Çarşamba 01.06.2016 00:00
Son Güncelleme: Çarşamba 01.06.2016 15:59

Türkiye'de ne varsa KKTC'de de o olacak

Başbakan Binali Yıldırım, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile basın toplantısı düzenledi. Başbakan Yıldırım "Türkiye'de ne varsa KKTC'de de o olacak" dedi.

İşte Yıldırım'ın konuşmasından satır başları;
Garantör olarak Türkiye bu güzel adanın ortak sahibi olan iki halkın kurucu iradesini esas alan siyasi çözüme önümüzdeki 1 yıl içerisinde ulaşılabileceğini samimiyetle beklemektedir. Çözüm refaha da katkı sağlayacaktır.

Güvenlik ve kalkınma konularında kararlılıkla desteğimiz devam edecek. Adada huzur ve istikrar, refahın artırılması yönünde kararlı çalışmalarımıza hız vererek devam edeceğiz.
KKTC ile ilişkimiz bir menfaat ilişkisi değildir.
Soru; Türkiye'den suyun geldiği gibi elektriğin de kablo ile geleceği söyleniyor. Bunun gerçeklik payı nedir?
Başbakan Yıldırım;
KKTC ile ülkemiz arasında yakında zamanda ekonomik ve mali iş protokoli devreye girdi. Bnunla ilgili gereken ne ise yapılacak. Buna elektrik de diğer işler de giriyor. Sanırım detayları burada anlatmaya gerek yok.
Soru; Türkiye'de başkanlık sistemi konuşuluyor, bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?
Hazırlıklarımızı tamamlar tamamlamaz, tercihen diğer partilerden de destek isteyeceğiz. Halkımızın tamamını kapsayan bir anayasanın yapılması için gayret göstereceğiz. Nihai kararı millet verecektir. Bu uygun olmazsa başka planlarımız da var onlar devreye girecek.
MÜTTEFİK DEMEK STRATEJİK ORTAK DEMEK
Başbakan olarak ilk resmi ziyaretini KKTC'ye gerçekleştiren Başbakan Binali Yıldırım, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile ortak düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Yıldırım, Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde bölücü terör örgütüne yönelik devam eden operasyonlarda Amerikan yapımı Antitank(AT-4) Roketi ele geçirilmesiyle ilgili olarak şunları söyledi:

Müttefik demek, stratejik ortak demek. Karşılıklı hak ve hukuka saygı göstermek demek. Türkiye'nin terörle mücadelesinde yanımızda olmasını bütün dostlarımızın bekliyoruz. Biz sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere söylediğimiz bir şey var; PKK bir terör örgütüdür. Bunda bir tereddüt yok, ABD'de kabul ediyor. Ancak PYD, YPD gibi unsurların PKK'nın değişik unsurlarla devamı olduğu konusunda dostlarımız işi ağırdan alıyor. Bu Türkiye'de masum insanların, güvenlik kuvvetlerinin hayatına kast eden bu silahların nasıl terör örgütüne geçtiğini gösteriyor.

Yoksa müttefiklerimiz terör unsurlarına silah yardımı yapabilir mi? Belli ki terör örgütünün yan unsurları bunları Suriye, Irak'ta teröre karşı mücadele adı altında elde ediyorlar ve bunu Türkiye'deki terör gruplarına aktarıyorlar. Bu bizim kabul edeceğimiz bir şey değil. Sürekli ifade ettiğimiz tezi doğrulayan bir şeydir.
Yıldırım'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

Garantör olarak Türkiye bu güzel adanın ortak sahibi olan iki halkın kurucu iradesini esas alan siyasi çözüme önümüzdeki 1 yıl içerisinde ulaşılabileceğini samimiyetle beklemektedir. Çözüm refaha da katkı sağlayacaktır.Güvenlik ve kalkınma konularında kararlılıkla desteğimiz devam edecek. Adada huzur ve istikrar, refahın arttırılması yönünde kararlı çalışmalarımıza hız vererek devam edeceğiz.

Mustafa Akıncı:

Biz Kıbrıs'ta yarım asırlık bu sorunu çözüme bağlamak için uğraşacağız. Ancak kendi evimizin içini düzene sokma uğraşılarını da bir gün bile ihmal etmeyeceğiz. Biz toplumsal ve kurumsal gelişmelerimizi gerçekleştirmemiz lazım. Kıbrıs'ın kendi içindeki durumu, KKTC'nin kurumlarıyla, demokrasisi ve ekonomisiyle güçlenen KKTC bulacağımızın çözümün en geçerli bir teminatıdır. Hükümet ve Meclisimiz de bu doğrultuda çalışmalarını sürdüreceğiz.

Binali Yıldırım:

Türkiye'deki son 15 yıllık AK Parti iktidarları, popülizm yerine Türkiye'nin kalkınması, büyümesi, refahı için ne lazımsa onu yapmıştır. Ekonomi, sağlık, tarım, insan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi bunların özeti olarak söylenebilir. KKTC ile Türkiye arasındaki ilişkiler menfaat ilişkisi değildir. Biz her alanda bir dayanışma içindeyiz. Tecrübe paylaşımımız var, ekonomik alanda projelerimiz var. Altyapı konusunda ciddi projeler yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Gelecek 3 yıl için yeni bir eylem planımız var.

