Pazar 24.07.2016
Son Güncelleme: Pazar 24.07.2016

Millet meydanlarda destan yazdı

Hainler hepimize kurşun sıktı, üzerimizden jetler uçurdu, tanklar yürüttü. Ama bu millet bu hainliğe karşı korkmadan kenetlenerek hepsinin üzerine yürüdü. Meydanları millet teslim aldı. Ve olayın üzerinden 10 gün geçmesine rağmen milyonların meydanlardaki nöbeti sürüyor

Türkiye, 15 Temmuz gecesi hafızalarından silemeyeceği bir darbe teşebbüsüne tanık oldu. Askerin içindeki cuntanın tanklarla, jetlerle ve helikopterlerle gerçekleştirmeye çalıştıkları bu hain kalkışmaya karşı ilk dakikalardan itibaren kendini siper ederek karşı çıkan halk demokrasi destanı yazdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın çağrısıyla ilk andan itibaren çoluk çocuk, hasta-yaşlı demeden meydanlara koşan Türkiye, yurdun dört bir tarafında nöbet tutarak demokrasiye ve milli iradeye sahip çıktı. SABAH olarak İstanbul'un önemli meydanlarını dolaşıp nöbetteki bu aziz halkın destansı nabzını tutmaya çalıştım.
SEN-BEN DEĞİL BİZ MEYDANDA
Meydanlar bebeğinden yaşlısına, hastasından engellesine, gurbetçisinden yabancı uyruklusuna kadar yüzbinlerce farklı görüş ve ideolojiden insanı birbirine kenetledi. Cumhurbaşkanı'nın evinin bulunduğu Üsküdar Kısıklı, ilk günden itibaren binlerce insanın nöbet tuttuğu ilk noktalardan birisi oldu. Dualar ve darbecilere karşı atılan sloganlar her gece sabaha kadar Üsküdar semalarını doldurdu.

MEYDANLARIN KALBİ KISIKLI
16 Temmuz darbe girişimine karşı direnişin kalesi olan Üsküdar Kısıklı Meydanı, darbecilere karşı tekvücut olunan ilk noktaydı. Vatandaşlar, ilk andan itibaren Cumhurbaşkanımızın evinin bulunduğu bu meydanda sabahlara kadar nöbet tutarak topyekün seferber oldular. Meydan yüzbinlerce insanın buluştuğu bir merkez olması nedeniyle sanatçıların da yoğun olarak geldiği bir platforma dönüştü. Bir çok ünlü isim kalabalığı buradan selamlayıp konserleriyle demokrasi coşkusuna katılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan da önemli mesajlarını hep buradan halka iletti. Onun mesajlarıyla buradaki binlerce insanın coşkusu katlandı, nöbet geceleri arttı.
ÇOCUK YAŞTA DARBEYİ ÖĞRENDİK
Yüzbinlerin aktığı bir diğer meydan ise Esenler Dörtyol Meydanı idi. Asker kıyafetiyle nöbete koşan 9 yaşındaki Ömer Taşdemir, "Tankları görünce çok korktum. Ama artık her akşam babamla ve kardeşimle beraber sokaklardayız. Vatanım için buradayım" derken, 10 yaşındaki Azra Uyanık ise "Bu yaşta darbe nedir gördüm. Televizyon izlediğimde çok kötü bir duyguydu." diyor endişeli gözlerle. 12 yıldır Almanya'da yaşayan 46 yaşındaki Mehmet Demir ise hemen ertesi gün memleket aşkıyla uçağa atlayıp eylemler için İstanbul'a geldiğini kaydediyor heyecanla.: "Bu memleket bizim, biz sahip çıkacağız. Olayı duyar duymaz ailemi, arkadaşlarımı alıp ülkem için koştum. Memlekete bile gitmedim, nöbetteyiz." Tekerlekli sandalyesinde tuttuğu Türk bayrağıyla nöbete gelen zihinsel engelli Emine Kara ise kalkışmanın dehşetinin farkına varacak kadar zinde bir ufka sahip: "Vatan için buradayım. Darbe istemiyoruz."

