Serseri mayın gibi bulaşıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan 19. Muhtarlar Toplantısı'nda Kılıçdaroğlu'nu sert sözlerle eleştirdi:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 19'uncu Muhtarlar Toplantısı'ndaki konuşmasında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine sarfettiği hakaretlere değinen Erdoğan'ın sözlerinden satırbaşları şöyle:
İŞTE BÖYLE PİŞKİN: Aslında söyleyene bakarak kesinlikle girmemem gereken bir tartışma var. Ama karşımdaki kişinin cevap vermediğimde kendisinin haklı olduğunu düşünecek ve hatta buna inanacak kadar cahil ve ahlaksız olduğunu bildiğim için mecburen temas etmek zorundayım. Bazı insanlar vardır ya, yüzüne tükürsen herhalde yağmur yağıyor der. Bu da işte böyle pişkin... Cehaletin ve çirkefliğin bir araya toplandığı bir kişiliğe hiçbir sözün kafi gelmediğini üzüntüyle görüyorum. Bu defa sadece bana sataşmakla kalmamış, hâkimleri, savcıları, YSK'yı hedef almış. Serseri mayın gibi ne zaman kime bulaşacağı belli olmuyor. Bu zat hala 7 Haziran'ın davasını güdüyor.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu sert sözlerle eleştirdi

NAMUS VE ŞEREF FUKARALARI: Aslında bu zatın asıl karın ağrısını ortaya dökerim ama, inanın bana ben bu konuları konuşmaktan hicap duyuyorum. Türkiye'nin bunca meselesi, çözüm bekleyen bunca sorunu, birlik ve beraberlik içinde üzerine gidilmesi gereken sıkıntısı varken, bu namus ve şeref fukaraları için vakit harcamak bana zül geliyor. Teröristleri savunan birisi de bu değil mi? Onların arkasında duran bu değil mi? Hangi namus, hangi şereften bahsediyorsunuz? Bir kasetle geldi.
BİR ZAVALLI: Bürokrat olmuş, başına getirildiği kurumu batırmış. SSK'yı batıran bu adam değil mi? İlacımızı alamıyorduk. Odalara, koğuşlara girmek mümkün değildi. Hijyen diye bir olay söz konusu değildi. Hijyen bizimle bu ülkede tanıştı. Siyasetçi olmuş, başında bulunduğu partinin girdiği tüm seçimleri kaybetmesine yol açmış, partisini batırmış. Bıraksanız memleketi batırır. Yani neresinden tutsanız elinizde kalan bir zavallı...
AKIL SAĞLIĞI YERİNDE Mİ?: Herhangi bir eseri olmadığı için akıl derecesini ölçemiyoruz. Akıl sağlığı yerinde mi bilmiyoruz. İnsan kendi sıkletine uygun birisi çıksın, mücadele etsin der. Bunun sıkleti de ölçülmez. Söylediğiniz her sözün israf, yaptığınız her hamlenin enerji kaybı olduğu teneke gürültüsü kabilinden, boş konuşmanın dışında bir varlık gösteremeyen, herhangi bir vasfı olmayan birisine ne diyeyim? Milletin yok saydığı bu zatı ben niye adam yerine koyayım? Bu zavallıyı ademe mahkum ediyorum. Varsın kendi hiçliği, cehaleti, başarısızlıkları, kifayetsizlikleri, hakaretleri, küfürleri içinde çırpınsın dursun. Gaf üstüne gaf yapıyor. Çünkü bilerek, inanarak konuşmuyor. Allah onları ıslah etsin.
İL MERKEZLERİNİN TAŞINMASI: Tarihine baktığınız zaman Şırnak'ın asıl şehir merkezi geçmişte tarihi itibarıyla Cizre'dir. Yüksekova, coğrafi yapı itibarıyla şehir olmaya çok daha uygun, alt yapıya müsait bir yer.
'CİĞERİ 5 PARA ETMEZ ÖRGÜTÜN MAŞALIĞINI YAPMAK YAKIŞIYOR MU?'
"Akademisyene, aydına, ciğeri beş para etmez bir terör örgütünün maşalığını yapmak yakışır mı? İmzaladığınız metnin mahiyetini bilmiyorsanız ayrı bir felaket, bilerek imza atıyorsanız ayrı bir felaket. Cem Karaca bu lümpen aydınlar için, 'Yarım porsiyon aydın' diyor. Rahmetli çok bonkör davranmış. Bugün aydın geçinenler değil yarım, çeyrek porsiyon kıymetinde dahi değil. Terör örgütü mensuplarının söylediğinde suç olan ifadeler, kendilerine akademisyenler diyenler tarafından ifade edilmesi halinde meşruiyet mi kazanır? Terör örgütünün sözcülüğünü yapan siyasetçi, terör örgütü mensubu gibi muamele görmeyi hak etmiş olmaz mı? Kimse hukuk önünde, bilhassa devletin ve milletin bekası söz konusu olduğunda asla dokunulmaz değildir. Şöyle bir hastalıklı anlayış var. Terör örgütü, sivilleri hedef almamalı ama polise, askere, korucuya, kamu görevlilerine, kamu binalarına istediği gibi saldırabilir. Bunu söyleyenler de insanlıktan nasibini almamış, aşağılığın aşağısı kişilerdir. Polis, asker, korucu insan değil mi? Terör örgütünün kamu görevlilerine saldırmasına kendince akademik veya siyasi fetva veren, sivillerin öldürülmesini ise 'yapmasa iyi olur' diyerek karşılayan bu zihniyetten, açık söylüyorum, tiksiniyorum. Herkes meşrebine, karakterine, şahsiyetine uyan işi yapacak. Bunlar, içlerinde bulundukları ihanet çukurunda çırpınacak."
'SÜREÇTE TEK MUHATAP MİLLET OLACAK'

"Bölücü terör örgütünün tek amacının efendilerinin, kendine verdiği vazifeyi yerine getirmek, aldıkları taşeronluk ihalesini tamamlamak olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunun için ne bölücü terör örgütü ne de onun güdümündeki parti ve diğer yapılar muhatap alınmayacaktır, o iş bitmiştir. Onlar örgütüyle, milletvekilleriyle, belediyeleriyle yaptıklarının hesabını adalete verecekler. Bölge teröristlerden temizlenince milletimizle oturup bu meselenin çözümünü hayata geçireceğiz. Elinde silah olan da onu destekleyen de bu ihanetin bedelini ödeyecektir. Bu eylemlere karışanlardan her kim ki pişman olur, teslim olursa devletimizin de milletimizin de şefkatli kolları ona açıktır. Ama kimseye ilanihaye müsamaha gösterilemez. Terör örgütü içindeki gençlere sesleniyorum. Yol yakınken hatadan dönün. Biz sizleri sokak köşelerinde, dağ başlarında, dere yataklarında cansız şekilde, cezaevinde mahkum olarak değil, ailenize, ülkenize, milletimize hayırlı evlatlar olarak görmek istiyoruz."

ERDOĞAN'A HAKARET EDEN 2 KİŞİYE CEZA
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a başbakanlığı döneminde yerel seçim çalışmaları için geldiği İzmir'de hakarette bulunduğu iddiasıyla hakkında dava açılan Filiz Akıncı, 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Yine İzmir'de Erdoğan'a, başbakanlığı döneminde sosyal medya üzerinden hakarette bulunduğu iddiasıyla hakkında 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Yasemin Ergündoğan, adli para cezasına çarptırıldı. AA