi:
"Ne demiştim? 'Kürt sorunu, bu milletin bir parçasının değil hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur. Sorunların parça parça adresi olmaz. Bütün sorunlar, Türk olsun Kürt olsun, Çerkez, Abhaz, Laz, Arap, Roman olsun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Çünkü güneş herkesi ısıtır, yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır, insanıyız. Millet olmak işte budur.' 2005 Diyarbakır... Orada söyledim bunları.
Bir kez daha ifade ediyorum; 'Verilen mücadeleler sonunda artık Türkiye'nin Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır' diyecek bir noktaya geldik. Elbette tüm etnik unsurlar gibi Kürt kardeşlerimin de sıkıntıları, beklentileri vardır. Peki Türk'ün yok mu, Laz'ın, Arap'ın, Boşnak'ın, Çerkez'in, Gürcü'nün yok mu? Zaza'nın yok mu? Velhasıl 78 milyon içindeki tüm etnik unsurların kendine has sorunları vardır. Bunların konuşulması, tartışılması, çözülmesi için bugüne kadar nasıl samimiyetle mücadele ettiysek bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bütün bu olanlara rağmen teröre ve teröriste karşı en küçük bir müsamaha göstermeyeceğiz ve dağ-taş koymadan bunların inlerine girerek kovalayacağız. Çünkü bizim bir şehidimizin bedeli, hiçbir şeyle mukayese edilmez" dedi.
Erdoğan, Sivil Dayanışma Platformu tarafından Yenikapı'da düzenlenen "Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses" mitinginde yaptığı konuşmada, bundan 15 yıl önce ''Hakkari'ye havalimanı yapılacak" dense kimsenin inanmayacağını, PKK ve teröristlere rağmen Selahaddin Eyyübi Havalimanı'nı yaptıklarını, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile açılışını gerçekleştirdiklerini söyledi.
Şırnak'ta da Şerafettin Elçi Havalimanı'nı yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, "Yaktılar, yıktılar yine yaptık. Iğdır, Muş, Ağrı'da yaptık. Bu terör örgütüne rağmen, terör örgütünün desteklemiş olduğu siyasetçilere rağmen yaptık" diye konuştu.
Bölünmüş yollar yaptıklarını anımsatan Erdoğan, "At denize, balık bilmezse Halik bilir" dediklerini ifade etti. Bütün bu olanlara rağmen teröre ve teröriste karşı en küçük bir müsamaha göstermeyeceklerini dile getiren Erdoğan, "Dağ-taş koymadan bunların inlerine girerek kovalayacağız. Çünkü bizim bir şehidimizin bedeli, hiçbir şeyle mukayese edilmez" ifadesini kullandı.
- "1 KASIM İÇİN SİZLERDEN TARİHİ BİR KARAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Kasım seçimlerinin yaklaştığını hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"1 Kasım için sizlerden tarihi bir karar, tarihi bir gayret istiyorum. Hani diyorlar ya 'Biz herhangi bir şey yapmıyoruz.' Bakın ben söyleyeyim; 7 Haziran'da gittiler, muhtarları tehdit ettiler. Her ay içinde, her hafta en az bir kez muhtarlarla toplantı yapıyorum. 350-400 muhtarı Ankara'ya davet ediyorum. Geçenlerde Güneydoğu, Doğu, o bölgeden davet ettim. 90 tanesi gelemedi. İnceledik, geleceklerini bildirmişlerdi. Neden? 'Tehdit altındayız, onun için gelemiyoruz' dediler. Cici çocuk, siz kimi aldatıyorsunuz? Televizyon ekranlarında kimi aldatıyorsunuz? Şimdi 1 Kasım'a gidiyoruz, aynı oyunu yine oynayacaklar. Ama biz diyoruz ki bu millet, evelallah adam gibi adam bu millet inşallah bu tehditlere kulak asmadan gereğini yapacaktır.
Millet olarak biz bu sıkıntıyla ilk defa karşılaşmıyoruz. Her dönemde içimize atılan fitne tohumlarından bu şekilde boy verenler olmuştur. Hepsi gelip geçmiştir ama milletimiz vatanıyla, devletiyle dimdik ayakta kalmayı başarmıştır. Burada millet ve devlet olarak bize düşen iki önemli görev vardır. Birincisi 780 bin kilometrekare vatan toprağına sımsıkı sarılmaktır. Bunun için devletimiz, güvenlik güçlerimiz başta olmak üzere, tüm kurumlarıyla mücadelesini vermektedir, vermeye de devam edecektir. Bu mücadeleden kimsenin şüphesi olmasın."