İKİ DARBE GÖRDÜM AMA...
Hasta haline rağmen iki büklüm olarak meydanlara koşan isimlerden birisi de 76 yaşındaki Mehmet Karataşlıoğlu. "Menderes'e 1960'da darbe yapıldığında 20 yaşında ve nişanlıydım. 1980 darbesini gördüm. Ama böylesine meclisini ve halkını bombalayacak kadar gözü dönmüş bir darbe görmedim. Bozuk insanlarmış demek ki! Kanları bozuk hepsinin." diyor hınçla.
GENÇLERİN DARBE İLE TANIŞTI
16 yaşındaki Esra Çetinkaya ile ablası 19 yaşındaki Seda Çetinkaya ise ilk darbe ile tanışan gençlerden. Esra "İlk önce çok korktum, kalbime sancılar girdi. Ama bu duyguyu atlatır atlatmaz sokağa çıktım, vatan için buradayım" derken ablası Seda ise "Vatana sahip çıkmak için bayrağımı kalkıp meydanlara çıktım." diyerek tepkisini dile getiriyor. 19 yaşındaki Umut Arslan "Bayrampaşa ilçe emniyet müdürlüğü önünde kuzenim Canan Arslan ile sabaha kadar nöbet tuttuk." derken muhasebecilik yapan 22 yaşındaki Meryem Arslan da "Eski darbeleri okumuştum. Ama bu kez halk eski darbe reflekleriyle davranmadı. Elli sene geri gitmektense vatanımızı koruyarak şehit olmayı tercih ederiz. Gündüz işte, gece nöbetteyiz" diyor.
Şehit verdiğimiz noktalardan birisi olan Saraçhane'deki İBB'nin önü de demokrasi nöbeti tutulan noktalardan birisiydi. Binlerce insanın her gece buluştuğu meydanda yükselen tekbir ve ilahi seslerine birden motor sesleri ve kornalar karışıyor. 300 motosikletli Fatih Sultan Mehmet anıtının önüne park ederek dua edip fatihalar okuyorlar. Kendilerine Muhafazakar Motosiklet Kulübü adını veren kulübün başkanı Şükrü Doğru şunları söylüyor: "Her gece önemli meydanları 300 motorsikletli arkadaşımızla birlikte geziyoruz. Vatanımızın ve milletimizin yanındayız ve bu nöbetimiz uykusuz olarak devam edecek."
MOLDOVYALILAR NÖBETTE
7 senedir İstanbul'da bulunan Olga Nedimov, "Tayyip Erdoğan'ı çok seviyorum. Güçlü bir lider. Hem onun için hem de Türk milleti için sokaklara çıktım. Moldova'da böyle darbeler olmuyor. Burada görmüş oldum." diyerek her gece bütün meydanları dolaştığını söylüyor gururla. 15 yıldır İstanbul'da bulunan Moldovalı Yasemin İkizli ise "Tayyip Erdoğan'ı da bu ülkeyi de seviyoruz. Demokrasi için nöbette kalmaya devam" diyor. Henüz iki aylık Miray Meral, hiçbir şeyden habersiz meraklı gözlerle etrafı seyrediyor. Kalkışmanın başarılı olması durumunda belki de geleceği çalınacak bu bebek insana çok şey söylüyor. Anneleri Nimet Marangoz da ilk günden itibaren Saraçhane Meydanı'na çocukları ile gelen bir isim. Derken dev ekranlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kısıklı'da yaptığı konuşma canlı olarak yayınlanmaya başlanıyor. Kalabalık yeniden bayrakları dalgalandırmaya, slogan atmaya başlıyor. Bu coşkulu şöleni geride bırakıp Taksim'e doğru yola çıkıyoruz.