KKTC'de yapılan projelerin birçoğu güney tarafında yok. Yol, havaalanı ve su projesi ile dünyada bir ilktir. Akdeniz'i aşarak KKTC'ye suyun getirilmesi ve KKTC'nin verimli topraklarının suyla buluşması bizim için herşeyin üstünde bir hedefti ve bu gerçekleşti. Şimdi dağıtım çalışmaları yapıyor. Söylenen laflara aldırış etmeyin, herşey yolunda gidiyor, bir sıkıntımız yok, olmaz da.
KRİZ YOKTU

Mustafa Akıncı: Kriz var mıydı ki aşılsın. Ortada süni olarak yaratılmış bir durum vardı. Gereksiz yaratılmış bir durum vardı. Çok açıkladım İstanbul ziyaretimde, BM Genel Sekreteri ile olan görüşmemizin doğal olduğunu. O nedenle o konularda ayrıntıya girmek yok. Bizim oradaki varlığımız, BM Genel Sekreteri ile görüşmemiz gereksiz abartıldı, bir tepkiye neden oldu. Sayın Rum lider de ve benimle yapacağı görüşmeyi iptal etti. Bunun da uzun süreli bir şey olamayacağı belliydi. Daha sonra sayın Rum liderin hem bizimle hem de BM ile gerekli diyalogları kurarak yeni bir toplantı tarihi, geç olmayacak bir tarihi önermesini bekliyoruz.

Bölgemizde yaşanan karışıklıklar ve savaş nedeniyle göç yollarında hayatını kaybeden, çok zor şartlarda yaşayan, yerinden yurdundan edilmiş, milyonlarca insana bağrını aşan, ekmeğini aşan yegane ülkelerin başında Türkiye geliyor. Biz insanlığı bu anlamsız savaşa artık daha fazla duyarlı olmasını hatırlatmak istiyoruz. KKTC'yle ülkemiz arasında yakın zamanda imzalanan ekonomik ve mali işbirliği protokolü yürürlüğe girdi. Bu çerçevede gereken neyse yapılacaktır. Buna elektrik meselesi de dahildir.
MÜZAKERELERE DÖNME ŞARTI

Rum yönetimi müzakerelere yeniden başlamayı, benim İstanbul benzeri toplantılara gitmemem ve o yöndeki çabaları bir daha tekrarlamamam şeklinde bir açıklama yaptı. Müzakerelere o şart altında yeniden dönebileceklerini söylediler. Eğer bunu kastetmişlerse bu konuda herhangi bir şart kabul etmeyeceğimi söylüyorum. Değil İstanbul bu Davos olur, Londra olur. Bulunduğumuz her platformda, genel sekreter uygunsa onunla görüşme yapmaya hazır olacağım. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı beni uluslararası kişilerin olduğu bir yemeğe davet ederse elbette gideceğim.

Davos'ta sayın Anastiyadis'in de olduğu salonda çeşitli ülke başkanlarının, hükümet başkanlarının olduğu ortamda da bulunduk. Böylesi şartlarla mücadele sürecine dönebileceklerini kastediyorlarsa böyle bir şartın kabul edilemeyeceğini bilmeleri gerekir.
HAZIRLIKLARIMIZ VAR DEVREYE GİRECEK
Türkiye'de uzun süreden beri bütün partilerin vaatleri arasında yer alan bir yeni Anayasa konusu var. Başkanlık dahil olmak üzere bunun dışındaki seçenekler de gündemimizdedir. Bu konuyla ilgili çalışmalarımız, belirlediğimiz takvim içerisinde sürdürüyoruz. Hazırlıklarımızı tamamlar tamamlamaz, tercihen diğer siyasi partilerden de bu konuda destek isteyeceğiz. Milletin iradesinin tecelli ettiğin TBMM'den herkesin 'Bu anayasada ben de varım' dediği bir anayasanın yapılması için gayret göstereceğiz. Tabii ki nihai kararı verecek olan milletimizdir. Bu mümkün gözükmüyorsa başka formüllerimiz, hazırlıklarımız mutlaka var, devreye girecek.


Bir müzakere görüşmesi yapılıyor, eğer biz ahitleşmişsek, kardeşçe, yanyana yaşamaya karar verdiysek bu detaylara takılmamamız gerekiyor. Benim tercihim Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı, sayın Cumhurbaşkanımızla görüşebilir, bizimle görüşebilir, sayın Çipras'la görüşebilir. Bunlar da tarafların samimiyeti açısından dünyaya güzel bir mesaj olur diye düşünüyorum.
BU SİLAHLAR NASIL ELLERİNE GEÇTİ
Müttefik demek, stratejik ortak demek. Karşılıklı hak ve hukuka saygı göstermek demek. Türkiye'nin terörle mücadelesinde yanımızda olmasını bütün dostlarımızın bekliyoruz. Biz sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere söylediğimiz bir şey var; PKK bir terör örgütüdür. Bunda bir tereddüt yok, ABD'de kabul ediyor. Ancak PYD, YPD gibi unsurların PKK'nın değişik unsurlarla devamı olduğu konusunda dostlarımız işi ağırdan alıyor. Bu Türkiye'de masum insanların, güvenlik kuvvetlerinin hayatına kast eden bu silahların nasıl terör örgütüne geçtiğini gösteriyor.

Yoksa müttefiklerimiz terör unsurlarına silah yardımı yapabilir mi? Belli ki terör örgütünün yan unsurları bunları Suriye, Irak'ta teröre karşı mücadele adı altında elde ediyorlar ve bunu Türkiye'deki terör gruplarına aktarıyorlar. Bu bizim kabul edeceğimiz bir şey değil. Sürekli ifade ettiğimiz tezi doğrulayan bir şeydir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.