- "TERÖRLE MÜCADELEDE VERDİĞİMİZ ŞEHİTLERİN ACISI YÜREĞİMİZİ YAKIYOR"
Terörle mücadalede verilen şehitlerin acısının yürekleri yaktığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zamanda şehitlerin varlığı ve gösterdikleri kahramanlığın ülkenin en büyük gücü, geleceğin güvencesi olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 78 milyon insanın arasında birlik, beraberlik, kardeşlik duygularını güçlendirmek için bıkmadan, usanmadan, sabırla doğruları anlatacaklarını söyledi.
"Bizi ayakta tutan bağları yeniden güçlendireceğiz. Birbirimizi çıkar, menfaat için değil, Allah için seveceğiz" diyen Erdoğan, bulanmış olan zihinleri berraklaştıracaklarını çünkü inancın, tarihin ve kültürün gösterdiği yolun bu olduğunu ifade etti.
Kardeş kavgası çıkarmak isteyenlere, aradıkları fırsatı asla vermeyeceklerini, kapı kapı dolaşacaklarını, anlatacaklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçen yılın Kurban Bayramı'nın son günlerinde vahşi bir şekilde - az önce annesini izlediniz - şehit ettiği Yasin'in de ekmek almaya giden Fırat'ın da sokakta, evinde, iş yerinde katlettiği tüm masumların acısı, hepimizin acısıdır. Unutmayın, Ceylanpınar'da iki polisimizi uyurken şehit edenlerin acısı asla yük olamaz. Unutmayın, Muş'ta binbaşımızın eşi ve çocuğu yanında şehit edilmesini unutamayız. Dağlıca'da yarbayımızın yanında askerleriyle beraber şehit edilmesini unutamayız. Bölgede terör örgütünün tehdidi ve tedrişi altında hayat mücadelesi veren kardeşlerimizin sıkıntısı, hepimizin sıkıntısıdır.
Teröriste karşı celalli ve amansız, kardeşlerimize karşı müşfik ve hasbi olacağız. Devletimize güveneceğiz, güvenlik güçlerimize itimat edeceğiz. Bu tezgahı kuranların oyununu tüm yönleriyle bozacağız. Türkiye'nin geldiği noktadan, geriye adım atılmayacağından herkes emin olsun, milli birlik ve kardeşlik sürecinin, geriye doğru işletilmesine asla izin vermeyeceğiz. Demokrasiyi güçlendirmekte, hak ve özgürlükleri korumakta kararlıyız. İşte bu şekilde yeni Türkiye'nin yolunu açacak, kapılarını aralayacağız. Bölgesindeki, hatta tüm dünyadaki mazlumların umudu, sığınağı olan Türkiye'nin gözden çıkartacağı tek bir vatandaşı yoktur."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, milletin fertleri arasında ayrımcılığı yaratmak isteyenlere asla fırsat vermeyeceklerini dile getirerek, "Değil canının, malının, namusunun tehlikeye düşmesi, tek bir vatandaşımızın kılına zarar gelmesi, kem sözle gönlünün kırılması dahi bizim için kabul edilemez bir durumdur. Biz yerli ve milli olan herkese, her kardeşimize, kökenine, inancına, bölgesine, meşrebine bakmaksızın kucağımızı ve gönlümüzü sonuna kadar açık tutacağız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Polisimize, askerimize, köy korucumuza, kamu binalarımıza, camilerimize sıkılan her kurşunun, atılan her roketin hedefi birliğimizdir, beraberliğimizdir, kardeşliğimizdir. Bu oyuna, ne Doğu ne Güneydoğu Bölgemizdeki ne de diğer bölgelerdeki vatandaşlarımız gelmemiştir, gelmeyecektir. Biz aynı delikten iki defa sokulmayacağız. 200 yıldır oynanan oyuna bir kez daha düşmek bize yakışmaz" dedi.
Sivil Dayanışma Platformu'nca Yenikapı'da düzenlenen "Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses" mitinginde konuşan Erdoğan, "Bayrağımız ortada. Benim bugün buradan, milletimden, ekranları başında bizi izleyenlerden bir ricam olacak. 1 Kasım seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne hangi partiden olursa olsun fark etmez, 550 yerli, milli, bedeni ve kalbiyle bu ülke için çalışacak milletvekili göndermenizi istiyorum. Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? Şu anda Türkiye'nin tek ihtiyacı budur" ifadesini kullandı.
Erdoğan, milli irade dışında bir çözümün olmadığını, sandıkta iradeye sahip çıkılırsa, Meclis'e yerli ve milli vekiller gönderilirse gerisinin çok kolay olduğunu belirterek, bu konuda millete inandığını, güvendiğini söyledi.