ÖZÜR DİLEMEK İÇİN TAKSİM'DEYİM
Demokrasi nöbetinin tutulduğu önemli noktalardan birisi olan ve hiç boşalmayan Taksim Meydanı millet olma şuurunun bayraktarlığını yapmaya devam ediyordu. 17 yaşından bu yana hastalık nedeniyle engelli olan ve tekerlekli arabasıyla Esenyurt'tan Taksim'e gelen 52 yaşındaki Selami Yalçınkaya'nın söyledikleri insanı duygulandırmaya yetiyor: "Tekerlekli arabayla birkaç saatte geliyorum buraya. Her gece başka bir yerdeyim. 80 darbesini gördüğümde sağlamdım ve 16 yaşındaydım. O zaman tankların üzerine çıkmadığıma şimdi pişman oluyorum. Darbecileri alkışladık o zaman. Şimdi darbecileri alkışlamamak ve şimdiki gençlerden özür dilemek için ben de nöbetteyim." Hatice Demirtaş, Mecidiyeköy'den gelmiş kızı ve iki erkek çocuğu ile birlikte. "İlk günden beri meydandayım çocuklarımla. Canımız ve canımız fedasına buradayız." derken 21 yaşındaki kızı Esra ise "Hiç darbe yaşamamıştım. Darbeyi okumakla yaşamak aynı şey değilmiş. İnsanlarımızın bu birlikteliği görülmeye değer. Bu millete kimse darbe yapamaz. Biz varız" diyor.
NÖBETE DEVAM
Kalp hastası olduğu halde 57 yaşındaki Necla Aksüt ise "Bu darbede akıllı olduk işte, 80 darbesinde 17 yaşında bir cahildim. İlk günden beri dışarıdayım. İlk gün tepemizden jetler geçerken Avcılar'dan Havalimanı'na kadar yürüdük. Çok korktum ama yine de orada durdum sabaha kadar. Bu FETÖ'cü hainlerin hepsinin kökünün kazınması lazım. Cumhurbaşkanımız 'Evinize dönün' diyene kadar sokaklarda olacağım. O 'Çıkın' der demez fırladık sokağa. Evde yemek filanda yapmıyorum, çay-ekmek yeter, ölmeyiz ya!" Sarıyer'den Taksim'e gelen 28 yaşındaki veteriner Güler Çaylak "Darbeyi duyar duymaz kendimi dışarı attım. Köprüye gitmeye çalıştım ama yollar kapalı olduğu için gidemedim. Üç gündür uykusuzum, sabahları işime gidiyor, gece nöbete geliyorum." diye konuşuyor. Kağıthane'den gelen üç gençten birisi olan 24 yaşındaki Feyza Şenyurt bu darbe kalkışmasının kendisinde büyük bir etki bıraktığını söylüyor: "Bizim de tepemizden jetler ve helikopterler geçince Suriyelilerin, Mısırlıların yaşadıklarını daha iyi anladım. Artık dizi filan izlemiyor, haberleri takip ediyorum an be an. Burada tarih yazacağız." Liseden henüz mezun olan 19 yaşındaki kardeşi Şeyma Şenyurt ise "Evimiz başımıza yıkıldı gibi oldu ilk gece. Sabah motosikletlerin sesi bile helikopter sesi gibi geliyordu. Çok korkutucuydu. Darbe gerçekleşmiş olsaydı, çok kötü şeyler olurdu. Kendimizi bu yüzden siper ettik." derken arkadaşı 21 yaşındaki Rümeysa Aslan, "Silivri tarafındaydım ilk gün. İki gün boyunca bir şey yiyemedim. Resmen şok geçirdim. Beni en çok etkileyen sahne bir tankın içinden çıkarılan askerin halkın tepkisi karşısında "Annem görmesin, yapmayın etmeyin" dediği sahneydi. Orada kendimi tutamayıp ağladım. Vatanımızı sonuna kadar savunacağız" sözleriyle noktalıyor sohbetimizi. Ve meydanlar her gün yüzbinlere sığınak olmaya devam ediyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.