"Gün bölücülük değil, fitne değil, kavga değil birleşme, kenetlenme, hedeflerimize odaklanma günüdür" diyen Erdoğan, işte bunun için "Rabia, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet" dediklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer millet olarak birliğimizi kaybedersek inanın bana bir daha asla belimizi doğrultamayız. Başımızı dik tutamayız. Biz bin yıl önce ahdettik, 'Bu coğrafya bizim ebedi vatanımız olacak' dedik. 23 Nisan 1920'de başlattığımız mücadeleyi, 29 Ekim 1923'te yeni devletimizin ilanıyla sonuçlandırdığımız yeni bir ahit daha verdik. 'Elimizde kalan bu toprakları, kurduğumuz bu devleti ilelebet muhafaza ve müdafaha edeceğiz' dedik" şeklinde konuştu.
Bugün ahitlerine sahip çıktıklarını yedi düvele göstermek için Yenikapı'da olduklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Teröre karşı milyonlarca nefes olarak, tek ses halinde tepkimizi ortaya koyarken, aynı zamanda bin yıllık kararlı duruşumuzu da ifade ediyoruz. Milletimizin bin yıllık yolculuğunda bugün karşımıza çıkan bölücü terör gibi nice badirelerle karşılaştık. İşte er meydanına kaldığında iş, hamdolsun hepsinin de üstesinden geldik. Yüreğimizi ve dileğimizi ortaya koyarak giriştiğimiz hiçbir mücadeleyi kaybetmedik. Ama fitne karşısında aynı başarıyı gösteremedik. Bakınız, bizim İstiklal Harbimiz boyunca şehit ve yaralı olarak toplam kaybımız 50 bin kişiyi bulmuyor. Buna karşılık Balkan faciasındaki kaybımız 2 milyondur. Dikkat ediniz, Balkan Savaşı demiyorum, Balkan faciası diyorum. Çünkü bu 2 milyon kardeşimiz savaşta değil, devletimizin o bölgeden çekilmesiyle ortaya çıkan kaos ortamında bilinçli olarak kırıma tabii tutularak, yok edilmiştir. Biz Balkanlar'da oradaki çetelere değil, fitneye mağlup olduk."
- "BİZ AYNI DELİKTEN, İKİ DEFA SOKULMAYACAĞIZ"
Aynı durumun Kuzey Afrika ve Orta Doğu için de geçerli olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bugün de bizi başka türlü yenemeyeceklerini bilenler aynı yöntemi devreye sokmaya çalışıyorlar. Polisimize, askerimize, köy korucularımıza, kamu binalarına, camilerimize sıkılan her kurşunun, atılan her roketin hedefi birliğimizdir, beraberliğimizdir, kardeşliğimizdir. Bu oyuna, ne Doğu ne Güneydoğu Bölgemizdeki ne de diğer bölgelerdeki vatandaşlarımız gelmemiştir, gelmeyecektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz aynı delikten iki defa sokulmayacağız. 200 yıldır oynanan oyuna bir kez daha düşmek bize yakışmaz. Şimdi buradan, İstanbul'dan, Yenikapı'dan sizlere ve sizlerle birlikte 78 milyon vatandaşıma soruyorum. Bu oyunu bozacak mıyız? Bu tezgahı kuranların başına geçirecek miyiz? Birliğimize, beraberliğimize sahip çıkacak mıyız? Kardeşliğimizi ebediyen yaşatacak mıyız? Minareleri ezansız bırakmayacağız değil mi? Bayrağımızı mahsun bırakmayacağız değil mi? İşte Türkiye, işte millet, nefesinize kuvvet, sesinize kuvvet, yüreğinize sağlık. Bu çelikten iradeye el uzatmaya cüret edenin vay haline. Allah birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim etsin. Kuvvetlendirsin inşallah."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şair Arif Nihat Asya'nın Dua şiirinden, "Biz, kısık sesleriz... / Minareleri, sen, ezansız bırakma Allahım / Ya çağır şurada bal yapanlarını / Ya kovansız bırakma Allahım / Mahyasızdır minareler... / Göğü de Kehkeşansız bırakma Allahım / Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım / Bize güç ver... / Cihad meydanını, pehlivansız bırakma Allahım / Kahraman bekleyen yığınlarını, kahramansız bırakma Allahım / Bilelim hasma karşı koymasını / Bizi cansız bırakma Allah'ım / Yarının yollarında yılları da Ramazansız bırakma Allahım / Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü / Ya çobansız bırakma Allahım / Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allahım / Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah'ım" dizelerini okudu.
Erdoğan, sözlerini, "Merhum Mehmet Akif Ersoy gibi 'amin' diyorum. 'Amin' desin hep birden yiğitler. Allahu ekber, gökten şehitler. Amin, amin, Allahu ekber..." diyerek tamamladı.